Sei sulla pagina 1di 176

TANITMA YAYlNLARI

Trk Dil Kurumu'nun

yaymlamakta olduu

"Tantma Yaynlar", yetien kuaklarda, geni topluluklarda


dil bilgisini oaltma, dile zen duygusu ile anadili bilincini kkletirme, dile sevgi ve saygy gel itirme, Dil
Devrimi'nin gerekliliini rnekleriyle gsterme amacn
gtmektedir.

AGAH SIRRI LEVEND

L STNE

Tantma Yaynlar be

dizidir: 1 - Radyo ve televizyon konumalar dizisi, 2 - Trk diline emek verenler


dizisi, 3 - Dil konu lar dizisi, 4 - Ak oturumlar dizisi,
5 - eitli konular dizisi.
lar

Elinizdeki kitabn da iinde bulunduu "dil konudizisi"nde bugne dein km yaptlar unlardr:

Dil zerine (Dnceler-Dzeltmeler) (. A. Aksoy),


Dil Devriminin 30 Yl, Devlet Dili olarak Trke (A. Dilaar),
Trkede Szck Yapma Yollar (H. Dizdarolu), Harf Devriminin yks (Sami N. zerdim), Ata'm Szckleri (haz.
Ylmaz olpan), Trkede Fiiller (Hikmet Dizdarolu), Dil
ve Kltr (Do. Dr. S. Baydur), Dil Devrimi zerine, Dilbilgisi Sorunlar, Ataszleri ve Deyimler (Eiki tab) (. A.
Aksoy), Dil Devrimimiz (haz. Emin zdemir), Gelien ve
zleen Dilimiz (. A. Aksoy), zletirme Durdurulamaz
(. A. Aksoy), Eski Trke, Gktrk ve Uygur Yaz Dili
(Kayahan Erimer), z Trke zerine (Emin zdemir),
Trkiye'de Dil zlemesi (A. Dilaar), ikileme (Prof. Dr. V.
Hatibolu), Dilbilgisi Sorunlar ll, Alman ve Macar Dillerinde
zleme, Pekitlrme ve Kurallar (Prof. Dr. V. Hatibolu),
Terim Yapma Klavuzu (Emin _zdemir).
'---- - -- - - - - -- - - - - - - 2 0 Lira

_j

r URK DiL KURUMU YAYlNLARI

AGAH SlRRI LEVEND

DiL STNE

ANKARA

NVERSTES

BASIMEV-1973

TRK DIL KURUMU YAYlNLARI

TDK TANITMA YAYlNURI


DL KONULARI Dizisi:

25

'

NSZ

TRK DL KURUMU YAYlNLARI:

382

Bu kitapta, sayn Agah Srr Levend'in 1965 ylndan


bu yana Trk . Dili dergisinde yayrolanm yazlanndan
dil ile ilgili olanlar yer almaktadr. Yazar, altm yldan
beri durmadan, dinlenmeden milli eitimimize, edebiyat
m:;a, dilimize hizmet eden ve ei az yetien bilim ve kltr adamlarmzdandr. 1919'da stanbul Darlfnunu
Edebiyat Fakltesini bitirdikten y1l sonra kurduu
stiklal zel Lisesinin ve stanbul Erkek Lisesinin uzun
yllar edebiyat retmenliini, ayrca 1935 1940 ylla
n arasroda Eminn Halkevinin bakanln yapn
tr. 1940'tan 1946'ya dein milletvekilliinde bulunmu,
sekiz yl kadar -kuruluundaki ad lnn Ansiklopedisi
olan- Trk Ansiklopedisi'ni ynetmiti:. 1951-1960 yllarn
da genel yazman, 1963-1966 yllarnda bakan olarak Trk
Dil Kurumunda almtr. 1969'dan beri de Kurumun
tarihsel szlk hazrlklarn ynetmektedir. Yirmi kitab,
bir o kadar da bilimsel incelemesi baslm olan Levend'in
eitli dergi ve gazeteler de yzlerce yazs kntr. Edebiyat Tarihi Dersleri, Divan Edebiyat, Trk Dilinde Geli
me ve Sadeleme Evreler i, Gazavatnameler, Trk Edebi
yatnda elrengizler, Arap, Fars ve Tiirk Edebiyatla-

rnda Leyla ve Mecnun Hikayesi, tlmme anda Trk


Edebiyat,

Ali ir Nevai, emsein Sami, Hseyin Rahmi,


Ahmet Rasim... baslm eserlerinden birkadr. On cilt
olarak planlad byk Trk Edebiyat Tarihi'nin, kaynaklar kapsayan ve "Giri" adn tayan birinci cildi baslmtr; yaynianmak zeredir.

Seksen yana yaklamasna karn bir delikanl o


kunluu ve gcyle alp bol ve birbirinden deerli
kafa rn vermekte olan sayn arkadann bilim ve
kltr dnyamza daha uzun yllar k samasn dilerim.
mer Asm Aksoy
Ankara, 13 Haziran 1973

DIL SORUNLARI

Trk Dil Kurumu


Genel Yazman

'OST'ONE

li

"DLE MDAHALE" ve "TAB TEKAML"

lierde yaptmz toplantlarda bize yneltilen soru-

lardan biri udur : Dile "'mdahale' edilemeyeceini, dilin


canl bir varlk olduunu, onun ancak kendi yaps iinde
'tabii tekaml' izleyerek gelieceini sylyorlar. Siz ne
dersiniz?"
Bu sav ilk kez ortaya atan -ahmetli Hseyin Cahit
Yaln'dr. Yaln, l932'de Dolmabahe'de toplanan Birinci Trk Dil Kurultay'nda "tabii tekaml" kuramna dei
nerek, dilin orlanamayacan sylemi, "tayyare" kelimesini ele alarak, bu kelimenin asl Arapa da olsa, halka benimsendiine gre, Trke karlklarn tutunamayacan ileri srmt.
Yaln "uak" kelimesinin tutunduqnu hayatta
iken grmtr. Gariptir ki, Yal1n sonradan gerei kabul
ederek davay benimsedii halde, kurultayda ona kar
kanlar dncelerinden cay:mlar, o gnk savlarnn
tam tersine bir yol tutmulardr. "Tabi! tekaml"ciiler,
ayn sav tekrarlamaktan baka bir ey yapmyorlar.
"Dile mdahele" edilemeyeceini, halkn benimsedii
Arapa kelimelerin yeritic bulunan Trke karlklarn
tutunamayacan, hele len eski kelimeleri canlandrmann

AGAH SIRRI LEVENO

mmkn olamayacan vaktiyle Ziya Gkalp de sylemi


ti Gkalp, l923'de Diyarbakr'da kard Kk Mecmua'
da bu konuya sk sk deinmi, ok ilgin rnekler vermi
tir. O, Arapa olan "ahit" kelimesinin dilden karlama
yacan karlk olarak gsterilen "tank" kelimesinin
ise, unutulan eski kelimelerden oldun iin zorla yaatla
mayacam sylyordu. Oysa "ahit" unutulmutur; "tank" ise kullanlmaktadr. Nitekim "ulus, yasa,tmen,
ulak" gibi aatay lehesinden geen kelimeler de bugn
yeniden hayata kavumutur.
Ziya Gkalp, "gnaydn", "tiinaydn" deyimlerinin
yaamayacan da sylemitir. Bugn "gnaydn" kullanmayan tek kii kalmamtr. "Tnaydn" yerine ise,
"iyi akamlar", "iyi geceler" deyimlerini kullanyoruz.
"Gnaydn, tnaydn" deyimleri, Merutiyetin ilk
yllannda, Trklk akm iinde yabanc kelimelere
karlklar arand srada ortaya atlmt. Acnarak belirtmek gerekir ki, selamlamak iin "bonjr, bonsuvar, merhaba
selamn-aleykm, sabah erifler hayrlar olsun, akam e
riflcr hayrlar olsun" gibi szlerden baka deyimlerimiz
yoktu.
Yine gariptir ki, "gnaydn"n uydurma olduunu
syleyen Gkalp, "mefktlre"yi uydurmakta bir saknca
grmemitir. Bu kelime uydurma olduu halde "ideal"
yerine yllarca kullanlm, sonunda "lk" kelimesine
yern brakmtr. te kelimelerin aln yazs budur: Kelimeler doar, yaar, lr. Bunda zlecek bir ey yoktur.
Bu rnekleri verdikten sonra asl konuya geebiliriz:
Dil, toplumdan ayr bal bana bir varlk deil,
insanolunun hizmetinde, sosyolojik bir olgudur. nsana
bal, insanla birlikte yaayp gelien canl bir varlktr.
Btn canl varlklar gibi, onun da yaamasn, korunmasn
salamak gerekir. Tarlanz, bahcnizi olduu gibi brak

OL STNE

yor muyuz? Brakmyoruz: apalyor, gbreliyor, aalarn


koruyor, diplerini suluyor, dallann buduyoruz. Bunu yapmazsak baleyi otlar kaplar; aalara trtillar er, dallar
kurur. Toprak da gitgide yozlar. Bunun iindir ki tabiat a el uzatyor, istediimiz biimi vererek ondan yararlanmaya alyoruz.
ocuk tabiatta en nemli varlktr. Onu kendi haline
brakalilir miyiz? Brakmak yle dursun, dikkatimizi
biraz esigesek tehlikelerden koruyabilir miyiz? Bunu
bildiimiz iindir ki, bu canl varln zerine eiliyor, titizlikle onu yetitirmeye alyoruz.
Tabiat byle yaratt diye, sarnz, sakalmz, trnak
larmz kesmesek ne hale geliriz? Kendimize ekidzen
vermesek toplum iine kabilir miyiz? Bunlarn hepsi tabiata el atmak deil de nedir?
O halde, insanla birlikte yaayp deien canl varlk
olduuna inandmz dile neden el uzatmayalm? Onu
neden kendi haline brakalm ? Yzyllar boyunca kendi
haline braktmz, koruyup gelimesine yardm etmedii
miz iin deil midir ki, Trk dili yabanc dillerin saldrsna urad; benliini yitir(li; melez bir hale geldi.
Dili elbet koruyacaz. Onun gelimesine yn vereceiz.
Dili korumak, nce ona onur kazandrmakla, kiilik vermekle olur. z henliine kavumayan dil, ne kadar ilenirsc
ilensin, toplumun mal olamaz. Ereti bir varlk olarak kalr.
Bunun iindir ki, dil bilincine eren uluslar, her eyden
nce dillerini yabanc elerden temizleyerek, ona ulusal
bir deer vermeye alnHlardr, sonra da ileyerek, zenginletirerek bu deeri ykseltmilerdir.
ada bir dil, btn kavramlan karlyabilmclidir.
te Trk dilinin amac budur. Bu amaca varmak iin,
dilin geliimini engclleyen przler ayklanacak, anadil,
bilim ve sanat tetinlcriyle zenginleecek, titizlikle ilenerek
ulu yap meydana gelecektir. te "mdahale" budur.

ACAH SlRRI LEVEND

Bu "mdahale"nin zorlama ilc hi bir ilgisi yoktur.


Eer bir zorlama olmusa, bunu Osnanlca Trkeye kar
yapmtr. Bask, alar boyunca ylesine a[,rr olmutur ki,
Trk dili zorla unutulmaya mahkum edilmitir. inde
fllindcn baka Trke kelime bulunmayan cmleler buna
en canl bir tanktr.
Trk ulusu, 150 yldr bunun nne gemek abas
iindedir. Fakat ilk zamanlar hep dilek halinde kaln,
kimse ii kknden zmek cesaretini gstermemitir.
Bu baar Cumhuriyet devrine nasip olmu, dil devrimiyle
bu yol alntr.
Diyorlar ki, dev:rim olmasayd dil yine sadeleeeekti.
Evet, ama yalnz sadeleecekti, arnmayacakt. "Gayr-i
kanuni" gibi tamlamalar, "mtcvcceihen" gibi tenvinli
kelimeler, "billll1ara" gibi yabanc edatla yapln szckler
srp gidecekti. Kimisine "klie" deyip yol verecekler,
ouna da "dilin persengi" deyip geeccklerdi. Hele "tahakkuk, nalede, neriyat, itigal, istiare, ina ... " gibi
kelimeler olduu gibi duracakt. Oysa bugn, direnen
bir ka kiiden baka bunlar kullanan kalmantr.
Bu baary salayan dil bilincidir. Sonu ise, hayr
l "mdahale" ile elde edilmitir.

(Tiirk Dili,

say

168, eyll 1965)

UYDURMA NEDR?
UYDURMACILIK NEYE DERLER?

Kelimeler gkten inmez, yaplr. llk insanlar, tabiatta


grdkleri nesneleri adlandrmak isteyince bulduklar
ilikiye gre her birine birer ad taknlar, gitgidc her nesne
ve her ihtiya iin hircr kelime uydurarak, konuma ve
anlama arac olan dili meydana getirmilerdi .
nsanlar, gercktike dile yn vermek hakkn kendilerinde grmektedirler. Bir Fransz dilcisinin belirttii gibi
"nsan, dil iin deil, tesine dil insan iin yaratlmllr
ve dil qaima toplumun hizmetindedir."
Her yeni hulu, insanlar kelime uydurmaya zorlamaktadr. Ancak bular imdi rasgele olmuyor da, yeni nesne
ile ona bulanan ad arasnda daha sk ilikiler gzetiliyor.
Her gn piyasaya stiilen trl ilalarn, meydana getirilen eitli aralarn adianna bakn; langisinin anlam
zerinde duruyoru:t.. Uydurma olup olmadn dnme
den, aradaki ilikiyi yeter grerek, hi yadrgamadan beimsiyoruz.

phesiz, kullanla kullanla yerlemi, allm

keli-

melerin yerine yenilcrini bulmak, sonra da bunlar


herkese kabul cttirmck kolay deildir. Kii alt eylere

6
kar

AGAH snn LEVEND

her zaman direnme eilimindedir. Ama dikkat edilirse, bunun kkl bir inantan ok rabat bozmamak
kaygsndan doduu grlr. Eski air dilin deimesini
istemez. Deiirse, eski kelimelerlc dolu eserlerinin artk
okunmaz hale geleceini diinr. Bilgin de byledir. Dircncnlcr asl bunlardr.
nce u nokta zerinde anlamanz gerekir: Osmanhen krmas olan Trkeyi srdrp gidecek miyiz? Yoksa
dil bilinci iinde bamsz, ar bir Trkeye doru mu
yol alacaz? Birinciyi isteyenler, anlama kaplarn
kapamlardr. Bu konuda onlarla yeniden tartmaya giri
rnek bounadr. kinci yolu tutacaksak, yeni kelimeler
bulmaya muhtacz ve bunu yapmak zorundayz.
Ancak bu kez hulacamz kclimcler, rasgele uydurulnu deil, kurallar gznnde tutularak, Trkenin
tarihl yapsna uygun kkler ve eklcrle retilmi ve tretilmi olacaktr. Bu, kt anlamyle "uydurma" deil, bizim
kullandmz deyimle "yaratma"dr. Trk Dili Kurumu'
nun yapt da ite budur.
u var ki, yaratlacak yeni kelimelerin "yanl" olup
olmad zerinde de alartmaya kaplmamak gerekir.
Seve seve kullandmz yle kelimeler vardr ki, . yapl
kurala aykrdr; hatta sama da denilebilir. Fakat halk
beenmi ve tutmutr. Artk onun yanl olduu sz konusu edilemez.
Bunun en gzel rneini Macarca'da bulabiliriz. Bugn Macarcada "rnek" anlamna gelen "minta" kelimesi,
basmevinde yanl dizgi sonucu olarak bu ekilde dile
girmi ve hemen benimscndii iin szlklcre alnmtr.
Macacada, eski metinlerin yanl okunmasndan meydana gelen yeni kelimeler de vardr. (bkz.J. Eckmann, "Macar
Dil Devrimi", Trk Dili-Belleten 1947, III. seri say 12-13,
s. 18-19). Bu yazy okumalarm merakllara nemle salk veririm.

DiL STNE

Bizde de bunun rnekleri oktur. "Okul, toplum"


kelimelerinin yanl olduunu syleyenler olmutur. Fakat
halk, yanl olup olmadn dnmeden benimsemiLir.
Hele Osmanlca, uydurma kelimelerle doludur. Bizin
Arapa diye kullandmz kelimelerin ounu Araplar
bilmez. nk Araplar o kelimeyi o kalha sokarak kullanmazlar. Ama biz sokmu, bylelikle yeni kelimeler yaratm, pekal1 da etmii. rnein, "yetki" kelimesiyle ka
ladmz "salahiyyct" Arapa szlklerde yoktur. Arapada "salah" ve "salahat" kelimeleri vardr ve baka anlama gelir.
Bunun gibi, "nezaket" ve "felaket" kelimelerini de
uyduran biziz. Farsa "nazk" kelimesini hozmu, sonuna
da, yanl olduuna bakmadan Arapa mastar eki olan
"t" )d ekleyerek, "nezaket" kelimesini uydurmuu. "Felaket" de Arapa szliiklcrde yoktur. "l\1efkure" de byledir. Araplar bu kelimeyi bilmezler.
"Miinakaa" Arapad "bir kimsenin muhasebesinde
gerei gibi incelemede bulunmak." anlamna geldii halde,
biz bu kelimeyi hlisbtn baka anlamda kullf\nmaktayz.
Bunun iindir ki, yeni karlklar arar ve bulurken,
Trkenin yapsn ve kurallarn gznnde tutmal, fakat kelime yaratmak iinde sanatlara, fikir ve kalem
salipierine pay ayrmal, halkn saduyusona ve zevkine
de deer vermelidir.
Dil devrimi geiren btn uluslar hep bu yoldan gitmi
lerdir. rnein, :M:aearistan'daXVIII. yzyln ortalanndan
XIX. yzyln ortalanna kadar sren byk dil devrimindc,
trl yollarla 10.000'c yakn yeni kelime dile girmi- pek
az bir yana- hemen hepsi tutunmutur. Kelime yaratma
ii bugn de devam etmektedir.
srail, bu konuda bizi rnek ald halde hizi gemi
tir. ki yl nce srail'den bir gazeteci Dil Kurumu'na gelmi
ve dil devrimi hakknda bizdeu bilgi istemitir. Biz gazeteci-

AGAH Sl\1\l-LEVENO

nin sorularna cevap vermi, ondan da srail'deki d harcketleri zerine bilgiler almtk. Gazetecinin bize anlattna
gre, srail'de 10 yl nce 50.000 kelimelik bir szlk metdana getirilmi. Yeni hazrladklar szlktc 60.000 kelime
bulunmakta imi. "Bu 10.000 kelimeyi lO yl iinde nasl
buldunuz?" diye sorunca, bize verdii cevap u oldu: "Bunun 2.000 kelimesini dilci olan Cumhurbakammz uydurdu;
8.000 kadarn da dilcilerimizl Uydumaktan korkmayn; ba
ka are yoktur."
Ne yazk ki, biz h u kadar da yapamadk. Dil devriminden bu yana 33 yl getii halde, yarattmz kelimelerin
says - terimler bir yana - lOOO'i bulmu deildir. Daha
ne kadar almak gerektiini bu hal aka gsterir.
Bu aklamay yaptktan sonra asl uydurmacla
geebiliriz. Gezip dolat~rnnz yerlerde bize soruyorlar:
"Fakat, Dil Kurumu'nun uydurduu kelimeler de
pek tulaf!"
"Hangi kelimeler ?"
"mcin, stiklal Ma 'na ' ulusal diittr' diyormusunuz.!''
Bu rnee bakalarm da ckliyorlar:
Hostes karl "gk konuksal avrat";
otomobil karl "z itiimli gtrgc";
bisiklet karl "ayak iter gtrgen";
sigara karl "ttnsel dunaga";
imam bayld karl "ii gemi dinsel kii", diyormuuz.

Bu szleri iitince ararak soruyoruz : .


"Bunlar bizim uydurduumuzu nereden biliyorsnuz ?"
"yle sylyorlar!"
"Peki, szle baktruY. n?"
"Hayr!"

"0 halde, bu
inanyorsunuz ?".

samalar

bizim

uydurduumuza nasl

DL STNE

phesiz

onlar da buna inanm deillerdir. Salt bizden cevap almak iin iittiklerini abanyorlar. O zaman
u karl veriyoruz:
"te asl uydurma buna derler. Bu samalan uydurup
Dil Kurumu'na yiikletenler, bylelikle Dil Kurumu'nu
kk dreceklerini sanyorlar. Halbuki bu hareketleriyleriyle asl klen kondileridir. Biz eser ortaya koyuyoruz;
onlar alay ediyorlar. Ellerinden gelen ancak budur. Biz
ise yklan yapmaya alyoruz. Bu da bizim gev anlaynnzdr."

(Trk Dili,

say

169, ekim 1965)

'

DL STUNE

YABANCI KELMELER SALGINI

Trk dili, bugn de biiyk bir tehlike karsndadr:


Bat'dan szan kelimeler salgn! Vaktiyle Arap ve Fars
dillerinden gelen kelime akn durmutur. Bu dillerden bir
tek kelime artk dilimize girecek deildir. alar boyunca
girmi olanlar yava yava ayklanmaktadr. Kalacak kelime
ve deyimler, asllarn deitirip Trkelemi olanlarla,
dini .tcrim niteliinde bulunan1ardu. Bu da doaldr.
mmet anda Arap ve Fars dillerinden kelime almakta
bir zorunluk vardr. slam dini ve bu <line dayanan hukuk,
tasavvuf ve allak sistemleri, bu bilimieric ilgili birok kavramlarn, terim ve deyimierin dilimize girmesini gerektirecekti. te yandan Fars dili ve edebiyat, slamln yayld
iilkelerdc hakim bir durumda idi. Bu dil de edebiyat yoluyle
elbet birok kavramlar, kelimeler ve deyimler getireeekti.
Eer bilgiulerle airler bu aktarmada Trk dilini unutn
racak derecede ar gitmemi olsalard, tellike o kadar
byk olmayacakt. Bugn, Trk dilini kurallaryle birlikte
yeniden kurmak gibi bir zorunluk ekmeyecektik. Olan
oldu. Trk toplumu uyand. Bilimin altnda gerekleen
Dil devrimi zlediimiz ulusal yolu at.
Batdan gelen bu yeni salgnda, hi de byle bir zorun-

ll

luk yoktur. Geri bir yn deitirme olmu, yeni bir uygarlk Alemine girilmitir. Bu yeni alemin getirecei yeni dlin
celer ve kavramlar, bunlan belirten yeni kelimeler, deyimler ve terimler elbet girecek i ve kltr ilikileri birok
szlerin gelip yerlemesine yol aacakt.
Fakat bunlar o kadar az, o derece sayl ve zorunlu
olacakt ki, dilin 21ln asla bozmayacakt.
rnein, gnlk hayatmzda sk sk kullandmz
komlinizm, faizm, nazizm, marksizm, sosyalizm, liberalizm gibi kelimeler, deitirilemeyecek olan baz felsefe
ve bilim terimleri, her gn yn yn yurdumuza giren
iliiiarn adlar, otomobil, taksi, motor, telefon, telgraf
gibi szckler, snrl kaldka 21arar byk saylma. Geri
bunlann da ounu deitiren uluslar vardr; fakat zerinde
durmaa demez.

Ama bunlarn dmda kalan ve her halde Trkeleriin bulunmas gereken kelimeler de oluyor ki, bunlar
uluorta kullanmak dile ve Trk kltrline kar ilenmi
cu byk sutur.
.
rnein, sansasyon, sempati, brifing, konsorsyum,
kontenjan, amblem, lojman, komnikasyon gibi kelimeleri
kullanmakta nasl bir zorunluk vardr? Bulann karl
Lulunamaz m? Hele trafik, personel gibi kelimelerin kanun
yoluyle dilimize girip yerlemesi nasl ho grlebilir? Bir
kere kanunlara geip perinlemi olan bu kelimeleri skp
aLmak kolay olur mu?
Bunlardan baka, dnmeden ve hi lint duyma<ln rasgele kullandmz yle kelimeler oluyor ki:. hir.~z
<!ikkat edince bu lanhalilikten utan duymamak mnkun
deildir. rnein, evimizin odalanndan bahsedereken "sa:
ton - salamanje" demek moda haline gelmitir. O kadar ki
"oturma - yemek odas" demek hatramza bile gelmiyor.
lh zppelik deil de nedir? Ana dile kar bu saygszlk
lrede grlmtr?

12

ACAH StnRI LEVEND

"Konfeksiyon" da kullanlmas moda haline gelmi


kelimeler arasndadr. Bilir bilmez birok ma;;.azalarm
stne bu levhalarn asld grlyor. Eskid;n hazr
elbise satan maazalara "hazre" denilirdi. Bugn bu sz
"konfeksiyon" kelimesiyle karland gibi "tuhafiye"
dediimiz maazalar da bu levhay tamaktadr.
Yava yava yabanc kelimeler takmyle dile girmeye
bal yor "An gaJe,

" , " rezerve, rezervasyon"


angaman
~orm, forme, formasyon, formalite" gibi
'
Her gn yle szler ortaya atlyor ki, yabanc dil bilmeyen halkn bu kelimeleri nasl karlyaean znt
ile diimemek elden gelmiyor. rnein, radyodan verilen
haberler arasnda "fultaym kanunu filan yerde uygulanmaya balamtr." gibi bir cmle iitince ap kal
yoruz. Eer bu haberin halk tarafndan anlalmas iste
niyorsa "tam gli. alma" demek daha doru olmaz
m? ngilizecdeki "full time" kelimesine belki daha glizel
karlk bulunabilir; fakat bu yabanc kelimeyi olduu ajbi
dile sokmak nasl bir fayda salar?
b
J-Iangi resmi daieye ya da zel bir teebbs yerine
girscniz, karuuza hemen "enformasyon" yazl bir levha
kar. Baz dairelerde bu kelimenin altmda "danma"
kelimesinin de yer ald grlr. "Enformasyon" eer yabanclar iin bir uyarma ise, o daireye giren yabanc bu !evha olmasa da, o bliinn bu ie ayrldn hemen anlar.
Eer halk iin ise, yalnz "danma" levhas yeter.
Dahas var: Giin gemiyor ki resmi binalarn kaplan
stnde tuhaf daire ve mdrlk adiarna rastlam olmayalm:

Marketing ubesi
Akterya Md.
Konjonktr Dairesi
Lojistik Dairesi
Enfrastrktr Dairesi

13

DiL STNE

Prodktivite Dairesi
Bular ne demek? Kim anlar bu szleri? Hangi Trk
beenip sever ve nasl kullanr? Asl nemli ve ackl olan,
bunlar kimler ve nasl bir dnce ile devlet dairelerine
ad olarak nerir ve kabul ettirir. Bu biimsiz, yabanc szleri Trk dinc sokmaa kim kendisinde hak grebilir?
Biz "Neriyat ve Mdevvenat llldrl" gibi eskiden beri kullanlagelen adlar deitirme abas iinde hkmetin dikkatini eknee alrken, imdi daha ktleri
kucak kucak, yn yn, hi bir snr ve sayg gzetilme
den dilimize zorla sokularak Trk diline kastediliyor. By
lclikle dil eskisinden daha bozuk, daha kt bir hale
getirilmeye allyor Bu yaln:z dil bilincinin deil, ulus
bilincinin de henz gerei gibi yerlememi olmasndan
baka birey deildir.

Trk Dil Kurumu olarak, bu ac kaytszln karnda


yz. Yurtta olarak da, kutsal duygularmzn zedelendiini
grmekle znt iindeyiz. Bu satrlada kamu nnde
aka ricada bulunuyoruz. Her bakanlkta er kiilik
komisyon kurulsun; bu konu nemle ele alnarak bu gibi
irkin kelinelere Trke karlklar bulunsun.
Tlirk Dil Kurumu, btn imkanlanyle hu alma
lara gciin katmaya, hizmet etmeye hazrdr.

(Trk Dili,

say

171,

aralk

1965)

oiL STNE

15

dmanl ile asla ilgisi yoktur. Y ahanc kelimeler nereden

HANGlSlNl KULLANALIM?

Belirli kavramlan karlamak zere kullanlan kelimelerden hangisini seelim? Byle bir soruya verilecek
cevap, hi dnmeden "elbet Trkesini." olacaktr.
Ancak henz Trkesi bulunmam, ya da bulunduu
halde yerlememi olursa, o zaman ne yapalm? Bu sorunun cevabn vermek de nceden pek g grnmeyecektir:
Batya ynelmi olduumuza gre, Trke karl bulunmam kavramlarda oradan gelen kelimeleri kullanmak
daha doru saylacaktr. Nitekim:
Hars yerine kiiltr,
siyaset yerine politika,
seeiye yerine karakter,
tercme-i hal yerine biyografya,
filrist yerine indeks,
idare-hane yerine bro,
amell yerine pratik,
uzuv yerine organ,
gayr-i tabii yerine anormal,
hikmet-i tabiiye yerine fizik
kelimelerini dnmeden kullanyoruz.
Hemen syleyelim ki, bu davrann Arapa ve Farsa

gelirse gelsin, bizim iin yahancdr. Ancak, mademki


imdilik kullanlmas gerekiyor, o halde ar olmayan,
dilin uyumuna aykr dmeyeni yelemck en doru bir
tutumdur.
Fakat byle bir zorunluk bulunmazsa, Arapa ve Farsa kelimeleri Batdan gelenlere deitirmektc hi bir gerckseme yoktur. rnein :
Mevsim kelimesi dururken sezon,
hizmet kelimesi dururken servis,
1
sanayi kelimesi dururken endstri
kelimelerini kullanmak yersizdir.
Burada sanayi kelimesini ele alalm: "Sanayi Bakanl", "byk sanayi", "sanayiciler", "sanayi kurumlar",
. "dokuma sanay.. ,,, ,,sana"milli sanayi", " yerli sanay",
yileme", "Sanayii Tevik Kanunu" gibi tamlamalar pekIlla sralyoruz ve hi yadrgamyoruz. O halde yaygnlk
birinci derecede esas olmaldr.
unu da syleyelim ki, baz kelimelerde Dou ile Bat
un birbirinin yerine geme yarnda bulunduunu grmekteyiz. rnein "iktisat" kelimesi ile "ekonomi" kelimesinin
her ikisini de kullanyoruz Yerine gre "ktisat Bakanl", "kstisadi Devlet Teekkllcri", "iktisadi kalknma"

h alde, " <'k onom.,


gibi tanlamalar rahata kull aud gmz
kelimesi de srmded.ir. Ama bir tehlikesi varsa, "ekonomik" ve "ekonomist" gibi iireLmelerin de dilimize yerle
mc yoluna girmi olmasdr.
Bunun gibi "mzik" ve "nusiki" kelimelerinin her
ikisi de imdilik yayor ve uzun sre yaayacak grnyor.

.
En iyisi Trkelerini bulmaya almaktr. rnegn
"buhran" kelimesi uzun yllar "kriz" ile karland. Halbuki
bugn "bunalm", ya da "bunluk" kelimesi "kriz"i pekala
karlamaktadr.

16

A.GAH SIRIU LEVEND

. . B~. da gsteriyor ki, yabanc kelimelere karlk bulmak


:.hugun Trk

dilciliinin nemli bir alma alan olmal(Tiirk Dili, say 172, ocak 1966)

GAZETE DlLlNDEK GELMELERE BR BAKI

Eski kiiltr hayatnzda, yaz dilinin trl biimleri


v zellikleri vard. Her yaz, gnderilen makama ve kiinin
revkiinc gre ayr bir dille kaleme alnrd. Aydnlar iin
y:nhn bir cserle, bir halk hikiiyesinin dili arasnda hi bir
ho,..ol'lik bulunmad gibi "artza" ile dileke, resmi bir
"tii:<ckkirc" ilc zel bir mektup da, dil ve deyi balnnula ayr birer karakter tard.
Bir yMann deerli saylabilmesi iin, "msecca"
v "nustalah" olmas, Arapa ve Farsa tamlamalar, bile~ik isimler ve sfatlarla ykl cmlelerin trl eklerle
hihiic balanarak uzayp gitmesi gerekirdi. Yaznn
l.linw oyunlanyle sslenni olmas, yazarn ustalna
1 n1 Haylr, herkesin anlayaca gibi ak yazlmas ise,
.,.,.,.,.; ksizl iinc verilirdi.
ll. l\'lahmut zamannda, yurt ve dnya haberlerinin
llka lyurulmas amacylc, 183l'de Takvim-i Vakayi
ol alt da resmi bir gazete karlmaa balannca, belirsiz
l nl<, bir halk kavram ortaya km oldu. Gazete halk
;i yylanyordu; halkn da okuduunu anlamas gerekli
u le ,
!\ak yazarlarn

eski

alkaDl

burada da kendini

18

ACAB SlRRI LEVEND

gsterdi. Yazlann ou sade ve tabii olmak niteliini kazananad. Gazetedeki yazlarn, zellikle haberlerin, 1839'da
Tanzimat'n illlnndan sonra biraz daha sade bir elille kaleme
alnd grlr.
. 18~0'da Ch~relill adnda bir ngilizin imtiyazn ald
Cerde- Havads bu akm izledi.
Tanzimat devinde:
zel ilk Trk gazetesi, 1860'da Agah Efendi ile
inasi'nin birlikte kardklar Terceman- Alval'dir. inasi,
gazetenin ilk saysndaki nszde, bir toplum iinde yaa
yan halk bunca kanuni grcvlerle ykml olduunu,
yurdunun yaran ile ilgili dncelerini szle ve kalemle
bildirmesi kutsal haklar arasnda bulunduunu syleelikten
sonra, gitgide "umum halkn kolaylkla anlayabilecei
mertebede ibu gazeteyi kaleme almak" gerektiini akl
yor.
Bu yaz, ksa fakat z bir "yurttalk beyannamesi"
dir. inasi, birka satr iinde halkm kanuni grevine, hakk
na, yetkisine iaret etmi, gazete dilindeki amacn da aka
belirtmitir.

inasi, 186l'de yalnz bana kard Tasvir-i Efk.r


gazetesinde de bu lksn devam ettirnitir. Yurdun

dertlerini. stanbul'un trl gereksencierini halka anlatmak amacyle yazd yazlarda "seci"li ibareler, parlak
cmleler grlnez. Esas olan slup deil fikirdir.
Gazeteyi daha sonralar eline alan Namk Kemal de
ay amac izler. u farkla ki, Namk Kemal sluba da ayr
ca zen gsterir.
1862'de "Cemiyet-i lniye-i Osmaniyye"nin orgam
olarak Mnif Efendi (paa) tarafndan kanlan Mecmua-i
Fnn'un ilk saysnda dergideki yazlarn "herkesin anlayaca surette sehl'l-ibare" olaca kaydedilmektedir.
1840'da Trke ve Franszca karlan Vakayi-i Tbbyye
meslek dergisi olarak bir yana braklrsa, Mecnua-i Fnur,

DL STNE

19

tiirl bilimsel konulan halka tamtmak amacyle karlan


ilk fikir dergisidir. Yazlann dili de, konularn gerektireli:Ji
oranda olduka sadedir.
10
Ayn tarihte karlan Mir'at da, ilk resimli dergi olarak basn hayatnda yer alr.
Gaz-ete elilini bilinle kullanan Ali Suavi'dir. O, 1867'de
kard Muhbir gazetesinde, zentisiz ve gsterisiz b~r
dil kullanm, retmeyi, trl konular halkn anlayacag
bir dille yazp yaymay lk edinmitir. Suavi, ilk saysnda
gazeteyi okurlara sunarken, gazete "Tasrihi caiz olan her
eyi Asitane de kullanlan adi !isan ile, yani herkesin anlayaca ifade ile yazaea.ktr." demektedir.
Suavi, 1869'da Paris'de kard Ulum gazetesinde
de bu yolda devam etmi, ama at n pek izleyen
olmantr.
Bununla birlikte, o tarihlerde ve dala sonralar yaym
alanna giren gazetelerde, ak yazma isteinin bir ama
olarak tekrarland grlr.
1869'da kan Diyojen de, gldr (mizah) dilinin
kurulmasnda bir balang olnutur.
Gndelik gazeteler arasnda Basire, lkclam, Sabah,
Tercemar, gazete dilinin kurulmasna alanlar arasnda
yer alr.
Bu genel eilim dnda, gazete dilini kullanma abau, yazarlarn kiisel anlayna ve tutumuna bal kalmtr.
mcin Ahmet Mithat ile Ebzziya Tevfik, birbirine kar
l iki kutuptur. Ahmet Mithat sadelik akmna ne kadar
hul kalmsa, Ebz:.iya da eski yaz geleneinden ayrl
namakta o derece dirennitir.
Yaym alannda iki ynle grnenler de vardr. Ahmet
Hasim bunlardan biridir. Kitabe--i Can'da ar ve kapal
bir dil kullanan Ahmet Rasim, ehir Mektplar'nda asl
kiiliini bulmu ve gazete dilini ustalkla kullanmtr.
tstemekle baarahilmenin ayn ey olmad gerei

20

DL ST:'iE

dilde de kendini gstermitir. Dilin saclelenesi, eski yaz


geleneinin knlmas gereini ok kii duymu, hele bir
ka bu lkyii canla bala savunmutur. Ancak bunlar,
ileri srelkleri dncoleri kendi ya;,:larnda uygulayaman
lardr. Namk Kemal'le ensettin Sami, bu durumdan her
zaman yalanniardr.

rnda hile kelime cambazlklar yapmal-tan vazgemeyen

Merutiyet

devrinde:

Merutiyet

devrinde gazete dili biraz daha ' genilik


kazand. Trl adlar altmda birbiri ard sra yaym alannda
grlen gazeteler ve dergiler, yaz hayatna atlan gen
gazeteciler, bu dilin gelinesine hayli hizmet ettiler. Celal
Salir'in bana getii Tiirk Dernei dergisi, Trk dilini
sadeletirmek yolunda kesin bir atlin ie giritiyse de,
evrenin dirennesiyle karlat ve yoluna devam edemedi.
Zamann anlay erevesi iinde, bir gazete dili gelenei
nin kurulmasna alanlardan biri de H seyin Calit Yaln'
dr. Onun "edip" nitelii yannda bir de gazeteci kiilii
vard. Geen uzun yllar onun edebi kiiliini unutturdu;
fakat gazetecilii mrnn sonuna kadar srd. Tart
malarda karsndakinin zayf ynn yakalayarak, onu
kendi silahyle vurnak, sz mantk silsilesi iinde geli
tirip, datmadan ve etkisini kaybettirmcden fikri bir
nokta etrafnda toplamak; onun balca uygulad bir
bir yntemdir. O, yazlarnn dilini ve deyiini de bu amaca
uydurabilmitir.

il

1
~

21

AGAH $11\RI I,EVEND

Selllnik'te kan Gen Kalemler'de mer Seyfettin


ve arkadalarnn "yeni !isan" iddialar, stanbul'da geni
yanklar uyandrd. Gazete dili de bundan yararland. Eski
yaz gelenei yava yava knlmaya balad. Yal ga?.eteciler hile, zcntisiz yazmak, sz dolatrmadan dorudan
doruya maksada girmek, fikri sluba feda etmemek
yolunu tuttular.
Buna karlk, gazetelerde yer alan en nemsiz yazla-

renkli ve parlak saydklar slupla g'-~ boyamaya alan


eskilerin dircnmesi de devam etti Sleyman Nazif ile Cenap
ehabettin bunlarn bamda gelir. Halbuki ayn kuaktan
ve ayn edebi grupt an olan Halit Ziya, zamana uymasn
bildi. Edebi kiiliini kaybetmeden, gazetelerde kan
yazlaryle yetkin ve pikin bir yazar olarak grn~. ~~~
ray ve tesinde eski yazlarnn tam tersine, balca. zellig
anlatm gzellii olan "tekellfsz" bir yol dened.
Merutiyet devrinde gazetecilikte grlen balca
yenilik i hlmdr. Tanzimat'ta, gazetesi~. tek bana
karanlar vard. rnein inasi, haftada ik kez kan
Tasvir- i Efkar'n btn yazlarn kendi yazyordu. Ahmet
1\litlat, bayaz ilc birlikte srasna gre fkra yazyor, haber
de yetitiriyordu. Dergilerde bunu salamak daha kolayd.
Omcin Hafa dergisini emscttin Sami, Daarck ve Krk
f bar dergilerini Ahmet Mithat, tek bana karmlard :
fatta son zamalarda Hseyin Cahit Fikir Hareketler
drrrisinin btn yar-larn kendi hazrlyordu. Ama gnliik" aazetelerde byle bir alma sz konusu olamazd.
Ni Ltktn nceleri haftada iki gn kan gazeteler gndelik
ohlllca, 'i blm de kendini gstermitir. Merutiyet
ele' rinde artk bayaz ar, yazar, fkra ve haber yazar daha
keHkin vasflarla helirmi oldu. Dil de yaznn karekerine
1-(ilr: ayarland.

t:mhuriyet

devrinde:
Gazete diline gelime ortan hazrlayan, Cumhuriyet
.,., rintlcki dil devrimidir. Dil dev:ininin yaylp tutunmaHl:t da basnn byk rol olmutur.
Gazete dili, yolunu bulucaya kadar haylisarsntlar gecli llu karklk tabii grlmclidir. Dil devriminin
:-,,;i lt-nda davaya gnlden bal olanlar, bu uurda
,.,.,,la lal alanlar bulunduu gibi, istemeye istemeye

'

'

22

grnenler de vard. Zaman gereken


durulmay yapt. Devrimi ar savunanlardan bir kann,
birdenbire davanm karsna dikildii grld. Bugn dil
davas esas bakmndan zlmtr. Dava deil, ancak dilin
balca sorunlan vardr. Bu sorunlar da yetkili kurunlann
inceleme ve aratrma konusudur. Bugn basna den,
durulmu bir yaz dili geleneinin kurulmasdr.
Gazete stunlarmda, eski gelenei srdrenler de vardr. Byle olduu halde, onlarda farknda olmayarak yeni
kelimeleri kullanyorlar. Kimi kez bu yeni kelimeleri, Osmaneada dala iyi karl bulunmad iin istemeyerek kullanmak zorunda kalyorlar. Kimi kez de, hanlan istemeyerek kullandklarn belirtmek iin trnak iine alyorlar.
Bu direnme, genlere kar kutup olmal..-an artk kmtr.
Ortada sayl birka im:;a kalmtr.
Genler durmadan yryorlar. O kadar ilerlediler
ki, an deilebilir. Bunlar, vaktiyle bulunan karlklarl
yetinmeyerek, kendileri yeni yeni karlk bulup kullamyorlar. Bu kelimelerden hepsinin yerinde, doru ve gzel
olduu elbet sylenemez. Bu ar davranlar ksnak,
yaratlan kelimelerden yanl olanlar nedenleriyle birlikte
aklayp kendileri uyarmak, yol gstermek gerekir. Bu
dzenleyici rol de, phesiz Dil Kurumuna dyor. Dil
Kurumu, gazetelerdeki yazlar her gn inceleyerek, yerine
gre dileklcrle yazarlar uyararak at yarmalada zen
direrek bu grevini yerine getirmeye almaktadr.
Bugn tam anlamyle ortak bir gazete dilinin bulunduu kesinlikle sylenemez. Ama esas kurulmutur. Bir
ba yaz, yaz, fkra, rportaj, soruturma, haber dili az
ok kararn bulmutur.
Eskiden rportajlarda, fikri sorulan kimsenin dnce
sini ve zelliini belirtmekten ok, dekora nem verilirdi.
Rportaj yapan, sonradan masas bana geip, uzun bir ba
langla dekoru renkli tablolar halinde izer, bylece girii
sriiklenenler,

23

DL USTNE

AGAH SlRRI LEVEND

hazrladktan

sonra, ald notlara gre konuyu yeniden


kaleme alrd. Bu yazlarn sanat deeri inkar edilemez.
Ama, gazeteci amatan uzaklam, bize fikri sorulandan ok,
kendi sanatn gsternitir. Bugn rportaj yazs yerinde
hazrlauyor; fotoraf da yazara arkadalk ediyor. Yazar
gazetesine dnd zaman, yazsn bir kez gzden geirip
liizeltiktten sonra yazileri mdrne veriyor.
Gazeteci iin balca dnce, okuyucuya sriikleyehilektir. Yazar, yazsnn alml olmasn kelime oyunluyle deil, fikirde zlk, dilde titizlik ve deyidc zellikle
~lamaa alyor. Bunu salayabildii oranda kiiliini
l11lnu oluyor.
Bugn gazete dilinin % 63' Trke'dir. Bu sonucu
l~"rlendirehilmek iin, bundan 70 yl nce yaz dilinin
"., 60' Farsa, % 25-30'u Arapa, ancak % 10-15'i Trke
ulluunu dnmek gerekir.
zmtisiz grnmek, zetisiz yazmak, okutabilnek,
,,,.,peuyu sriiklemek, ilck bir dil kullanmak, bugnk

tarafl

f.lllt.'l cinin balca amacdr.

'

(Trk Dili,

say

174, mart 1966)

DL STNE

BABA OGLU NEDEN ANLAMAZ?


Dil devriminden beri, hatta devrimi hazrlayan uzun
tartma yllanndan beri, dil konusu zerinde sylenmedik
sz, iliilmedik yn hemen kalmam gibidir. Sylediler,
yazdlar, satatlar; cevaplarn da aldlar. Ancak bu satamalarn zaman zaman ycuilendii grlr. Toplantlardaki konumalanmzda bunlar bize anlatan yelerimiz bi zlmesinlcr. Dil devrimine triii nedenlerle kar
olanlar, her zaman syleyecek ey bulacaklardr. Biz onlara
cevap vermekten ok, yclerimizi aydnlatmak iin sras
geldike aklamalar yapmay grev bileceiz.
lk gnlerden beri tekrarlanan szlerden biri, ))aba
ile oulun birbirini anlamaz hale geldikleridir. Baba ilc oul
dn de birbirinin dilini anlanyorlard. Bugn de anlamam
olabilirler. Dn bu ayrlk, yaz diliyle konuma dili arasn
daki uurumdan ileri geliyordu. uras bir gerektir ki,
bilim ve sanat dili, kendine zg Ravra:nlar, kclimcleri,
terimleri ve deyimleri dolaysyle elbet her anlaya ak
olamaz. Ama bir gazete halleri, bir mektup, bir dilcke,
herkesin anlayaca dille yazlm olmaldn. te eskiden
yaknlan bu eit yazlard.
rnein, gazeteler geeeki yangndan bahsedeceklerdir.

25

Bu haberi yle "tumturakl" bir anlatin kaleme alrlard


ki, "nar, lelib, han u man-suz" gibi kelimelerden yaplm
7.incirleme tamlamalar arasnda, bu cmlelerden bir anlam
karmak Jcr yurtta iin kolay olmazd.
Btn yazlarda hner ve marifet gstermek merak
yle salgn bir hale gelmiti ki, yurttan derdini dile getirmek amacyle kaleme alnan bir dilekede, sevginin ve itenliin belirtisi olmas gereken bir baba mektubunda,
kalplam cmle ymlan, souk ve cansz kelime camhazlklan arasnda ne amatan eser kalrd; ne de itenlikten
bir iz. "Tasannu" denilen bu yapnacklar, bu aklabanlk
lar imdi kalmam, yaknma konusu da ortadan kalkmtr.
Bugn babann, yani yalnn anlamad, bir trl
renip kullanmak, hatta iitmek istemedii, yeni kelimelcrlc bilim terinieridir. Yeni kelimeleri renmek ve anla
mak istemeyculer, yalnz gelenee bal eskiler deildir.
Genler arasnda da dil hareketine uzak kalm olanlar
vardr.

Geenlerde, Ulus gazetesinde kan bir yazmda "aa


ma" kelimesini gren bir gen, "aama ne demek" diye
bana soruyordu. Aama yadrganacak bir kelime deildir.
Hele cmle iinde kolayca anlalmaktadr. Ama gen,
dil bilincine ermedii ve dil sorunlanyle ilgilenmedii iin
aamay bilmiyor. Halbuki yal, eer dil devrimini milliyetiliin kanlmaz bir koulu sayarak davay beuimscmise, "mertebe, merhale" gibi kelimeleri bir yana atarak,
aamay rahata kullanyor. O halde asl neden, toplumsal
soruulara, hele dil gibi ana davalara kar duyulan ilgi,
ya da ilgisizlikten baka birey deildir.
Davay bu adan ele alarak terimiere de deinebiliriz.
Tcrim, bir kltr iidir. Terimleri anlayabilmek iin, o terimlerin getii bilim dalna yabanc olmamak gerekir. Her
zaman tekrarlanan bir rnei verelim: Geometri bilmeyen
birine "mselles-i mtcsavi:'l-adla" deseniz de anlamaz

26

ACU SIRIU LEVENO

"ekenar gen" deseniz de. Geometriyi bilen bir baba


dnelim. O vaktiyle "mektep"te hendese okumu, sz
geen terimi "mselles-i mtesaviy'l-adla" olarak ren
ntr. imdi olu okulda geometri okuyor ve bu terimi
"ekenar gen" diye reniyor. Baba olu anlasn diye,
oua "nsellcs-i mtesaviy'l-adla"y m retelim? Yok"
sa, olunu anlamak isteyen babaya, bugn okullarda okutuimal-ta olan "ekenar gen" terimini renmesini mi
salk verelim?
Dava bu kadar aktr. B;. gerei anlamamak ise ok
gln, hatta ayptr. Ama anlamamakta direnenler iin
syleyecek baka szmz de yoktur.

DlL ZERNE TRL SORUNLAR

(Tiirk Dili, say 175, nisan 1966)

Trk dilinin trl sortnlar zerine, yelerimizle yaptmz konmalarda ele aldmz konuluda bir kan,
dergimizin bundan nceki saylarnda srasyle aklam
tm. Geri kalan bir kama da bu yazmda deinmeyi yararl buluyorum.
Kelimelerin

gzellii

ve

irkinlii

"Kkrdak, barsak, grtlak, kalkndrmak"

gibi birka kelimeyi ele alarak, Trkenin kakofoni yapan kelimeler


le dolu kaba bir dil olduunu syleyenler varm. Bunlar,
lter halde Arapadaki "Hakikaten, muhakkak, tantana,
nrtanc, dadaa" gibi, Trk hanerisinin kolaylkla karama
yaca kelimeleri unutuyorlar demektir. Her dilde byle
kdimeler vardr. rnein "kokakola"y ka kii rahata

'

yleyebilir?

Gerekte, kelimeler iin gzel ve irkin sfatiarm


kullunmak doru olmaz. Sylenii yumuak, ya da sert,
lwla ho gelen, ya da gelmeyen kelimeler vardr. Kald
ki hu lde saymaeadr. En sert kelimeler bile, kullanla
kullunla yumuar, kulaa ho gelir. Bundan baka,
l i dilde sertlii duyulmayan kclimeler, bir yabancya

28

29

AGAn SIRlll LEVEND

DL STNE

sert grnr; onun aznda kaba bir hiim alr. rnein "anane" ve "dadaa" kelimeleri Araplara hi de kaba gelmedii gibi, Trkler de yzyllardan beri syleye syleye
bu kelimelerdeki arl duymaz olmulardr. Ama heceler zerine baslp syleyince, bunlann ne denli ar olduu
grlr. te yandan "kkrdak, barsak" gibi kelimeleri
Trk zevki hi de yadrgamaz; tersine uyumlu bulur. Ama
bunlar bir yabancya belki ar gelebilir.
Gerek udur ki, Trk dili heceler arasndaki ses uyumu
dolaysyle kelime bakmndan olduu gibi, sert ve yumuak
kelimelerin birbirini izleyerek tekdw~eni kran zellii
dolaysyle de, ciimle bakmndan salamdr.

Farsada "doru" anlanna gelen "rast" ile bir ilikisi


olabileceini sanmyorum . Sanmyorum deyiim, bu- konuda
kesin yargya varmarun doru olmadn yukanda belirttiim iindir.
"Zorlamak" kelimesine gelince, Farsada "g" anlamna geen ve " zur" diye soy
1enen b"r kelime var dr. "Zur" ,
"zor"u andrsa ve "zorlamak"la aniamca bir yaklk gsterse bile, "zorlama"nn "zur"dan geldiini kesin olarak ileri
srmek bilmem ne dereceye dein doru olur?
Hem bu gibi karlatrmalar, bilimsel ctimoloji al
nalar dnda neye yarar? Bu iddiada bulunanlar, acaba
'rrk diline ksrlk m yklemek istiyorlar? Hemen haber
verelim ki, bu ly kullanrsak btn dillerin sz daar
c boalr. Hem neden iin teki ynn\i. dnmyoruz.
"Zur" kelimesini ranitlar Tii.rkedcn alm olamazlar n?
B n denli yurulan, biimini bu denli deitiren bir kelime,
p<'kila o dilin mal olur.
Bugn "telgrafla hildinnek" yerine "tcllemek" kelimc~i i kullanyoruz. Kim bunun yabanclru ileri srebilir?
'l'iirk zevki, Trk anlay byle bir kelimeyi meydana ge irni, dnd kavram belirtmek iin bu kelimeyi
yaratmtr. Bu bulu Trkenin mal deil midir?
Kelimelerin kkn aratrmak, etinoloj inin iidir.
B u alnalar bilimsel gerei o taya koymak iin yaplr.
Yoksa bir dilin ksrln karutlamaya yeltenmek, sz
laarcn boaltmak iin deil.

Kelimelerin, zaman zaman gzel ya da irkin grnd


arasra soyluluk kazand, ya da nemini yitirdii olur.
rnein "amele" kelimesi, eskiden "ii" yerine kullanlr
d ve hi de yadrganmazd. Oysa imdi "ii" kelimesini,
ona soyluluk ve ayr bir nitelik vererek kullanyoruz. Bunun
yannda, "amele" kelimesini ne kadar yadrgyoruz.
Kelimelerin asllar
"Rastlamak, zorlamak" kelimelerinin asllan Farsa
imi. Dilinizde bugne dein Trke saydmz bunun gibi
bir ka kelimenin yabanc asll olduunu sylyorlar:n.
Kelimelerin kkn arat-mak, geirdii deiiklii,
adan aa urad anlam ayrln belirtmek, dilciliin
ayr bir aratrma ve inceleme alandr. Ancak bu, sanldn
dan ok daha g, olduka ince ve artc bir konudur.
Biim ve ses benzerliine bakaak kesin yargya vardmz
yle kelimeler vardr ki, asl diye gstediiniz kelime ile
hi bir ilikisi yoktur. Yine yle kelimeler bulunur ki
aralarnda hi bir benzerlik grlmedii halde ayn kkten gelmektedir. Bunun iindir ki, etinolojide ok dikkatli davranmak, d benzerlic kaplmamak gerekir.
Yukardaki kelimelerden "rastlamak" mastannn,

Siiz zenginlii

Dinleyicilerden biri,
"rliimiz

toplantlarda

konumalara

dncede bulundu:
kelimesini arasra kullanyorum .

ara

srada u

"Ben 'aba'
Ama
y.-i gelince 'gayret' kelimesini de kullanabilmeliyim."
"Bu iki kelime arasmda anlam ayrl buluyor musu""' ?" diye sordum.

30

D[L STNE

ACAR SfRRI LEVEND

"Hayr, ama

bu dilin

zenginlii deil midir?" diye

te dilde kelime zenginlii buna derler. Aral~nnd.a


her halde anlam incelii bulunmaldr. Yoksa h br
ayrlk olaksz ayn anlam, hele biri ~kc teki. Arapa ya da Farsa olmak zere, trl kclmelerle behrtmek
dile saygszlk olur.

cevap

verdi.
Trkesi, Arapa ve Farsas ayn anlama
gelen kelimeler oktur. "Gk, asuman, sema" gibi. Bu Osmanlcann zenginliine kamt saylrd. Oysa bir kelimenin yerine
gre Trkesini, Arapasn, ya da Farsasn kullanmak
hi bir zaman dilimiz iin bir zenginlik olmamtr. Tersine,
Trkenin yetersizliine tank saylmtr. Ayn anlama
gelen iki kelimeden ikisinin de kullamlabilmesi iin, aralannda "nans" dediimiz ince bir anlam ayrlnn bulunmas gerekir. Yoksa hem Trkesini, hem de yabanc karln kullanmak, dilde ikilik yaratmaktan baka bir yarar
salamaz. te "aba-gayret", "okul-mektep", "sayn
-muhterem" kelimeleri bunlardandr. Bunlarn hem birini
hem tekini kullanmakla, yeni kuaklann dilinde ikilik
yaratn, ayrca unutulmaa mahkfun olann mrn
uzatn oluruz.
Sz zenginlii bsbtn ayr bir sorundur. Arapada
"deve"nin krk ad vardr. Yana, rengine, biimine, k.ullanlna, gre dovc ayn ad alr. Bu belki de, Arapa iin
bir eit zenginliktir. Ama kelime saysn oaltmaktan,
bellerneyi gletirmekten baka neye yarar ?
Dilde zen,ninliin tanmm rnekleriyle birlikte Ali ir
Nevai vermitir. Nevai Mufakeme'l-Lugateyn'de Trkenin Farsadan zengin olduunu sylerken, yz kelime
veriyor. Trl kavramlar arasndaki ince ayrlklar belirtmek zere kullanlan bu kelimelerin Fasada karlklar
olmadn sylyor. rnein, iki imenin eitli tarzlar
vardr: Yudum yudum imek, szerek imek, hep birden
imek vb. gibi. Alama da byledir: Sessizce alamak,
hkrarak alamak, hngr hngr alamak, sitemle ala
mak, sevinten alamak, fke ile alamak, sarsla sarsla
alamak vb. gibi. aataycada bunlann hepsinin ayr kar

Osmanlcada,

vardr.

31

(Trk Dili, say 176, mays 1966)

'

DL STNE

'

TRK DlL KURUMU'NUN SUU


Trk Dil Kurumu, gzelim Osmanlcay brakm da,
kaba ve kekremsi z Trkeyi yayma yolunu tutmu!
Mcer ne byk su i lemi! Oysa Kurum, ok masum
dnceleric bu yola girmiti.
Dil Devrimini aan Atatrk, bu Dernei kurarken
istemiti ki, Arap ve Fars dillerinin etkisi altnda 900
yldan beri yanl~ yolda ilene ilcne kaynandan uzaklatrlm, aydnlarn hile anlayamayaca hale getirilmi
olan ana dilimiz, yabanc dillerin salgnndan kurtularak
bamszla kavusun. Btn yurttalarm severek, aulayarak kullanaca ulusal dil haline gelsin.
Bu iilkye gnl verenler, tarih bilinci ve milliyetilik
heyecan iinde davaya balanmlard. Dnyorlard ki,
anadil sorunu, milliyetilik anlaynn ilk basamadr.
Milliyeti olan, nce dilinin bamszln ngrr; Trkenin kendi yaps ve z kurallar iinde gelierek, ada
bilim, sanat ve teknik kavramlarn karlayacak bir zenginlie erimesini ister.
Devrimi benimseyenler, bu yoldaki abalarnn am
milliyetilikle damgalanacan bile hesaplamlar, buna seve seve katlanmlardr. Onlara gre, Osmanlca krmas

33

bir Trke, istedii kadar sade olsun,. hi bir zaman bizim


mlmz olamaz. Bugn bile halil gazete ve dergi sayfalarn
da grlen "vasl olduumuz son merhale", "cercyan eden
hadiseleric onu takip eden muameleler", "bilabire kanaatlerinden sarf- nazar etti" gibi cmlelerle vnmek, Trke
yazyorum diye Trke olmayan bu szl_e.ri . kullanmak,
aalk duygusundan baka bir ey dcgildr.
Demek byle dnenler yanlnlar! Bu yabanc
kelimeler yerine Trkelerini kullanmakla, milyonlarca
yurtta kand.rmlar, gen kuaklan yoldan ?karml_ar.
Demek ki Kurum, iinde eski dil antlar, brer hazne
deerindeki metinler, ynlada inceleme ve aratrmalar
bulunan yzlerce eseri, hep bu zararl amaca varmak n
yymlam .

Dil Kurumu z Tiirkeyi yaymakla, baba ile olu


birbirini anlamaz hale getirerek kuaklarn arasn am.
Terimler ne ise, ama asl yaz dilini rndan karm.
Demek ki, yazlanmzda halil "mtevcccihc~, muv_ac~_
l csinde, mahzur, leffen t.kdim, betahsis, binnsbe, nha,
hiinyevi, mevzu- bahis, bizzat, taraftar" gibi Arapa "tenvin"ler ve Farsa edatlarla dolu kelimeler, Arapa ve
Farsa kuraUarla yaplm tamlamalar bol bol yer alacak.
llu.lar yeni kuaklara retmek iin de, yeniden "~a~?a,
F:rsa ve Tiirkeden mrekkep Osmanlcann kavadi ne
l<llecek

Hayr, Dil Kurumu byle bir cinayete nayak olm~ya~


ktr. Dil Kurumu, amacnda belirttii gibi, devrmc
lir anlayla, ama bilim yntemleriyle al~r~k ~~~~1
.,nrcvini yerine getirecek, gen kuaklara millye~ilig~
lk koulu olan dil bilincini alayacak, onlardan, kelimeler
lilrck ve anlamlarn kavrayarak kullanmalarn isteyelt ir.
imdi soruyorum: Baba ilc olun arasn aan hangi
, rlrdir? Eer bunlar bilim ve teknik terimleriyle yal-

34

AGAH SIRlll LEVEND

fen kitaplan deilse, Kurumun hangi yazlandr?


Burada l belgeler olmak gerekl deil mi? te eserlerimiz!
rnein ite benim yazm! inde anialmayan hangi kelime var? Eer "rnein" kelimesini bcenmiyorsanz kullanma yn. "Sorun, bilin" gibi kelimeleri bilmiyorsanz
renin. renmczscniz yeni kuaklan siz de anlamayacak,
onlardan uzaklan olacaksnz.
Hem neden siz de yazlarnda "kuak, elctirme,
ya da, belge, tank, etki, yetki, ilgi" gibi uydurma dedii
niz kelimeleri kullanyorsunuz? Demek farknda olmayarak siz de devrimin iindesiniz. Bilin ki, bundan kurtulana

35

OL STNE

.
a u itirafta bulunmak
B .. tn bunlan syledikten sonr '
.
d
u
1 dur Ama z Tiirkey sa.vun ugu
isterim:-~ Ku~m~..su :ana:nnda ar devrimci gr~
iin degl, Ataturk un . k' yoluna sapanlara bel bagladkleri halde, sonradan n ar
d
k "amac beD K rumu su1u ur. un
. .
d
~ ~n su?~ud~r.nlc~in :zlerinc ve imzalanna kanmtr.
nmsyorun
yc
.
n sonradan dneccklern.
Ana ne bils
saylr m?
Bilmem bu b .r ozur
'

(Tiirk Dili, say 179, austos 1966)

yacaksnz.

Bunlan sylemekle, gen kuaklann yazlannda geen


btn kelimeleri hcendiimizi ve yanllan ho grdmz
sanmayn. Genlerin arasnda ok baarl ve ustalkl yazanlar bulunduu gibi, yanl kelimeleri kullananlar, bylece kekrcmsi olmaktan kur1ll.amayanlar da vardr. Nasl
ki, Osmanlcay bir marifet sayarak kullananlarn yazla
nnda da yanl ve uydurma kelimelcr, sarkk cmleler
alabildiine yer almaktadr. Bunlar uyarmaya almak
bounadr. Ama davaya inanm genlerin yanllarn dzeltmek bir grcvdir. Trk Dil Kurumu ite bunu yapmaktadr.
Beenmediiniz kelimeler iin telaa da yer yoktur.
Kim hangi kelimeyi kullarursa kullansn, bcenilenler
tutulacak, beenilmeyenler unutulup gidecektir.
Hem z Trke bir nnac deildir; hele Kurum "tasfiye"ci hi deildir; korkmayn. Dilden yabanc asll btn
kelimeleri kartmak, belki birka kii iin bir istek, hatta
bir lkii olabilir. Ama Trk Dil Kurumu'nun tutumu bu
deildir.
Asl

sorun, amata birlemektir. Ama z Trkedir.


Bu auaca hemen varmak isteyenler bulunduu gibi, daha
iyisini, daha gzelini arayarak ve bulmaya alarak dikkatle yryenler de vardr.

>L USTNE

37

karsnda

TRKEY

ONLAR DA

KULLANYOR

Saursnz ki z T k
.
genler ve dil dev' . . . btr ~e kelmeleri kullananlar yalnz
arla birlikte yalrnu enmseyenl erd'r. 0 ysa gen yazaryazar1ann dild
h arcketic il~>isiz kal- ni
'
e tutucu olaniann dil
o
. arn devrim k
'
1arn hepsinin yazlarnda
'.
n arsnda bulunanygn ygn
T" k
yer a rnal,tadr. te bi-ka 1 Sa"!
oz ur e kelimeler
nck, tepki, dergi to"ren . kg amak, savunmak, destckle, yan
toph
B unun nedenini bil
....' .. m, sorum, zel vb ...
K
. .
men dnduniiz m?
endilcrnc sorarsanz "B. .
.
dcg il' uydurma kelimeler" d'

z m ka
d
k
n gm.z bunlar
ise subay yarba
k . ye arlk vereceklerdir. ''yle
'
y,
kul! auyorsuuz ?"d' rmay, teg"m en" k elincierini nasl
ye sorsanz b k "O
mcktc baka karlk bul
' ez
nlar tutndu" ded
amayacaklardc "P k'
urun, tutum genel k

e ya nem
deseniz buna: . . d' onu, gelenek, grenek. denek ,:
'

c ancak .. 1
...
"
Farknda olmadan kale . .
oy e syleyebileceklcrdir:
nnn ucna g lni " y
vereceklerdir: "Al ld d h
e .
a da u cevab
.
"

a
unlar
gze
batn
,
1crn ntak- hak" dedik! . "
.
yor. te eskier
gere dil
Toplumbir d
.
gn
e gelmesi" budur.
n c, Zya Gkalp''
"
,
.
d eyniyle bclirt h'
.
n
ma er vicdan"
g
r term vardr T
opluma mal olan
gereklerin nne
il
ge emez. Bireyler bunlarn hkm

boyun emek zorunda kalrlar. Direnmeyc al


anlar, kendilerini zp yormaktan baka bir sonu elde
elde edemezler. te dil devriminde de durum budur. Gelenekiler ve tutucular, eer farknda olmayarak bu kelimeleri kullamyorlarsa, "ma'er:i: vicdan" hkmn yrtyor demektir. Bunun etkisinden kendilerini kurtaramayacaklardr. "Subay, kurmay" gibi kelimeler dil devriminin
bir eseri olarak topluma ylesine mal olmutur ki, ne kadar
direniderse dirensinler artk "mlazm, zabit, ihtiyat
zabiti, erkAn- harp" diyemeyeccklerdir. Demeye kalksalar gln olacaklardr.
Eer altklar iin bu kelimeleri kullanmakta bir
saknca grmyorlarsa yava yava tekilere de alacak
lardr.

"Uygar" kelimesinden ilk zamanlar rknt duyanlar,


bugn "ada uygarlk" deyimini rahata kullamyorlar.
tekiler iin de durum byle olacaktr. Al~anadklanm
ise kullanamayacaklardr. Kimse de kendilerine bundan tr
gliccnmeyecektir.
Y cii kuaklar, dil devrimi iinde yetienlerle birlikte,
z Trkeyi ylesine henimsemiler, gen sanatlar edebiyat dilini yle ustaca ilemilerdir ki, yeni yetienler, okullarda bask altnda tutulsa, yeni ders kitaplan eski dille
yeniden kaleme alnsa bile, sanat eserleri yoluyle yerleen
kelimeleri nlemek asla mmkn olmayacaktr.
Burada bir kez daha belirtmek gerekli olur: z Trkecilik "tasfiyecilik" deildir. Dilden yabanc asll btn
kelimeleri atmak miimkn olamaz. Y ahanc kelimelerden
~yrln bir anadili istei bir lkdr. Ama bu lkyc
uc zaman varlabileceini kestirrock de kolay deildir.
Hi bir dnce hizi yeni kelimeler yaratmak ihtiyacn
dan alkoyamaz. Bir yandan dilimizde gittike a,Urlaan
't her an yabancln duyuran eski Arapa ve Farsa keliwlcrin, yar l de olsa, yaatlmaya allmas, te yan-

38

39

niL tsTl'iE
AGAH SIRRI LEVEND

dan, her gn Bat dillerinden yn yn kclinu:krin szp


yerleerek bir tehlike halini almas, bizi yeni kdineler yaratmak zorunda brakmaktadr. Bal bana lu i, Kurum'un da sanatlanmzm da grevi olmaldr.
Dilimizdeki yabanc asll kelimeleri birka kneye
a yrahiliriz :
1- "Din, namaz, ezan, oru, ramazan" gibi kclimeler.
Bularm zerinde durmak gerekmez. Ana "talaret, gusl"
gibi teriler, "temizlenme, ykanma" olarak Trkeletiri
lehilir.
2- "Defter, kalem, kat, kitap, mektp" gibi Trkelemi olarak gnlk layatmzda yerlemi kclimeler.
Bulara da bugn iin karlk aramak gerekmez. Ama
gnn birinde bulunacak herhangi gzel bir karlk, pekala ileri srlebilir.
3- "Anane, muhakkak, tahakkuk" gibi Trk haneresine asla uymayan ar kelimeler. Gerekte bunlar gitgide unutlmakta, yerini "gelenek, besbelli, gerekleme"
gibi kelimeler almaktadr. Kimsenin bunlara bir diyecci
olamaz. Direnmek bir softalktan baka bir ey deildir.
Ne yazk ki bu softalk bugn srp gitmektedir.
4- Trke gzel karlklar bulunduu halde, dil bilincine e:meyen Osmanlca merakls kiilercc bol bol kullanlan kelimeler: "Asr, maliyet, maluliyet, salahiyet,
mtehasss, !isan, intizar, aki, tenkil, tetkik, tahkik, takip,
menfaat, infirat, meyan, mezkU:, mnderic, ictima, cemiyet,
reis, aza, mreffeh, mazi, istikbal, mabede, tehir, teabhur" gibi. Gzel karlklar dururken bu gibi kelimeleri
tekrarlayp durmak, inattan baka bir eyle yorumlanamaz.
Asl "ma'eri viedan"n atmak iin zorlad bu gibi kclimelerdir. Bunun iindir ki, en koyu ttcular hile yava
yava bu kelimeleri atmak zorunda kalacaklardr.
5- Biroklarnn koyu Farsa olduunu bilmeyerek
Trke sandklar "dier" gibi kelimeler. Buna kar:l.l

.
. "h k 0teki" kelimelerinden biri kullaolarak, yerne gre
a a,
nlnaldr.
ddi" gibi Fars6- "Sarf- nazar, nokta-i nazar, gayT-1 c
a tamlamalar.
..
menurin" gibi
7-"Tezahurat, teferruat, umera, aza,
Arapa oullar. ..
lm
uniye mamafi" gibi Arapa
8- "Maattecssf, maa emn . ,

bileik kelimeler. . al"" gib" Arapa edatla yaplm


9- Biliihire, htt

kelimcler.

d"yen nteveccihen" gibi


,

..

10-"Ramen, bazen, mutema


"
" kelimeler.

Arapa tenvn
..
tk" " "bi Farsa bileik sfatlar.
''T
aftar
hrme
ar g
. "mler.
l lar

b"l "k s
"B
ane" gibi Farsa
e
1
12cyann
" ib" Farsa edatla yap 13- " B erdevam, bermutat g

m keneler.
a
kcn bu gibi kelimelerdir.
te ilk anda kanlnas .,er_e
.
d
"farknda
.
1 nmzm birogu, br yan an,
.
'{e yazk ki yazar a
.
lannda yer verdikler
,, .. Trke kelime1ere yaz
olonayarak oz
O
nlca kelimeleri bol bol harcahalde, te yandan, bu sna
uaktadrlar

uydurma ~elincleri
Hi bir ihtiyac kar amayan .
.
dece "uluk dilerine salk vermyoruz, sa
k LI lanmalarn en
isti oruz. Kinseyi been.1:1 " "lkesinc dol..-unmamalarn
y ayacagmz

gib", hi
MaI llLl

1
o-. kelimeleri kullanmaya zor ayan
d
n g
.
aratnaktan alkoymayz.
J.ir yazan da kelime
dil devrillln yadrgayanlarn,
Biz her eyden onccdukl
ters tepkiden kendilerini
'ni kclinclere kar duy . . and b ka bir ey gelmez.
dileriz. Elimz en a
kurtarnal arn
184, ocak 1967)

.'!

(Trk Dili,

say

DL STNE

YEN L SAN- YEN DL

"Yen lisan" de i ..

k"

tin'dir. H. Hsn ~em;nS h~' o:taya atan me:r Seyfet..


. up nn 1325 (1909) 'd k
d ort
saysn Manast-'d d .
e trtp
dklan Hiisn ve 'r da, . ~t saysn da Selanik'te karcras sonradan G
T?
alm, Gen Kalemler de ., sa
en ~'-alemler adn
Seyfetti~ ile arkadalarnn ~lin;e s,:n~: .132_? (~9ll) 'de mer
Gen Kalemle'in bu
. . ) .n~ ~~ ntelk kazanmtr.
Lisan, b h'
yen cild nn lk saysnda "Y .
a gn tayan bir bayaz " iil.. 1
, . em
koskoca bir soru iareti b 1
b ., r ur mza yernde
indir. Derginin t ki
ylu unan u yaz, mer Scyfettin'
e sa annda da
h k
kan bu yazlarda y
.
. ' , ayn a1 altnda
.
ne soru aret vardr. 6.
d
ra bu soru areti yerinde "G
say an sonimzas grlmektedir.
en Kalemler Tahrir Heyeti"
"Yeni Lisan" ha lkl b
dilini

u yalann esas konusu T.. k


Tr k enn
. o gu k .. ' d ur
n . savunulmasdr. Yaz~
-,
mun dan yaknm.akta
d
n u uru, sa e1eme "'ere~. . .
areler gstermektedir. Bu olda . o. .. on ~ er sreek
leri e aklyor:
y
k duuncelern u cmleBe asrdan beri kon t ,
.
denilen Arabi ve Farisi k li~ ugunl
. uz.. kelineleri, me'us
.
e me er mumkn d 'il
meyz. Hele aruzu atp Mehm E .
,.
eg terkede. et nn Bey m hecai vezilerini

41

hi bir air kabl etmez. Konutuumuz !isan, stanbl


Trkesi en tabii bir lisandr. Klie olmu terkiplerden baka
liizumsuz zinetler asla mkalemelerimize girmez. Yaz
Iisanylc, konuma lisann birlctirirsek edebiyatmz ihya,
yahut icad etmi olacaz.
Grlyor ki asl ama, yaz diliyle konuma dilini
birletirmektir. Oysa bu istek ilk nce Tanzinatlarca
ortaya atlmtr, yeni deildir. Yukardaki cmlelerde
allm olan Arapa ve Farsa kelimelerin atlamayaca,
hcce vezninin kabul edilmeyecei, klie olmu tanlamalar
dan bakasnn kullanlmayaca syleniyor ki, bunlarn
<la "yeni lisan" iddiasyle hi bir ilgisi yoktur.
Bir kez "me'nus olmu kelimeler" kayd kabul edildi
i, aralanan bu kapdan, her yazar diledii kelimeleri sokahilccektir. "Hi bir airin kabul edeneyecei" kesinlikle
ylcnen hece vezni de, yaznn kt tarihten birka yl
Mcra, "Hececilcr" adn alan gen airlerce benimsenmi,
o;nrahuk .bir akm halini almtr. "Klie olmu terkip ler"
knyd ise, aralanan kapy bsbtn amaktadr.
Yazarn yaplmasn gerekli bulduu iler e ayrlyor:
l- Arap ve Fars dili kurallaryle yaplm tanlamalar
l vazgeilccek Ama "fevkalade, hfzu's-shha, darh-
ood, sevk- tabii" gibi klie olmular kalacak.
2- Trke oullardan bakas kullanlmayacak. Ama
" 1, nill at, inaat, maaliyat, ahlak, gibiler kalacak.
:
Yabanc edatlar atlacak. Ama konuma diline
: oi~ olan "ayed, kaki, nai dari" gibiler kullanlacak.
Onc:r Seyfettin, "tasfiye"ye kesinlikle kardr. Nitel "' Coliil S ahir'in stanbul'da kurduu "Trk Dernei"nin
" "'n lt i Lo<lii ra dokunarak yle diyor:
llu nasl yapmal? "Dernek"in arkasma taklp
nld hi iicaa doru, "Blara-yi erif"deki henz mebnai
lolo lnyn Miiren, mtli bir vnkufsuzluun, korkun bir
'''""""'""' kuranlklar iinde uyuyan bundan bir dzine

42

AGAU SiliRI LEVEND

asr evvelk

lim? Bu

nl

~~ ine~~::t~~u kavimdalarmzn yanna n gide-

. yazarn "tasfiye"yi yanl anlad"


.
Dilde tasfiye olamaz. Ama tasfi e .. gn da grmekteyiz.
nerek Buhara'ya gitm k d dy :. ~yllarn gerisine dy
c
e egldr.
nkanda belirttiimiz 'hi
,
Yaz diliyle konuma d'!' . h'gi '. yazann amac aktr.
n r etrmck
de Arapa
ve Farsa tanl

ares
ana 1an, ogullan
d tl
Ama klic olanlar kalacaktr B"~e c a an atmaktr.
Ortadan kalkoca sanlnakt~dr u un . da~ann bylelikle
yapmak istedikleri
..
. y cn lisanclann dilde
tahr' . "
' u ornekten anlalabilir "YI'
.
rye tamlamasn kul i
ki

.c eyet-
ar Am "
d e demeyecekler. nk " anmayaca
, halkn
a yaz heyeti"
dir, "tahrir" yern' t t yazB
kulland bir kelimeu m az.
unun i
" h .
deyimini semilerdir B d
" n ta rr heyeti"
avran
yaz dili I k
d n. h irlctirme" . I ud k'
yo un a amala
1' Y c1 .onuma
Bunu hile sezmemilerdir.
e me aldedir.
mer Seyfettin, bu sra azlard
.
nemli sonniar ele alyo A ky
a, hele ilkinde ok
yaralarmza hi
ki
r.
d ok unuyor. Bu hakmd
e nneden
an onun bu alala

l'k yolunda atln ileri b 'r


d
nn, m yetidaki bu dncelerinin ,: a . ~ sa~y.or~z. Ama dil konusunolmadn hatta T
_rc' san ddasyle hi bir ilgisi
.. ...
'
anznat ta emsettin S
., . .
surdug dncelerin ok
. . d k

an nn ileri
.
gersn e
aldmm d h li
s tyonz. Ni te kim sonrad h
o - a e rtnek
an
unu
aklamak
d
ar, emsettin Sam''n'n k . I
geregn uymu.
va ty e yazd" "L'
hyatnz" ha lkl
g
san ve Ede
yazsm dergiye al
1328, say 19).
w1ardr (isan

Gen Kalemler'deki bu az]

evrelerinde fke ile k


1y
ann stanbul'un edebiyat
"
ar anmasnda ok 'ddal
Yeni Lisan" b J<;;
h.. ..
''

grnen
.
a bwn uyk rol olmut
B
d
....
cr karsna kanlardan K" .. ..
ur. u uuncehu konuda S
ifi
oprluzadc Mehmet Fuat
ervet unun dcr 5 d
k
'
birinde, "Yeni Lisan" b l
g n e an yazlarndan
a a 1tnda (say 1082) yle diyor:

DL STNE

43

Bu yeni lisan tabirini ilk iittiim zaman, ondaki


garabet beni hi de mtehayyir etmemitir. Belki denitim,
nfuz- fikrilerini btn iilem-i meskn zerinde tesis
etmek isteyen Selanik genleri, Volapk gihi, Esperanto gihi
bir llsan- nmull vcuda getirmek fikrindedirler.
Yakup Kadri de Rbab dergisinde kan "Netayi"
balkl yazsnda (19 nisan 1328, say 14) yle diyor:
Yeni ... - Sahyorlar. Kaa? Nasl? Bilmiyorum, fakat
sahyorlar. ki senedir gazetelerde ilinlarn grmediniz mi?
"Yeni lisan", "yeni fikir", "yeni hayat".
Ey grgsz ocuk ruhlu kimseler; eer yeni kprlerin,
yeni evlerin, yeni bayramlk elbiselerin vakit be vakit size
temin ettii zevki, saadeti, dudaklarnza verdii hande-ineah
daha ziyade geniletmek isterseniz- phesiz ki istersiniz gidiniz, kounuz; satyorlar: Seldnik'te "yeni fikir", "yeni
hayat", "yeni lisan" ....
Banza ipek pskll, kalpl, yepyeni fesinizi giyince
nasl memnun olursanz ''Yeni fikir", size bu memnuniyelin
daha byiin, claha manevsini verecektir. 1\lahir ve mehur
terziler elinden yeni km eUisenizi giyip de sokakta
yle bir salma salma dolatmz zaman nasl herkesin
parmann ucuyle sizi birbirine gsterdiini hissederek
koltuklarnz kabarrsa, o zaman da her ke bamda greceksiniz ki birok beniin- takdir ii hayret size doru uzan
yor, herkes: "Yeni fikirli, yeni hayatl, yeni lisanl!" zat,
fsltlaryle sizi yekdierine gsteriyor.
Bu rnekler "yeni !isan" iddiasnn stanbul'da nasl
fke ile ve alayla karlandn aka gsterir.
Aslnda, Gen Kalemler'de toplanan yazarlar, "yeni
bir dil yaratma" iddiasnda deillerdi. Ortaya attklar
"yeni lisan" deyimiyle, o devirde birer istek olarak heliren
"yeni hayat", ''Yeni fikir" gibi, Trk toplumunun muhta
olduu yeni ufuklarn zlemi iinde, dildeki ilkelerini b elirt-

44

45

ACAH sm .EVEND

DL STNE

mek, eski dili srdren adalarndan ayrldklarn gstermek abasna dmlerdi.


Gerekte, "yeni !isan" iddial da grnse, ileri srlen areler yetersiz de bulunsa, dilde bir deime zorunlu
idi. Yeni bir devir almak zere bulunuyordu. Milliyet
bilinci uyanmaya balam, yeni hayat ihtiyac belirrni,
yeni istekler ortaya atllmt. ster istemez edebiyat da, dil
de bunu izleyecekti. Artk air "riikud- am- elem-dar"
ya da "skunet-i ccvaf" gibi tanlamalar )mllanmayacakn.
Kullansa da, bu ar ve anlalmaz dili okuyucular yadrgayacakt.
.
te "Gen Kalemler Tahrir Heyeti"ni giritii bu
sava, o sralarda balayan milliyetilik akmnn etkisiyle
alan r, "IIececiler" adu alan genleri sonradan bir
araya getirmi, bunlar kendilerini Fecriati airlerinden
ayran sade bir dili ve hecc veznini kullanmaya bala

meydana gelen deiiklii gz nne getirin. Beliren bu


yeni yaay, anlay ve gr iinde, edebiyatn ve dilin
nasl bir deiiklie urayacan kestirebilirsiniz. Bunda
alacak bir ey yoktur.
Ancak unu bilmek gerekir ki, bugnk dil, Dil Kurumu'
nun "icad" deil, gittike uyanan Trk toplumunun maldr.

mlardr.

imdi

Dil Kurumu da, sylendii gibi, acaba yeni


bir dil mi "icat" etmektedir. Hayr, Dil Kurumu byle
bir iddiada bulunmamtr. Yeni bir dil yaratlmayacaru
da bilir. Ama, eer z Trkeye "yeni dil" ad verilmek
isteuiliyorsa, bu iddia, bir dilin deimesi iin gerekli koul
lar gz nnde tutularak deerlendirilmelidir.
1917'den 1967 ylna dek 50 yl geti. Dnkiler istiyorlar
ki, SO yl nce iirde ve nesirde balayan dil akm, hi dei
iklie uramadan bugn de srp gitsin, kendileri de te~
dirgi olmasn. te bu mmkn deildir.
SO yldr, iki harp sonras dnyann geirdii sarsnt
lar, bu sarsnnlarn ortaya kard yeni akmlar, bu
akularn eitli sanat dallarnda yaratn sert tepkileri
dnn. Sonra da, birbirini kovalayan ba dndrc
devrimler iinde, Trk toplumunun i ve d yapsnda

(Trk Dili,

say

187, nisan 1967)

DL STNE

TOPLUMUN HZMETNDE DL
Dil, toplumun hizmetinde canl bir varlk olduuna
gre, zamana ve toplunda beliren yeni ihtiyalara gre
deiir. Hayatla edebiyat arasndaki ilikiye paralel olarak,
an yaayn, anlayn, dnya grn ve zevkini izler. Deimeler, kelimelerde, deyimlerde, tamlamalarda, cmle yapsnda olabilir. Dilbilgisi kurallanna aykr
debilir. yle ki dala nceki kuaklar bu yenilii yadr
gayabilirler.
Geni bir inceleme alan olan bu konuya, biz burada
yalnz deinmekle yetineceiz. Dilde grillegelen balca
deineler yle sralanabilir:

a) Kelimeler anlam deitiri:. rnein "rhlet" Arapada "gmek" anlamnadr. Bizde dnyadan alrete
gnek yerinde kullanlr. Bu kelime XVI. yzyla gelinceye dek, rasgele bir yerden baka bir yere grnek anlamn
da kullanlmtr: "Padiah hazretleri Edirne'ye rhlet
buyurdular." cmlesinde olduu gibi (Tac't-Tevarih).
b) Kelimeler toplumdaki anlaya uygun olarak eski
anlamn aar, yeni deerleri belirtir. rnein "vatan, millet" gibi kelimeler, Tanzinat'ta, insanlarn doduu yer
ve rasgele topluluk anlamn am, belirli birer kavram
karlamtr.

47

c) Eski kelimelerle yeni kavramlar belirten tamlamalar


yaplr. Tanzimat'n ortaya att "efkar- umumiye",
"heyet-i itimaiye", "kavanin-i tabiiye" tamlamalar gibi
ki, bunlar divan airleri iin hi bir anlam tamaz. Servetifnun edebiyatmda grlen "saat- semen-fan", "kahkaha-i ye's", "havf-. siyal", "hadika-i emel" gibi tanilamalar da, Tanzimat airleri iin gln ve sana saylmtr.
) Yeni deyimler ortaya kar. rnein Servetifnun
airleri, Fransz edebiyatnn etkisiyle o zamana dek kullanlmam deyimler ortaya atmlardr: "Dest-i izdivacn
taleb etmek", "ay almak", "du almak" gibi. Bunlarla
o zamanlar ne kadar alay edilmiti.
d) Dilbilgisi kurallarna aykr der: "Denizbank",
"Etibank", "Smerbank" gibi ki bunlar eskiden kurulmu
olsayd "Deniz bankas", "Eti bankas", Sner bankas"
adn

alacakt.

e) slup, aniat ve deyi deiir. Buna rnek vermek gerekmez. Divan, Tanzimat, Servetifnun ve Fecrifti edebiyatlan dilin d yaps hakmndan birbirine benzer. Hepsi de Arap ve Fars dillerinin etkisini kabul etmitir.
Zincirlem> tamlamalar, bileik isim ve sfatlar "seci"ler,
uzun ve kark cmleler bu edebiyatlarda bol bol yer alr.
Ama i yap, ruh, karakter ve espri bakmndan bunlar
birbirinden ayrlr, hepsinde slup ve deyi bakadr.
f) Hele ekler ve edatlar durmadan deiir. Nesnelerin
sonundaki "e" eki eski devirlerde "i" olarak kullanlrd.
Bugn "ocuk bykleri taklit eder." diye kullandmz
cmle Servetifnn edebiyat devrine gelinceye dek yle .
idi: "ocuk byklere taklit eder".
g) Yine bunun gibi, nesne eki olan "i" kullanlmazd:
"Hi birin grmedim." gibi ki, biz imdi "Hi birini gr
medim." demekteyiz.
) Eskiden "kere, defa" yerine "kez" kullanlrd.
Bir aralk ortadan kalkt, imdi yine kullanlmaktadr.

48

49

AGAH SIRRI L"F:VENU

DL STNE

h) Bugn "gittike" dediimiz yerde cHlclc ".:idcrck"


denilirdi. imdi yine "giderek" denilcy ll<~~ntr.
) Eskiden "den" eki yerine "din" kulllnl: "olmad an " yerne
. " o Lmad n" de n'lir di . E skiden " gcc r k" prne

"gehen" denilirdi. "steyerek" yerine de "iKL) i" dcnilirdi.


i) Eskiden " dek, dein" yerine sonradan "kallar"
kullanlmtr. imdi yine "dek, dein" kullanlma.ktadtr.
j) FiiUerin sonundaki ahs zamirieri de dcini~tir:
Eskiden "yapaym" yerine "yapayn", "gelirin" yerine
"gelirven", "ekmeyiz" yerine "ekmezz" denilirdi. imdi
bunlar unutulmutur.
Hemen hatra gelebilen bu gibi deimeler her dilde
vardr ve doal saylr. Halkn saduyusu ve yaratc dehasyle birlikte, yazarlarla sanatlar bu deimede en byk
rol oynarlar.
.
Asl kkl deimeler, yeni ilkelere dayanan byk devrimler sonunda ortaya kar, bizde olduu gibi. Kurtulu
savandan sonra her alanda ba dndrc devrimler
geiren, kstlayc ve zararl btn balar bir aulta
kran Trk toplumu, elbet dilde de zamann anlayna ve
gereklerine uygun deimeler yapacak, dilde bamszla
kavumak ist eyecek, bu istekle yabanc kelime ve kurallar atacak, yerine yeni ve ihtiyaca uygun kelimeler ve
deyimler getirecektir. Bu da ancak devrimle olabilir, her
ulusta olduu gibi, dil zerinde alacak bir kurumun
kurulmasyle gercklecbilirdi. te dil devriminin gerekesi ve Dil Kurumunun kuruluunun nedeni budur.
Merutiyet dnemindeki "yeni lisan"elar ilk yazla
rnda: "Biz, btn karanlklardan uzak, hr ve mustakil,
ilim ve edebiyat iin alacaz. Gayemiz milli bir lisan,
milli bir edebiyat vcuda getirmek olacal"tr." dedil-tcn
sonra, Trkl saran dmaniann korkun hazrlklann
birer birer sayarak: "Ve siz ey genler, hala uyuyor musu-

nuz ?" diye haykryorlar, genli~ ulusal dil ve edebiyat


zerinde birlemeye anyorlard.
"Yeni lisan"clar tehlikeyi iyi grmlerdi. Nitekim o
yazun kt tarihten bir iki yl sonra Balkan savayle
koskoca lke elimizden ~kt. "Yeni lisan"clara kar kanlar,
ancak ondan sonra akllarn baianna alp ulusal dile ve
cdebiyata sar ldlar.
Dil devriminin de dayana bu lk olmutur : Ulusal
dili Yabanc dillerin basksndan kurtulnu olan bamsz
anadilil Bugn Trk toplumu, Gen Kalemler'in: "Yabanc tamlamalar atalm, ama klie olanlar kalsn." tleriy
le yetinebilir mi? Ulusal dil bilinci iinde elbet davay
kknden zerek kesin karara balayacaktr.
Dnn milliyetileri, ulusal dili ve ulusal edebiyat
ilk aama olarak gryorlar ve ona drt elle sarlmak istilard. Bugn de dayarnlan bu lkdr. Ne acdr ki, kendilerine milliyeti diyenierin birou, bamsz anadilin karsnda yer alyor, bu uurdayaplan hizmetleri inkiir ediyor.
Bu davaya balananlar solculukla sulamaya yelteniyor.
Bu iftira savana imdi yeni gnillllerin de katld
grlyor. Hi znt utan duymadan: "z Trkcciler
Moskova'dan emir alyor;" diyebiliyorlar.
Bundan 70 yl nce kmaya balayan Ikdam gazetesinin ilk iki saysnda, Necip Asm'n z Trke ile kaleme
ald iki yazs vardr. Acaba Necip Asm da Moskova'
dan nu emir alnut? O tarihte komnizm var myd?
Baka uluslar da, yllarca nce ayn yoldau gemi
ler, zleme ihtiyacyle dil devrimini geirmilerdir. Acaba
buular da Moskova'dan m emir almlard?
Zavalllar!

(Trk Dili,

say

189, haziran 1967)

DL STNE

ANADLNE SAYGI

derken, sevrneden ok acma duygusu iindedir. Acma ise


gerek sevme saylmaz. phesiz Ak Paa anadilini
seviyordu. Hatta, dncelerilli halk ynlarna yaymak
iin Trkeye ba vurmakla, anadiliniu bu konudaki glicu anladn gstermi oluyordu. Aucak, burada
bizim belirtmek istediimiz, bunun da stnde, kskau
bir sevgi, biliuce erimi yiiksek bir saygdr. te asl eksik
olan budur. XV. yzylda Ali ir Nevai'deu baka hi bir
air ve dnr, bu biliuce eriememitir.
Eskiler "Trk" kelimesine u asl "bilgisiz, grgsz,
kaba, kyl" anlanlann yaktrnaya kalkmlarsa, Trkeyi de baya, yetersiz ve ksr grerek ondan kanmlar
dr.

Anadiline sayg, nce onu bilerek sevmek, sonra da


doru ve dzgn kullannakla olur. Bu saygnn yksek
kat ise, anadilini yabanc dillerin salgnndan koruyarak,
kendi yaps iinde ileyip zenginletirmeye alnakla
gsterilir. Bu da sanatlarn, bilginierin ve eli kalem tutan
btn yazariann grev:jdir. Dilini doru kullanmay bcceremeyenlerin, yabanc kelimeleri dillerinden bir trl skp
atamayanlarn, anadiline sevgiden ve saygdan sz etmeleri gln olmaktan teye geemez.
Konuyu bu adan ele alacak olursak, hi bir abattmaya
kaplmadan syleyebiliriz ki, divan airlerimiz, anadiline
gerek sayg ve sevgiyi gstermemilerdir. Bu nl yazarlarn hepsi de, Trkeyi henimseyerek ileyeceklcri yerde,
Arapa ve Farsa kamuslarla ferhenklerden topladklar
kelimeleri, hu dillerin kurallaryle birlikte dilimize sokmu
lar, bylece anlalnayan ve hi bir yerde konuulmayan
yapma bir dil meydana getirmilerdir. Bu durum kar
snda, anadil "avam dili" diye kmsenmi, kendi haline
braklmtr. Bu durumdan yaknan Ak Paa:
Trk diline kimsene bakmaz idi
Trklere hergiz gnl akmaz idi

Baknz

Beyani, yazd airler tezkiresinde, Yavuz


Sultan Selim!in iirlerini Farsa yazdm anlatmak iin
ne diyor: "ffivv- i himmetlerinden Trki iir dirneye tenez
zl etmeyp, binazir Farsi e'ar ve Acemane gftar vardr.''
Bu sz, bilinsizlikten doan ihanetin (ihanet Arapada h akaret demektir) ok ac bir rneidir. Bir Trk yazar
anadili iin bunu nasl syleyebilir? Bunu syleyebilenden
anadili sevgisi ve saygs nasl beklenebilir? Sonra, cmle
deki sakatlk da, yazarlarmzn dil bilgisinden ne denli
yoksun olduklarn gsterir.
Brnlar Trkeyi sevrnemiler de, acaba ok zendikleri Osmanlcay sevip saymlar mdr? Osmanlcay benimseyip bir kuyumcu gibi ilediklerine gre, elbet sevmiler
dir. Ama saydklarn syleyemeyiz. nk zenerek kullandklar Osmanlca cmleler de yallarla doludur.
Divan edebiyat erevesi iinde. sanat iin ama,
"hner ve marifet" gstermek olduuna gre, kaleme al
nacak yaz, kelime oyunlar, sanat cambazlklar, zincirleme
tanlamalar, bileik isimler ve sfatlarla doldurulup anlalmaz hale getirildii oranda ustalk gsterilmi olacaktr.
Herhangi bir kavram tek kelime ile, ya da onv. belir-

52

'
AGAH
S!RRI LEVEND

DL STNE

tecek bir iki sfatla anlatmak ayp saylr. rnein, bir


yazda yle bir cmlecic rastlarsn : "Kadeu -resilcguu-
mevleviyyet ve mahfii-niinan- icra-y eriat olan mevall-i
zam." Bunu okuyunca, kelimelerin ve suatlarm yardmyle
anlarsuuz ki, yazann sylemek istedii "kadlar"dr. Ama
kelimeyi yalnzca "sylemek yakk almaz.

kendi devirlerinin zellii iinde, temiz Trkenin ilk rnlerini vermilerdir.

Yine yle bir cmlecie rastlarsnz: "Flke-niiu-i


emaret-i kulzm-i beyza olan vzera." Biraz dnncc,
sfat olarak kullamlan kelimelerin yardmyle anlarsnz
ki, yazar bu.nunla "kaptan paalar" demek istemitir.
Bir de una baknz: "Azizan- 1\fsr- zat'l-elram
olan diliran- nalelet-peyda." te bunu dnscniz do kolay kolay anlayamazsnz. Yazar bu bilmece ile kimleri
anlatmak istiyor, biliyor musunuz? Harem aalarnn
ba olan Darssaade aalann ! Ama hi kimse de, bilgi
edinmek zere eline ald eseri okurken, bilmcce zmek,
ikenceye katlanmak zorunda deildir.
Osmanlcann

rumu

ite

divan edebiyat erevesi iindeki du-

budur.

Tanzimat devrinde, Osmanlca trl nedenlerle ak


lk kazand. Ssl yazmak, "hner ve marifet" gstermek
mcrak yine sp gitmekle birlikte, "anlatm akl"
n plaa alnd. Bu dcvirde, Osmanlcay da Trkeyi de
en iyi bilen ve ustalkla kullanan l'luallim Naci'dir. k
anadilini sevmi, dil bilincini sezmitir. Naci'niu eserlerinde dilbilgisi ve "selika" yani bulamayz. Yazlarnda
kelimeler ve tamlamalar doru, cmleler salam, syleyi
dzgn ve przsz, "sclika" Trkeye uygundur.
Anadilini sevme ve sayma, Merutiyet devrinde Trklk ve Trkeeilik akmn balamasyle bilin kazanm
tr. Bu aknun heyeca iinde yetien airler, hikayeciler,
romanclar ve yazarlar, anadilini beimseyerck ilemeye
koyulmulardr, escdcrinin sanat deeri ne olursa olsun,

53

Anadili bilinci, asl Cumhuriyet devrinde, dil devrimiyle gerek anlamn ve deerini kazanmtr. Ancak znt
ilc sylemek gerekir ki, bu bilin, toplumdaki btn evrelerde henz yaylm deildir. Osmanlcay halil. zorla srdrmeye alanlar, z Trkeyi bilgisizlik ve beceriksi
lik yiizndcn sakatlayanlar, Bat'dan szmakta olan yabanc kelimeleri lalma:t bir inatla kullananlar, bu bilincin
yaylmasna engel olmaktadrlar.
Bugn resmi daireterimizin ounda, hala Tanzimat
devrindeki resmi yaz dili srp gitmektedir. Size resmi
dairelerden birinin dosyasndaki bir yazdan birka kelimeyi, tamlanay ve cnlecii rnek olarak vereyim: "Def'
aten, tadilen, leffen, bctahsis, ba'dettetkik, binnisbe, mvacehesinde, vareste-i izah, kcyfiyyet-i heray- malumut
arz, intizaren iblaga msaraat, haylulet eden mevani-i mcbire dolaysyle, ittla' kesbedildi ... "
Resmi daireterin birounu verilen yabanc adlarn
kk bir listesini, bundan nceki yazlannun birinde
vermiti. imdi, bir yazda yer alan u culeeie baknz:
Panel kursiyeleri oriyante edecektir." Trkenin birtakm
"ukala" elinde ne hallere geldiini gsterecek bundan daha
ac bir rnek olamaz. imdi bu Trke (!) cmleeii anlamaya alalm: "Panel" Franszcada "sepet" demektir.
BLrada "kiik komisyon" anlamna geliyo. Anlatmak
istenilen u olsa gerek: "Kk komisyon kursa devam
edenlere yol gsterecektir." Bu, Trk diline kar ilenmi
bir cinayet deil de nedir? Anadiline sevgi ve saygy bir
yana brakn, dil anlayyle nasl badaahilir?
Okumu, renim grm kiilerin aznda bile hala
"ayriyeten" gibi yanl ve bozuk kelimeler dolayor. Genler ve ouklar argo diliyle konuuyor. Bu akm yle yaygn

54

ACAR SIRRI LEVEND

hi:r hal almtr ki, ana baba hile, ocunn n2ylc eve ve
aileye tanan bu sakat akmdan kendini krtarnyor.
Trk dili acemi ve hcceri:ksiz kalemler yziindc gittike hrpalaruyor. Cmle yaps altst oluyor. "Selika" hozuluyor. Bunlarn hepsi, Trk diline kar ilenen birer sutur.
Bu suu ileycnlcrin, Trk diline sevgiden ve saygdan
sz etmeleri gln olmaz m?

(Tiirk Di,

say

195,

aralk

1967)
AKADEMl ZERNE

Trkiye'de bir akademi kurulmas dncesi yeni


deildir. Zaman zaman bu konu ileri srlm, konuulmu,
tartlm, gereken koullar bir araya gelmeni olduu
iin, bcnimsetip gerekleememitir.
Akademi ihtiyacm ileri srenlerin ou, bugne dek
kestirme yoldan giderek: "Hwtr ortada Tarih ve Dil Kurumlar duruyor. Onlarn yelerini datar ak, btn varlkla
rna cl koyarak, bir nkademi kurmak neden mmkn olmasm?" demiler ve nerilerini bu temele dayamaya alm
lardr. Atatrk'n vasiyeti ortada iken byle bir nerinin
yasa yoluyle gereklemesi sz konusu olamayaca artk
anlalm bulunuyor.
Son gnlerde konuya yeniden dnlntr. Sayn
Milli Eitim Bakaw, geen ay radyoda yaymlanan bir
demccinde, Bakanika bir dil akadenisi kurulacan
syledi. Daha sonra sayn Senatr Dr. Tevetolu bir yaz
ilc cevap vererek, btn bilim dallarn kapsayacak bir bilim
nkademisi krulnas iin kendisinin tasar hazrlayp Meclis'
c sundutnu bildirdi. Yazda da denildii gibi, Bakanln
kuraca bir dil akademisi, "dil komisyonu" olnab.-an
tyc gccncyeccktir.

56

DL STNE

ACA!l SIRRI LEVEND

Bilimler akademisine gelince, byle bir akademinin


devlete kurulmas, phesiz sevindirici bir davl'an olur.
Ancak bu akademinin hangi koullar altnda kurulaca,
yelerin kimlerce seilecei, zerkliinin nasl korunaca
ve nasl ynetilecei, hatra gelen ilk sorunlardr. Bunla
bir yana brakarak, nce ihtiyalanmz, bu ihtiyalan gerekletirecek koullar gzden geirebm.
Trk toplumunun bilim alanndaki gerek ihtiyac
nedir?. Bu ihtiyac, Tanzimat'tan bu yana geirdiimiz
deimeler aka gsterir. Rejimde Mutlakyet'ten Meru
tiyet'e, Merutiyet'ten Cumhuriyet'e atladk. Bilirnde medreseden niversiteye getik. Uygarlkta Dou'yu brakp
Bat'y benimseme yoluna girdik. Toplumda ortaa hayatndan syrlp amzn gereklerine 'uymay yaamann
ilk koulu saydk. Atatrk devrinleri, bunca felaketlerden sonra ulusa kalknnann tek aresi oldu.
imdi, tarihin izdii bu gerekler erevesi iinde,
kurulacak bilimler akademisinin nasl bir nitelik tamas
gerektii kolayca aulalr: Akademi, toplumun yneldii
bu doruhuyu izlemeli, bugne dek eritiimiz aamalan
koruyarak, topluma yeni ve ada deerler kazandrmahdr.
Bu noktay biraz aklayalm: Fizik, kimya, matematik
gibi bilimlerin anac ve uluslararas ls bellidir. Akademilerin ii, bu alanlarda yap14gelen aratrma ve incelemeleri genileterek, yeni bululan elde etmeye, yeni deerler
katmaya almaktr.
Ama, sosyal bilimlerde durum byle deildir. Gereki bir dnya gryle birlikte, yurdun ve ulusun iltiya
lann her an gz nnde tutacak bir anlayla ie balamak
gerekir. rnein, iktisat biliminin dayand kurallar vardr.
Bunlar zaman zaman deise de uluslararas tarihsel deer
lerini yitirmez. Ama, iktisadn bir de yurt gerekleriyle ilgili yn vardr. Paramzn '\?C rnlerimizin deeri, bu deer
lerin korunmas yollan, retim ve tketim koullar, i ve

57

piyasa durumu, bu durumun ortaya kard gerekler,


her an gz nnde tutulacak balca konulardr.
Gelelim tarihe: Bilimler akademisindeki tarih enstitsnn bu konudaki gr ne olacaktr? Kurumun bugne
dek eritii aanalar, yaymlad eserler, enstitce nasl
deerlendirilecektir? Akademi kart bir cephe mi alacaktr? Yoksa onun yolunda m gidecektir? Bugnk kadro
dnda tarihi bulnak da ayr bir sorundur. Ama, elbet
bu ite yer alnay uygun bulanlar kacaktr.
Dil ilerine gelince: Bu konu hepsinden etindir. Akademinin dil konusundaki tutumu ne olacaktr? lkemizin
gerek iltiyalan ve halkn eilimi gz nnde tutulacak
mdr? Yazlanlar bize umut vermiyor.
te son yazlarn birinde rastgeldiimiz birka cmlecik:
"Trk Dil Kurumu gayr- kabil-i slahtr", "Trk diline
daha fazla ktlk etmesinin nlenmesi", "ilmi hi bir
hviyyeti olmayan Trk Dil Kurumu", "Mertep kitaplalannn dili uydurma Trkeden kurtulnal!"
Akademinin bir kolu olacak dil enstitsnn, hangi
amala ie balayaca bundan akca anlalyor. Alt izilen kelimelere baknz! Akademinin adna "Bilimler Akademisi" deniliyor da, yaznn iinde "lni" kelimesi geiyor.
"Okul" yedemiken "mektep" demekte bir saknca grlmyor. Yabanc kelineler, hatta tamlamalar zevkle ve dikkatle
kullanlyor. te korunmasna allacak olan Trk dili bu!
Demek ki, devrimden bu yana dilimize giren btn kelimeler atlacak, Osalcaya dnlecektir. Bu Trk kltrn kknden baltalanak, ulusal akm durdurmak olur.
Konuyu anamak iin, yazda Kuruma yaplan sulamalann tartnasna girecek deiliz. Ancak, dil devriminin
Atatrk devrimlerinin blnmez bir paras olduunu, Kurumun, dilimizi yabanc dillerin salgnndan kurtarmak, ona
ulusal bir deer kazandrmak lksyle kurulduunu, bugne dek bu yolu dikkatle ve titizlikle izlediini, ortaya at-

58

AC.'-l SIRRl LEVEND

lan btn yeni kelimelerin sorumluluunun Kuruma ykletilemeyeceini, bir kez daha belirtmek isteriz. Trk Dil
Kurumunun bu tutumu olmasayd, ulusal dil bilinci kamuoyuna yaylmaz, Trk dili kendi yolunu bulamazd. Bu
gelimeye ancak b u lk ile eriiimitir.
Akademi kurulursa, Trk Dil Kurumu, kendi amac
nn izdii yolda almalan.n srdrrken, Osmalcaya
dnmeyecek bir akadeniye yardmc olmay her zaman
grev sayacak-tr.

(Trk Dili,

say

197,

ubat

1968)

DlLBLGS GEREK SZ MDR?

dil kurallarnn sanat


y sk kaytlarla baladm syleyenler vardr. Bunlara
gre dilbilgisini, anadilini doru syleyip doru yazma kurallarm rettii iddias yanltr. Konuurken szleriinizin
kurallara uygun olup olmadn dnmeden merannz
pekalil anlatabildiimiz gibi, yazarken de bu kurallar hatrla
mayz. Bundan baka, yle usta sanatlar vardr ki, onlarn,
bizde yksek bir sanat etkisi yaratan eserlerini dil szgecinden geirmeye kalktk m, kurallara aykr birok yanllar
buluruz. Ama bu yallar, onlara kar hayranlk duymaktan bizi alkoymaz.
Gerekten, dilbilgisini, hie sayp kurallaryle alay
eden sanatlar eksik olmad gibi, alay etmeyi hatrna
getirmeden, farknda olmayarak eserlerinde morfoloji,
sentaks yani yapan sanatlar da vardr. Bunlarn yaz
lar pekala heenilmektc, scvilerek okunmaktadr. Trk
tdebiyatnda Mehmet Rauf, Halide Edip Advar bunlardandr. Bugnn yazarlar arasnda da bylelerine rastlamaktayz. Bu zelliklere bakarak, sanat olmak iin dillilgisi kurallarm bilmeye ihtiya olmadm sylemek,
wk de yanl saylmayabilir.
Dilbilgisinin gereksiz

olduunu,

60

DL STNE

ACArt SIRI\1 LEVEND

Fransz

cclcbiyatnda

Brunot,

bunlardan biridir.
Brunot, Fransz gramerinde katlam ve donmu kalp
lar atmak iin savaa girimi ve Fransz Akademisine
atmtr. Bu, eski tutucu kurallara kar genliin ba
kaldrmas dr.

Brunot'dan sonra, bir psikolog olan Jacques Danonret


te ile bir dilci olan Edouard Pichon'un birleerek 15 ylda
meydana getirelikleri Essai de Grammaire de la Iangue franaise (8 cilt, Paris,l927-1953) adl eserle yeni hir gr ortaya atmlardr.
1952'de, kk Larousse szliine 17 sayfalk gramer
zeti eklenmitir ki, bu da yenielir. Larousse da eskiyen
yntemleri dritirmitir.
uras bir gerektir ki, clilbilgisi kurallar elbet dei
mez birer kalp "deildir. nl yazarlarn balca eserleri
taranarak toplanan rneklee gre kurallar konulduuna,
escderdeki dil, deyi ve anlat da zamana gre deitiin
den, kurallarm da deinesi doal saylr.
Bizde de, dil devriminden bu yana, kelinelerle birlikte dcyi de bakalam, bu etki altnda hirok eserler
meydana gelmi, eskiden yanl saylan birok tamlarnalar, deyimler imdi kullanlr olmutur. rnein eskiden
"Etibank", "Smerbank" gibi tamlamalar yanl saylr,
bunlarn yerine "Eti bankas", "Smer bankas" denilireli.
Zamanla buular ar gelmi ve dil "s" ekini kencliliindcn
atnutr. Dilbilgisi de ister istemez bu zellikleri grecek,
ona gre kurallara bir bakalk verecektir. Ama elil, ne denli
deiirse deisin, bu deiiklik kitaplara gemi ve kurallara balanm olmaldr.
Byk sanatlarn eserlerini bize seve seve okutan
deyie kattklan duygu ve hayal deeridir. Her yaz, yazarn ele ald konudan kard anlama gre bir aniat
zellii tar. Bu zellii kural deil, yazarn kenelisi gsterecektir. Bu bakmdan her sanat sluha verelii zellikle

61

kiiliini

ortaya koynu olur. Buffon'un "Le style est


l'lonme meme... cmlesi hu bakmdan byk bir anlam
tar 1

Yksek sanat eserlerinde grdmz artamlar, onlar dilbilgisi bakmndan kusurlu bulmamza engel olamaz.
Yanl yanltr. Salt bu )'iizden en yksek sanat eserlerini
bile eletirmeye hakkmz vardr.
Kelimelerin ve deyimierin yersiz kullanlmas, tamlamalada bileik isimlecin ve sfatiarn yanl kurulmas, cmleciklecin birbirine iyi halanmamas, cmlelerin zne, nesne
ve bala hakmndan sakat oluu, bu yzden anlamn
kaymas, daha kts, "selika" deeliiniz gzel syleme ve
yazma yeteneinin bulunmamas, beenmediimiz eserlerde
grlegclen balca kusurlardr.
Bu sonuncusu, anaeliline iyice "tasarruf" edememekten, tekiler ise dilbilgisine nem vermemekten doar.
Anadiline "tasarruf", yabnz clilbilgisi kurallanna uymakla
salanamaz. "Selika", ulusun zel karakterini tayan
dil geleneidir. Bunun bozulmamas gerekir. Ama bu gelenek, ycnilie, devrin anlayna uymaya, atllara, slup
kvraklna engel deildir. Anadiline iyice "tasarruf" edebilen sanat, btn bu yenilikleri ustaca baarabilir.
tekiler, dorudan doruya clilbilgisiyle ilgili kusurJardr. Bu bilgisizliin yannda, elikkatsizlik, yazlar yeniden gzden geirip dzeltmenek, konuyu iyice dnp
olgunla.trmadan kaleme sarlmak gibi savsaklklar da
balca rol oynar.
Bundan baka, kltr eksiklii, dilin ve edebiyatn
geirelii tarihsel dnemleri iyice tammamak, alescrleri dikBulTun'un bu 50~ uUslub- beyan aynyla insandr." cmlesiyle dili
nzc cvrilmit i!e de, pek yerinde deildir. Buffon: "Bir yazann dnceleri
imanln mal olabildii halde, slnbo kendinin olarak kalr." demek istem~ tir.
Buffon'u yukandaki cmlui, sonradan yle deitirilmitir: "Le style, e'est
1

l'bonme."

.,

62
katle okuyup

AGAH SIRRI LEVEND

onlarn

latnr; dnce

zevkine varmamak d~ yazan ksrla


sakadyle birlikte dil yallarma s-

rkler.
Dilbilgisi yanllar, byk sanatlarn eserlerinde
pek gze arpmaz. Onlar, aniatmda gsterdikleri ustal.k,
sluplanndaki canllk ve kvrakhkla bu kusurlar rtmesini bilirler . Bu aamaya ykselmemi olaniann yazlarn
da ise, b u kusurlar gze batar.
Ksaca denilebilir ki, dilbilgisi, yaz hayatnda baan
nn ilk kouludur. Yazar yaniiara dmekten korur. Kltr zenginlii ise, ona eitli ynlerden ba.,ar salar.
Ama sanat iin bunlar yetimez. Daha baka yetenekler de gerekir. Eer sanat, kiiliini meydana getiren
artaniar ve zellikleriyle birlikte diline de hakim olabiliyorsa, klasikler arasna girmeye hak kazawr. Eserleri de rnek
olmak niteliini tar.

tTiirk Dili,

.._

say

208, ocak 1969)

Z TRKE NEDR?

z Trkeyi yanl anlayanlar, yanL anladklar


iin de yadrgayanlar oktur. Hatta z Trke deyiminden
huylarup fkelenenler bile vardr. Bu sonuncular bir yana
brakp, yanl anlayanlan uyarmak iin konuyu bir kez
daha aklayalun:
Trk dili, yabanc dillerin salgnndan kurtularak
kendi yaps iinde gelimeli, ada bilim, teknik ve sanat
dili olarak en etin dncelerle en kank sorunlar, en
ince duygularla engin hayalleri ilemeye elverili duruma
gelmelidir. Eli kalem tutan btn yurttalarn istei elbet
budur.
Ancak bu nasl olur? Bu gelime, Merutiyet devrindeki "yeni lisan" akmn srdren Osmanlea krmas bir
Trke ile salanabilir mi? "Yabac dillerin salgnndan
kurtularak kendi yaps iinde gelini" bir dil istediimize
gre, bu gelime ancak z benliine kavumu an bir dille
olur. te bu, z Trkedir. Bu istei douran ulusal dil
bilineidir. Ereti yklerden syrlm Trke zlemidir.
Bunun tersini dnmek geree aykr olur. Bir Trkiye
dnn ki, biiyk bir devrim atl iinde eski kurulu
lan hepsini ykm, bin yldr kulland alfabcyi brakm,

64

ACAB SIRlll LEVEISO

DiL STNE

kendisine yeni bir lk izmi, gnn iltiyalanna uymayan her eyi deitirmitir. Yalnz dilde 60 yl nceki "yeni
lisan" akmna bal kalabilir mi?

Daha sonra gelenler, dilde sadeleme isteini hi r tart


ma konusu yaparak, davay dala geni bir evreye mal
ettiler. emscttin Sami, Trk dilini btn ynleriyle ele
alarak, amacm aklamaa koyuldu. Trkesi varken
yabanc kelimeleri kulianmamay, yabanc tamlamatarla
birleik isinieri ve sfatlar atmay salk verdi. O devriu
ileri gelenleri, bu ilkeleri doru bulmakla birlikte, yaz~
larnda buna pek uyadlar. Bu da ikinci cvredir.
Merutiyetten sonra, milliyetilik akm iinde doan
"yeni !isan" istei, vaktiyle emsettin Sami'nin ortaya
att ilkclerin, biraz eksik, ama bilinli olarak yaylua
sdr. Zamamu genlerini kendilerinden nceki kuaktan
ayran, milliyetilik akmn benimserneleri ve kabul ettikleri ilkeleri kendi eserlerinde baan ile uygnlamalandr.
Ancak, dilin sadelcmesi ilkesinin snrlan kesinlikle izilmemi, ama, aynntlanylc belirtilncmitir. Sadelik genel
bir istek halindedir. Dil bilinci belirmi, ancak akla kavumamtr. Bu cvredc, yabanc tamlamalar, birleik
isimlerle sfatlar kullarunamaa dikkat edilmi, ama, "Trkeleri varken Arapa ve Farsalam kullanmamak" ilkesi
unutulmutur. Herkes Arapa ve Farsa kelimeleri istedii
gibi kullanmakta hi bir saknca duymamtr.
te dil devrimine gelinceye dek Trke bu durumda
idi. Tanzimat ve Merutiyet devri yazarlar ancak bu kadar
m yapabilmilerdir. emsettin Sami'den baka hemen hepsi, dili ayr bir dava olarak deil, yalmz edebt dili gz nnde tutarak ele alm, Tiirkeye ancak bu adan baknutr.
Bu dnemde, yabanc kelimeleri dilden atmak ve yerlerine
Trke karl1klar aramak iltiyac du:r-ulmam, ara sra
beliren bu istek alayla karlanmtr.
Dil devrimi hu kararszlklara son verdi. Devrimler
zincirinin lir halks olarak dil devrimi, hele harf devriminden sonra zorunlu olmutu. Trk dili, ayr bir dava konusu
olarak ele alnmal, dil almalar bir sisteme balanmalyd.

z Trke akm tasfiyecilik deildir


Bu davrann "tasfiyecilik" olmadm hemen sylemeliyiz. Yzyllar boyunca trl yollardan dilimize girmi olan yabanc asll btn kelimeler, elbet bir anda dilden karlamaz.
Bunun dilbilim kurallarna aykr olduunu bugn herkes
biliyor. Ama vaktiyle tasfiyecilii deneyenler de oldu. Nccip
Asm, 1894 (23 haziran 1310)'tc yayn alanna giren lkdan
gazetesinin ilk iki saysnda kan iki yazsnda, yabanc
kelime kullanmamay denedi. Bu yazlar "dilde sadelemc"
tartmalannn kzt bir sraya rastlad iin tutucu
evrelerde byk tepkiler yaratt. Nccip Asm da, amac
mn salt bir deneme olduunu, yoksa dileininin tasfiyecilik
olmadn aklamak zorunda kald. Ama ne olursa olsun,
Necip Asm'n bu davrann, daha sonralan birka yazarn buna benzeyen kn, dil bilincinin ilk belirtisi olarak
kabul etmek gerekir. Baj;'lmsz Trke bir lkdr. Her
lk, nceleri hi bir snr tammaz. Cokun bir sel gibi ruhlara yaylr. Sonralar ilendike belirleit ve kendi yata
n bularak saf bir rmak gibi akmaa, getii yerlere hayat
vermeye balar. Dilde de byle olnutur. Dil bilincinin
baladm gsteren tasfiyecilikten bugnkii z Trkecilie vanlmtr.
Nasl

balad,

nereye

vard?

z Trke akm, bugnk duruma gelinceye dek


birok evrelerden geti. Tanzimatlar, halka okuyup yazmay retmek amacylc, yaz dilini, sz sanatnn arla
trd gereksiz sslcrden syrmaya altlar. inasi, Namk
Kemal, Ali Suavi, yaz dilini konuma diline yaklatrmak
istiyorlard. Ama, bu sonuca varmak iin belirli bir yol
gstermcdiler. lk evre budur.

65

66

A~AH SII\1\I LEVEND

Dr, STNE

Bu sistem <lncesinin sonucu olarak, nce u ilkeler belirlendi:


a. Yabanc kurallada yaplm tamlamalar, birleik
isimler ve sfatlarla birlikte yabanc ekler tayan btn
kelimeler atlmaldr.
b. Yabanc kelime!ere karlklar bulunmal, yeni
kelimeler yaratlmaldr.

tn kelimeleri rahata kullanan, bunlara Trke karlk


aramak zahmetinden kanan, snrlar izilmemi, helirsiz "sade Trke" deildir. Aradaki ayrm, birinin keyfe
gre, tekinin ise sisteme bal oluudur.
z Trke, kullanmakta olduumuz bugnn Trkesidir. Deyim yanl anlalmasn; aH temsil etmeyen
bir avu aznln deil, devrime inanp, davay benimseyen
gen kuaklarn, nl yazarlarn ve usta sanatlann baar
ile kullandklan Trkedir. Bunun en byk kant, gnn
nl sanatlarndan hepsinin bu yolda olmasdr. Bugn,
Merutiyet devrinin Osmanlca krmasyle yazan bir a
ir ya da bir hikayeci ve romanc gsterenezsiniz.
Bugiink Trkede yer yer yabanc asll kelimelerin
bulunmas bizi artmama!dir. z Trke akm tasfiyecilik olmadna gre, dilde elbet yabanc asll kelimeler bulunacaktr. Bunlar yle zetlenebilir.
a. Zamanla asllarn yitirerek Trkeleni olanlar
b. Henz karlklar bulunamayanlar.
c. Karlklan yerlemi olanlar.
. Birer neri niteliinde ileri srlen yeni kelimelerden, heenilmeyenlerin yerine ister istemez kullamlanlar.
Ama, dilde yabancln duyuran kelimelere karlk
arayp bulmak, davann esasdr. Yol budur. Buna bakarak
diyebiliriz ki, z Trke yarnn da Trkesidir. Hem de,
henz karlklar bUlunmayan yabanc kelimelere z Trke
karlklar bulunarak; Trke daha da ilcnip olgunlatrlarak.

c. Trkenin kelime hazinesini meydana karmak


iin, halk azndan derlemelerle eski metinlerden taramalar yaplmaldr.
Bylece dil bilinci yeniden ahlanm, dil seferberlii
dnemi balamtr. Devrimin yaratt heyecan iinde herkes yeni karlklar bulma iine giriti. Bu yolda ar giden"
ler, Trke kelimelere bile karlk arayanlar, tasfiyecilii
yeniden savunanlar grld. Bu, lkde snr tanmayan
ilk evreye dnt. Bunlann hepsi de itenlikle yaplyordu.
Dil devrimi elbet bu kertede kalmayacakt. zerinde
alla alla dil davas yryecek ve zmle;ecekti.
Bir yandan kelime yaratma ii srerken, te yandan da dil
konusu bilimsel bakmdan ele alnarak, Trkenin yap
yollar, ekieri ve kkleri incelenecek, Trk dilinin szl
hazrlanacak, dilbilgisini meydana getirmek zere monografiler hazrlanacak, leheler ve azlar zerinde incelemelere
giriilecekti.

Dil Kurumu ite bu amala kuruldu. Kurultaylar


birbirini izledi. Her kurultay, almalar inceleyerek yeni
direktiflcrle ynetim kurullarna k tuttu. Bylece alma
lar hzland. Devrime inanm olan bilim adamlar, yardm
lann esirgemediler. Yazarlar ve sanatlar, davay benimeyerek almalara destck oldular.

Bugnk durum
Dil devrininin bugnk parolas "z Trke"dir. Bu,
yalnz yabanc kurallar brakp hemen hemen yabanc b-

(Trk Dili,

67

say

219, a:alk 1969)

DiL STNE

TRKEY

BOZANLAR

Dil devrimine kar olanlar, z Trkeyi benimseyenleri Trk dilini bozmakla sularlar. Bu sulamalarna, yersiz ve yakksz birtaklm szler eklemekten de kanmaz
lar. Biz bu gibi szleri bir yana iterek, "Trkeyi bozanlar"
zerinde duralm.
Evet, Trkeyi bozuyorla.r. Ama bu bozanlar kim?
Dil dcviminin karsna kanlara gre: z Trkeciler ve
bunlara nayak olan Dil Kurumu! Bunlar, beenmedikleri
birka kelime zerinde durarak, devrimi toptan inkara
kalklyorlar. Davay kknden baltalamak abasndadrlar.
in aslm aratJrmak iin, Dil Kurumu'nun hazulad Trke Szlk'e bakalm. Szlktc yer alan Trke
kelimeler u kaynaklardan alnmtr:
a. Kamus- Trki, Lehe-i OsmanE, Lehet'l-Luga gibi
Trke kelimeleri kapsayan eski szlklerden aktarlanlar;
b. Blge azlarndaki kelimeleri kapsayan Halk Azn
dan Derleme Dergisi ile, eski metinlerden taranan kelimeleri kapsayan Tanklaryle Trana Dergisi'nden seilenler;
c. Bunlar dnda, halk dchasnn yarattJ. kelimeler
ve dcyimler;

69

. Dil seferberlii zerine, yazarlar ve meraklJarca


ortaya atlm Trke karlklar.
Asl saldrya urayanlar bunlardr. Geri bu karlk
lar arasnda geliigzel uydurulmu olanlar, dilin estetiinc
uymayanlar, zevke ve kurallara aykr olanlar vardr. Birer
neri niteliinde olan ve salt bu bakmdan denenmek zere
szle alnan be on kelimeye bakarak koskoca bi devrim
inkar edilebilir mi?
Szln 30 yl nceki ilk basksnda yer alan z Trke
kelimclerle, 1969'daki 5. basksnda bulunanlar dikkatle
izlersek, unlar grriiz:
a. Vaktiyle ortaya atlm ve szln ilk hasklarna
girdii halde konuma ve yaz diline girip yerlememi olrular;
b. Trkenin yapsna uymad iin zevksiz ve kusurlu grneller;
c. Kurallara aykr olmad halde kamuoyunca tutunmam olanlar szlkten karlmtr.
Buna karlk:
a. ster kurala uygun olsun, ister olmasn, bilim vo
sanat diline girmi ve tutunmu olanlar;
b. Konuma ve yaz diline girmi, ama henz yaygn
hale gelmemi olanlar, szle alnrntu.
Bu kyaslamadan u sonu ortaya km oluyor: Blu
nan karlklar kurallara ve Trkenin yapsna uygun
olmaldr, ama kurala uygunluk konusunda ahartmaya varmamak gerekir. Halkn yaratt ya da heenip benimsedii
kelimeler, kurala ayklr da olsa, yanl da saylsa tutunup
yaylyor. Buna karlk, istedii kadar kurala uygun olsun,
kkler salam ve ekler ilek deilse, yaratlan ya da retilen kelimeler tltnuyor.
Uydurnaelk:

Uydurmachn asl rneini Osnanlcada blabiliri~.


Osmanlca kelimelerin yzde sekseni uydurmadr. Bunlar,

T
70

Ir

71

AGAH SIR.Rl LEVENI)

DiL STNE

salt medrese uydurdu diye tutnmu, anlamszl bilindii


halde dile girip yerlemitir. te bir kelime: "Anane"! Arapada "anane", Alteri'ye gre: "Mezzin czan okurken
teganni etmek." anlamna gelir. Kamu s evirisi ise "anane"
iin: "Temim kabilcsinin tekelimde hcmzcyi ayn harfine
ibdal eylemelerinden ibarettir." diyor. Demek ki, sonradan
"tradition" aniamllll biz uydurmuuz. Eski Osmanlca
szlkler bu kelimeyi almamlardr. Alanlar da "rivayet-i
mselsele" diye kaydctnilerdir. Trkedeki gelenek'le loyaslanahilir mi? Neden Osmanlcadaki uydurma karlklar
doal saylyor da, Trke de rastlananlar gze batyo.
Yalnz bu rnek bile z Trkeye sataanlarn art dnce
lerini anlamaa yeter.
Yanl ve uydurma kelimeler her dilde vardr. H. Frei,
Grammair~ des faues (Cenevre 1929) adl eserinde, dil
yanllannn nasl yapldn ve bunlarn eitlerini gs-

bu gelimeleri dikkatle izleyip toplarlar, sonra rnekler


vererek eserlerinde gsterirler. Dilbilgisi ile uraan, kuralc
(yasa koyucu) deildir, ama okullarda normatif dilbilgisi
okutan retmen, bir kuralc grnr.
Dil, mantktan ok ruhbilime baldr. Bir yam analojiye dayamr. Bir ada heenilen bir kelime, bir sz, baka
alarda ortadan kalkabilir; gerek yap, gerek anlam balomn
dan deiebilir. rnein, eskiden yle bir cmle kuUan
lrd: "Kulana kpe olsun iin syledim." imdi byle
bir cmle yoktur. Baka bir rnek: "Yznden" kelimesi
buglinc dek hep olumsuz olaylar belirtmek iin kullanlm
tn. "Senin yznden bu derde dtm." gibi. Son zamanlarda
olumlu yerlerde de kullanld grlyor: "Bu yzden
para kazamp zengin oldu." gibi. imdi bu, bize gre yanl
tr; ama ileride yerleip yerlemeyecei hilinemez.
Grlyor ki dil, toplumun hayatyle birlikte yryor,
ihtiyaca gre deiip geliiyor, dilbilgisinin allm kurallarn bozuyor. te bir rnek daha: Etibank, Smerbank!
Vaktiyle bu tamlanalar ortaya atld zaman yanl diye
baranlar oldu. imdi bunlara yanl diyor muyuz? nk
dc girmi, beeniimi ve tutunmutur. Dilbilgisi, bu dei
neye ayak uyduracaktr.
Demek ki asl l, kamuoyunun bcenip bcen
memesidir. Hallon becndii dile girip yerleir; beenme
dii tutunmaz, unutulup gider. nk dil yasas, fizik yasas gibi her ada geerli deildir. Bunun iindir ki "yasa"
yerine, "eilim" kelimesini kullanmak belki daha doru olur.
"Trke bozuluyor" sz kelimelerde olduu gibi,
vaktiyle cmleler iin de ortaya atld. "Devrik cmle"
merak bir aralk olduka yaylm, arya kamt. Kamuoyu bu arl nledi. imdi ancak gerektii yerde
yaplyor. Demek ki dil, kamuoyunun hakemlii altnda
dr; yazariann ve usta sanattiann kalemiyle kendi yolunu
bulur. Telalanmaya yer yoktur.

termitir.

Bunu sylemekle yeni kelimeler geliigzel uydurulsun, dil kurallar bir yana atlsn demek istemiyorum. Amacnn, "uydurma" S7. zerinde dumann yersiz ve gereksiz
olduunu belirtmektir.
Dilbilim ve Dilbilgisi:

Bir kelime zerinde "yanl" ya da "doru" yargsna


varahilrnek iin elimizde l nedir? Yalnz . dilbilgisinin
kat kurallar kesin bir dayanak olabilir mi? Dilbilgisinin
yanl dediine, dilbilim pekala doru ~liyebilir. nk
dilbilgisi bilim deildir. Salt uygulama kurallarm gsterir.
Oysa dilbili m, ad stnde, bilimdir. Dillerin yaplarn,
deime ve gelime nedenlerini gsterir. Kendine gre
kurallan vardr.
u gerei de belirtmek gerekir: Dilbilgisi kurallarn
ortaya koyan dilbilim deildir. Dilin kurallarm hayat yapar,
o dili kullananlar hazrlar. Dilbilgisi ilc uraanlar, btn

72

AGAH SlRRI LEVEN D

Bizce dili bozan, asl Osmanlca kelimeler, ha.ta eksik


olmayan yabanc kurallardr. Denilecek ki bugn Osmanl
ca var n? Yan l olarak var! Osmanlcann kalntlann
hala yaatmaa alanlar eksik deil. Gazetelerde yle cmlelere rastlarsn : "Hakikatiere tamanen tez.at tekil eden...",
" ...senelik maziye sahip bir gazetenin mu'tena bir kesini
igal eden...", "her hal karda sarahale ifade ederim ki ..."
Ya "gidiat, katbekat, peinen" gibi sakat ve yanl
kelimelere ne demeli? te dili bozan asl bunlardr.
(Trk Dili, say 221, ubat 1970)

Z TRKEY YADIRGAYANLAR

Altmz Osmanlca

kelimeleri

brakp,

onlann yerine
yeni bulu;.mu z Trke karlklan kullanmak, bir lk
iidir. Anadili davasna balannakla olur. Bunu yapmayanlar ya da yapamayanlar, z Trkeyi yadrgarlar ve bununla uramay bir heves, gereksiz ve anlamsz bir aba sayarak knarlar. Dil devrimine inanm grnenler arasnda
bile, byle dnenler vardr. Davay btiinyle ve bilinle henimsedikleri gn, onlar da z Trkeyi, dil devriminin
doal bir sonucu sayacaklardr. Bunlan bir yana brakr
sak, devrimi kknden baltalamaa alaniann u kmeler~
de yer aldklarn grrz:
Y aradltan tutucu olanlar: Bunlar, toplumsal hayatta gelenek ve grenekiere ylesine baldrlar ki, hi bir
gelimeyi ho grmezler. Her yen:ili~, hayrl da olsa, "bid'at" sayarlar. Tntumlann deitirecek her yeni davran,
her yeni dnce karsnda irkilip fkelenirler. Zamann
gereini hi hesaba katmazlar. Mhlandklar yerden aynimak yle dursun, km~danmaktan bile korkarlar. Bu gibiler, Osmanl tarihinde sk sk rastladmz "istemezk"
diyenierin soyundandr. Kendileriyle yalnz dil zerinde
deil, hi bir konuda anlaamazsmz.

74

DL STNE

ACAR SlRRI LEVEND

z Trkeyi yadrgayanlarn bir bl ise yine


tutucudur, ama tutucu grnmekten ckinir. Hatta sra
snda yenii de savunur. Ancak dil ve edebiyata gelince,
bu konuda dircnir. Vaktiyle kendisinin de eski kuaa
kar Trkeyi savunduunu unutarak, bugnk akm
knanaa alr. nk bir yere dek gelmi, orada durmu
tur. Btn yeniliin kendisiyle balayp kendisiyle bittiille
inanr. Vaktiyle yazd eserlerin dili, ona gre Trkenin
en gzel rncidir. Ondan tesi kmaz yoldur. Bu yola
sapanlara uyarak kendini inkir etnektense, yeni akm
inkar etmeyi daha ye bulur. Hem bunu yapmakla, genliinin anlarn da korumu olacaktr. Bu onun iin ayr
bir vnmedir. Bu gibilerin direnme nedeni de, ite bylesine bencildir.
z Trke deyininden rkenler arasnda yleleri de
vardr ki, bunlarn gemileri ve unutulup gitmesinden
korktuklar eserleri olmad gibi, dille ve dileilikle ilgileri
de yoktur. Kendilerini bu yola srkleyen, salt devrim
dmanldr. Bunun iindir ki, baka ie yaramayan
kalemlerini, ancak devrimiere ve lcnimlerin ayrlmaz
bir paras olan dil devrimine atmak iin ellerine alrlar.
Var gleriyle z Trkeye ve z Trkecilere saldnrlar.
Bu kmenin iinde, vaktiyle edebiyat retmenlii
yapm olanlara da rastlanr. Ne var ki, dilbilinin verilerine
iltifat etmediklerinden, bunlarn ileri srdkleri dnceler
soyut olmaktan kurtulamaz. Esasta birlemi olduklan
iin, z Trkeyi knamakta, devrimcilere saldrmakta,
bunlar. da tekilerle ayn saftadJr}ar.
Davranlanyle tutumlarn belirttiimiz bu kmelere
bal kiilerin z Trkeyi yadrgamalarna, dil devrininin
karsnda yer almalarna hi almaz. nk yurt ve dnya anlaylar, z Trkeyi anadili bilinci erevesi iinde
kavramaya elverili deildir. Kendileriyle bu konuda tartmaya girirnek bounadr.

75

Yalnz,

z Trke akmna kar kanlar arasnda,


gerek milliyetilerle kiiltrl aydnlardan birkann da
bulunmasna amamak elden gel:ez. Nasl olur da bir milliyeti, anadiliyle nilliyet arasndaki ilikiyi hesaba katmaz.
Nasl olur da, bamsz Trke isteinin Trkiilk iilksyle
birlikte doduunu dnmcz ve Osmanlcann anadili olmadj;'In bilnez. Anadilini bulmak iin ok uzaklara gitmek,
bulduktan sonra da, Trk dilini Arap ve Fars dillerinin
etkisi altna sokan devirleri aarak, Trkeyi bu przlerden kurtarmak gerektiini hatrna getirmez de, bamsz
ar Trkeye saidrnakla milliyctilie hizmet ettiini sanr.
Kiiltrl aydnlara gelince, bunlardan gen olanlar,
dil devrimi iinde yetitiklerinden, hatta ilk yazlaryle
iir denemelerini bu etki altnda yaptklarndan, kendilerinin
dil devrimini inkar etni grnmeleri hi de doal sayla
ma.z. lerinden dilbilgisine de, dilbilimine de yabanc olna
yanlar vardr. Vardr ama, dilbiliminin kurallann umursamaz grnrler. Eer yle olmasa, dilin hayatla olan
ilgisini, devrimler geirmi bir Trkkiye'dc her ey kknden deitii halde, yalnz dilin, "yeni !isan" aklnnn balad yerde taklp kalacana nasl inanahilirler? Bu inan, yalnz dilbilinini deil, toplumbilimini de
inkh etmek olmaz m ?
Aslnda bunlann btn yaknmalar, yeni bulunan
Trke karlklar zerinde toplamr. Balca savlarn
yle zetleyebiliriz:
Bu karlklarn ou uydurmadr. Kurallara aykr
dr; yanltr, sakattr.

Grlyor ki, savlar ancak dilbilgisinin kurallanna


dayanyor. Acaba dilbilgisinin kalplam kurallan hi
deimez mi? Yanl dediiniz birok kelime scvilni
ve tutunmu deil nidir? Allm kurallara aykr kelime
ler ve tamlamalar yok mudur? Bu gereklere "hayr" diyenczler. nk rnekleri nmzdedir.

77

AGAJl SII\RI LEVEND

DL STNE

kelime elbet vardr ve olmas ok doaldr.


Dnn ki, eski dil anlayn kknden deitiren bir
dil devrimi gcirmiiz. Sarsntsz bir devrim olabilir mi?
Devrimlerde atlan admlarn yzde yz ll olduu
sylenebilir mi? Elbet yanllar olmutur, olacaktr da.
Ancak bir sze "yanl" derken ok dikkatli olmak gerekir.
Dilbilgisinin yanl dedii her kelimeyi mahkum edemeyiz.
Eer yanl bulduumuz bir kelimeyi halk beenmi ve
benimsemise, onu szliimzden kanp atabilir niyiz?
rnein, "savunma" kelimesini ele alalm. Bu kelime, Anayasa'y Trkelctirmek zere 1943'de Byk ?tfillet Meclisi'
nde toplanan komisyonda "nilli mdafaa"ya karlk aranrken ortaya atlmtr. Benim de ye olarak bulunduum
bu komisyonda, bu kelime nce yadrgand. Dilbilgisi kurallarna gre "mutavaat" olan "savunma"nn, "savma" yerine kuUamlamayaca sylcnildi. Buna karlk, "bir ulusun
kendini savunmas" sz konusu olduu, bu anlamda "savun
na"nn pekiilli bu kavram karlad bildirildi. Sonunda
bu kelime kabul edildi ve tutunup benimsendi. ,imdi bu
kelimeyi "yanltr" deyip atabilir niyiz?
Baka bir rnek daha verelim: "Kutsal" kelimesinin
yanl olduu syleniyor. Evet, yanltr. nk "kut"
"saadet" anlamna gelir. Byle olunca "kutsaln"da "saadetli" anlamna gelmesi gerekir. Oysa bu kelime "mukaddes"
karlnda kullamlmaktadr. Herkese beenilni ve
tutunmutur. imdi bu kelimeyi szliimzden kara
bilir miyiz? Bu gibi kelimeler her dilde vardr. Ama yanl
bir kelime, beenilmcni ve tutunmamsa, zerinde her
zaman tartabilir, atlr, deitirilir. te gerek olan budur.
Gnl ister ki, art dnceleri olmamas gereken gerek aydnlar, yersiz ve yakksz sulamalara girimeden,
davay scrinkanlhkla ele alsnlar. Kelimeleri, yalmz dilbilgisinin kat kurallaryle deil, dilbilininin verilerini
gz nnde tutarak eletirsinler. Bunu yaparken de, devrin-

ler geirmi, zellikle dil devrimine erimi Trkiye'nin


dil konusundaki ihtiyalarn hesaba katsnlar.
te z Trke akm karsnda yer alan aydnlar
mzdan istenen ve beklenen budur.

76
Yanl

(Trk Dili,

say

222, mart 1970)

79

DL STNE

XVI. yzyl, Trk edebiyatmn olgunluk a saylr.


Evet, yledir. Ama edebiyada blikte geliip olgunlaan
dil, Yunus Emre'nin kulland Trke deil, Baki'lerin
kulland Osmanlcadr. yle ki, sonralan bu dile "Lisan-
Osmani", bu dille ilenen edebiyata "edebiy~t- Osmaniye",
bu dilin kurallarn toplayan kitaba da, Arapa, Farsa
ve Trkenin kurallarndan meydana gelmi "kavaid-i
Osmaniyye" demek gelenek olmutur.
Osmanlea nasl zenginleti?

TRK D LNN BAINA GELENLER

Trk dilinin tarih boyunca bana gelenler, ok kyc


olmutur : Arapa bilim dili, Farsa edebiyat dili olarak
Trk lkelerinde yaygnlam, Farsa, ar ve pazadardaki gnlk alverilerde geerli olmu, zaman zaman
Arapa ve Farsa :tesmi dil olarak devlete benimsenmi,

bylelikle, Trke e-debiyat dili olma niteliini yitirerek,


aile arasnda konunlan ksr bir dil durumuna dmtr.
XIII. yzyl sonlarnda bir Yunus Emre gelmi, yaz
dili olarak unutulmaa yz tutan Trk dilinin yaratc
gcn gstermi, sonradan onu _izleyenler olmusa da,
medrese yine Trk dilinin karsna dikilmekte gecikmemi,
bilim ve edebiyat evrelerinde btn erkini kullanarak
Trkenin bu gelimesini nlemitir. yle ki, yirmi yl
Arapa renim yaparak medreseden kan mollalar arasnda
Trke doru bir mektup yazmay beceremeyenler grlmtr.

te yandan, medresenin basksnda kalan bilginler,


eserlerini Arapa yazmay bir hner saymlar, airler de
saray evrelerinin isteine kaplarak, iirlerini Arapa
ve Farsa kelime ve tamlamalarla ykl, adal bir dille
kaleme almay sanatlannn gerei saymlardr.

Arapa kamuslarla Farsa ferhenkler, Trk airlerinin


balca dil hazinesidir. airler onlar aarlar, beendikleri
kelimeleri seerek diledikleri gibi kullanrlar. Bunun ad
"dile tasarruf"tur. Ama Osmanlcay zenginletirmektir.
Baknz nasl? airler:

a. Kamuslardan setikleri kelimeleri

olduu

gibi alarak

kullanrlar.

b. Diledikleri kelimeleri Arapann trl kalplarna


sokarak yeni kelimeler uydurdula:r.
c. Kelimelere aslnda olmayan anlamlar eklerler.
. Arapada kullarulmayan kelimeler uydururlar.
d. Kelimelere yanl anlam verirler.
Birka rnek vererek szlerimizi aklayalm:
a. A-rapa "bab "larn kalplarna uydurularak yaplanlar:
"ctisar, ihtisas, istirkab, istifra, istihrac, istimlak,
incimad, imha" gibi kelimeler, Arapada bu bablardan
gelmez. Bunlar sonradan uydurulmutur.
b. Arapadaki anlamndan baka anlamda kullanlanlar :

tihar: Arapada, bir yerden gemek, ibret almak anlamnadr.

f!ah:
krah:
dr.

Arapada, mutluluk, baarmak anlamidadr.


Arapada, bir ii zorla yaptrmak anlamna
(Tiksinmck deil.)
mza: Arapada, geirmek anla;nnadr.

80

stikraz: Arapada, bor stemek anlamnadr. (Bortan-

mak deil.)
Ra'na: Arapada, dnmeden aklna geleni syleyen
ahmak kadn anlamnadr.
Mnakaa: Arapada, bir kimsenin hesabna bakarak
gerei gibi inccleyip aratrmak anlamnadr.
Taassub: Arapada, haksz yere dmanlk etmek
anlamnadr.

Uluhiyyet: Arapada, kulluk anlanmadr.


Haz: Arapada, pay, nasip anlammadr.
z'an: Arapada, boyun emek anlamnadr.
c. Arapada bulunmad halde Osmanleada uydurulanlar:
Ensice, evleviyyet, ehemmiyet, tezehhr, cnha, ciyadet,
muaf, feragat, felaket, islamiyyet, cibilliyyet salahiyyet,
sebkat, nsiyyet gibi.
Bunlar, Osmanlcay zenginletirrock iin Arapadan
yaplan "tasarruf"lardr. Mualim Naci'nin dedii gibi:
"Arapa kelimclere tassaruf etmek bir dereceye kadar bizim
hakkmzdr."

Trl

yanllar

Bir de, tasarruf saylmayan, yanl olduu bilginlerce


kabul edilen kelimeler de vardr ki, "belagatlar" bu yan.l
lar yapnaa deil, grmeye bile katlanamazlar.
a. Y an.l kelimeler ve tanlamalar:
Mdrir (dornsu mdirr), hamile (dorusu hami!),
acize (dorusu acuz), ihtiyare (dorusu ihtiyar), bakire
(dorusu bikr), levazmat (dorusu levazm), gerniyyet
(dorusu germ, kelime Farsadr), kariyye (dorusu karye),
cemaziyelevvel (dorusu cmada'l-Ula), cemaziyelalr
(dorusu cmada'l-ahire, ya da cumada'lulra) havas-
hamse (dorusu havas- hams), muaddalat- umur {dorusu
mu'dilat umur). Buradaki yanllarn birkan, Galat-

81

OL STNE

AGAH SlRRI L:EVEND

mehur lugat-

fasihten

yedir."

diye

aydnlar

da bcnim-

scmilerdir.

b. Yanl hareke ile kullanlanlar:


Tercme (dorusu terceme), tercman (dorusu terccma n), muhabbet (dorusu mababbet), sehil (dorusu sehl),
hain (dorusu hain), ayal (dorusu yal), ayan (dorusu
yan) , ayar (dorusu yar), kandil (dorusu kndil) tecrbe
{dorusu tecribe), hezeliyyat (dornsu hezliyyat), terekc
(dorusu terike).
c. Biri Arapa, teki Farsa, Trke ya da baka dilden iki kelime ilc yaplm tanlamalarda "mutabakat"
aramak:
Arazi-i miriyye, Tophane-i Amire, zabitan- askeriyye,
harekat- na-merua, masarif-i rahiyye, iskele-i mezkfue,
Asya-y vusta (Asya-yi vasati yerine), mekteb-i rtiyye
(rockilLib-i rtiyyc yerine).
. Farsa ya da Trke bir kelimeyi Arapa kurallarla
oul yapmak:
iftlikat, gidiat, agavat, sebzevat, peinat gibi.
d. Arapa olmayan kelimelere Arapa tenvin, ya da
ek getirmek:
Variyet, otHikye, peinen, elastikiyet gibi.
e. Arapa oullara bir de "ler" getirerek Trke oul
yapmak:
Azalar, ekyalar gibi.
f. Biri Trke, teki baka dillerden olan iki kelimeyi
Farsa kurala gre tanlama yapmak: Erbab- merak gibi.
g. Arapa kelimelere gereksiz olarak bir de Farsa ek
katmak: :Mesiregah gibi (mesire Arapa mekan ismidir).
h. Trke kelimelere Farsa edat eklemek:
Emektar, igiizar, kubaz gibi.
Daha birok yan.llar vardr, yzlerce rnek getirilebilir.

82

83

AG1 s~~ LEVENn

DL STNE

Belagatiler
Medrese, Arapadan uydurmay kabul eder ve bunu
bol bol yapar. Ancak olduu gibi ald kelimelerin bozulmasna katlanamaz. Bu konuda ok titizlik gsterir. Bu yzden
birok tartmalara giriilnitir. rnein, Hseyin Cahit'in
Ali Kemal iin kuUand "hret-i sehile", yine Hseyin
Cahit'in romannn ad olan "Hayat- l\Iuhayyel" tamlamalar uzun uzun elctirilmitir. inasi ile Kk Sait
Paa arasnda geen "mes'ele-i meb-huset'n-auha", "terceme-i salifctii'z-zikr", "tll draz" tartmalan aylarca sr-

olmayanlar kelimeleri diledikleri gibi kullanrlar, pekalf da


ederler.

mtr.

Harnit'in Makher'in nsziinde kulland "uakafi"yi


elctircnlcr oldu. Oysa bu eletirmeyi yapanlar yanlyordu :
Arapa kelimelerin bana Farsa edat getirilir; ama Farsa
kelimelerin bana Arapa edat getirilmezdi. Bundan tr
" nu~k'f""
a d ogru, "h"IA
a-perva " , "bil'
a-aram gib"l
er y anlt .
"Sergi" Tiirke oldu~ iin belagatlarca beenilmedi.
Bunun Arapasn kullanmak gerekirdi; ama "ma'raz"
m, yoksa "mcher" mi demek daha uygundu? Ali Kemal
"m'tcmer" kelimesini ileri srmtr.
V

..

Halk ne diyor?
Halk, bclllgatilcrin btn bu ekimelerine kaytszdr.
Dile her naslsa girmi olan kelimeleri bozar, deitirir,
diledii biime sokar, baka anianlarda kullanr. Asln
diinmez, aratrnay hatrndan hile geirmez. Bu onun
hakkdr.

Az ok okur yazar olanlar, hatta aydn geinenler hile


"mdir" demez, "mdr" der; "akriba"nn, "karib"in
oult olduunu dnmcz; "akraba", hatta buna bir de
"lar " e kieyerc k " a kra b a1ar" d er. "Tercume,

tercuman,
muhabbet, tccriibe, tedarik, mit, nezaket, rica" der.
"Peinden" kelimesini "arkasndan" anlamna kuUanr.
Okumulanu ou da bu durumdadr. Hele okumas yazmas

Gnm:n Osmarleaclar

Eski Osmarl aydnlar, Osmanlcann belli bal kayna olan Arapa ile Farsay ok iyi bilirlerdi. Bugn yle
mi ya? KullandkJan Osmanlca kelimelerin asllann bilmedikleri iin, ou yanl yapmaktan kurtulamyor. Birka rnek verelim:
Mnderecat: "ndirac" infial bahndandr. nfial babnn
ism-i mcful yoktur. sm-i fail olan mnderic, ism-i meful
yerinde kullawlr. Byle olunca "miinderecat" deil, "mndericat" demek gerekir.
Mnkasem: Bu da infial babndandr. Ayn nedenle
buna da "mnkasim" demek gerekir.
Emmare: Emredici anlamnadr : "Nefs-i emmare" gibi.
Ayn biimde yazlan "emare" ise "belirti" anlamnadr.
Oysa "belirti" yerinde "emmare" kullananlar oktur.
Muhteviyyat: "htiva" iftial babndan mastardr.
sm-i faili "muhtevi", ism-i meful "muhteva"dr. Bunun
oulu da "muhteveyattr".
Vefiyyat: Bu kelime "vefat"n ouludur. "Vefeyat"
demek gerekir.
Bunlara ok rastladmz iin rnek olarak verdik.
Yoksa daha birok yanllar vardr. Bunlann dorusunu kullanmak, yukarda belirttiimiz eski belligatla benzemez.
"Galat: mehur" a deildir ki, "lugat-i fasih"den ye
saylsn. Madem ki Trkelerini beenmeyip Osmanlca
larn kullanyorlar. Hi olmazsa asllarn bilerek doru
kullansnlar.

z Trkeeller arasmda
:

Trkeyi benimseyenler arasnda da, kullandklar


kelimelerin asUarn bilmedikleri, ya da dikkat etmedikleri

84

ACAR SI!tR! LEVEND

~?~~ y~nl .yapmaktan kurtulamayanlar vardr. rnein,


diger kelimesi yazlarda da, radyo konumalannda da

sk sk geer. J:Ier halde, bu kelime Trke sanld iin


kullanlmakta br saknca griilmyor. Oysa "d"'
" Farsager
dr. Tiirkede "teki", "bakas" gibi karlklar varken
bunu kullanak gereksizdir. Hele "tat arac" gibi yanllar
ok giilii oluyor. Bunlardan kammaldr.
(Tiirk Dili, say 223, nisan 1970)

Z TRKE - OSMANLICA KIRMASI TRKE

Tiirk diline ve edebiyatma merakl genlerden ara


sra mektuplar alnm. Bu genler, eitli sorunlar zerinde
benim de dncelerimi renmek isterler. Bunlar cevaplandrmay hem bir zevk, hem de elli yl aan meslek hayatmn gerektirdii bir grev sayarm. Geenlerde bir gen,
z Trkeyi benimseyenlerle bu akma kar olanlan
mektubunda sz konusu ediyor; sonra da, ya-~larmda
kullandm birka kelimeye deinerek: "Bu kelimeleri
bakalar kullannca Osmanlcac diyorlar; bu neden?"
diye soruyor. Buna benzeyen eitli sorular daha nceleri
de bana sorul:nutu. Kendileine cevap verdiim gibi, aynca
dergiyc yazdm birka yazyla da dncelerimi akla
mtm. Bu kez de byle yapyorum.
nce urasn nemle belirtmek isterim: z Trkeyi
henimscyenlerle Osmanlca krmas Trkeyi kullananlar
arasndaki aynm, yalnz kelimelerde deil, lkde ve
ilkededir:
a) z Tiirkeyi benimseyenler, davaya ve devrime
inanmlardr. tekiler, davay da, devrimi de ink~r ederler.
b) z Tiirkcyi benimseyenler, hayatla birlikte dilin de
yiirdiie, edebiyatn da deiip gelieceine inanrlar.

Sll\RI LEVEND
ACAR

86

Oysa tekiler, bu gerei kabul etmezler. Merutiyet devrindeki "yeni !isan" akmna dek gelmiler, daha ilerisi yokmu
gibi, orada saplaup kalmlardr.
c) z Trkeciler, karlklar bulunan yabanc kelimeleri
kullannaktan kamrlar. Bulunan karlklan beenmezler
se, daha iyilerini ararlar. Bulunca, ya da bulunduunu griince, yabanc olaular atarlar. Karlk aramak, onlann
en ncnli ve cu yararl uralanndandr. Osmanlca krmas
Trkcyi kullana.n iar ise, geliigzel, keyfe gre davranrlar.
Bir gn bakarsnz, yazlannda z Trke kelineleri rahata
kullanmlardr. Yann, o kelimelerin Osmanlcasn kullanlanmakta bir saknca grmezler. "Mecburiyet, mahalli,
inkiaf, izah, taaccp, sanatkiir, vuzuh" gibi ok uygun
karlklar olan yabanc kelimeleri srarla kullanrlar ve
bundan bir zevk duyarlar. Bu gibi elimeler, anadili bilincinin olmamasndan doar. Trkesi bulunmu ve herkese
beeniJip tutunmu karlklar bnakp da yabanc kelimeleri
kullanmak, hi bir zaman dil sevgisi ve saygsyle badaa
naz.

) z Trkcciler, yabanc kurallar konusunda ok


titizdirler. Arapa ve Farsa kurallarla yaplm tamlana
lan, bileik isimleri ve sfatlar, yabanc eklerle yaplm
kelimeleri hi kullanmazlar. tekiler de buna uyduklarn
sylerler; ama yazlarnda "nokta-i nazar" .,:ibi tanlamala" kelime! ere;
ra; "bazan, ramen, itibaren" gibi Arapa tenvinli
...naat , temmat
.
" g'b' Arapa ogu
ll ara; " dostane, bilahire" gibi szlere sk sk rastlar. Hele bu son kelimeyi, asln
bilmedikleri iin "bilahara" diye yanl kullananlar oktur.
Bu kelimeyi yanl kullanacaklanna, bunun yerine "sonunda" deseler sanki gnaba girerler.

Bana gelince
Ben dcvrimciyim, z Trke benimsediim bir lkdr.
z Trkccilii, Trkln ayrlmaz bir gerei sayarm.

DL STNE

Osnanlcada

87

buna "lazm- gayr- mufank" derler. Dilimin yabanc dillerin salgn altnda benliini yitirip soysuzlamasna
raz olaman. Trkeyi bozan yabanc kelimelcre yeni karlk
lar bulma yeni kelimeler yaratma gereine inanmmdr.
Bunu gerekletirmek iin harcanan abalar sevinle izleri m.
Uydurma denilen yeni karlklar, yalz dilbilgisinin kalp
l~m kurallaryle deil, sanat kaygsndan gelen titizlikle de
icclerim. "Uydurma" sz b eni rktmez. Kelimeler elbet
yaratlr. steyenler, buna uydurma diyebilirler; biroklarna
"yaul" damgasn vurahilirler. Geen yazlanrnn birinde
belirttii m gibi, rnein "kutsal", "savunma" gibi kar
lklar, yanl da olsa, tutunup yerletii iin seve seve
kullanrm.
Bunlan yadrgamay, devrime inanszlk
sayarm. Osmanlcann da bu evreden getiini, birok
kelimelerin - geen yazmda belirttiim gibi - Arapadaki
anlamdan bsbtn ayr, geliigzel uydurulmu olduu
nu bilirim. Demek ki, o zamann aydnlan kendi anlayla
lnma gre buna ihtiya grmler, Osmanlcay zenginletir
rnek iin bu kelimeleri yaratmak zorunda kalnlardr.
Bu szlerim, gcck bir ihtiyac karlamayan, geliigzel uyduruhu, Trkenin yapsna uymayan zevksiz
szl ci savunmak iin sylenmi deildir. Hele dilbilgisini
inkar etmek hi deildir. Tersine, dilbilgisinin gereini
savunanlardan biri de benim (bkz. "Dilbilgisi Gereksiz
midir?" Trk Dili, ocak 1969, say 208). Ben de bilirim ki,
yeni karlklar, salam kkleri semek, bu kklere ilek ekler
getirerek, retme ve tretme yollarn anakla elde edilir.
Kelime yaratrken de, kurallar gznnde bulundurmak,
dilin estetiini ve halkn beenisini hesaha katmak gerekir.
z Trke ancak bylelikle geliir, zenginleir ve yaylr.
u var ki, dilbilgisi kurallarndan baka l tanma
mak, ii medreseye drmek olur. Oysa hayat boyuna
yryor, yeni gerekler beliriyor, yeni ihtiyalar ortaya
kyor. yle kelimeler ileri srlyor ki, yanl da olsa,

88

' SIRlti LIWEND


ACAU

kurallara uy~~a. _da, ~alk onu beeniyor, benimseyip


kullamyor. Dlhlgsyle ugraanlara den, bu yeni karlk
l~r ~rnc~eriyle birlikte kitaplarna almak; szlklern gorev de bunu szlklerine geirmektir.
urasn da unutmamak gerekir ki, ileri srlen her
k:rl~, ~ir n~ri niteliindedir. Kamuoyu bu yeni kar
l be~e_np. berumsemise, kimsenin kznaa hakk, olamaya _
eaJ gih, kmse de ortaya atlan her yeni kelimeyi kullanmak zorunda deildir.

Bu aklamadan sonra, kendime izdiim yolu daha


iyi belirtebilirin : Ben, hcendiim yeni karlklan kelime
hazinemizi zenginletirdiini grmenin sevinci ' ii nde
hemen benimserim. Beenmediklerim olursa, daha uygun
kariklar ararm. Bulamazsam, ya da bulunamayacaJn anlarsam, o zaman kullannaa balarm. "rnein" kelimesi
bunlardan biridir. Ortaya atld srada hemen kullanmadm bu kelimeyi, yllar var ki seve seve kullanyorum.
"Nisbet t"lerini btn kelimelerden henz atamyoruz:
"edoh', s1'arn.,, gt"b. rnegn
~ " cd ebiyat tarihi" ile "edebi
tarih" arasnda ayrm vardr. "Edebf tarih" snrldr.
Daha ok edebiyat erevesi iinde kalr. Ayrntlara girmeden_ konuyu kubak bi grle inceler. "Edebiyat tarihi"
deynce bu snr geniler. Btn dnce akmlar ve le:
trl aynntlaryle edebiyat kucaklar. Franszcada ise
"Histoire littcraire" genel bir deyimdir; ama "Histoire de
1~ littcrature" deyince buna bir de Trk, Ahnan gibi bir kelime eklemek gerekir. "slam edebiyat" da "slami edebi. . tutmuyor. "1s am edebiyat" sznden anlam
ya" yern
k~:~ak gtlir. Ama "slami edebiyat" deyince, slam
dinnm ortaya koyduu kavramlar ve bunlara dayanan mazmunlar ortaklaa kullanan uluslarn - dil zellikleri bir yana - edebiyat dernek olur. "Tasavvufi"
gibi 'ekiyle yaplm sfatlar da bu ihtiyala kullan yorum.

DL S'l'NE

89

Ama ileride elhet buna da bir are bulunacak, bu bolk


da doldurulacaktr.
"Fizikl, kimyevl, tarihi" gibileri oktan braktm:
"Fiziksel, kinyasal, tarihsel" diyorum ve artk "tarihi"
demiyorum. Eer sonradan herhangi bir yazmda bu kelime
"tarihi" olarak kmsa, dikkatsizliktendi:, gzden kam
demektir.
"Kelime, eser, temsil, vb." gibiler de, imdilik kullandklarm arasndadr. Ama benim henz kullanmadm
z Trke karlklar kullananlar hi yadrgamam, o kada: ki, iinde bu kelimelerin bulunduu bir bildiriyi benim
de imzalarnam gerekirse, hi duraksamndan imzalarm.
Kendi yazlarmda henz kullanmaym, salt kiisel bir
titizliktir. Benim bu dav:anm hi bir zaman Dil Kurumunu "ilzam" etnez. Hele davay ve akm nlemez.
lkye ise Ii aykr saylmaz.
Bir rnek daha vereyim: "Hayat" karl olarak
bugn "yaam, yaant" kullanlyor. Hatta "yaamn",
ya da "yaama" diyenler de var. "Yaam" ile "yaant"
arasndaki anlam ayrl, Trk Dili dergisinde de sz konu-
su oldu. "Yaam" da "yaant" da yerine gre kullanlr.
nk belirtnek istedikleri anlam ayrdr. Ama bunlar
ayn anlamda kullananlar da var. Sonradan deitirmek
zoru.nda kalmamak iin, hangisirlin tutu.nacan grmek
istiyorum. Bunun iin de, ustalklarna gvendiim yazarlarin sanatlarn yazlarn dikkatle izliyorum. Bu titizlik
biraz da edebiyat tarihisi olmamdan ileri geliyor, sanrm.
Kimi kelimeler de var ki, yerine gre imdilik z Trkesini de, Osmanlcasn da kullanyoru.m: "Zevk-beeni",
"hal-durum", "fikir-dnce" gibi. rnein, "bir fikir vermek iin" yerine "bir dnce vermek iin" demek uymuyor.
"Du.rum", "vaziyet" karldr; "hal" bakadr. "Zevk"
her yerde "beeni" deildir; ama dediim gibi, yeni kar-

90

91

ACAR SIRIU LEVEND

OL STNE

lklar hep birer neridir, iieye iieye elbet anlam aynnlar

Franszca "d'ecI arer" , " procl amer"', " avs


. " , '"avcrOrnegn,

belirecek, en uygunlar yerleecektir.


Denilecek ki: "Daha elverili karlklar kim bnlacak ?"
Yukanda bclirttiim gibi, usta yazarlada sanatlar; bilgisine ve zevkine giivenilir yetkili kiiler. Kelimeleri ihtiya
yaratr. Yazar ya da sanat, eseri iizerinde alrken,
ihtiyac olan kelimeyi yaratmak zorunda kalr. Onun bulduu yeni karlldar, neri niteliinde de olsa, yaama
ve tutunma yolunu aar.
Kendi tutumnndan sz atma gre, konuya biraz
daha aklk vermek isterim: Ben kelimeleri teker teker
deil, ciimle iinde deerlendiririm. Tek bana alndnda
pek uygun dmeyen bir kelime, ciimle iinde pekala yak
kl ve alml grliir.
Bundan baka, yabanc bir kelimeyi Trke bir kelimeye balamaktan kanrm: "Hayat ve tabiat" kelimeleri
edebiyat tarihinde sk sk geer. "Tabii" karl olarak
bulunan "doal" ok beeniimi ve tutunmutur. "Doal"
benim de kullanmakta olduum bir kelimedir. "Tabii"ye
"doal" deyince, elbet "tabiat"a da "doa" denecektir.
"Hayat" henz kulland:na gre, her iki kavram bir
araya getirmek isteyince, "hayat ve doa" demek gerekecektir ki, bu sakat ve cstetii bozan bir deyi olur. Buna
meydan vermemek iin, ya imdilik "hayat ve tabiat"
demek, ya da bir an nce "yaam"a karar verip "yaam
ve doa" demek gerekecektir.
Ben hi bir vakit ann gerisinde kalmak istemem.
Bu, modaya uymak deildir, gerei kavrayp beninse
mektir.
urasn da unutmamal ki, bilim, yaklak (takribi)
iizerine deil, incelik zerine kurulur. Bir kelimeye ok
anlam yklcmcmclidir. ok zengin saylan Arapa bundan
tr zayftr. nk bir kelimenin sekiz on, hatta daha
ok anlam vardr. Osmanlcada da buna ok rastlanr.

tissement" kelimelerinin hepsi de Osmanlcada "ilan"


ilc karlanr. Oysa imdi Tiirkede "avis"yi "bildiri",
"aver tissement" da "duyuru" ile karlyoruz. te bu ayrnnlar yapabilnek, Trkeyi zenginletirrnek iin en kestirme yoldur.
Son olarak syleyebilirim ki, benim henz kullanmakta
olduum bu Osmanlca kelimeler, Osmanlcaclann kullandklar, yabancln duyuran, kamu zevkine, Trkenin
yapsna aykn kelimelere benzemez.
Bu aklamalardan anlalm olacaktr ki, z Trkecilerle, Osmanlca krmas Trke kullananlar arasndaki aynn, kelimelerde deil, ilkelerde ve lkdedir.
Trk dili ilene ilene bu yeni yolda kendini bulacak,
olguulaacaktr. Bin yla yakn bir zamandan beri Arap ve
Fars dillerinin etkisi altnda gelimi olan Osmanlcann
bozduu Tiirkenin, 38 yl gibi, tarih bile saylmayacak
ksa bir sre iinde dzeltilmesini isternek insafszlk olur.

(Trk Dili,

say

225, haziran 1970)

93

DL STNE

Hemen belirtelim ki, burada sziil ettiimiz, yaz


dili-konuma dili ayrru deildir. Elbet bunlar arasnda
bir ayrm olacak, yaz dili, yazann kltrne ve yazlann
konusuna gre deiecek, konuma dili ise, yine konuann
kiiliiyle ilgili olmakla birlikte btn ulusun ortak mal
olma niteliini koruyacaktr. Bilim adamnn konutuunu
-eer bilim konusu deilse- kyl de anlayacaktr.
Ama toplumda ok kez grlen hi de byle deildi.
Okumu, okumaru yannda stnlii gst erebilmek
iin, becerebildii oranda "belagatli" yapmack bir dille
HAVAS DL-AVAM DL

'

Eski medrese ve onun etkisinde kalan sarayla yksek


katiara bal evreler, Trk toplumunu ikiye blmt.
Havas-avam! Ilavas kendileriydi. Avam da halk ynlar.
Oysa, sekin ve nl bilginler yetitiren medresede yirmi
yl dirsek rtt halde Arapada "naliv"den "kafiye"ye kabilmek yle dursun, "avmil" ve "zhar" hile
skeneyen mollalar oktu. Yksek evreleri ise, bilgisiz,
asalak kiiler kaplamt. Vezirler arasnda imzalarn atamayan "kara cahiller" eksik deildi.
Bua karlk, hepsinin hor grp hrpalad halk
ynlar iinde cviklii, beceriklilii, anlay ve kavray
ile nice nice aydnlara ta kartacak, felein emberinden
gemi ihtiyarlar ve yiit delikanllar vard. Bunlarn topu
"avam" oluyordu da, etrefil konumasyle Trkeyi gln
hale sokan hi odalk, bir hare aaa, salt saraya bal
diye "havas"tan saylyordu. Gerek bu denli glnt.
Ama aydn denilen okumu)ann, o alardaki sapiants
buydu.
Bir kez bu ayrm, dokunnlmaz bir kuralm gibi benimsenince, artk bu iki snf her ynden birbirinden ayr tut
lacakt. Hatta doal baba miras olan anadilinde bile.

'

konuuyor,

karsndakinin

anlamadm,

akn

akn

yzne bakakaldn grdke keyifleniyordu. Gnmzn


deyimiyle, kendilerine aydn dediimiz kiilerin hu ham
softal, Merutiyet devrine dek srd. Hatta bu dcvirde
hile, hala bu etrefil ve adal dille konumaya zeneler
grld.
'
Havas dili-avarn dili anlay, Trklerin ve Trkecilerin yazlannda bile eksik olmad. Hi kukusuz, hun~
larm anlayyle eskilerin tutumu arasnda bir benzerlik
yoktu. Ama - yine hi kukusuz - bilmeyerek ve elbet istemeyerek bu ayrmdan kendilerini kurtaramadlar. rnein,
mer Seyfettin'i ele alalm. mer Seyfettin, Trk.le ve
Trk diline gnl vermi usta bir sanat, bir yaratcdr.
Eserlerini hep bu kayg ile yazrutr. Servet-i Funculann
yapmackl, zentili dilini srdrmeye alan Fecr-i Aticilere kar ilk bayra o at. Selanik'te kan Gen Kalemler;
in ilk saylarnda, kocaman bir soru iareti tayan "Yeni
Lisan" balkl yazlar onundur. Trk dilini, o gnk anlay
iinde savunan hu yazlardaki dnceler zerinde yeniden
duracak deilim (Bunun iin bkz. Agah Srr Lcvcnd, Trk
Dilinde Gelime ve Sadeleme Evreleri, 2. has., Ankara 1960,
TDK yayn) . Ancak urasn belirtmek isterim ki, bu yaz
larda elikiler de vardr. Bunlardan biri zerinde duralm:
mer Seyfettin, yabanc dillerin kurallaryle yaplru

94

AGAH SlRRI LEVEND

tamlamalardan kanlmas gereini ne srerken, rnek


vererek diyor ki: "Biz hey'et- i tahririye demeyeceiz. Ama
yaz hey'eti de diyecek deiliz. nk yaz, halkn konuma
diline girmi bir kelimedir. Burada tahririn yerini tutmaz.
Bunun iin biz tahrir hey'eti diyeceiz."
Grlyor ki mer Seyfettin, edebiyat dili iin, halk
dilinde bulunmayan kelimeler aramak eilirindedir. Ona
gre, konuma dilinden kelime almnca edebiyat dili olamaz.
Bylece Trk ve Trkeci olan, Trkcyi ustalkla kullanabilen mer Seyfettin bile - farknda olmayarak- "havas
dili-avarn dili" ayrmndan kendini kurtaramamtr.
Oysa bugnn sanats hi byle dnmyor. Bir
edebiyat ve sanat dilinin olacan kabul etmekle birlikte,
sanat, halk dilinde yaayan kelimelerle rmek, halktan ilgisini kesmernek istiyor. Halka sesini duyurmakta kvan
anyor. Bugnn sanats kelimelerde yine titiz davranmakla birlikte, ustal deyitc, aniatta gsterneyi ama bili!or. Olgun ve dolgun dneeye dayanan "slup"un gcline
nanyor.

Artk bugn, halk hor grenlerce benimsenen "havas

-avam" ayrm kalmad gibi, "havas dili-avarn dili" ayrm da yoktur. Yalnzca "bilim dili", "sanat dili" vardr

(Trk Dili,

say

233, uhat 1971)

TRK DLNDE HER KAVRAMIN


KARILIC.I VARDIR

Trkenin zengin bir dil olduunu syleyenler oktur.


Kagarl Mahmut, Divan Lgat-it-Trk' Trk dilinin
zenginliini Araplaraa gstermek amacyle kaleme almtr.
Arap tarihilerinden Corci Zeydan, Zeki Magamiz'in Medeniyyet-i !slamiyye Tarili adyle Trkeye evirdii eserinde, slam dinini kabul ederek Badat'ta Ahbasi halifelerinin ordularnda grev alan Trklerin, nceleri Arapay
yadrgayarak kmsediklerini, Araplann ise, Trklerin
kazand saygnla imrenerek Trke renmcc heves
ettiklerini yazmaktadr. Daha sonralan Trkcyi Araplara
retmek amacyle tiirl eserler de kaleme alnmtr. !bnii
Miilcnna S::lii.ii, Tercernan Trki ve Arabi, Kitab'ldrak li Lisani'l-Erak, Kitab Bulgati'l-Mak fi Liigati't-Trki ve'l-Kfak, Et Tulfet'::-Zekiyye fi Liigai't
Trkiyye, El Kavanin'l-Klliyye li Zabti'l Lgati'tTrkiyye gibi eski szlkler Trk dilinin zenginliini ispatlayan eserlerdir.
XV. yzyln ikinci yarsnda, Ali ir Nevai llerat'ta
yazd Muhakemetii'l-Liigateyn'de Trkenin Farsadan
daha z.engin olduunu. ispata koyulur. Ana dillerini brakp

96

AGAH SIRIU LEVEND

da Farsa gazel yazmaa heves eden Trk genlerini knar.


Bundan nce ve sonra Trkenin zengin bir dil olduunu
syleyenler kmsa da en nemlisi budur. Bat dil bilginleri arasmda da bu kanda bulunanlar oktur, Mller gibi.
Denilebilir ki: "Peki, Trke bu denli zengindir
de neden kullandmz birok yabanc kelimelerin kar
l Trkede bulunmuyor?" Hi bulunmaz olur mu? Elbet vardr, ama zamanmza dek ulaamamtr; kullanl
maya kullanlmaya unutulmutur. Rahmetli Dr. Saim
Ali Dilemre, bu konudau sz alnca: "Her kavramn Trkesi vardr, ama aramasn hilmeli." derdi.
rnein, bir dilde, selamiarken kullanlan szn
bulunmamas olana var mdr? Byle bir dil dnle
bilir mi? Elbet Trk dilinde de bu kavram belirten bir
deil, belki birok sz vard. Ama ne yazk ki slamln
kabulnden sonra, medresenin etkisiyle "selamnaleykm"
dilimize yerlemi, Trkesi kullanlmaya kullamlmaya
unutulmutur. Bylece uzun sre, anlam aratrlnadan
"selamnaleykm, aleykmselam" szleri dilimize yerle
mitir. Oysa bu, Bedevi Araplarn lde karlatklar
yolcuya gven vermek iin: "Selamet senin zerine olsun"
aniamma gelen bir szden baka bir ey deildir. Kardan gelen de, ona aym s. tekrarlayarak gvencesini
bildirir.
Daha son~alan Osmanl efendisinin bulduu "vakt-i
erifini :; hayrl olsun", okuyup yazmas kt olaniann uydurduu "sabah erifler, akam erifler hayr olsun" szleri,
halk arasnda ise "merhaba" sz kullanlr olmutur.
Tanzimattan sonra moda olmaa balayan selam
sz ise "boniur", "bonsuvar"dr. Bylece Trkler yz"
yllar boyunca Trke selamiamann zlemi iinde kalmlardr.

Merutiyetten sonra, Trklk ve Trkecilik akmnn


etkisiyle "gnaydn, tnaydn" szleri bulundu. lk aman-

97

DL USTNE

lar bu szler yadrgand. Hele "tnaydn" hi beenilmedi.


Glmece dergilerinde alay konusu oldu. Ziya Gkalp hile
"gnaydn"n tutunamayacaru sylemekten kendisini
alamad. imdi "gnaydn"dan baka, yerine gre "iyi
gnler", "iyi geceler" gibi szler kolayca ve rahatlkla
syleniyor.
imdi z Trkeye kar olanlara sorulursa "selamnaleykm" m daha iyi, yoksa "gnaydn" m? Acaba
ne cevap verirler? Eer "gnaydn" beenirlerse, kendi
kendilerini yadsm olurlar. Eer "selilmnaleykm" szn beenirlerse, bunun nedenini aklayamazlar. Din severlikle hi ilgisi olmayan bu sz, salt Arapa olduu ve
Arapaya kutsallk ykledii iin syleyenler vardr. Halk
arasnda da bunu alkanlkla kullananlar oktur. Ama anadili bilincine erenler bunu Trk diline saygszlk sayarlar.
z Trkeyi beenmeyenler arasnda belki de: "Gnaydn, iyi gnler gibi szlere diyecek yok. Biz, uydurma
olanlara karyz." diyenler olur.
Bu, her zaman tekrarlanan bir cevaptr. Gerek udur
ki, her yeni bulu nce yadrganr. Sonra kullanla kullan
la henimsenir. z Trkeye kar olanlar bile, vaktiyle yadrganan bu kelimeyi imdi seve seve ve rahata kullanahiliyorlar.
Trke selam bu konuda verilehilecek rneklerden
ancak birisidir. Yoksa btn kavramlarn Trke kar
l elbet Trk dilinde vardu. bunu arayp bulmakta,
eski metinlerde bulunmazsa karln yaratmaktadr.
(Trk Dili,

say

239,

austos

1971)

DL ST!<E

D1L1M1Z1 ZENGNLETRMEK N

z Trkeye, dolaysyle dil devrimine kar olanlara,


bu tutumlannn nedenini sorun. Size beenmedikleri, yanl
ve sakat bulduklar birka kelimeyi gstererek: "Bu uydur,
ma kelimeler de nedir? Bunlara Trke denir mi?" diye yaknmaktan baka verilecek karlk bulamayacaklardr.
Bunlarn birou, art dneeye kaplmadan itenlikle
konuanladr.

Bir de bunlarn eitli nedenlerle gzleri kararm,


kendilerinden gemi dervileri vardr. Bunlar sizin sorunu:~<u beklemeden veryansn ederek
dil devrimine de, z
Trkeye de, btn bunlardan sorumlu tuttuklan Dil Kunu'na da saldrrlar. Bunlar da birtakm saplannlara taklp
kalm, gerekleri baka alardan grrnee kalkan kii
lerdir. Hi kukusuz, bu gibilerle bu konuda konuulmaz.
Biz, tekilerin verdikleri ya da verecekleri cevab
ele alarak szmze dnelim. Demek ki anlamazlk
be on kelimeden ileri geliyor. yleyse, iin aslna bir diye
cekleri yoksa, beenmedikleri o kelimeleri kullanmamalar
ya da bilimsel tartmalara girierek bunlarn yanl ve
sakat olduunu kantlaryle aklamalan gerekmez ni?
Biz her zaman bunu beklemekte, beklediimizi gremedii
miz iin de zlmekteyiz.

99

Eski yazarlar ve sanatlar arasnda yleleri de vardr


ki, Trk dilinin zamanla deiip gelieceini kabul ederler.
Bu geree inanmamak ellerinden gelmez: '"Evet" derler;
"dil devriminin ortaya att yeni kelimeler arasnda gzelleri de var. Ama u szlere bakn: Konuma yapt, aklama
da bulundu; ne demek bunlar? Neden konutu deil
de konuma yapt? Neden aklad deil de aklanada
bulundu? Byle ey olur mu?"
Cevap verelim: "Konutu" fiildir. "Konuma" konu
mak mastanndan yaplm isimdir. Bizim isne ok ihtiyac
mz var. "Konutu" deyince "sz syledi" demek olur.
"Konuma yapt" cmlesi ise "sohbette bulundu" anlam
na gelir . "Aklama" da byledir.
Bunlar deyi zelliidir. Her devrin kendine gre
bir deyi zellii vardr. Bunlarn kimisi gerek bir ihtiyac
karlar. Kimisi ise taklittir, zcntidir; baka dillerden
aktarmadr. rnein, Servetifnun airleri, Franszcadan
birok sz olduu gibi aktarmlardr: "Dest-i izdivrcn
talep etti", "ay ald", "banyo ald" gibi. Bunlar taklittir,
zentidir. Bir kez Trkede "almak", "kabul etmek, satn almak, mal edinmek" yerinde kullanlr. "ay almak",
"banyo almak" deyince bunlan satn almak anlalr.
Hele "evlenme elini istedi", mecaz yoluyle de olsa gln
olur.
Ama Trkede, gerek deyim gerek mecaz olarak kullanlan buna henzer birok szler vardr: "Alaya almak,
akaya almak, atee vermek, alk tutmak, ve~yansn etmek" gibi. Bunlann "konuma yapmak"tan ,"aklamada
hulunmak"tan ne ayrm var?
Asl ama Trkeyi ksrlatrmak deil, zengiletirmek,
tir. Bunun iin de olabildike mast arlardan isim yapmak
gereklidir. Dili zorlamadan zenginletirrnek iin daha birok
yollar ve areler bulunabilir. Gerekirse bunun iin dilbilgisi
kurallan da alabilir. nk dilhilgisi, konuulan ve yazlan

100

AGAH SIR.IU LEVENJ)

dile gre hazrlanr. Dil, dilbilgisini deil, dilbilgisi dili


izler. Usta sanatlann yazlanda grlen yeni kelimeler
ve deyimler, eer kiisel "tasarruf" olmaktan karak genel
bir nitelik kazanrsa, dilbilgisi de ona uymak, yeni kurallar ortaya koymak zorunda kalr.
Vaktiyle Cenap ehabettin, Servetifinun dergisinde
kan Anatole France'la ilgili bir yazsmda, byk yazann
sluhu iin "style d'artiste" szn kullanmt. Bu tamlamay eletirenler, "Bunun dorusu style artistique'tir."
diyenler oldu. Cenap'n verdii cevap udur: "Franszcay
Chapsal gramerinden renenler iin style d'artiste yanl saylabilir. Oysa bu gz, .zellikle Anatole France'n
slubu iin Fransa'da bulunmu ve kullanlmtr."
Cenap ehahettin'in bu cevab, dilbilgisi kurallarna
taklp kalnann ne denli yanl olduunu belirten en gzel
bir rnektir. Ama bu, her zaman dil kurallann amak
anlamna gelmez.
Gerek udur ki, biz yeni yeni kelimeler bulmak,
bylece Trkeyi zenginletirrnek zorundayz. Dilinizin
her kavram belirtmeye elverili ada bilim ve sanat
dili olabilmesi ancak buna baldr.
(Tiirk Dili, say 240, eyll 1971)

TRKLG HOR GRENLER


VE TRK DLNE lHANET EDENLER

Gktrklerin Orhun yaztlannda, Uygurlarn brakt


trl belgelerde, Mslmanln kabulnden sonra da
Trklerin meydana getirdikleri ilk rnlerde, Trk olmann
verdii gurur aka grlr. Trk ulusu varln deerlen
dirmekte, kendine inanp gcne gvenmektedir.
Ne olduysa bundan sonra oldu. Trk ulusunun talihi
zerinde birbirine kart iki yel esti. Biri uurlu idi. Trklere
genileme ve ykselme yollarn ayor, ilerisi iin k
tutuyordu. fuk trl lkelerde birbiri ardnca byk
devletler kuiuluyor, yeni uygarlk merkezleri beliriyor,
genlik artyordu. teki ise ursuzdu. fuk Trk ulusu
klla kazandn kltr alannda yitiriyor, Trk dilinin
zararna Arap ve Fars dillerinin egemenlii kabul ediliyordu.
Trk bakanlar, kurulduklar saraylarda, kendilerini Farsa
kasidelerle ven ran airlerini byk "aize"lerle karlar
ken, bir kenara itilen Trk dili yalnz konuma dili olarak
halk arasnda yayor, yazarlarn himmetinden yoksun
kald iin edebiyat dili olarak gelieniyordu. Trk dilini
yaatan tekkelerdi. XII. yzylda Orta Asya'da Ahmet
Yesevi ve halifeleri, X III. yzylda Anadolu'da Yunus

102

ACAR SlRRI LEVEND

Emre ve adalar Trk diline bu olana kazandr


yorlard.

te yandan, bilimi yaymak amacyle kurulan medreseler Arap dilini koruyor, T:rkeyi unuttur;naa a4yordu.
yle ki, ksa zamanda Farsa edebiyat dili, Arapa da
bilim dili olarak T:rk lkelerinde geliip yerleti. Resmi
dilin zaman zaman Arapa ya da Farsa olmas bundandr.
T:rk hakanlarnn bu tutumu, yabanc adlar henimseyeeek
kadar kendilerini henliklerinden uzaklatrmt.
Seluklu saraylannn deerlendirdii Fars dili ve edeyat ilk kez Anadolu'da direnme ile karlat. Orta Asya'
dan Anadolu'ya geen Ouz Trkleri, Seluklu sultanlannn hizmetine girip snr boylanna yerleince, u beyleri,
gsterdikleri yararla gre sancak beyi oluyorlar, daha
sonra da bamszlklarn iUn ediyorlard. Bu beyler Farsa hilmiyorlard. Bunlardan Karamanolu Mehmet Bey
Konya 'y ele geirince, Trkeden baka bir dil kullanl
masn yasaklad. Bylece resmi dilin Trke olmas gerekleti.

te yandan, XIII. yzylda Anadolu airlerinin elinde


Trke edebi dil olak gelimeye balamtr. XIV. yzyln banda Osman Bey'in bamszln ilan etmesiyle
Osmanl devleti kuruldu. Yeni devlet, Bizans topraklarn
ele geirip geniledike, gerek kl altnda zorla, gerek Trklerin gcn ve adaletini grerek gnl boluuyle Mslman olaniann says artt. Bunlarn birou, dinlerini dei.
tirip Trk savalar arasna katldktan sonra eski benliini unuttu; toplum iinde eriyip gitti. Kiilik kazanp
sivrilenlerin bir bl ise, eski benliini bir trl unutamad. Kaynan grnmekle birlikte, kendi rkn dize getiren
T:rklere kar besledii dmanlk duygusunu gizlice srdrd. Bunun sonucu olarak "kt T:rk, kaba Tii:rk"
gibi deyimlerio iini boaltmaktan kendini alamad.
Anadolu'dan Rumeli yakasna gei, Mslman olaniann

DiL STNE

saysn

103

artrd.

Din balln ulus sevgisinden stn


tutmaa balayan Trkler, Mslman olan Hristiyanlar
kendilerinden saydklan halde, dinlerini brakan Hristi
yanlar, Trklere bir trl alamadlar. Daha sonralar,
T:rk toplumu iinde kiilik kazann olan teki Mslman
rklar da, kendilerine gsterilen saygnla omuz silkerek,
Trkleri hor grenlere katldlar. Bylece T:rklk, byk
bir hyanet ebekesinin kurduu aa dm oldu.
Kinlerin besleyip kabartt bu dmanlk, yzyllar
boyunca siird. Bunlara sonradan medreselerde ve enderunda yetienierin etkisi altnda T:rkler de katld ki,
bu, iin en ac yndr.
'
te yandan, mparatorluun srurlar geniledike
gc artm, zaferierin verdii gurur ve aknlann getirdii
varlkla, grkemli bir saray hayat balamtr. Sarayiann
asl olumlu yn, kltr korumas, airleri ve bilginleri
kayrrmasclr. Bu koruyuculuk birok nemli eserlerin
yazlmasn salam, bylece Trk dili ilenmi, edebiyat
dili gelimitir. Bu durum, stanbul'un alnmasndan sonra
Fatih'in kurduu Yeni Saray'da bsbtn geniler.
Ne var ki padial ve chzade saraylaryle vezir konaklanna kaplanan bu airlerle bilginierin arasnda Trk olmayanlar da vard. Arap ve ran lkelerinden gelip Anadolu'ya yerlemiler ve sarayiara atnak yolunu bulmu
lard. Padiahlarla elzadeler de, Fars dili ve edebiyatn
iyice renmi olduklarndan, kendilerine sunulan T:rke
eserler yannda, Arapa ve Farsa eserleri de ihsanlarla
karlyorla.rd. Arapa ve Farsann etkisi altnda bulunan
Osmanl dili ve edebiyatnn gelimesi, asl Fatih'ten sonradr.

Bu hal Tanzimatn sonlanna dek srer. Bu sre iinde


Tiirklk kmsenmekten kurtulmamakla birlikte, resmi
dilin Trkeden baka bir dil olmas dncesi kimsede
yrr etmez.

104

105

ACAR SlRRI LEVEi'ID

DiL \)STXE

1876 (1293) Kanun- Esasisini hazrlayan encnen,


ilk tasarsnda Trk dilinin resmi dil olduunu belirtecek
yerde, aznikiann kendi dillerini renmek ve retmekte
serbest olacaklanm kaydetmi, bylece, mehkemelerdc
davalyla davacnn, Mebusan Meclisi krssnde ise mebuslann kendi dilleriyle konumalanna yol alm olacakt.
Bereket versin ki, Einli Sait Paa buna kar gelmi, uzun
ekimelerden sonra Trkenin resmi dil olduunu Kanun-
Esasinin ilk maddesinde aklanmtr (bu konuda bkz.
Agah Srr Lcvend, "Trk Dilinin Atiatt Tehlikeler",
Ulus gazetesi, 8 temmuz 1963).
1878'de, II. Abdlhamit, Tunualu Hayrettn Paa'y
sadrazam yapmt. Hayrettin Paa Trke bilmedii iin,
gerek mabeyn baklitipliine gnderdii tezkireleri, gerek
padiaha sunduu "ariza"lar Arapa yazyordu. Daha
acs, mabeyn bakatibi de padiabu emirlerini Arapa
yazdrp sadrazama gnderiyordu. Bir ara, Ahdllamit
sadrazamn bu skntdan kurtarmak iin resmi dilin Arapa
olmasn istemi, ama o zamanlar mabcyn bakatibi olan
K\ik Sait Paa'nn: "O zaman Trklk ortadan kalkar."
diye direnmesi zerine bu dncesinden vazgemitir. (bkz.
Agah Srr Levend, "Trk Dili ve II. Abdlhamit", 'Ulus
gazetesi, 27 haziran 1961).
31 mart 1909 olayndan sonra tahttan indirilen Ahdllamit, zel doktoru Atf Hseyin Bey' e 1914'te "Bu Arapa
gzel lisandr. Keke vaktiyle Arapa resmi !isan olarak
kabul edilseydi." demitir.
Merutiyet devrinde de, Anpamn Trke yerine
r esmi dil olarak kabul edilmesini isteyenler grlmtr.
ttilatlarn balca muhaliflerinden olan Dr. Rza Nur,
Meclis-i Mebsanda Frkalar Meselesi adn tayan kitabnn ll. sayfasnda yle syler: "O halde Trk dili yerine
Lisan- Arabt kabul edilmi olsayd bugn Vatan- Osmani
dahilinde zannmzca herkesin lisan- madcr-zad Arapa

olacak ve umuri efrad- millet bir lisana malik bulunacakt.


Mazide vaki olan byle bir teebbsn akim kalm olmasna
mtecssif olmalyz. Ne olacak, bir vatan cllinde lisan
vahid-i mterek olsun da, Trke olacana varsn Arapa
olsun (bkz. Agah Srr Levend. "Dr. Rza Nur'un Muhalefetteki Rol" Ulus gazetesi, 5 nisan 1964).
Byle bir szn, bir Trk tarafndan hem de Trklk
ve mmi edebiyat akmnn gelitii sralarda sylenmesi.
insana aknlk ve znt veriyor.
Son bir olay da iliret vericidir: Dil devrininden ok
sonra, terimierin grld bir komisyonda, imdi rahmetli olan sevimli bir profcsrmz. bilim dili olarak Fransz
cann kabuln nermiti. Buna o zamanlar hep am
ve rahmetiiyi knamtk. Sevimli profesr bu neriyi nasl yapt? Bu dm hala zm deilim. Demek ki,
dil bilinci yalnz bilgiyle uyanmyor, daha baka etkenler
de gerekiyor.

(Trk Dili,

say

241, ekim 1971)

'

..

..

X>lL USTUNE

107

henz elimize gcmemitir. Trke eserler, asl XIII.


yzylda grlmee , balar.

dil,

Batya g eden Ouzlarn Anadolu'ya


yabanclarla kurulan srekli ilikiler sonucu

mise

ANADLMZN KAYNAti

Trk dili, bu dilin yaygn olduu lkelerin zelliine,


o lkelerde yaayan halkn geirdii tarihsel gelimelere
ve baka dillerlc kurduu ilikilere gre birok lehelere
aynlmtr; ama bilimsel bakmdan bir btndr. Trkiye
Trkesine en yak olan Azeri Trkesinden, en uzak
saylan Yakuta ve uvaaya dek btn lcheler, tek bir
kkn ortak nitelikler tayan dallandr.
Anadilimizin beii, Orta Asya'daki Trk ili (Trkistan)dir. Edebi nitelik tayan ilk rnler, VIII. yzylda Gk
Trklerce Orhun rma ev-elerine dikilmi yaztlar, daha
sonralan da Uygurlaren kaleme alnm, Turlan'da ele
geirilen metinlerdir. slamlktan sonra ise, Uygurlann
bir kolu olan Karluklann kurduu Karahanllar devrinde,
XI.yzylda yazlm olan Kutadgu Bilig ile ilk rnlerini
vermeye balar. Bunlann hazrland yerler eski Trk
illeridir.
Daha sonra, anayurtta kalan Trkler Asya'nn trl
blgelerinde, batya doru yaylanlar ise gp yerletikleri
yerlerde ayn devletler kurmulardr. Trk ilinde, XII.
yzyldan kalma eserlerimiz {Ahmet Y esevi'nin Hikmet'
leri gibi) varsa da, batya g edenlerden kalma bir metin

getirdikleri
hayli dei

de, Trk ilinde kalaniann dili, yabanc ilikilerden


olduka uzak kald iin asln az ok koruyahilnitir.
Bu bakmdan Trk ilinde konuulup yaz!an Trk dili
daha katkszdr. Bu da, tarih boyunca birok deimelere
uram olsa bile anadilimizin kayna saylabilir. Bu zellii
dolaysyle her zaman ba vuraeamz ulusal hazinenizdir.
Bu gerei ilk kez belitten emsetttin Sami olmutur.
O, trl yazlarnda buna deinmi, yabanc dillerden k elime
aktarmakla anadilimizin bozulduunu tekrarlam, gerektike ana kaynaa ba vurmay salk vermekten geri durmantr. Hafta dergisinin 1298 tarihli 12. saysnda:
"Bizim sylediimiz Trkeye lisan- Osmant unvan
ne kadar yak-mazsa, Maverannehir'de ve in'deki hem
-cinslerinizin lisanna dahi aatay unvan o ludar yakrraz.
nlcii aatay al.-vam- Tii.rkiyeden yalnz bir kavm- sagtrin
ismidir. Bize kalrsa, o aktar- badedeki Trklerin lisanyle
bizim lisanmz bir olduundan, ikisine de lisan- Trki:
ism-i nereki ve beyinlerdeki farka da riayet olunmak
istenildii halde, onlannkine Trki-i arkf. ve bizimkine
Tiirhf.-i garbf. unvan pek mnasiptir." dedikten sonra,
yazsnn sonlarnda yle sylyor:
"Mesela a kelimesi lisanmzn ivesine vakit kelimesinelen elbette daha nuvafk gelir, ve kulamza daha miiliiyim
ve latif griiiir."
Karns- Trl.-i'nin 1317 tarihini tayan nsznde
ise yle sylyor:
"Bmlarm (yani aataya kelimelerin) bizce dali
mrvki' -i isi'male konularak; ihyanyle, lisanmnn bir lut
tllu kesb-i viis'at ve istigna etmesi her sahib-i lumiyyetin
arz edecei bir itir."

108

AGAH SlRRI LEVEND

DL STNE

zbekler eyli Sleyman Efendi'nin 1298'de yaym


lad Lugat-i aatayt ve Trki-i Osman: adl szln
aatayca manzum nszndc

lsmi Tiirkt aatay lugai


Kadim Osmal lisandur a

109

znt ile grlen udur ki, zaman zaman Trk dilinin


teki lehelerine kar bir ilgisizlik, hatta bu yolda yapla
cak almalan gereksiz ve yararsz gsterme abas gze
arpmaktadr.

demektedir.
skdar'daki zbekler dcrgah eyhi Ethem Efendi'
nin olu Mehmet Sadk'n 1313'de yaymlanan tJss-i
Lisan- Trki adl eserinde Alunet 1\iithat Efendi'nin yazd;'l
"tak rz
. "de u cml.e er. ok uyoruz:
"Demek oluyor ki biz dahi lisanca terakkiya- sahihay
arayacak olursak lisanmz. elsine-i saireye peyda itmi
oldu mnaseba- maglubaneyi tetebb've teharri ile maksud unuza nail olamayaca{,rz. Belki lisanmzn asln eharri
ve eebb' ile nail-i emel olacaz. Zira her kavm bu ariktan
vasl- menzil-i mermn olmulardr."
Ne yazk ki, bu uyarmalar, Dou kltrnn etkisi
altnda bulunan evrelerimizdc olumlu bir yank uyandr
mamtu. Oysa XV. yzylda aatay T rkesinin en byiik ve en nl airi Ali ir Ncvai'nin etkisi Anadolu'
ya yaylm, Nevai'nin gazellerine nazireler sylenmi,
hatta Nevai'nin eserlerinin szl olan Abuka, Anadolu'da kaleme alnmtr.
Dil de"Timinden sonra, Trk Dil Kurumundaki al
ma kollan arasnda, baka Trk leheleri zerinde aratrma
ve incelerneyi ama tutan Filoloji Kolu kurnlmusa da,
o zamanlar bu alanda alacak uzmanlar bulunmadihndan bu kol sonradan kaldnlm, almalar daha ok Trkiye Trkesiyle ilgili konular zerinde toplanmtr.
Hi kukusuz, Dil Kurumu almalarmn arlk
merkezi Trkiye T rkesi olacaktr. Ama bu , baka lehelcrin bsbtn braklm olduu anlamna gelmez. Elbet
frsat elverince iler de onlara da sra gelecektir.

.,

Oysa, teden beri Trkiye Trkesinde yerlemi


aataya hayli kelimeler vardr; bugn de kullanlmakta
dr. te birka:

Acun = dnya; alang = alan, meydan; arg =


ank, zayf; artk = artk, fazla; ast = alt; aama
mertebe; atamak = ad koymak; aya = taban; bcrkitmek = salamlatrmak; bezek = ss; brk = klah;
burin = dii gcyik; cihe =
cebe, silah; av = n;
r = bir eit saz; dik = dek, kadar; ige = ege,
salip; irk = erk, iktidar; karavul = karakol; kaygu
= tasa; onamak = beenmek; zge = baka; sa
= say, hesap; len = ziyafet sofras; toy = len,
ziyafet; trc = grenek; ulag = ulatrc, posta; n
= ses, hret; yargu = yarg; yasamak = yapmak,
dzeltmek; yasa = nizam, kanun; ya = taze, gen;
yitmek = kaybolmnk; yumak = ykamak.
Bunlara katlacak daha biroklar vardr. Kelime
hazinemizi zenginletirrnek iin, ihtiya grdke ana
kaynaa ba vurmak en kestirme bir yoldur, ok yararl
sonular verebilir.
unu da belirtelim ki, Trkiye Trkesine en yaku
lehelerden balayarak, sras geldike anadilimizin trl
leheleriyle de ilgilenmek, benim birka yl nce verdiim
rapor zerine, Ynetini Kurulunca esas olarak kabul edilmitir. Olanaklar elvcrince, bu almalar da programlarda
elbet yer alacaktu .

(Trk Dili, say 248, mays 1972)

DL STNE

OSMANLICA MERAKININ GLNLG

Osmanlca "Arapa, Farsa ve Trkeden mrrekkep"


bir dil olarak tanmlamr. Bunun ad "Lisan- Osmani"dir.

dilden bileik bir dil anlay dilbilim kurallarna ayhndr.


Bu ayknl karlamak iin: "Cmle sonunda fiiller Trke
olduuna gre, dil yabanc kelimelerle ykl olsa da yine
Trkedir." denir. te bir rnek:
Dil old gm-sriig. det-gah-' ~ u biiyrani
Ki gerd-i !Jiifr- 'uii~dur rik-i beyiibiin
Arpacnini-zade Sami'nin bir "na't" kasidesinin matla olan bu beyitte fiil Trkedir. Ama bu beyte Trke diyebilir miyiz? Bir rnek daha alalm:

e!J-i ferhunde-iyem ma' delet -efrN himem


ihre-perdiiz-

kerem iib- ru!J- rd sediid


Yine Sami'nin III. Ahmet iin yazd "bahariyye"
kasidesindeki bu beyitte fiil deil, Trke bir kelime bile
yok. Herhangi bir ran airinin kasidesi arasnda yer alabilecek ,ol.an ..b~ ~~~e ~e Trke" d~yebilir miyiz? Baki'nin,
Kanuni nn olmu uzerne yazdg 'mersiye"nin bandaki:

Ey piiy-bend-i dam-geh-i ~yd- nam ii neng


Tii k!Y)' hevii-y IMale-i dehr-i bldireng

lll

beyti bunun en ak rneidir. Bu beyitte de fl deil, Trke kelime bile yok. Byle fiilsiz ve iinde Trke kelime
blunmayan beyider eski edebiyatnzda oktur.
Osmanlcann sakatl, yalnz dilin kelimelerinden
toplanm olmasnda deil, bu dillerin kurallarnn da olduu
gibi Trk diline aktarlm bulunmasndadr. Bunun da
ad "kavaid-i Osmaniye" dir.
slamln kabulnden sonra, yeni dinin "nas"lar ve
"hkm"leriyle birlikte, bunlarn kelimeleri ve t erimleri
de elbet dile "girecekti. Bundan baka, Fars dili ve edebiyatnn Trk lkelerinde bu denli yaygn hale gelmesinden
sonra, bu dilden de birok kelime aktarlacak, bu edebiyat
da airlerimizce rnek tutulacakt. Ama i bu kadarla kal. mad. Bu dilleri anadilleri gibi renen bilginlerle airlerimiz,
sonradan Arapa kamuslarla Farsa ferhengleri anlar,
hi bir ihtiya karl olmadan, salt bilgin ve usta grnmek iin yn yn kelimeler aktarmlardr.
Daha sonra, Kur'an dili olduu iin kutsal saylan ve
ok zengin olduu tekrarlanan Arap~nn btn "bab"lan
benimsenmi, Araplarn bile kullanmad yeni yeni kelimeler uydurulmutur (bkz. Agah Sm Levend, "Trk Dilinin
Bana Gelenler ", Trk Dili dergisi, c. XXII., say 223,
lisan 1970). Yeni kelimeler yaratmakta Trk belagatilerinin bu "tasarruf"unu hi de yadrganyoruz. bu kerteye geldikten sonra, elbet onlar gerekli bulduklan kelimeleri
uyduracaklard.

te yandan; Tanzimat devrinde "sbyan mektepleri"nin


stnde rtiyeler alnca, medresenin dili olan Arapa,
"kavaid-i Osmaniye" ad altnda bu okullara da girmi.
Emsile, Bina, Maksud Trkeye evrilerek benimsenmi
tir. Bylelikle "kavaid-i Osmaniye" dedikleri Trke dilbilgisinin arlk merkezi Arapann kurallar olmu, Farsamn kurallar da buna katlm, T:r.kenin kurallar ise,
nemsiz bir blm olarak bunlara eklenmitir.

112

113

AG.H SIRRJ LEVEND

DL ST:'<E

Bir dilin kelimeleri, o dilin erevesi iinde kaldka


uyumludur. Ama baka bir dil, bu kelimeleri ar, kaba,
uyumsuz bulabilir. rnein, Arapada ayn harflerle ayn
hecelerin birlemesinden meydana gelen kelimeler oktur:
"anane", "dagdaga", "tantana", "dcbdebe" gibi. "Muhakkak", "mutatabbib" ve henzerlerini de bunlara ekleyehiliriz.
Araplar bu gibi kelimeleri rahata syleyebilirler. Ama
yabanclar kolaylkla syleyemezler.
Osmanl bclagatileri, Arapa kelimelerin Trk dilindeki arln dnmezler de, "tenllfr"e rnek olarak
Namk Kemal'in u msraw gsterirler:

Hatta burada "cereyan eden" sz de gereksizdir. Ksaca,


"grmelerin sonunda" denilcbilir.
. orne
.. k : Arapa da " veeh" , " yuz
.. " demekt'r.
B ak a b r
Bu kelime Arapann trl kalplarna sokularak eitli
anlamlara gelen kelimeler retilmitir: "Vecih", "tcvecch
"tevcih", "muvacehe" gibi Osmarlca merekllarnn szlerinde ve yazlannda bu kelimeler sk sk geer. rnein "bu
durum muvacehesinde" gibi. Hele "durum" kelimesinin
yannda "muvaeehe"nin yabancl aka grlyor. Bunun
yerine "bu durum karsnda" demek daha uygun olmaz

Kmey-i

Q.ameyi sr [<an

lcaandrncaya

dek

Bunun "tenUfr" neresinde? "Kan" da Trke, "kaan


drnak" da Trke. Namk Kemal bunu bilerek yapwtr.
Hatta msradaki ses uyumu bu kelimelerle salanmtr.
Arapadaki "tenvin"li kelimeleri de Trkler pek sevmezler. Trk yazadan, bunu ar bularak birok kelimelerdeki "tenvin"i atmlardr: "Evvela", "asla", "kat'a"
gibi ki, bunlarn asl "evvele'n", "asla'n", "kat'a'n"dr.
Bunlarn yerine imdi "ilk olarak", "aslnda", "kesin olarak"
diyoruz.
Arapa ve Farsa kelimeleri bir cmle iinde Trke
kelimelerle birlikte kullannca, bunlarn yabancl aka
grlr: "Yaplan tetkik ve aranrma sonunda" gibi. Burada
"aratrma"nn yaronda "tetkik" ne kadar snnyor.
Arapa kelimeler, gerek anlamlan dnilimeden
rasgele kullaulyor. rnein, "cereyan" kelimesini alalm.
Fizikte bunun karl "akm"dr. Bu kelime konuma
diline de gemitir: "Sanat akm" gibi. Ama "akmak"
anlamna gelen "cereyan", Osmanlca merakllan, anlamw
dnmeden olmayacak yerde kullanmaktan ekinmezler:
"Cereyan eden mzakereler neticesinde" gibi cmlecikler
sk sk grlr. "Akan mzakereler" tuhaf olmuyor mu?

m?

Baka bir rnek: " ... olduunu bi7izat mahedc ettim"


cmlesi, ksaca " ... olduunu grdm" ile karlanabilir.

Hele "bizzat" bsbtn gereksizdir. Osmanlca tutkuuluu,


bunun gibi daha birok gereksiz kelimelerin dilimize girmesine yol amtr.
Osmanlca merakllannn yazlarnda birok yanl
kelimclere rastlanr. Bu kelimelerin Trkesini kullansalar,
elbet bu gibi yanllklara dmezler. Hele bilginlerimizden birinin kitabnda grdm "mnderec" kelimesi
beni bsbtn artt. Demek bu bilgin, Arapada "infial"
babnn "ism-i mef'ul" olmadn bilmiyor. yle ise neden kullawyor?
Gereksiz birok Arapa ve Farsa k elimelerin radyoda
yanl okunduunu her giin grmekteyiz. Spiker, "iar:l"
diyecek yerde "i'ari"; " eni' ", yerine "en'i"; "aki" yerine
"aki"; "fi'li" yerine "fiili" demekten kurtulawyor.
Bu durumun ortaya kard gerek udur: Osmanlca
kclimeler, bunlarn dorusunu bilmeyenierin aznda gln
oluyor. Bu gerei yadsmaya almak bounadr. Trk
radyosu, her eyden nce Trklere seslenmekle ykmldr. Yurttam bilmedii ve anlamad dille konumak,
onunla alay etmek olur. Ama spikerin bu ite hi bir suu
yoktur. Su, bu haberleri hazrlayanlardadr. Onlar s pikerin

114

A(;AH SIRRI LEVEND

Osmanlca bilmediini, renmek zorunda da olmadm dnerek, bu gibi kelimeleri kullanmaktan vazgeseler,

glnlkler ortadan kalkar. Ama buun iin her eyden


nce anadili bilinci gerekir. Bu bilin olmadka, yabanc
kelimeler dilimizden kmaz. Okuyanlar da yanl yapmaktan kurtulmaz.

(Trk Dili,

say

249, haziran 1972)

TRK

DL

VE GEN

KUAKLAR

Bu yazmla genlere seslennek ve Trk dili zerinde


onlarla konumak istiyorum. Bu isteim karlkszdr;
candan ve gnldendir. Trl nedenlerle genlere seslenen
biroklar gibi, onlarn heyacanlann krklemek, duy,
gulann smrmeye almak gibi amalar benden uzaktr.
Ben yalnzca, saduyuianna seslenerek onlar uyarmak
iin bu satrlar yazyorum.
Genlerle kon'\).nak isteyiin, gerekleri kendi eilin,
lerine gre yorumlamak, hatta yorumlamakla da kalmayarak, onlan deitirip baka kalplara sokmak alkanl
nda olanlardan umudumu kestiim iindir. Genlerin
ise, gerekleri olduu gibi renmek istediklerini yakn
dan bilirim.
Bu bilginin kayna yine genlerdir. Altm yla yaklaan meslek hayatmda, lise mdr ve edebiyat retmeni
olarak onl'arla birlikte buluurken edindiim denemeler
ve o gnden kalan amlardr.
O yllardan bugne, anadifiniz birok evreler geirdi
ve deimelere urad. Toplundaki bu deimelere uyarak
edebiyat programlar da deiti. 1940 ylna dek, liselerde
bu progranlar uygulamakla grevli bulunduun iin,

116

D!. STNE

AGAH SlRRI LEVEND

rencile-in eski Trk dili ve edebiyat karsndaki durumunu ok iyi bilirim.


nversitedeki genler, isteyenik ve snavlar kazanarak edebiyat fakltelerine girdikleri iin, Trk dili ve
edebiyatn kendilerine meslek edinmiler, alnalarn
buna gre ayarlamlardr. lerinde, hu konudaki uzrnanl haan ile elde edenler oktur. Bundan tr onlar
zerin~e ~urrnuyorum. Ama liselerdeki genler iin gvenle
ve kesnlkle syleyebilirim ki, onlar eski dili anlanyorlar
ve eski edebiyat sevmiyorlar.
1928'de Trk harfle-inin kabulnden nce, liselerde
Arapa ve Farsa okutulurdu. Ders olarak hi hir yarar
salamad iin bunlara nem .veren yoktu. Ancak, ortaokullardaki Tiirke derslerinde, dilbilgisi olarak " dilden

m~rekk~p ?smanlc~"nn kurallar retildiinden, renci

lern ogu lseye gence, eski metinleri az ok anlar duruma


gelmi olurlard. Bundan tr, o yllarda yetien liseli

genler arasnda divan edebiyatma merakl olanlar, hatta


aruzla kaside ve gazel yazanlar hile bulunurdu. Ben, o yl
l~rda son snf edebiyat derslerine eitli divanlada girerW,m. ~lde. d_ers ~itab olmadndan merakl renciler
soylediklenm kelimesi kelimesine not ederlerdi. Ama
bu merakl genler dnda, divan edebiyatn anlayan ve
seven renciler pek yoktu. En alkanlar hile, snavla
r kazaup liseyi bitirdikten sonra, rendiklerini hemen
unutudard.

Burada, o yllara degin bir ann anlatmak isterim:


Sanrm T.r k harflerinin kabulnden bir iki yl sonra idi.
Bir g~n snfta rencilere yazl bir grev vermitim: "Okuduunuz divan edebiyatn heeniyor ve seviyor
~usun~z ? Sevdiinizi ya da sevmediiizi nedenleriyle
h eknneden yazn. Gelecek derse getirin." Ertesi ders
rencilerin grevlerini topladm. Gece evde onlar gzden
geirirken birinin yazs dikkatimi ekti. Bu gen, aa

117

yukar yle

diyordu: "Divan edebiyatn anlamyorum.


Aulamadtm iin de sevmiyorum. Bu yararsz bilgileri,
siz ivi akar gibi zorla kafamza mllamak istiyorsunuz."
Ertesi ders snfa girerken yazlar da birlikte getirip
rencilere dattm. O yazy yazan gence seslenerek:
"Yazdnz okuyun, arkadalarm da dinlesin." dedim.
Gen biraz duraksad. Glmsediimi grnce, yrektenerek yazsm okumaa balad. renciler aknlk iinde
dinliyorlar ve benim nasl karlayacam rneraklahekliyorlard. Okuma bitince snfa sordum: "Si2< ne dersii. ?"
Sz alarlann hemen hepsi, arkadalannn yanl dnd
n belirttiler. Onlar susunca hen sze baladm: "Arkada
nzn bu davramn heendim. Ak yrekle hi ekinmeden
dndklerini
yazm.
Gizlerneyi gerekli bulmam."
dedim. reniler hi beklemedikleri bu sz karsnda
biraz ardlar. Orlar, belki de benim kzacan sayor
lard. Bu szlerden soma, konuyu biraz aklamay gerekli
buldum: Liselerde edebiyatn hangi amala okutulduunu,
eski edehiyatrnzn kltr miras olduunu, bunlarn, diliinizin ve edebiyatmzn geirdii evreler hakknda bir
fikir vermek iin retildiii, okuldan ayrldktan sonra
baka mesleklere atlnca, hurlarn ounu unusalar hile,
geri kalanlarn ulusal kltrlerine dayanak olacam anlattm.

Edebiyat programla-nn ok ykl olduu, rencilerin


de buna gre yetitirildii tarihlerde iin gerek yzii byle
olursa, bu hazrlklar grmeyen genlerin, Osmanlca kar,
sndaki durumunu anlamak hi de g olmaz. Denilecek ki,
imdi Osmanlca var m? Evet var. Geri okullarda ders
olarak okutulmuyor. Ama Osmalcamn kalntlarn sr,
drrnekten holananlarn ahasr her gn grmekteyiz.
Dil devriminden sonra. Trk dili yabanc dillerin salgnn
dan syrlm, kendi zgrlne kavumuken, Osmanlca
zaman zaman hordama yolunu tutuyor. te belirli dergi-

118

OL S'rNE

ACAR SIRRI LEVENO

lerde kan yazlar, bu yolda yaymlanan kitaplar ... Btn


bunlar, Trk diline nasl ters bir yn verilmek istenildiini
aka gsterir.
Siz genler, eski dili anlanazsmz. Anlamanzn bir
yarar da yoktur. Si~ anlamazs~ da, aydn dediimiz
kiilerin hepsi anlar ? O da baka. Eski dil ve eski edebiyat, bu konuyu meslek edinni olanlarn alma alamdr.
Onlar, eski dili ve eski edebiyat trl ynlerden iceleyip
yeni bulular ortaya koymakla ykmldrler. Ama, Osmanlca bunlar dnda kalanlara hi bir yarar salama?:. Hatta Osmanleay anlamak yle dursun, Osmanlca kelimelerin birounu doru sylemek bile kolay deildir.
Biliyorum, dil devrinini ktlemek iin bask yapanlar,
srleri ve yazlaryle sizleri elmeye alanlar vardr. Bunlara aldanmayn. Siz, yarnn adamlansnz. Yarnn dili
ise z Trkedir. Geree dayanmayan bo szler, ne denli
parlak grnrse grnsn, sonunda snmeye ve kararmaya mahkimdur.
Siz, anadili Trke olan Trk gencisiniz. nce anadilinizi renmekle yk.ml.sniiz. Bir dil dnn ki,
kelime hazinesinin % 80'i yabanc dillerden aktanlm
kelimelerlc doludur. Bu karma dille yazmay hner sayan
eski airin eserlerine Trke diyebilir nisiz?
Geri zaman getike dil deimi, gelimitir. Ama
zentili dil merakndan gen airlerimiz kendilerini kurtaramalardr. te Servctifnncular... Merutiyet devrinde
de bu merak srdrd.ler. te Fecriaticiler... Yeni lisanclar hile, ancak o gn iin yapabildiklerini yapmlardr .
. Anadili kendi haline braklamazd. Dil devrini, Trk
dili zerinde bilinle almak ve onu ada bilim ve sanat
dili olarak ilernek olanan kazandrd. Son yllarda Trkemizde yabanc dil oran % 30'a dmtr. Bu, byk
bir baandr. te imdi tersine dndrlnek istenilen
dil, ksa zamanda bu kazanc elde etmi olan ar Trkedir.

119

sz bu ar dili srdrmekle ykmlsnz. Bizim becereme~inizi siz yapn. Grdklerinizi, iittiklerinizi, okudukl~

wz, gerein altnda mantk terazisine vurun. O vakit


durumu daha iyi anlayacaksnz.
(Trk Dili, say 250, temmuz 1972)

EDEBYATILAR

VE EDEBI ESERLER
STNE

HSEY1N RAHM GRPINAR'IN


YEN YAYii\ILANAN K ROl\1ANI

1. KADER/N CIL VESl


Hseyin Rahmi Grpma;r, realist bir romanc olarak,
btn eserlerinde sosyal hayatmz ele alm, bu hayatn
eitli ynlerini inceleyerek, trl evrelerde yaayan tipleri
caulaudrarak, romanlarn meydana getirmitir.
Trk toplumu, yz yl var ki, Dou ile Bat karlama
snn yaratt atma iinde huzursuzdur; srekli sarsn
tlar gcirmcktcdir. Bu atma, eski-yeni kavgas diye
zetlenebilir. Asl gze batan, burlann sivri ynleridir.
Yeni, hi anlamadan kr krne Baty taklide zcnerek,
grenek ve gelenekiere sald:makta; eski de yeniye hi bir
hayat hakk tanmayarak, onu ezmeye, yok etmeye alarak,
gelenekiere smsk balannaktadr . .
Yeninin kt ve budala t emsilcisi zppedir. Giyinii,
davran ve szleriyle evresini rahatsz etekte, eskiyi
ileden karmaktadr. Eskinin uzlama kabul eteyen
ar tipi ise, mutaassp koyu gelenekidir. atlm kalar
altndaki sert ve fkeli bakyle yeniyi srarla gzlemekte
ve hogr tanmamaktadr.

124

AGAH SlRRI LEVEND

phesiz bunlarn,

evreye, yaa ve seviyeye gre


deien eitli tipleri vardr. Eski ile yeninin ant alanlar ve tartt konular ise trl trldr. Namus anlay,
ya fark gzetilmeden yaplan evlenmeler, kadn hakknn
inenmesi, aile bozukluu, gcim sknts, allak dkn
l vb.
te Hseyin Rahmi Grpnar, setii tipleri karla
trarak, onlan kendi seviyelerine gre ustaca konuturarak,
olaylar gln ve ackl ynleriyle belirterek baanya
ulamtr.

Bugne kadar bilmediimiz Kaderin Cilvesi 1 roman


da bunlardan biridir. Grpmar, bu romanda namus ile
alk sorununu ele alntr. Romann balca iki kahramann
dan biri olan cmi, namus, laysiyet, eref gibi kavramiara
bo veren, para iin her rezaleti nubah sayan, czdan
ikin, ahlak daarc yufka bir sapktr.
Romanc bunun karsna, gelenek ve greneldere
bal, namuslu, fakat zayf iradeli ellilik Baba Salah'
karyor. Salah, kars, kaynanas, kz kardei, biri erkek
teki kz iki ocuundan ibaret ailesini geindirmekten
aciz kalm, scfalete dm bir zavalldr. Bycek evinden baka elinde bir varl kalmamtr.
Bu durun, emi iin bulunmaz bir {rsattr. Czdann
dan kard i.i yz liray aylk kira karl olarak
hemen Salal 'n eline sktrp evi kiralyor. Ailesiyle batnabilmesi iin de, evin alt katndaki iki oday
Salah'a brakyor. yz lira Salal iin o zamanda byk
bir servettir. Bu pazarla sevinen Salah, evin kumarhane olacan renince bir tiksinti ile irkiliyor; sonra
vicdanyle ekimeye balyor. Paray reddetse, akam
eve kuru bir ekmek hile gtremeyecek, oluunu ouunu
Kadtrin Cilvui, Pnar Yaynevi, Hseyin Rahmi Grpnar klliyab:
S, l.anbul Sina Untbnnh 1964, 224 sayfa, fiyat 600 kuru. Eserin yazld
tarih: 2 aralk 11925.

DL STNE

ala

125

mahkum edecektir. Kabul etse, gz gre gre evinin


kumarhane olarak iletilmesine raz olacaktr. Bir yandan
bu dncelerin, te yandan cmi'nin "asrilik!" fikirlerinin
etkisi altnda boyun eiyor. Namus duygusu ilk yaray
almtr. Ama hemen tesellisini buluyor: "Ben cvimi kirya
verdim. Kumarbaneyi kendim iletecek deilim ya!"
Fakat Salah, evinin "asri (!) buluma yeri" yapldn
anlamakta gecikmiyor. Bu ar vuru altnda bir kere daha
sendeliyor. Vicdan azah yeniden balyor. iftler eve gidip gelmektedir. Bunlar he tipten, her yatan eitli
kiilerdir: Kocasnn kap nnde kard rezaletc aldrmayarak, elde tabanca, dostuyle korkusuzca aaya
inen, ksa bir ekimeden sonra dostunu bir koluna, kocasm teki koluna takarak, giile oynaya yoluna devam eden
azgn kan; bir aile faeiasmn sefil kurban olan gen kadn
ilc su orta; kuvvet macuularyle yerinde duramayacak
hale gelen yetmilik zampara; zamparann baskna gelen
yal, fakat gnl ateli kans ve karsnn dostu ...
Salal da, evinde geen olaylara ister istemez kanyor.
imdi aileye, randevuevinde hayata gderini aan ve doar
<lomaz para karlnda byiitiilmek zere Salal'n kaynanasna teslim edilen bir de pi katlmtr. Saliih her gn
biraz daha ukura gmiildn gryor; vicdanyle ekie
ekie rezalete alyor. Bu ilerde kaynanas, kendisinden
daha usta, daha pikin kmtr . O da mrnn son yl
larnda, karnn daha skca doyrahilnek ve biraz gn
grmek iin elinden gelen hizmeti yapmakta kusur etmiyor.
Bir an geliyor ki, olaylarm akna kendini kaptran
S:ll\h, emi'nin geziye kt bir srada, farkmda olmayarak, onun grevini zerine alm oluyor.
Romane, okurlarnn gzleri nne serdii panoramaya, son olarak, birbirine bal iki ackl serven daha
kliyor. Salal bir gn, batan km yeeninin durumuna
;tro aramak zere gelen yal kadnn arkasna taklyor.

126

DL STNE

AGAH SIRRI LEVEND

Biz de onlarla birlikte, tanmadmz semtleri geerek,


Slkl malalesinin dar ve pis sokaklarn dolaarak, arpk
evleri, arsz ouklan seyrede ede zalmetle kadnn evine
geliyoruz. Her yerinden sefaJet akan bir ev! Alt katta aks
rkl korkun bir ihtiyar, st katta yal bir kadn ve onun
her trl kaytlara ba kaldran asri (!) kz Seniha.
Gen ve gzel kz, gnln bir delikanlya kaptnp
kendini verdikten sonra, ondan bkarak baka bir delikanl
ile yayor. Delikanllann ikisi de zrt, kz batan km,
aile sefaJet iinde. Bu durumda kz niki\hla alacak elbet
bir yiit kamaz. Kz da nikahh koca istemiyor. Gnl
ilerine gz yummas artyle, yal ve zengin bir adamn
mctresi olmaa razdr.
Bir sre sonra, adi adnda byle bir adam kendiliin
den ortaya karak, araclk etmesi ricasyle Salllh'a geliyor.
(S alah 'n bu kz tarudn nasl ve kimden renmitir?
Romanda bu nokta aklanmyor.) Salllh cebine indirdii
iki yz lira karlnda bu aracl yapyor.
eni geziden dnmtr. leri iyi gitmemektedir. Bir
yandan da, kukulanan malallelinin basks zerine koniser
hunlan sktrmaktadr. Byle bir srada adi kageliyor.
htiyar hovarda, ldrasya sevdii Seniha'y sultanlar gibi
yaatmak iin hi bir fedakarlktan ekinmenitir. Fakat
kz, en kk bir iltifat hile esirgemekte ve iki . llyle
miinasebetini srdrmektedir. htiyar hovarda, alayp
szlyarak bu dcrdine bir are aramaktadr.
adi hikayesini anlatrken, vaktiyle Salllh'a verdii
iki yz liradan hahsediyor. Bunu eni'dcn saklam olan
Sallih g duruma dyor. emi'nin kendini sulayan
ar szleri karsnda, paralar cebinden kanp suratna
frlatyor.

emi evden tanyor. Nafaka kesilince sefalet yine


b alyor.

Salllh'n

namusundan ettii fedakarlk bir ie


yaramamtr. stelik, kzyle olu da evden kamlardr.

127

Buna karlk, iki yl nce hakmak zere aldklar pi de


ellerinde kalmtr.
Salllh ile kaynanas, son bir are olarak, artk ar
bir yk haline gelen zavall yavruyu, yalnz adru bildikleri
zengin bykbabasna teslim otmce karar veriyorlar.
ouu kucaklayp bykbabasnn evine gtryorlar.
Aile faciasn bin trl glkle ihtiyara aniatmaa al
yorlar. Sonunda, aknlk iinde rcniyorlar ki, ouun bu
aile ilc hi bir ilgisi yoktur. Kendilerine vaktiyle verilmi olan
bilgi uydurmadr. ouu yklenip aresiz eve dnyorlar.
Son bir felaket, zavall Salal'n kapsn alyor.
Bir yabanc, giinn birinde Salah'a gelerek, olunun gekin
bir Rus kontesiyl" Rusya'ya katu ve orada ldrldn
haber veriyor. Kz da bir delikanl ile sevitiktcn sonra
bir bakasn hulnu, sonunda o da ldrlmtr. Ailenin
son dallar da bylece knlyor. Bu felaket, ouklanna
kt rnekler gsteren babann iledii gnahn cezasdr.
Peki, neden gnah bakalar iliyor da, cezasn baka
lar ekiyor? Bu nasl adalet? Evet, Tanr gnahlar cezasz
brakmyor. Fakat niin iyiikieri de bu kadar abuk
mklifatlandrmyor? Hem neden herkesin suunun cezasn
vermiyor? Cezasz kalan sulular yok mu?
Eitlik, ancak topran altnda hkm sryor. Sulu,
ssnz hepsi tabiatn ayn kanuniarna bal ...
"Du hayat, lfhl bir Iatifeden baka bir ey deil...
Fazla sevinlere, ikayetlere, gururlara, yerimnelere deer
p-ri yok!"
lh

sonu l>izi "cehriye" felsefesine gtryor. Roma la kahraman olan Baba Salah, her eyin Tanr'dan
wIliinc, insanlarn kaderin elinde bir oyuncak oldu~ua inanmtr. u kadar ki, Tanr, adaleti insanlara
i",licliklcri ie gre datmyor. Hatta, mkafatlandrmak
iH.c>diklcrini daha ok gnah ileyenler arasndan seiyor.

128

SllllU LEVEND
AGAH

Bu yksek felsefe, romancnn asl amac deildir.


O, insanl soysuzlatran asalaklarn irkeflemi hayatlann Baba Sallh'n azndan anlatrken, toplumun gerek
grnn rten perdeyi yava yava ayor. Gizli kalm
aile facialarru birer birer nmze seriyor. Bylece eitli
olaylardan hayat felsefesi kanyor.
Bu hayat, phesiz sadece kahramanlarn hayatdr.
Onlar da ancak kendi hayatlarnn felsefesini yapyorlar.
Ama vardklan yarg geneldir. Her biri, kendi davrann
hakl gstermek iin: "Yaayacam. Yaamak iin gl
olmak zorundaym. Beni bu amaca ulatracak silah nerede bulursam alacam. Hangi yoldan gitmek gerekiyorsa
gideceim. Hayat ite bu!" demek istiyor. Byle de yapyor.
Bakarsanz hepsi de felsefesinde hakl.
Ama hayat gerekte bu mudur? Hayat gzelletirecek
ve ykseltecek manevi deerler yok mudur? nsann kzl
eytandan fark nedir? te huzursuzluk bu dncelerin
atmasyle balyor. Bir yandan, manevi deerleri bsbtn inkar eden ve geleneklerle alay ederek saldran insanlar vardr. te yanda da, salam karakterli, inanc
btn kiiler, ya da bir sre direnciikten sonra, ala ve
sefalete dayanamayacak boyun enek zorunda kalan zavalllar bulunmaktadr. Romanc, kzl inkarclarm karsna,

zayf iradeli kiileri karacaktu ki, olaylar gelimi olsun.

Baba Salal bu tip bir adamdr. Bir yanda alk ve sefalet, te yanda namus ve eref. Salal i alemiyle ok sava
m, direnmeye almtu. Fakat olaylar gelitike namusundan fedakarlk ederek, inalarn bir safra gibi atarak
ayakta durnaa alm, dtke tutunacak yer aram,
her dte kendini zrl sayarak avunmutur.
htiyar kaynana dala pikindir. Damadnn t ereddtlerini, stuahn grdke, alay etnekten, hayat felsefesini
kendine gre yorumlayarak ona sitem etmekten geri durmamtr.

DIL ST:-<E

129

Namusla alk sava~, romanda arlk merkezi olarak


srp giderken, Grpnar'n birok romanlarnda iledii iki
tcnaya daha tank oluyoruz. Bunlardan biri, hrsl ve
azgn ihtiyarlarn gen kadnlara dknlnden doan
rezalet. Birinin tkenmeyen zenginlii, tekinin krpe
vcuduyle karlanca, gln komedya ortaya kyor.
Fakat bu aslnda ackl bir dramdr. mrnn son demlerinde dnyadan kam alnaa alan iltiyar kadnlarm hali
de vodvil saylabilir. teki de asrllik (!) afetidir. Gzelliine
gvenerek gnlnden baka hi bir kayt tanmayan, nikah
nyakba sayarak o kucaktan bu kucaa kendini atan
tazeler, zrtl aresizlii iinde, ayn kadnn aknda
ortakl kabul eden dclikanllar, bu afetierin kurhanlardr.

Yal ve gen btn bu tredilerin tek dncesi,


yaamak, diledikleri gibi zevk srmek-tir. Ama deirmenin

suyu nereden geliyor, bunu hesaplayan yoktur. te Kaderin Cilvesi romannn tantt gerekler!
Hseyin Rahmi Grpnar'n bu roman da, teki romanlarndaki ayn artamlar, ayn aksaklklar tamak
tadr. Grpnar'n

gl ynlerini ve kendine zg ustaca


bulularn biliyoruz. Aksaklldan arasnda ise, bu eserde
nemle kaydedehileceimiz unlardr:
Olaylarn nedenleri - zetlerken bir noktasua Iaret
ettiimiz gibi- iyice aklanmamtr. Tesadfler, birdenbire ortaya klar daha sk grlmektedir. Fakat olaylar
Baba Salal'n azndan nakledildii iin olaylan anlatr
ken, onun baz yerleri atahilcceini tabii grerek, bu kusuru pek yadrgamyoruz. ok ustalkl olan konumalar
da, baz kere yersiz ve uzun olmaktan kurtlamamtr.
Grpnar bu roman hayatta iken yaynlamamtr.
Acaba, baz yerlerine dokunnay tasarlad iin mi, ilerde tekrar ele almak zere bir yana braklmtr? Bunu
bilcmeyiz. Pek de sanmyoruz.

130

DL ~STNE

AGE SIRRI LEVEND

Bununla birlikte, deerli


tanmak, bizim iin ayr bir

romancnnzn

bu

eserini

kazantr.

II. DEL! FILOZOF


Yce (mteal) bir varlk tasavvuru, ilk alardan beri
insan dncesine hakim olmutur. Evrende grdmz
eitli varlklarn g<>r;ck nitelii nedir? Hangi kudretin eseridir? Tan, dediirriz bu yce kudretin "zat" ve "sfat"n
bilebilir miyiz? Y c~;: Tanr kafamzda yaratp gnlmzde
beslediiniz bir ta,vvurdan m ibarettir? Eer yle ise,
tabiattki bu gizli kuvvetin asl nedir?
Yzyllar boyunca filozoflar bu sornlarn cevabn
bulmaa almlardr. Tann 'y inkar edenler de olnutur,
kabul cdeler de. Kabul edenlere gre, uzayp giden davann esas ziilmtr. imdi ortada bu temel zerine kurulacak baz sorunlar vardr. Tanr'y irklr edenler, yarad
ltaki byk srn aklamak zorundadrlar. Buna da are
bulmular, dncelerini birer esasa balamak abas iinde
urap durmulardr.

Dinler, Tanr'n varl esasna gre kurulmutur.


Ayrlk, bu yce varln "zat" ve "sfat"ndadr. slam dini bunu belirtmi, m'minin Tanr hakknda edinnesi gereken !>ilgileri aklantr. Kelam kitaplan, Tanr fikriyle
ilgili halisieri ve bu konuda "mtekellimin" ilc "mtcahbirin" tartmalarn kapsar. "Eyann geck val"
balsi ise, felsefenin iki byk sorunundan biri olarak ontoloiinin surlan iine girer.
Dini btn bir Mslman, evresinde dinsiz bir adam
grmek istemez. Dine kar en ufak bir kaytszl ho
grmez. Bu konuda her hangi bir tartmaya katlanamaz.
Tanr'y inkar eden "kafir"dir, "zndk"dr. Byle bir kii
mahallesine unrsuzluk getirir. Bun.unla birlikte, zaman

131

zaman byle adamlar kar, evresinin "tckfir"ine aldrma


yarak, fikrini aka sylemek cesaretini gsterir.
te romana adn veren Deli FilozofZ byle bir tipt~.
Nerede, ne zaman, na~l okuduunu, hangi ailede yet
tiini bilmiyoruz. Romanc bunlan aklamyor. Yalnz,
derin bilgisi olduunu, btn felsefe aknlarn yakndan
tandn sylyor. Roman okurken bi~ de griiy~r~z
ki, Deli Filozof, tannm bilgilcrin ve filozoflann Ckir
lerini ele alarak, insan zihnine taklan balca sorular
zerinde durmaktan ve bular uzun uzun anlatmaktan
zevk almaktadr.
nsalarn meydana getirdii kanunlar, tabiat kanunlaryle bir ekime halindedir. nsan iste~i .~a.~ar abalasn, tabiat kendi kanularna gre hukmunu sryor.
Tabiat her felsefeden daha zorludur.
Adil olan Tanr, neden ltfunu da kahnn da adalet
zere da<htmyor. Bakyorsunuz en sulu grnen genlik
"
iinde yayor,
ikbal mevkilerine ykse yor d a~ "b'd"
.a
~e
"zahid" geinen ihtiya iinde rpnyor (Bu.fkir Kadern
Cil11esi romannda da vardr).
Tabiatta bir ey ne yeniden var olur, ne de var ~la~
eyi yok etmek kabil olur. Bu kuramn yarsn md
rtyorlar: Evet, bir ey yeniden var olmaz; fakat var
olan ey bir bakma mahvolabilir.
nsan nefsinin elinde bir oyuncaktr. Gnliine bir
bir trl ;z geircmcz. IIcrcai gnllerin yaratt hcykellere kar toplnn kanunlannn ne hkm olabilir?
nsanlar iledikleri sulann gnahn talihlerine ykle:
tirler {elekten yaknrlar. Asln bulamadklar gerekler
u~uzlua yorarlar. Uursuzlk acaba kimdedir?
Deli Filo:of, P.nar Yaynlar. Hocyin Rnhni Grpnar ltlliynt: 6,
lstanbul, snet matbanll 1964, 299 sayfa fiyat 750 lturuf. E!erin yazld~
tarih: 7 mays 1931.

132

DL STNE

AGAH Sli\RI LEVEND

Gr~nar, btn bu fikirleri ortaya atmak iin, en


uy~un t~ . olarak Deli Filozof Hikmetullah' semitir. Bu
dagnk fkirler elbet birer "meviza" olarak sralanamazd.
Bunlar bir roman erevesi iinde yeri ve sras aeldike
ortaya koymak gerekirdi. Grpnar da bunu ya;mtr.
~~c~~ bu romanda tek servenle yetinmemi, birbirleriyle
~~g olan ve olmayan birka serveni yan yana eklemi,
boylece roman meydana gelmitir.
.Romamu banda, Deli Filozof'un "Tanr'ya itiraz"
yer alyor. Sonra Filo:;ofun ailesini tanyo1-uz. Kars, kaynanas, kyl hizmetisi, daha sonra romann iki. kahraman
olacak biri erkek, teki kz iki ouu ile byke bir evde
oturan Hikmetullah, sivri dncelerinden tr mahallenin Deli Filozof sanm verdii orta halli bir adamdr.
i gc yoktur. Babadan kalma evlerin geliriyle yaa
maktadr.

Deli Filozof, bir gn dnce konusu aramak zere


~okaklar dolarken, Sleymaniye'de rastlad bir dilenci
~e uzun uzun konuuyor. nsanlarn sapland inan zernde fikir yrtmek frsatn buluyor.
, Sonra, Rukiye Hamm'n, "zimmetine para geirmi"
oglunun hikayesini dinliyoruz. Bu hikayeyi, Rukiye Hanm,
mahalle imamna anlatarak yaknyor. Bu servenin romanla ilgisi yoktr. Y aln; Deli Filozof'un bundan hkm

karmasna yarayacaktr.
Daha sonra, mahalle kahvesinde Deli Filozof ile softa
bozuntusu arasndaki tartmalara tank oluyoruz. Filozofa
~re softa hozuntusu, dnyadan haberi olmayan, aslsz
nanlara saplanm bir zavalldr. Softaya "'re Filozof
da, sapk fikirlerinden tr evresine uursu:luk getiren,
mahalleden srp karlmas gereken hir zndktr.
.... Art~ ~o~a~a giriyoruz. Kendi halinde namuslu, ak
duunceli, y. br adam oJan Ali Senaver'in gen ve gzel
karsyle Hkmetullah'n olu gizlice sevinektedirler.

133

Delikanlnn

geceleri bahe duvarndan Senaver'in evine


girdii hile sylenmektedir. Bu dedikodu mahalle kahvesinde alkalanyor. Mahallede geri fikirli takmn temsil
eden softa, bekiyi gndererek Ali Senaver'i kahveye ar
yor. 'Karsnn Deli Filozof'un olu elebi ile sevitiini
herkesin iinde ona sylyor. Ali Senaver inanmak istemiyor; fakat sulamalarn arl altnda kahveden kyor.
Dndke, vaktiyle nem vermedii iin zerinde durmad baz olaylar hatriayarak pheye dyor.

Bir gece, evin alt katnda iki genci yakalaynca, Ali


Senaver ac geree eriyor. Kars clal'i ok sevdii iin,
piman olduunu grse hemen affedecektir. Fakat kadn
'Pimanlk duymak yle dursun, delikaniy sevdiini itiraf etmekten ekinmiyor. aresiz kalan koca, bana gelen
f<'laketi Filozof'a ap akl danyor.
Filozof'a gre, tabiatn hkm yerini bulacaktr. s
tcrncyen bir kadm iUh bayle tutmak mmkn deildir.
Kadn sexbest brakmaktan baka l\re yoktur. Fakat
.u , Ali Senaver iin bir lmdr. Filozof'un verdii salkla
l:l i\l'i bir sre mahalleden ayrmak iin, Emirgandaki
d lsnn evine gtryor.
te yandan elebi, ne babasnn tlerini dinleyecek,
.. ,. u glne meam anlatacak haldedir. cUl'i bulunduu
y,l ot kan:yor. imdi, kadnn kocasyle delikanlmn babas
luu;aldaru peinded.i:.

Filozof'un edindii bilgiye gre, delikn l il<' kz kumara dadanmlardr. Ne olduu belirsiz kulnY-ln la gece gndz kumar oynmakta, o pansiyondan
l puMi yona dolamaktadrlar. Bir mektup faciay anlat
l "' . ,:lclii yaralanm, clal de haydutlar tarafndan kani
., ,. ~, . KHn ilc baba, hastaneye koup elehi'den durumu
IIJ.I " ' " iyul . Delikanlnn yaras hafif olduu iin hastane, ,., :llt ,:k yor. imdi delikanl ilebirlikte kii,kadmn
llclu ~u ycri aramaktadr.
l' l, t kndn de gccrse ldnin olacaktr? Ne koca

134

AGAH SiliRI LEVEND

vazgciyor; ne de ak. kisi de direniyor. Bir gn anszn


kocan vazgetiini gryoruz. Delikanl sevin iindedir.
Ancak bu cmert kocann: "Sen de gnn birinde benim
durumuma dersen ayru anlay gsterecek :nisin ?" sorusuna cevap vermiyor.
Bir gn kadndan gelen bir mektup, onun gizli bir
evde kapatlm olduunu bildiriyor. Ama ip ucu vermiyor.
kinci mektup bulunduu yeri aydnlatyor. kii evi
basp clal'i, kendisine yardm eden Arap Dad ile birlikte
karyor. clal ile elebi evleniyorlar, mutludurlar.
te yandan Filozof'un kz Caize, yakkl fakat isiz
gsz, serseri bir delikaniy seviyor. Deli Filozof evlenmelerine raz olmaynca genler kayor, sonra Filozof'un
affetmesi zerine eve dnyorlar. elebi kars clal ile,
Caize de kocas Umrani ile babalarnn Koska'daki evinde
barmyorlar.

Filozof'a piyongodan 25.000 lira ila-amiye kmtr.


Bunun yars ilc Erenky'c yakn bir yerde iftlik alarak,
iftliin uursuz diye tannm byk kkne hep birden
yerleiyorlar.

ok gemeden clal ile Umrani seviiyor. Bunu sezen


elebi ile Caize, lgnca dnerek akJ almak iin babalar
na kouyorlar. i daha nceden sezen Filozof, ayrlmaktan
baka are olmadn, direniderse balarna gelecek felaketi
anlatyorsa da dinletemiyor.
Babaa veren iki karde, sulular zehirlemeye, onlar
ldkten sonra yaamayacaklarna gre, ayn zehirden
kendileri de iip lmeye karar veriyorlar. Bu, alndktan
bir yl sonra etkisini gsteren bir zehirdir. Drd de, bir
hafta sre ile ayiarna katlan bu zehiri, iki karde bile
bile, tekiler bilmeyerek ahyor. ki kardein, kendilerini
zehiriemek teebbsnde bulunduunu Arap Dad'dan
renen elal ile Umrani, bir gn Dad'y da alarak evden
kayerlar.

DL S'l'NE

135

Uhadklar bu son felaket zerine yine babalarma

koan iki karde, durumu itiraf ediyor. Baba, vaktiyle

syledilerini hatrlayarak, unutmaktan baka are olmadn anlatyor. Bir yandan da kendilerinin haberi olma~
szm, yemeklerine koydurduu panzelirle, ouklar br
yl sonra urayacaklar lm felaketinden kurtanyor.
Babalarnn bu teebbsn bilmeyen kardeler, yaklaan
lm bekliyorlar. Rakiplerinin lmyle intikamlarn
alm, kendileri de lmle cezalanm bulmu olacaklardr.
Yl tamanlanmak zere iken, D:d'nn lclal'den
getirdii mektup, kaaklarn halini ortaya koyuyor. kisi
de sefaJet iinde bulunmakta, nedeni bir trl anialmayan
sanc iinde kvranmaktadr. Sevgi yerine, imdi birbirine
kar tiksinti balamtr.
ki karde, intikam saatn yaklatm anladklar
iin memnundur. Fakat neden zehirlenme kendilerinde
balamamtr? Kardeler yine babalarma koup durumu
bildiriyorlar. Filozof, panzehirle kendilerini kurtarm olduunu, zaman getii iin onlar kurtarmaya imkan kalmad
n anlatarak sabretmelerini sylyor. Fakat bunlar salre
decek halde deildir. lmeden nce, sevdiklerini bir kere
daha grebilmek iin ldnyorlar.
elebi hemen bir otomobile atlayp clal'in bildirdii
adrese gidiyor. Sefaleti gzleriyle gryor. Her ikisinin de
birbirinden tiksindiini kendi azlarmdan iitiyor. Bunlar,
Dad ile birlikte alp kke getiriyor.
Bir ka gn sonra hastalarda, iyi bak lna sonucu
olarak iyileme belirtisi grlyor. Her ikisi de, iledikleri
sucun cezasm ektiklorine inanrnaktadr. Vicdan azab
ve' pimanlk iindedir. Fakat gnler getike, clal ile
elebi'de ve Caize ilc Umrani'de yeniden bir. gnl yakn
h~
., beliriyor. clal hizmeti, Umrani de bir kle olarak
kkte onlarn yannda bannnaya razdr.

136

137

AGAR SIRI\1 LEVEND

DL STiJNE

Fakat bu iyilik uzun srmyor. Gn gelince, nce


Unrani, sonrada cliil lyor.
"Ey Ademolu, dnyalar verseler kanmazsn. Cilan
yutsan doymazsn. Etrafnda alktan lenlere acmazs.n.
Sen ve seninkiler siz toksunuz ya ..."
"Haniyet, insaniyet, merhamet, efkat gibi kelimeler
uydurmu, fakat ninalarn bsbtn unutmusun."
"Karmdakini ldrp onun postuna girmek, vatanna,
mlkne, karsna, cvladna, hereyine malik olmak."
" ...medeniyetle insaniyet birbirine o kadar a hakyor
larki, bu arpmalarda galip kanlar kahramanlklarn
kasidelerle verler; malflp denler hakszlktan ikaycti."
"Beerin yl!ln daima zt ifadeli bu iki maske ile
rtl 'greceiz. MalUbu galihin yerine geirirsek ayn
zalimane azametle marur grrz. Kime acyacaz? Hangisine ta 'nedeceiz."?
"Nceye gittiimizi diinmezdcr evvel, nereden geldii
mizi hatrlamaya uramalyz. Hi phesiz bugnk
insan geirdii isihalelerden evvel hayvand. Hala vcudumuda kurt ve ay ile akrabalnz msbit nianeler

Kitabn bamda Tanr'ya seslenerek "kalplerini nifak


ve ikakla dopdolu yarattn mahlfikaun byle boaz

tayoruz."

"Hepimiz hususi menfaatin uayz. Urouma yararlk


gstermeye allmamz yine bir ahsi menfaat iindir."
" ... tabiat tam tesviycde akl yaratmyor. Hi birimiz
tam akll deiliz" .
"Cinnetten bsbtn kaabilmek mmkn deildir.
Mesele ona kendimizi yardan fazla kaptrmamaa ut,tTa
makr."

"nsaniyetin ban dndren ite byk cinayet

para ... "


"Srf bunlardan lczzct aramaa uraanlarn-ounluk
lukla bedbaht olduklarn gryoruz."
"Bu hakikatten ibrct almak iin hayat ac misalleric
doludm, fakat insanolu frsat dkn bir krdr."
am:

Ak-,

h rs,

boaza brakp da ortadan ekilmek olur mu?" diye ~~kna.n


Deli Filozof, kitabn sonunda insanlara auyor. uphesz
asl "Miisebbihl'l-esbab" unutmu deildir. Fakat olu

ilc kznn birer katil olduunu grdkten sonra, bu kadar


abalad halde onlar diledii gibi yetitiremeni, bu
felllketi nleycmeni olmaktan duyduu ac ile kolu kanad krlm, sesini deitirmi, alay brakarak aresizlik iinde boyun emitir. nsanlarn azgn ihtiraslann
nlemek mmkn olmuyor.

Yksek felsefeye dayanan bu dnceler, phesiz


romann snrlarn ayor. Fakat grlyor ki, okurlarn her eserinde "avami athyyat" arasnda yksek
bir felsefeye doru ekmeye uraan romancmz, bu kez
Tan n fikrini ele aln, ona ilikin birtakm sorunlan da
bu ana fikre ekleyerek: eserini meydana getirmitir. Bu dncclerden ounun romanla ilgisi olmadn sylemek
yeri nde olur.
Grpnar'n btn eserlerinde, kiileri konuturmada,
tipleri yaratmada, olaylar sralayp canlandrmada gsterdii
ustalk, bu eserde de grlyor. Bileik bir tip olarak birok
romanlannda yer alan enesi dk kaynana, zaman zaman
araya girerek, konumalaryle olaylara bir eni veriyor.
etin felsefi fikirler arasnda dudaklarda bir glmseme
yaratarak arl dauyor. Sleymaniye'deki dilenci,
Rukiye Hanm, imam, mahalle kahvesindeki eitli tipler,
ayn derecede ilgintir.
Ancak bu canl tipleri yalnz d grnleriyle, olaylar
da yzeyden tanyoruz. Romaun balca kahraman olan
ol an Deli Filozof'un nerede ve nasl yetitiini bilncdiimiz
gibi, olu elebi hangi okulda okumutur; ne i yapar? Ali

138

DL STNJ>

AGAH SlRRI LEVEND

Senaver nerede alr? Bunlar hakknda da bilgimiz yoktur.


Ad geenlerin hepsi de ii gc olmayan birtakm insanlardr. Geri Ali Senaver'in de, elebi'nin de ide olduunu
romanc bize sylyor. Edindiimiz bilgi bundan ibarettir.
Fakat, Filozof'la olu ne zaman urasalar Ali Senaver'i
evinde bulurlar.
Ali Sonaver'in acyarak alp yetitirdii, sonra kendisiyle evledii clal'in romann sonlarna doru Franszca
eser okuduunu gryoruz. Bu bilgiyi nasl edinmitir?
Bunlarn hepsi bizim iin gizli kalyor.
Karsn ldrasye seven, ihanetini gre gre ondan
vazgemeycceini syleyen Ali Senaver, gnn birinde
ani bir kararla karsn akna brakveriyor. Bu duygu
deiikliinin biz asl nedenini renmek isteriz. Koca,
nasl bir i ekimesinden sora bu sonuca varmtr. Romancnn, bu ruh . halini, geirdii evrclerle gstermesi gerekir.
Aklar, Grpnar'n btn romanlarnda olduu gibi
hep Jgncadr, seven sevgilisinden baka hi birey grmyor; her eyi unutuyor ve akn ebedl olacan sanyor.
Akn geirdii evrelcr, birbirini izleyen olaylarla panorama
gibi gzlerimizin nne seriliyor. Fakat onlar yaratan
ve yaatp srdren nedenler hep karanlktadr. rnein
elebi'nin c!al'i ldrasya sevdiini, kendisini tanmadan
nce bakalarndan reniyoruz. Bu sevginin lm gze
aldracak kadar azgn olduunu da kendinden iitiyoruz;
olaylar da bizi bu sonuca doru gtryor. Ama elebi
Iclal'i nasl ve nerede grd, bu sevgi nasl balad, nasl
kkleti, bunu asla bilmiyoruz.
Olaylar heyacanla izlerken birden durakladmz,
kiilerin gereksiz gevezelikleriyle irkildiimiz de oluyor.
Grpnar bu romanda da ttilatlara taklnay unutmuyor. Bunlar hep romann aksayan ynleridir.
Bununla birlikte, toplum hayatmzn, bu romanda
da eitli ynleriye ustaca tasvir edildiini gryoruz.

139

Romancmz, okurlar merak ve heyecan iinde srklerneyi kendine ama edinmi deil midir? Hi duraksamndan

syleyebiliriz ki, bu romannda da amacna ulamtr.

(Trk Dili, say 157- 160, ekim- ocak 1964- 1965)

'

'

';

DIL STNE

141

Bizim kuaklar, Fikrct'i Merutiyetten sonra ortaya


kan "Sis" manzumesiyle tanmlardr. zgrle kavu
tuktan sonra "Sis"e kar yazd "Rcu", bunun yannda

TRL YNLERYLE TEVFlK FKRET

airlerle

yazarlar, eserleri ve kiilikleriyle kendi devirrini temsil ettikleri oranda edebiyat tarihisi iin nemlidirler. aianna vurduklan damga ve arkalannda braktklar
izle, kendi devirlerini aanlar da vardr. Bunlar, alar getike hcykelleirler. Zamann, zamanla deien akmlarn,
onlarn kiilii zerinde etkisi olamaz. Ali ir N eva! bu tip
kiilerin banda gelir.
Escrlerinden ok, temsil ettikleri fikir, beni.nsedikleri
lk ve bu uurda atklar sava hakmndan adlann
unutamayacanz kiiler de baka bir kmeye girer. Namk
Kemal'i buna rnek olarak gsterebiliriz.
Yaad devrin sanatna kiiliiyle yn veren, getirdii
yeniliklcrle edebiyatn ufkunu genileten ve devrini yetki
ile temsil eden kiiler de edebiyat tarihinde nemle yer
alr.

Ahlak, karakter, zde ve szde doTuluk, tarihl kiilere


baka bir deer kazandrr. "imiyle limil olmak" sz,
bu gerei belirtmek iin sylenmitir. te Tevfik Fikret
bu sonuncu kmeyc girer. Hem edebiyatnzdaki yeri,
hem de hakszla boyun emeyen salam karakteriyle
bu vasfa hak kazanmtr.

ok snk kalr.
. ,. . .
.
Daha sonra Fikret'in "Tarih-i Kadm elmze get.
Bu yzden aire dinsiz damgasnn vurulduunu grdlt.
Bu konu zerinde ayrca durulahilir. Ancak unutmayalm
ki, ai rlerin i .)emleri ok engin ok karktr. Tek eser!c
bu alemin iine girip kesin yargya varmak kolay o~maz.
Baka eserleriyle de kyaslamak gerekir. Her hald- Fikret,
" fisk u fcur" iinde yzdkleri halde "dindarlk" taslayan iki yzl tiplerden deildir.
I e "Han-
Fikret'in "Doksan Bee Doru " nanzumesy
Yana"y yazd zaman birlikt.c ~aadk. ~ir~klann~n
trl nimetler peinde iktidarn etene sanldg br devr
<lc, airin bu haykr baka bir nem tayordu. Tek kalan
lu ses, "ttihat ve Terakki" merkezinin kubbesinde uzun
zaman ulad durdu.
Fikret'tc-nerden gelirse gelsin- baskya kar hep
bu tepki grlr. air sava deildir. ~akszl~ kar~
Radece "isyan " halindedir. Coar, fakat yne kend bend
iinde

kalr.

. .

Zamann Maarif Nazu Emrullal Efendi'nin bir cmrn

gereksiz bularak Galatasaray Sultanisi Mdrlnden


kiidii'.' zaman air yine ayn "isyan" gstermiti. Fikret,
e
.,
,
" f
Ayan'na ekilip Kolleide ders ald zanan:
r anm
cb dil-i tabyyet etti" derken, kim bilir ne kadar ac du!mu~
mutur? Derin bir sz, ac bir burukluk, hu drt kelimelk
t\limlede gizli deil midir?

Rubab- ikeste'nin bana koydugu:


Kimseden iimnid-i feyz etmem dilennen perr U bal
Kendi cevvim kendi eflkinde kendim .irim
lnhina tavk- esareten girandr boynuma
Fikri hiir, irfrm hr, vicdan liir bir airim

142

AGAH SIRRI LEVEND

Kt'as~, airin yersiz gururuna verenlerde grld.


B~ gurur h de yersiz deildir ve Fikret ite budur. Ka
.

a"ir bunu sylemi ve syledii gibi olabilmitir.


Onun:
Toprak vatanm, nev'i beer milletim, insan
1nsan olur ancak bunu iz'anla
. , inandm

Bcy~tinden t~ airi hrpalayanlar oktur. Ar

solcular se bu heyt boyuna smrrler. Halbuki bu dn


ce, o zamanki fikir akmlarnn etkisi altnda Bat'dan aktanlm . szden baka bir ey deildir. Fikret'in, btn hayat
boyunca yurdu iin nasl titredii, ulusu her an ba yukanda grmek istedii, btn iirlerinde aka grlr.
ok ktmser olan Fikret, "Bu memlekette bir gn
sabah olursa... " diye, zaman zaman tereddte dsmekten
kendini alamamtr. Fakat asl inancw sonund'a yle
.
. : "Evet, sabah olacaktr."
hertyor
Olunu yabanc lkelere gnderirken, onun yurduna
avu ~vu_ ~ur getirmesini dilemitir. Zavall air bu yzden
de talhszdir. Bereket versin bu acy grmedi; yoksa. dayanamazd. Olu iin yazd iirler meydandayken bu
konuda onu suluyalilir miyiz?
.
. E~e~iya:. t~r!hinde~ y~rine gelince: Fikret "Edebiyat-
cedide nn rru, Halt Zya da nesrini temsil ederler.
Fakat Fikret, bu edebi topluluun bandadr.
Eski edebiyattan yeni cdebiyata geite inasi, Namk
~e~al, Hanit, ~krem birer basamaktr. Yeni edebiyata
fikr, ruhu, ekli ve kapsamyle Batl karakteri veren
Fikret o~m.utur. Onun iirlerinde bugn eski olarak griilen
ancak dildir. Bu da yalz kelimeler bakinndandr. yoksa
deyi ve aniat yine yenidir.
Servetifnuncular, szleri, yazlan ve edebiyat anlaylanyle yle sekin bir topluluk meydana getinnilerdir

DL STNE

143

ki, ne kendilerinden nce, ne de daha sonraki devirlerde


byle bir kmeleme griilehilmitir.
Onlar sanatta aristokrasiyi henimsemiler, okurlarn
azm ve zn aramlardr. Dilde geleneki kalmalar
da bundandr. Bu anlay elbet bugnn eilimine ,uymaz.
Ama zamann zellii ve Bat edebiyatnn etkisi gz
nne alnrsa, byle bir edebi devrin gelip gemesi edebiyat tarihimizin iin kanlmaz bir evre saylr.
Onlar, yalz sanat anlaylanyle deil, yaaylar,
giyinileriyle de, zamann eski edebiyat temsil eden gen
kuaklarndan ayrlrlar. Bu sinobizm deildir. Onlara "dekadan" diyenler oldu: Fakat zppe diyenler kmad. lerinden
en gze arpan Cenap'tr; en derbederide Rauf... Fi.kret
tekilere gre hatta biraz babayani saylr. Fikret sanat
anlaymda trl aamalar geirmitir. Rubab- ikes
te'de, sanatnda titiz bireyci bir air olarak grnr. Haluk'un Deferi'nde, setii konular ve ileri srd dnce
leric topluma yararl olmay ama edinen bir airdir. er
min'de ise, ouklara kadar inmitir. Her eserde de dil
ve deyi, konunun ve amacn gerektirdii nitelii tar.
s a nat ile toplum arasnda kurnlan bu ilikide, sosyal olaylarn etkisi aka grlr. Bunun ok mutlu bir gelime
olduunu kaydetmeliyiz .
Fikret'in iirleri, dile (Osmanlcaya) tasarruf, aruzi
ustalkla kullanma, yapda salamlk bakmndan kusursuzdur. Eski rin nsra ve beyit btnln kran, nazm
deyiine kvraklk veren, iire ahenk, ruh ve tabiat getiren
Fikret'tir.
Fikret topluma krgm ve bundan tr de kskndr.
Daha dorusu, topluma deil, toplum iinde densiz davranlaryle huzuru bozan kiilere kar krgndr . Keke
daha az krgm ve hi kskn olmasayd da, bir savac olarak tiksindii kiilere kar meydan okusayd, diye dne
biliriz. Ama bu bir karakter iidir. Fikret ancak bu kada-

144

AGAH SIRB.I LEVEND

rn yapabilmitir. Eer bu haliyle savaa giriseydi, ezilir,


inenip giderdi.

: Fikret ne yazk 1 ki bir Namk Kemal olamamtr.


~a zulme alk tutaniann karsnda o, salam karaktcryle her zaman tun bir heykel gibi grnecektir.

(Trk Dili, say 168, eyll 1965)


AL R NEVA

Nevai XV. yzylda Orta Asya'da gelimeye bala


yan aatay lehesinin en byk airi, Trk edebiyatnn
en nemli, en deerli bir kiisidir.
Nevai yalnz bir air deildir. leri griii fedakar
bir devlet adam, geni dneeli bir mslman, inanm
bir tarikat adam, iiri ve sanat koruyan bir Trk dn
r, Fars dili ve edebiyatnn yaygn olduu bir devirde
Trk dilinin zenginliini ve stnln ileri sren bir
nilliyetidir. Nevai'yi ite bu alardan incelemek gerekir.
Genel Durum:
Nevai'nin hayatna ve sanatna gemeden nce, onun
yetitii devri ve o devirdeki Trk dili ve edebiyatnn
durumunu birka cmle ile gzden geirmekte fayda vardr.
Timur . 1405'de lnce, byk Trk npaatorluu
birdenbire dalmaya yz tutmutu. Timur'un oulilanndan
kendi salnda lm, yaln?: kk olu ahruh kalrut. ahruh, kadelerinin oullaryle arpmak zorunda
kalru, sonunda Horasan ile Maverannehir'i elinde tuta
bilmiti.
alruh, Horasan'n

merkezi olan Herat' merkez yapm, Maverannehir'in merkezi olan Semerkant'n valiliini
de olu Ulu Bey'e brakmtr.

'

146

AG.i SUU\1 LEVEND

ahruh'un saltanat 43 yl srm ve 1447'de lnce

yerine Ulu Bey gemitir. Fakat yine yurdun her yerinde


ayaklanmala balam ve Ulu Bey, bata olu Ahdllatif olmak zere biroklanyle savamak zorunda kalm
ve iki yl kadar ekimeden son-a, olu Ahdllatif tarafn
dan ldrlmtiir. Biraz sonra Scmerkant' Ebu Sait
eline gciruitir.
Bundan sonra Herat'a nce Ebiilkasm Babur, onun
1457'de lm zerine de Ebu Sait hakim olmutur. Onun
1469'da Azerbaycan'daki Karaba'da ldriilinesi zerine
llerat'ta gen Hseyin Baykara saltanatn illh etmitir.
Bir aralk ahruh'un tonnu Mirza Yadigar Mehmet,
Uzun Hasan'dan ald kuvvetle Herat' ele geirmise de,
Baykara Yadigar' ldrerek Herat'a hakim olmutur. Baykara'nn saltanat 40 yl srmtr.
Edebi Durum:
Orta Asya'da Timur'un hakim olduu lkelerde edebi
dil Farsa idi. Trk airleri Farsa kaside ve gazel sylemckle kendilerini tantmaya alyorlard. Saraylarda ve
aydn evrelerde Farsa yazlm eserler srmde idi.
Byle olmakla birlikte, XIV. yiizyhn ikinci yananda
Trke yazan airler de grlm ve aatayca gelime
yolunu tutmutur.
XV. yzyln ilk yarsnda Sekkaki, Atayi, Eniri,
Geda)'i, Ahmet, Haydar ve Lutfi n kazanm airler arasndadu. Nevai Lutfi'yi devrin en byk airi olarak anar.
Onun baz gazellerini tahmis etmitir.
te Nevai'nin iledii dil, bu airlcrin kulland dildir.
Nevai'nin

Hayat:

Nizarnettin Ali ir 17 rama.z an 844 (9 ubat 144l)'de


Herat'ta domutur. Babas Kikine Bali ya da Kikinc
Babadr adnda biridir.

DL STNE

147

Babadr 1447'dc ahruh'un lm zerine


. ki
K
ne
.. ..

AI"
ortalk karnca, henz alt yanda olan kuuk oglu

ir'i yanna alarak, Irak'a gitmek zere kervanla yola


knt.r.

k.

Be yl sonra Ebiilkasm 1452'dc Borasana ha m


olunca, Kikine Balndr olu ilc yine Hernt'a dner~~
Eblkasm'n hizmetine girmi, bir aralk Scbzvar cmr

de

olmutur.

,
Ali ir bu kez babasyle birlikte gitmeyerek Hcrat t~
kalmt.r. Eblkasm gerek Ali ir' e, gere~. s~.t- ka:de
olan Mirza Hseyin (Sultan Hseyin Baykara) n ogrcnmlc
rine ok yakn ilgi gstermi, onlar da bu hevesle Farsa
ve Trke rler sylemeye balamlardr.
..
.
Ebilikasm 1456'da l\lehet'e giderken :l'iirza Huseyn
ile Ali ir'i de birlikte gtrmtr. Ebl~as:m 14~7'~e
Mehet'te lnce Mirza Hseyin :l1erv'e g~, . Ali r
ise Mehet'te kalarak renimine devam ~t~tr.
Eblkasm'n lmnden biraz sonra Kkine Babadr
da lnce, Ali ir'i, Timur slalesi emirlerinden ~e~yit Hasan Erdeir korumu, ona baba efkati gsterntr.
Ali ir babasnn lmnden sonra Herat:a d~ne~e~
Ebu Sait'in hizmetine girmiti. Fakat Ebu Sat Ali r C
bir trl gvenememitir. Onun, kendisine kar ayakl~_nm
olan Hseyin Baykara'nn yakn arkada olmas, bu guvensizliin balca nedenlerindcndir. Hatta AI~ ~~r'~ d~y~~n
olan air K!lbili ile Garibi'yi de ayn kuku le oldurtnutur.
llerat'ta l?arnanayaean anlayan Ali ir, Semerkant'a
..,itmi orada l'trenimine devam etmitir.
D
D
.
'
Ali ir'in Semerkant'ta
ne kadar kald"gu bil ruyo~uz.
Ancak 1466'da onun llerat'ta olduu anlalyor. Bu ta~lh~c
La'li slalesinin Bedalan ayaklanmas olmutu. Ali r
onun zerine llerat'ta kalmak istemeyerek ikinci kez Scuerkant'a gitmitir. Onun Seyyit Hasan Erdeir'e yaz~
manzum mektup_hu zamanda kaleme alnm olsa gerektr.

148

D~ STNE

SlRRI LEVEND
AGAH

Ebu Sait Karakoyunlular'a yardm iin gittii Karaba'


da 1469'da ldrlmesi zerine, Sultan Hseyin Baykara
Herat' alarak Horasan'a hakim olmutur. Ali ir o tarihlerde
Semerkant'ta bulunmakta idi. Baykara Semerkant'ta vali
olarak bulunan Ahmet Mirza'ya mektup yazarak eski arkadan istetmi, bylelikle yola kan Ali ir, Sultan Hseyin Baykara tarafndan IIcrut'ta karlanmtr. Nevai
de, hayrama rastind iin, yeni Sultana HiUliye kasidesini sunmutur.
Nevai'nin ilk kabul ettii grev mhrdarlktr. Fakat
o hu greviyle deil, Sultana olan yaknlyle tannmtr.
Nevai'nin Sultana ilk hizmeti, yurt ynetiminde gsterdii anlayla olmutur. Baykara Ncvai ilc birlikte Est~rabat'ta bulunduu srada, Hcrat'ta vergi ileri yznden
hr halk hareketi olmutu. Baykara bu hareketi iddetle
karlamak istemi, Nevai ise, araya girerek yolsuzluk
yapanlarn cezalandrlmasm salam, bylece halkn
sevgisini kazanmtr.
Onun asl byk hizmeti, Yadigllr Mehmet olaynda
grlmtr; ahruh'un torunlanndan Yadig1h Mehmet,
1469'da Uzun Hasan'dan ald kuvvetle Herat'a yrmse
de, Baykara tarafndan pskrtlmtr.l470'de Herat'ta
kan bir kargaalk yznden Baykara ehirden uzaklanca, Yadigar Mehmet bunu frsat bilmi, Uzun Hasan'
n yollad kuvvetle kolayca Herat'a girmitir. Bir sre
sora Herat rlerine gelen Baykara, Y adigar' kaleye kapanmak zorunda brakn, geceleyin de kale yi kuatmtr.
Askerlerin kaleye girrnee cesaret edemcdikleri bir anda
Ncvai yanna ald iki erle gizlice kaleye trmanni nbet~
ilcrin bulunmamasndan yararlararak yaln kl' saraya
girmi, Y adigar' iki masas banda szm bularak yakalayp Baykara'ya teslim ctuitir; Y adigar da hemen ldrlmtr.

Nevai 1472'de emir (divan bcyi) olmutur. Bu yeni

149

grevi onu devlet ileriyle daha yakn dan ilgilendirmeye


gtryordu. Devlet kt adamlarn elinde idi. Vergi adaletsizlii, ynetirnde yolsuzluk ve zulm halk bktrmt.
Saray entrikalar aln yrmt. Nevai bunlara gz
yumacak yaradlta deildi. Onun iindir ki, grevi banda
bulunduu srece bunlarla uram, bu yzden birok
dman

kazanmt.

Bunlardan biri, naihlikle grevlendirilmi' olan Mccdettin idi. Nevai grevi boyunca bununla ekimek zorunda
kalmtr. Mecdettin bir aralk gzden dmse de, yine
Baykara'ya sokulmak y<>lunu bulmutur.
Nevai 1476'da Cami'nin iradyla nakbendi tarikatna

girmitir.

Aevai l487'de Esterabat valiliine gnderilmitir.


Bunun balca nedeni, }1cedcttin'in tekrar grevi bana
getirilmi olmasndadr. Nevai iin bu bir gzden dme
dir. Nevai bu grevde on be ay kal n, sonra Sultann
emriyle tekrar Herat'ta yerlemitir.
1489'da Nevai babas gibi sevdii Seyyit Hasan Erdcir'i kaybetmitir. Bu Ncva1'yi ok zmtr. Baka bir
iiznt de, Nevai'nin kardei olan Dervi Ali'nin Belh'dc
vali bulunduu srada ayaklanmasdr.
Nevai 1489'da divan beyliinden ekilmi, artk "Mukarreb-i Sultan\" olarak Baykara'nn yaronda kalmtr.
l490'da Mecdettin tekrar gzden dm ve Herat'ta
lmrnamayaean aniayarak karnsa da, l\1ekke'ye giderko yolda ldrhutr.
1492'de Cami'nin lm, Nevai iin yeni bir ac olmutur.
1497'de Baykara ile byk olu veliaht Bediuzzaman'n
nrus almtr. Nevai burlar bartrmak iin ok alm
iH" de, Baykara'nn iki yzl davran yznden baa.
Hnlyamamtn. Hele C$ir edilen Bediuzzaman' olu
Moinct'in Herat saraynda ldrlmesi zerine baba ilc
u~uln aras bsbtn gcrginlemitir.

150

DL S'l"'NE

AClH SII\1\I LEVEND

maktadr.

ve Herat'tan uzaklamak
iin Mehet'e gitmi ve oradan Baykara'ya gnderdii
bir mektupla Hacca gitmek iin izin istemise de, Baykara'
nn yoUann tehlikeli olduunu sylemesi zerine vazgemek
zorunda kalmtr.
1499'da Baykara ile Bcdiuzzaman barmsa da,
Nevai zerinde bu hal byk bir etki yapm ve saltanatn
geleceinden umudunu kesmitir.
Nevai'in son zamanlarda salda bozulmutu. Y al
nz ruhca deil, vcuta da hastalanmt. 1500'de Bay
kara'nn Esterabat'dan dn srasnda bir kalp bunalm geirmi ve Sultann elini ptktcn sonra yere
Nevai bundan ok

zlm

ve

toplayarak 4 divana ayrlllltr.

Garaib's-Sgar
8-20 yalan arasnda syledii iirler,
Nevadirii'-ebab 20-35 yalan arasmda syledii iirler,

Bedayiu'l-Vasat 35-45
Fevaid'f,-Kiber 45-60

Kiilii:

henz oukken r sylemeye


balamtr. Bunu kendisindon reniyoruz. ocuktaki bu
r merak ailesinden gelmitir. Babas Kikine Bahadr,
Herat'taki evinde sk sk airleri, resanlar, musild stadlarn toplar, meclisler kurarm . Daylar Kabili ilc Gaibi de tannm b icr airdir.
Nevai'nin divau ilk kez bir r merakls tarafndan
toplanmtr. 1465 tarihini tar. air o zaman 24 yandadr.
airin kendisinin tertip ettii ilk divan Bedayi'l
- Bidaye adn tar. Bunu ne zaman tertip ettiini bilmiyoruz.
Fakat Baykara'wn tahta getii tariliten sonra tertipiedii
ne gre, 1469 ylndan sonradr.
airin ikinci divan da Nevadir'n-Nihaye adn tar.
Bunu da ne zaman tertiplediini bilmiyoruz. air o tarihten
sonra gazel yaznamaa kara vermitir. Yalnz herhangi
bir esinle ara sra beyitlerle, matlalar syleyip bunlan saklaNevai 8

gelince bunlar tamanlayarak

Hazayin'l-Maan ad altnda

Eski arkadann bu haline zlen Baykara, onu kendi


tahtravanna bindirerek Her:t'a getirmise de, Nevai
kurtulamam ve 3 ocak 1501'de hayata gzlerini kapamtr.
Sanat

sras

ziyan olmaktan kurtaracaktr.


Bu alma 50 ile 60 yalar arasndadr. Bir yandan
Bayka-a'nn, bir yandan da Cami'nin tavsiycsiyle iirlerini
tamamlaynaya balam, bunlan eski yazdklan yle birlikte

ylm tr.

Nevai'nin

leride

151

yalannda

,:

yalan
yalan

arasmda syledii rlcr,


arasmda syledii iirler.

Nevai'nin ilk d.ivan olan Bedayi'f,-Bidaye iin bir


dibace yazmtr. Bu dibaee Garaib's-Sgar nsallarnn
bamda bulunur. kinci divan iin de bir fihrist yazmsa
da, bu mcydanda yoktur. air Hazayi'l-Maan iin
de bir dibce yazmtr ki, bunun Trkiyede tek shas
Nuruomaniye Kitaplnda 3999 numaradaki kitabn
sayfa kenarlarndadr. Neva1'inn hayat bakmndan ok
deerli bilgileri tamaktadr.
Nevl'nin bir de Farsa divan vardr ki, bunun da
iki nshasmdan biri Nuruosmaniye'de teki de Trk-s
Him .Mzesindedir.
Neva:'nin asl byk eseri Hamse'sidir. Nevai Hamse'ye
1483'de balamtr. Bu tarihten ok nce Seyyit Hasa
Erdeir'e yazd manum m ektupta Herat'm takdirsiz-
liinden bahsederken: "Firdevsi eJ,..name'yi 30 ylda meydata getirmi, bu benim iin 30 aylk itir." demekte, Nizamt'
nin Hanse'sinden bahsederken de : "Onun 30 ylda ya>t
u ben iki ylda yaparm" diye viinnektedir. Ncvai
~crel..-ten dedii gili yapm b e mesnev1yi 2 yl gibi ksa
h i zamanda bitirmitir.
Nevai'nin Hamse'si Nizani'nin Hamso'sine cevaptr.
"icvai mcsnevtlerini hayli deitirmitir. Dirinci mesnevisi
clan Hayret'l~brar, Malzenii'l-esrar'a cevap olmakla

152

153

AGAH SIRIU LEVEND

DL STNE

birlikte, makalelerin ve hikayelerin hepsini yeniden kaleme


almtr. Vezin ve ekilden baka asl ile hi bir ilgisi yoktur.
Nevai ele ald. konular daha ok zamann sosyal hayatn
dan semitir.
kinci mcsncv1si olan Ferhad ii irin'de bu deiiklik
daha aknr. Nizami Husrev'i belli bal kahraman olarak
tasvir ettii halde, Nevai bu rol Ferhad'a vermi, onu
gerek bir kahraman olarak yaratmtr. Nevai'deki Ferhat,
in Trkisan Hakannn oludur. Husrev, irin, apur ba
ka baka tipler olarak eserde yer alrlar.
nc mesncvisi olan Leyl vii Mecnun'da, Mccnun
bir l adamdr. Burada Meenu elbet bsbtn de deiti
rilemezdi. Fakat Nevai onu mmkn olduu kadar gerckletirmeye alm. Fazla motifleri atarak eseri toplu bir halde

alnmtr. Lisan'-Tayr, tasavvufi bir eserdir. Attar'm


Mantku'-Tayr'mdan esin alnarak yeni batan ya7-lntr.

getirntir.

Drdnc mesnevi olan Seb'a-i Seyyar da byk


deiikliklere uramtr. Nevai, Nizan:i ile Emir Rusrev'in
mesnev1lerini hakl olarak eletirmektedir.
Nevai'dcki
yedi masal bsbtn baka konulardadr. Nevai burada
tabiata uymayan motifleri atm, eseri olduka tabitl~

Hikiiyelerin hepsi bakadr .

Malbub'l-Kulub, iinde bulunduu toplumun bir aynasdr. Ahlaki bir eserdir. Nesayim'l-Mahabbe'de Cami'nin
Nefela'l-Vns'de eksik brakn Trk eyhlerini de
alntr.

Muhakeme'l-Lgateyn Trk dilinin hakl bir savu


masdr. air bu eserinde Trke ile Farsay karlatryor.

Trk dilinin daha zengin ve daha stn olduunu kaydediyor. Trke yz kelime alyor. Bular alamann citleri
dh. Trk dilinde bunlarn ayr kelimelerle belirtildii halde,
Farsada bir tek kelime ilc karlandn sylyor. Ana
dili olan Trkeyi brakarak, szde her gstermek iin
Farsa yazan genleri knyor. "Vak"tiyle ben de Farsa
yazmnm. Fakat Trkenin stnln grerek bunda
karar kldm." diyor.
Ncvai vakit bulduka tarih de yazmtr. Tarih-i Mla/N Acem ilc Tarih-i Enbiya ve Hlwma gibi. Trk tarihinden bahseden bir de Zbdetii't- Tevarih varsa da elimize

tirmitir.

gememitir.

Sedd-i lskendert de yledir. Nevai'deki skender, Nizani'nin skender'ine benzemcz. Nizami eserini Ikbal- name
ve eref-name olarak ikiye ayruutr. lkbal-name'de onu
muzaffer bir asker, eref-name'de ise bir peygamber olarak
gstermitir. Halbuki Nevai'de skender yalnz bir kahramandr. Adaletli, cesur, koruyucu ve yapc bir hkmdardr. Yalnz eserin sonuna doru onun hem veli hem cbi
olduunu bir sylenti olarak kaydetmektedir. Nevai sken
der'in kiiliinde, lk edindii bir Trk kahramann ya-

Ncvai iin hayatta esas gerek, sevgidir. Nevat evlenmcn:itir. phesiz sevmi, fakat daha ok sevgisini ulusa,
halka, hkmdara, dostuna ve arkadama ve btn insanlara kar bol bol gstermitir.
O, btn yazlannda halkn yararn gzetmi, eserlerini
'L'iirklere retmek ve okutmak iin yazm, hkmdarn
d oru yola gtrrnee alm vcliahta ve teki ehza<lelerc
ltl'rmadan tler vermi, hayatn bu uurda hareantr.
Onun halka kzd ve toplumu eletirdii zamanlar <la olm~tur. Fakat bu sistemler, onlara kar duyduu sevginin
laka bir teeellisidir.
O, ulusa kar sevgisini gerek Herat'ta, gerek Horasan'n
hka yerlerinde yaptrd 300'den ok hayrada gster-

atmak

istemitir.

l\'evai btn eserlerini zel bir amala kaleme alnur.


rnein Siracii'l-Miislinin,

iyice

tantmak,

yurtta~larna

onlara dini grevlerini

mslmarl.

retmek

iin kaleme

154
mitir.

ACAR SlRRI LEVEND

Herat'taki medrese, hankah ve cami n vakflar

brakmtr.

Sevdii ve sayd kiilere kar olan balln eserleriyle gstermitir. Canl'nin lmne Fara bir at yazd gibi, Hamset'l-Miitehayyirin adl eserini ya:n, babas gibi sevdii Seyyit Hasan Erdcir ile Pehlivan Mehmet
iin ayr kitaplar kaleme almtr.
O, sevmedii kiiler hakkndaki hkmlerde de do!!ru.,
luktan ayrlnamtr. Mecalis'T-Nefais'dcki hkmler buna
bire r tanktr.
Neval'nin Herat'taki evi airler, bilginler ve musiki
stadlar iir bir toplant yeri olmutur. Bu toplantlarda
iirler okunu-, tartmalar yaplr ve musiki fasllar geilirdi. Kendisinin musiki ile de ilgisi vardr. Birok besteler
onundur. ~eva\ pek oklannn rleriri dzcltni, hakemlik
etmi, dncelerini ortaya koymutur.
Nevai, gururu alakgnlllkle bhletirmesini bilmitir. O, Cami'den, Baykara ilc olundan baka kimse iir
vg ya:mamtr. Bulan da iten gelen bir sevgi ilc yapmtr. Onun vnmeleri de baka aiderinkine bezenez.
Hakl ve samimidir.
Nevai'nin etkilendii airler daha ok Nizanrl, Emir
Husrev, Cami, Sacli, I-lafz ira:i ve Attar'clr. Kendisinin
etki alan ise ok genitir. Anadolu'da birok airler onun
etkisi altnda k:lmlardr. Fuzuli ve Nedir bunlarn banda
gelir. XVI. yzyl airlerinden Cemili onun elivaruna kafiye
srasyle na:oircler sylemitir.
zet olarak diyebiliriz ki, Ncval nl bir air, deerli
bir sanat, kilmil bir insan, efkatli bir dost, dini btn
bir Mslman, yrdu ve ulusu iin rpnan bir milliyctidir.

(Trk Dili, say 173, ubat 1966)

Olmniin lik Yldniimiinde;


REFK IIALT KARAY

1908 devrini, istibtadn ar basks altnda bunalan Trk toplumunu, birdenbire kavutuu zglk havas iinde heyecanla coturmutu. Basn alann kaplaya~
aazete ve dergilerde, 1901'den beri susan tannn esk
kalemler yannda, yeni imzalar da grlyordu.
Birbirlerini henz tanmaya balayan bu genler, ok
gemeden "Fccriati Encmen- i Edebisi" ad alW:d~ haftalk Servetifiinun dergisinde toplanmlar, dergmn 997.
~aysnda (ll ubat 1325) yaymladklan bildiri ile kendilerini tantmlard.
lerinde, kendilerinden nceki 1.-ua dilde, slupta
ve sanat anlaynda izleyenler bulunduu gibi, onlara ok
a:r. ey borlu olanlar, yeni bir zevki ve anlay mjdelcycnler
d vard . te Refik Halit bunlardan biridir.
Refik Halit, Merutiyet'in ilk gnlerinde Ahmet l
tittl\' la smail Suphi'nin akamlar kard gndelik Sertifiinm;da yaz hayatma atlmtr .. O~u~. ~aftahk __ Serifiim'da kan ilk yazs, Fecriat bildmsnden onceli "Kpekler" baln tar. (say 965, 19 kasm 1325)
Bu' yaznn altmda "Milano, 7 ekim" tarihi bulunmaktadr.

156

AA}I snn LEVEND

Daha sonra da eitli yazlaryle kk hikayeleri grlmeye balar. lk hikaye "Kuvvete Kar" bahkhdr. (say
978, 18 ubat 1325) "Senede Bir" (say 996), "Hakk-
Skut" (say JOOO), "Komu Namusu" (say 1006) hikayeleri de bunu izler. Edebiyat merakllar, Refik Halit'i nce
bu yazlaryle realist bir hikayeci olarak tannlardr.
Bundan sonra Refik Halit, gerek Kalem, gerek Cem
dergisindeki yazlanyle usta bir mizal yazar olarak ortaya
kt. Artk kiiliini bulmu ve kalemindeki gcn herkese
tamtmt.

Refik Halit'i bu devirdeki yaz hayat uzun srmedi.


Cem'de "Kirpi" imzasyle kan yazl,an, ttihatlan ileden karacak kadar keskin ve dokunakl idi. Bir yl bitmeden, 25 haziran 1327'de kan 32. saysnda Cem kapatld. Ancak bir yl sonra Ahmet Muhtar Paa kabinesi
(Byk Kabine) zamannda yeniden yayruma baland.
Bu da uzun srmedi. Bahilli olayndan sonra ttihatlar
yeniden i bana geince, Refik Halit'i baka muhaliflerle
birlikte srgno yolladlar.

Refik IIalit, Sinop~~. Ankara ve Bilecik'te be yl


sren bu srgn hayatnda ~ gzel hikayelerini yazd.
Birinci Dnya Harbini siigndc geiren Refik Halit, 1917'de
mtackedcn alt ay kadar nce, o sralarda Sadrazam
Talat Paa'ya vckalct eden Bahriye Nazr Cemal Paa'nn
emriyle on gn iin stanbul'a geldi ve izin sresi uzatldn
dan bir daha dnmedi. nce Vakit ve Tasviriefkar, daha
sonra da Zamar gazetelerinde yaz hayatna yeniden
balad. Robert kolejde retmelik etti. Yeni Mecmua'da
"Hafta Musalahelcri" yazd gibi, srgn iken hazrlad
kk bikayclcrini de yaynlad.
l'tftarckc balayp da ttihatlar birer birer kanca,
Zaman'daki yazlaryle yeniden mubalefete geti. Hrriyet
ve tilaf Frkas'na girip politika hayatna kart. Posta
ve Telgraf Genel Mdrl yapt. Sabah gazetesi baya-

DL STNE

157

zarlnda bulunduu

gibi, 1922 hau~a. ~kard Aydede


dergisinde, sert yazlarna yeniden grt.
.
Bu devirdc griiltl bir h~yat geiren Refk Ha.
Lh"nan 'a kat
lit stikiiii Sava sona crnce

' sonra
H~Jcp'e yerleerek yeni eserlerini bazrlamaga ko~d~.
16 yl sren bir ayrlktan sonra ~938'de yur~a. dondu.
O .. den beri trl gazete ve dergilerde kalemn ustaca
Refik Halit 1965 temmuzunun 18'inde Hakkn
kullgun
anan
'
K
,
h at
rahmetine kavutu. te Refik Halit
aray m
ay
hikayesi ksaca budur.

Refik Halit'in yazlarnda grlen ilk zellik, kulla~d.g


d eki dile benzemcmesdr.
dilin arkadalarnun eserern

.
~ ade
Bu dil, gelecei mjdelcyen puruzsuz,
,. ve
. k.vrak
. . br
Trkedir. Asl nemli olan, Refik Halitn b br. ddad.a
bulunmadan bu yolu semi olmasdr. ~rnein ce;al Sah:r
"Tiik Dernei"ui kurarak sade Tiirkey sa~nd~gu hald ,
R f .k II l"t'in bu konuda bir iddias yoktur. teki arkada
e
a
K
T " d Mcl
lar olan Ahmet Haim, Tahsin Nalit,
pr~ uza e.
met Fuat ve ahalettin Sleyman gibi devrn belli bal
ailcri ve yazarlar ise, dilde Servetif~nuncular srarla
i;lcmislcr ve bunu sanatlar iin gerekl bulmulardr: .
1 R f"k Halit'in bir de Yakup Kadri'nin dil zellg
tc e
d I d. rnek
ni byle bir ortam iinde incelemek ve cger en r
gerekir.
. ......
Onun yazlanndaki ikinci zellik de, kuvvetl goruu,
t'ya ve tabiatta ok kez dikkatten kaan gizli ~c uucu
!!zc!Jikleri bir anda kavray ve onlar kvrak uslubuyla
"
.. _baka yazlarmdail da
beustaca
canlan drdr B u goru
il. di
lirtti"im gibi- daha ok eyann ve tabiatn dy1e g r.
O d!rinlerc inip maddenin
'
ta dahildiklermn zevkcskin
bir zeka cilvesi iinde gorup
~
. varmay yeg gorur.
.. .. Bu hal' onun hayat seven, kcyc
kinc
dir
gre rahata yaamay ngren karal.-teriden gelme .

aslm alamaya. ~b~a~tansa,

AC.M SlR.lU LEVEND

158

Bu zellik onun en ok tasvirlerinde gze arpar. Bu


tasvirlerde konuya uygun kelineler, halk deyinleri, kolayca hatra gelmeyen bulular zentisiz olarak yer alr.
Onun yazlarnda, daha ok renk, iek ve koku gibi her
an tazelik veren, itihay harekete getiren maddi eler
grlr. O, bunu yaparken tekrarlardan hile kanmaz.
Refik Halit'in birok eserlerinde stanbul zlemi kuvvetle yaar. Bir stanbul ouu olan ve eski stanbul'un
konaklarn, yallann, gezi yerlerini ve aleulerini iyi bilen
Refik Halit iin bu alacak bir ey deildir.
Refik Halit, edebiyatnda realist hikayenin bugnk anlanyle ilk rneklerini vermitir. Refik Halit'in hikayelerinde sosyal dava ve tez sz konusu deildir. O, kendi
evresinde kendi aln yazsn izleyen insanlarn ve zerlerinde durmadan getiimiz olaylarn stndeki perdeyi kal
drnu, hi bir ayrm yapmadan, onlar gzclletirmeye ya
da irkinletirmeye kalkmadan, olduklan gibi gstermitir.
Romaniarna gelince, bunlar her eyden nce birer
hayat romandr. Yaadnz ve tandmz hayat ... Refik
Halit, sanatnda titiz olmakla birlikte sanat iddias ta
maz; belirli bir sanat akm da gtmez. Sadece zevkine
uyarak, bildii, grd ve dnd gibi yazar; hi
bir zentiyc kaplmaz. Refik Halit'in rcpertuvan ok zengindir. Trk toplumunun Tanzimatan sonraki 100 yllk hayat, biltn grenek ve gelenekleriyle romanlarnda yer
alr. Bu hayat romanlar zaman zaman birer mrs roman
iteliini de kazanr.
Refik Halit, uzun uzun -uh tahlilleri yapmaktan,
ger ~ sert izgilerle belirtmekten ekinmi, sevinli ve
alml olmay yelemitir.
Romalarnda
ldr.

teknik salam olduu gili, tipler de canO, lmez tipler yaratmaktan ok, taudmz tipleri

yaatmtr.

159

DiL STNE

Refik Ilalit'in baka gl yn de nizah yazarl


dr . Onun bu alandaki yerini ve gcn lebilmek iin,
divan edebiyatndaki mizal ve hiciv anla~.n v~ bu anla;
la kaleme alnan yazlar bilmek gereklidr. Zya. Pa~a n~
Zafer- name'si bundan tr b~gnk m~zaln l~ or~eg
saylmtr. Ondan sonra da dvan edeb~atdaki mzah
ve hiciv m izleyen oldu. te Refik Hlit: art~. paslan
m ve etkisini yitirmi olan kt ..gelen~ge du_~cd~~
bugnk mizal edebiyatnn e~ gu~el ~-neklern hze
verdi. Bunlar ineleyen, ama ignelcdiklcrnden h~kas~
rahatsz etmeyen, kaba bir cinas deil, ustalkl br espr:
iinde dndren zl ve temiz yazla.r~r. S~d.e~e Ce~
deki yazlar okumak, Merutiyet devrm~ tanln~,. bell
bal olaylar ve tipleriyle izleyebilmek n. yet~r.
Ksaca diyebiliriz ki Refik Halit, o dcvrde ilk k.ez

br dil kullanan ~ kvrak slubu ve canl tasvr


ozentsz
leriyle edebiyatnza yaama sevgisini veren br ustat
olarak edebiyat tarihimizde nemle yer alacaktr.
4:

(Trk Dili, say 179, austos 1966)

'

DL STNE

161

3- Mtareke yllannda Malta'ya srlp oradan dndkten sonra Diyarbakr'da ve Ankar'da geirdii son
yllar.

ZYA GKALP VE TRK DL

Dil devriminin karsnda yer alanlar, Trk dilinin


sadelemc ve zleme yolunda geirdii evrelere dcinirkcn,
Ziya Gkalp' sk sk anarlar. Onun dil konusundaki dsncelerini beli"tcn yazlanndan heyider ve cmleler akt~np,
iddialarna dayanarak bulmaya alrlar.
Ziya Gkalp, kltr tarihimizde bir aamadr. Onun
toplumsal sorunlarmzia ilgili dnceleri, b u davalar
zerinde duranlar iin elbet nemli birer kaynak niteliini
tayacaktr. Ancak Ziya Gkalp'n dncelerini ele alr
ken, onun kiiliini, kiiliini meydana getiren ctkenleri,
yaad devrin zelliklerini, toplumdaki dnce akm
~~~.m, bu akmlarn karsndaki tutumunu ve roln gzonunde tutmak gerekir. Yoksa varlacak yarg, hi bir
zaman soyut ve kksz olmaktan kurtulamaz.
Ziya Gkalp'n d~nce hayatn dneme ayrmak
gerekir:
1- Kendini taruroaa balad yllardan Merutiyet'in
ilanma dek geen hazrlk dnemi.
2- Merutiyet'in ilamndan Birinci D nya IIarhi'nin
sonuna dek ttilat ve Terakki Frkasnn yesi ve devcin
kltr hayatnn oda (mihrak) olarak diincelerini
uygulamaa ve yaynaa alt dnem.

Ziya Gkalp, 1876'da Diyarbakr'da domu,. il~ ~e


orta i7renimini burada geirerek, gen yata ozgurluk
duygul~ylc beslenmi, henz idadinin son snfnda iken,
okulda arkadaslaryle her akam hep bir azdan tekrarlamak zorunda' bulunduklar "padialum ok yaa" yerinde,
"millet ok yaa" diye barmak cesaretini gstermitir.
Yksek lYrenimini yapmak zere stanbul'a giLtii zaman
da bu a;ala kurtlan gizli derneklere girmi, zarar~ ~a:
ylp yasaklanan kitaplar okumu, istibdat ynetmn
kukulandracak davranlarda bulunmu, bu yzden son
snfta iken yaz tatilini geirmek zere gittii Diyarbakr'da
tutuklandY aibi, lstanhul' gidince de yakalanarak hap

z b.
sedilmitir. Aylarca hapisanede de yatan ya, . r. yere
ayrlmamak zere 1900'de Diyarbakr'a gnderlm ve
Merutiyet'in ilauna dek burada kalmtr. Ziya Gkalp'm
dnce hayat, genliinde kendini aratrma~a .~.alar.
Bu yzden, bunalrular iin<lc iiztl. yllar gcrdig olur.
Dnce hayatnda hazrlk dnemi ise, 1900-1908 aras
Merutiyet'in ilruuna dek geen 8 yl iindedir. Bu .d~nemdc
Ziya Gkalp okumu, yazm, aratrm ve kc~dini ~azr
larutr. 1908'de lke zgrle kavuunca, Zya Gokalp
Diyarbakr'da ttihat ve Terakki Frkasnn ubesini kurmu
ve 1909'dn ttihat ve Terakki kongresine Diyarbakr delcaesi olarak katlmak zere Selanik'e gelmi ve burada
o
"merkez- i umumi" yeliine seilmitir.
Ziya Gkalp, Selanik'te bulunduu srece Frka
evresinde kendini tantp arabuk sz geen yelerden
biri olmu, dncelerini aklamaya frsat veren konuma
lar ve yamanyle de, kltr hayatmzda etkili olmaya
balamtr.

Ziya Gkalp, toplunlilim aratrmalarn almala-

162

DL USTNE

ACAU Sl RRI LEVEND

rna

esas olarak aln, bu yolda Durkheim' izlemiti.


Toplumbilimin yurdumuzda tanrup yaylmasn istiyordu.
lk adm olarak, ttihatlarn Selanik'te kurduklan idadinfu programianna "ilm-i itima" dersini koydurdu.
.... 1~.kalp 'n ilk .~eningedii' ilke, Osnanh~a kar Trkllftr. O, henuz stanbul da Trk Ocag kurulmadan
ve rurk Yur~~ dergisi k~adan nce, Selanik'te Gen
Kal,mler dergsnde kan Turan" manzumesinde:

'Iyatan

ne Trkiye'dir Trklere ne Trkistan


Vatan b}rk ve mebbet bir lkedir Turan

diyordu' Osmanllk deyiminin tek kurtulu aresi olarak


srmde olduu bir devirde Gkalp'n ortaya att bu
lk, onun tarihsel aratrmalarndan doan bir uyann
eseridir. zerinde dikkatle durulmaya deer.
O, Gen Kalemler'in Il. cildinde Demirta ve Gkalp
imzasn tayan manzumelerinde de ayn dnceyi ili
yordu. Bu lknn, sonradan kurulan Tiirk Ocaklarnda
etkisi byk olmu ve Trkln romantik evresi bylece

almtr.
Demirta imzasyle kan

"Yeni Hayat ve Yeni Ky


metler" balkl yazs da onun siyasal devrimden sonra
Trk toplumunun yeni hayat iindeki yerini ve roln
gstermesi bakmndan ilgintir 1
Ziya Gkalp, 1912'de Ergani sancandan milletvekili seilerek Selanik'ten stanbul'a gitmi ve Beyazt'taki
Trk Ocanda konferansiarna ve evresinde aydnlar
toplayan zel konumalanna balamtr. O, toplumbilimin
altnda Trk tarihini, tarih boyunca Trk uygarln,
Trklerin tarihteki toplumsal kururnlann inceliyor ve btn
bu aratrmalarla Trk toplumbilimini kurmak istiyordu 3
C.11 Kolmler, 4 tubat 1326,e. I, r 14.
2
Ayn eser, e. 2, say 8.
' Ziyn Gknlp ve Tiirk Toplumbilimi iin bkz. Agl Srn Levend, "Trk
Sosyolojisine Bir Bnk", T?k Dili dergii, 1 nian 1964, r ISI.
1

'

163

Bu devrin btn dnrleri, onun bu konumalarmdan


esin alyo, kendi meslekleri erevesi iinde yararlayordu.
Fuat Kpriii'ye Trk edebiyat tarihi almalanda
k tutan, onu Mslmanlk'tan nceki eski alarda
Trklerin toplumsal yaayiarn aratrmaya yneiten
odur.
Ziya Gkalp, Birinci Dnya Harbi'nin balannda
stanbul Darlfnunu Edebiyat ubesinin 1914 - 1915
ders yl programiarna "ilm-i itima" dersini koydurdu
ve bu dersi okutmak grevini zerine ald .
Ziya Gkalp'n gnleri Darlfnun, Trk Oca, Frka
Merkez-i Umum1si ve Tii.rk Yurdu dergisi arasmda dola
nakla geiyordu. Balkan Harbi felaketinden sonra mer
Seyfettin ve arkadalar da stanbul'a gelmilerdi. Halka
Don ve Trk Szii clcrgilcrini karyorlard.
Ziya Gkalp'n katlmasyle Darlfnun mderris
ve muallimleri ikiye ayrlmt. Bunlardan bir bl, Trklk akmnn ncs olan Ziya Gkalp', bir bl
de slamclk lksn gden Ahmet Naim Bey'in evresinde toplanmt. Ziya Gkalp her konuda bunlarla ekime
halinde idi. O sralarda, felsefe terimlerini gzden geirmek
zere Maarif Nczaretince kurulan ve Darlfiinun'da toplanan "Istlahat- lmiye Enemcni"ndcki tartmalar da,
bu ekimelere bir yenisiJi katm bulunuyordu. rnein
"attention" kelimesine karlk aranrkcn "dikkat" yerine
"taldik" kelimesinin alnmasm Alrnet N ai n Bey srarla
ileri srm ve bu neri uzun tartmalara yol amt.
Ancak Naim Bey taraf ounlukta olduu iin, bu "tah Seferborlik bnlaynen 1309 dounlulora dek Darlfunun 6:reneileri

:~kc.rc almrut. Ben Ziya Gkalp'n ilk denini dinlernek zere blk komutumndon izi alp o eabah Vemecile.r'deki Zeynep Hanm. konapno gitmi~tim.
Dor&to benimle birlikte henUz askere gitmeni bit gen vnrd. Bu ou ic;.in bkz.
AgUh Srn Levend, _.lmnn 40. Yldnmnde Ziya Gkalpu. Ulus sa:ctesi,

25 ekim 1964.

164

DL ST:-n::

ACAH SlRRl LEYEND

dik" terimi kahul edildii gibi, teki t erimler de hep


buna benzctilnii.
Ziya Gkalp, Frka Merkez-i Umumisi:.dc de, Cukann
toplumsal sorunlan zerindeki ilkelerini aklayan incelcmeler hazrlyor, bunlar oaltlarak frka rgtlerine gnderiliyordu. Bu durumuyle Gkalp, ttihatlarn kltr alanndaki tck danman roln zerine alm bulunuyordu.
ttihatlar, Tiitkl esas da bcnimsemilerdi. Ancak
memleketin. byk ounluu slamclk ilkesini giidyordu. Cemal Paa da bunlann arasnda idi. Bunlar, Osmanl mparatorluu'ndaki topluluklarn artk gizlenemez hale
gelmi olan ayrlma eilimlerini grmezlikten gelerek, Tkl aync bir akm olarak gryorlar, hatta Balkan
felaketinin suunu bile ona yklerneye alyorlard. Bu
durum karsnda, ttihatlar, slamcl da tutmak zorunda kaldlar. Bylece Ziya Gkalp bu akm da ilkeleri
arasna ald.

Mcmlekett e In de Bat'ya ynelme eilimi vard.


itihat dergisini k
Dr. Abdullah Cevdet, bu akmn
temsilcisi bulunuyordu. kalp, dnce yaps baknndan
bu akma da yabanc k ~azd. Bunun iindir ki, "Trklene, slamiama ve muasl:rlama"y hep birden benimscsemi oldu.
1914'de Biri:.ci Dnya Harbi ilan edildii zaman Trk
toplumu bu akmlarn alkans iinde idi. Savan ba
langcnda slam dnyasn uyarmak iin hilafet merkezinden karlan fetvalar hi bi ie yaramyodu. T-klk,
sava yllannda slam dnyasnn ihanetine uraynca,
slllm birlii politikas iflas etmi oldu. Nasl ki, Balkan
felaketinden sonra da Osmanllk politikas suya dmt.
Biri:.ci Dnya Harbi iinde Gkalp, ttihatlarn
yardmyle Yeni Mecmua'y kurdu. Burada, hangi dn
cede olursa olsun, btn aydnlar toplamaya alt. Trk
kltrn, kendi deyimiyle "milli hars", yayma yolundu

165

elinden geleni yapt. Bu tarihe dek yazd yazlarn ve i


irlerini Kzlelma (1914), Yeni Hayat (1918) adl iki kitapta
toplad.

Sava yllar iinde, Maarif Nczaretince Almanya'dan

profesrler arlm ve Darlfnun'da yeni "slahat"


yaplnb. Ziya Gkalp'n bu slahatn yaplmasnda ve "Darlmesai"lerin kurulmasmda balca rol olmutur.
Ziya Gkalp, 1918'de yaymlad Tiirklenek, !slarnfarm.k, Muasrlamak adl kitabnda, Trkliikle s!Sm
cl birletirmek amacyle hayli aba harca:tr. yle
diyor:
"Halbuki Trklerin gayesi nuasr bir slam Trkliilidr. Trkleri:. millet mefkQresi Trklkse, mmet
nll'fkurcsi de lslamlktr. Bence Trklcrin ayrca bir m-t programlar da olmal ve balca esaslar da unlar
"' hnnaldr:

1- Btn slam kavimle-i arasnda mterek olan Arap


lmfum

bilatagyir muhafaza etmek;


2 Btn slam kavimlerde ilim stlahlarrun rn1, k hir hale getirilinesi iin slam ii rometi arasnda stlah
1 u~rthri inikat ettirmek ve stlahiar Trkeden, AralJ,.r ve ksmen de Farisiden yapmak 5."
.
ll~tla aai;'lda yle diyor:
" llr vlct ilc millet arasnda da bir dereeye kadar umum
lr " rriiascheti mevcuttur. Mesela Osmanl devleti bir
1 lirr ,,.,. )(-Lidir. Yani Mslman milletiere istinat eden
lr ,,, l i. Osmanlla ketniyetle beraber irfan dcha l , '""' kil l tekil eden iki byk unsur Trk ve Arap
rrllo l o rrli. O halle Osmanl devletine (Trk - Arap)
1 ,,. ,J,ilcbilir 6."

Ili ~~da da yle diyor:


1 U"''" ' t~lurrlctnnk, .i\fuosrrlo.mah, 1918, s. 33.
\

lll

1 t ' . 5.

166

DL STNE

ACAI1 SIRRI LEVEND

" O halde mukkades mevcudiyet olarak yalnz iki ey


vardr: Millet ile mmct. Mukaddes c'niyetler iki olunca
bunlann timsali, yahut karargah olan vatan da iki olmak lazm gelir: mmetin vatan, milletin vatan.
Filhakika bir sian vatan vardr ki btn Mslman
nillctlerin sevgili yududur. Dieri nilli vatandr ki Tihkler
kendileriniukic "Turan" namn veriyorlar. Osmanl lkesi
sian vatannn mstakil kalan czdr. Bundan bir ksm
Tiirk yurdudur ki ayn zamanda Turan'n bir parasdr;
dier ksm da Arap yurdudur ki byk Arap vatannn
bir parasdr 7 ."
Ziya Gkalp'n, Trk dnce hayatnda etkili rol
ald bu dncmdeki dnceleri ite bunl ardr.
Grlyor ki, Merutiyet'in ilk yllarnda bir iilk bunalm geiren, Trkleri bir iilkye balamak iin "Turan"
ve "Kzlelma"y tek ama olarak gsteren Gkalp, sonradan
politikann ve birbiriyle arpan dnce akmlarnn
etkisi altmda gnn gereklerine uymak zorunda kalm,
lslamcl da benimseycrek bu iki kart akm birletir
meye \~z_.~tr.
lk~~~k ile gerekilik Gkalp'ta birbirine paralel
olarak yaar. Hakim olan devrincilik deil, slahatlktr.
O, 'frk klt~atnda bir devrim yaratt halde, hayatnda devrimci olamam, politika da ve dnce alanmda
birlctiricilii (te'lifilii) kabul etmitir.
Onun dil konusundaki dncelerini ite bu adan
deerlendirmek gereki.
Merutiyet'in i lanndan

hemen sonra Celal Sahir'in


bakanlnda kurulan " Trk Dernei" tasfiyecilik yolunu
tutmu, bu yzden tutunamamt. Dernein dnceleri
nizah gazetelerinde alaylara yol am, herkes bu eilimi
gln hale sokmak iin kelimeler uydurnaya balamt.
Bu gerek bir olayd. Ama ortada baka hir gerek dala
' Ayn eser, s. 53.

167

vard:

Kelime yaratmak iltiyacndaydk. Selamlaaeak


ortak bir deyim bile aramzda yoktu. Herkes yetitii evrenin tutumuna gre: "ScHimn alcykn, aleykm selam,
sahah- erifler hayrlar olsun, akamlar la)'-rl olsun, merha
ba, bonjur" deyimlerinden birini kulanyordu. Trk Ocaklan
selanlama ihtiyacm krlam.ak iin "gnaydn, tnaydm
deyimlerini ortaya atm, henz bir sistem kurulmad
ve ortam hazr olnad!,r iin ilk zamanlar hayli yadrgan
ut. te Yeri Hayat'ta yer alan "Lisan" balkl manzuue
dcki

Uydurma sz yapmayz
Yap ma yola sapmayz
Trkelemi Tiirkedir
Eski /Wke tapmayz
cliitl

bu

anlayla yazlmtr.

ScHinik'tc Gen Kalemler'in II. cildinde "Yeni Lisan"


larckcti balamt. Bu yazlarda yer alan dnceler Gklp ' t da kanlanna uygundu. "Yeni Lisan"clar : "Be
dan beri konutuumuz kelineleri, me'nus denilen
\hi ve Farisi kelimeleri mmkn deil tcrkedemcyiz."
l\ url ard. Gkalp da, Trkesi varken Arapa ve Farsa
1..lill'lcHi n kullanlmasna kardr .
") c' ni Li san"clar yabanc kurallar atmak, yalmz
1 l ulnu tamlamalar brakmak istiyorlard. Amalan
\ li l i i konuma diliyle birletirmekti. Ziya Gkalp'n
l lpi ch: buydu.
\ a bu i~tekler belirli kurallara balanmam, snrlar
luH"i~i. Bu hale gre, Tiirkesi yok diye birok yabanc
, l l lmltcak ve kelime bulma yolu tkanm olacakt.
t
.lan, Arapa ve Farsa kurallar atlacak, rnein
tl. "'' cvvcl, evvel mlazm; fuay- devlet , devlet
t lc )-1 i nhririyc, tahrir heyeti; muciz bir muharrir,
1 l l l rrir" olacak ama, "evvel, mlazm, fua,

168

.DL

ACAII SIRRI LEVEND

heyet, tahrir, muciz, muharrir" kalacakt. Ortada bir devrim at1l olmad, konu bir sisteme balanmad iin
byle olacak ve bu doal saylacakt.
Bundan baka Ziya Gkalp yukandaki parada grld gibi, "stlahla Trkeden, Arabidcn, ksmen Farisiden yaplacak." diyor, "Lisan" manzumesinde sc:
Arapaya meyletrne
lran'a li gitme
dnde bulunduu

halde, kendisi terimleri Arapadan,


arasra da Farsadan yapmak esasn kabul ediyordu:
l\lefkurc, e'niyet, eh-nvit, pi-nvit (program kar
l/;'1), ruliyat, mstalasat, selikyat, fikriyat, mefkiireviyat,
istimlal, musaafecilik, muakalevl gibi. Bunlan uydurmakta
hi bi saknca grmyordu.
Gkalp, baka lehelerde geen ve artk l hale gelen
eski kelimeleri kullanmay r eddediyor. Oysa, ondan ok
\ nce dil sorununu ele alan emsettin Sani, Ortaasya
'll rkcsinin ok zengin bir kaynak olduunu sylemi:
" a kelimesi varken vakit kelimesine ne luzm var?"
de iti. Buna gre Gkalp, bu konuda emsettin Sami'den
geri kalm oluyor. Bugn "a, karakol, yasa" gibi kelimeleri
z mllmz olarak kullanmak-tayz 1 .
Ziya Gkalp, yalnz vezin konusunda "Yeni Lisan"clardan aynlyor. Onlar "Hele aruzu atp Mehmet Emin
Bey'in he eat veznini hi bir air kabul etmez." dcdiklei
halde, Gkalp, Yeni Hayat'taki "Sanat" balkl manzumede:
Aruz sizin olsun lece bizimdir
Halkn siiyledigi Trke birimdir
diyordu. iink o yllarda heeeciler ad verilen gen air
lecin leccyi baar ilc kullandklarn grmt. Her halde
Ziyn Gkalp'n dil konusundaki dnceleri iin bkz. Agib Srr Levend,
Trk Dilircle Gelime Sadeltfn l!:vrtleri, TOK yayn, Ankara l960,s. 330 336
0

STJ'IE

169

mer Seyfettin de eski iddiaendan vazgemi olmaldr.


Ziya Gkalp, hayatnn son dneninde. ~c. dcne~~le~
gcirni, birok gereklerle kar karya ge~tr. ~~c~
Dnya Harbi feliketle bitmi, mtarekenn ac gnlen
gelip atm, kendisiyle birlikte birok aydnlar yakalanp
Malta'ya srlm, stanbul'da sarayla kukla hkmeti yabanclarla ibirlii yaparken, Anadolu'da l~ kalm sava~
alp yrm, sonunda Osmanl mparatorlugu yklarak yen
ve canl bir Trkiye devleti kurulmutur. Kurucusu da Mustafa Kemal'dir.
Gkalp, k"Ul'duu hayale kavumutu. O, byk ve
grkemli bir Trk devletinin zleni iinde idi: 1~ manzumelerinden beri yaatnaa alt bu hayal, mdi gerekleni bulunuyordu. Daha nceki devirde arad halde
bir trl bulamad kahraman da bulmutu.
192l'de Malta'dan yurda dnen Gkalp, birka ay
Ankara'da kaldktan sonra Diyarbakr'a gitni, orada
kard Kk Mecmua'da dncelerini yeniden yaymaya
balamt. Bu dergide "Gazi Paa Hazretlerine" yazd_
"stida" balkl iki manzumede, Atatrk'e kar duydu~
hayranl aka ortaya koymutur. Birinci manzumedeki:
Sen dahisin buna. oktan inandk
Mefkuresiz rehberlerd.en pek yandk
Garpta. a.rkh ya.amakta.n usardk
Krar bizi b kara.nlk zdanclar
heyitleri aradn bulmak iin ektii zn~iiy aka
1-(sterir. Bu manzumeler, daha nce Talat Paa le Enver Pa, : iin yazd manzumelere li benzemez '
Gkalp, Kk Mecnua'da dil konusunu yeniden ele
lyor. Bu dnceler, eski sylediklerinin daha akla
kvumu bir tekrardr. Yalnz bir noktaya iaret edelim:
Kk Meenua, 1922 (23 .e,rinievvel 1338), say 20 ve 1922 (30 teri
,..,.,,.

1338),

oay

21

170

SlRRI LEVEND
ACAR

"Yeni Lisan"clar "adet" yerine "say" demeyeceklerini


sylenilerdi. Gkalp, dergisinde "say"y kullanmaktadr.
Bu, Gkalp'n gerekiliine yeni bir tanktr o.
Gkalp, 1923'de "te'lif ve tercme heyeti" yeliine
atanarak Ankara'ya. gelini ve burada, trl konulardaki
dncelerini bir araya getirerek Trkln Esaslar
adndaki kitabn yaym.Iantr 11 Bu kitabn bamda
da Atatrk' verek, eskiden Trkiye'de Trk ulusunun
hi.? bir mevki~v~lmad~, bugn bu topraktaki egemenliin
Trk egemenlig oldugunu belirten Gka)p, trl ynlerden
~kl ele alarak dncelerini zetliyor. Bu yazlar
dkkatle okununca grlr ki, buradaki dnceler, daha
nceleri ortaya srd dncelerdeki esaslan tamakla
bi~l.i.1..-e, gerein karsnda zamana ve ihtiyaca gre geli
m ve olgunlannr. Bununla birlikte, elineler gzden
kamyor. Tiirklemek,lsUimlarnak, Muasrlamak'ta: "Trklk, kozmopolitlie kar slimiyet ve Osmanlln hakiki istinatgahdr 11. " dedii halde, Tiirkiiln Esaslar'
~~a Osm~c~larla, ittihad- slamclardan sz ederken "her
k cerey~n.~a memleket iin muzud 13 ." diyor.
.. "~~~?l~ ve ~~~hk" b_ahkl yazsnda, "Turan"m
Trklugun uzak lkusu oldugunu syledikten sonra u
sonucu kanyor: ~ugn c'niyet sahasnda yalnz Trkiyoellik vardr. Fakat rullarn byk bir itiyakla arad K
:.olclma e'iyet sahasnda deil, hayal sahasmdadu 4."

DL STNE

yor, dncelerine aklk vererek: "Trk s~lletin~e~~:


slSin mmetindeniz, Garp medeniyetindeniz . formlunu

d " dey'mli aklarken


ortaya koyuyor ve ...._
J.l! am mmetn emz
.
de, 0 gnk gerei dile getirmi oluyor v
. . G""kalp Trk diline geni yer ayrdg bu esern
Zya
o
,
"L'
deki "T.rkler ve Fesahatlar" balkl yaz~m~a:
.sana yeniden yeniye bir kyasi eda~ y~ut ..ye~ br terkip
tarz ithal etmeniz de ylece gayr mmkndur.' ~undan
dolaydr ki gnaydn tnaydu gibi terkipler yen T.rk?edc

" semai edatlarla yaplm olan tab,lcr


yaa:nayacag gu,
de

yaayama dl ar

16 ..

.. ..
. . v
Bu da gsteriyor ki, Ziya Gkalp'n duuncc~cnn degerlendirirken, onu kendi zaman iinde ve kendi zamannn
gereklerine gre ele almak gerekir
.. ..
.
Gkalp, Ankara'da bulunduu sra~a, Buy~k Mll~t
Meclisi'nin ikinci dneminde 1923'te Dyarhakr dan ~l
letvekili seilmi ve bir yl sonra hastalanarak lstanhul.~a
tedavi edilmekte olduu Fransz Hastanesinde hayata guzlerini yummutur.
..
.. ..
Ziya Gkalp'n lm, Trklk iin ve Trk kult~ ha~a~
iin byk bir kayptr. O yaamah, Trk devrnlern,
bu arada dil devrimini grmeli ve btr bu atliarda Atatrk'n yannda bulunnahyd. Eer yaasayd, bu :anlann
en cesur bir devrimeisi olacak, zamamn gerelderme uyacakt.

Trklemek, lslamlamak, Muasrlamak'ta bu kavramlan aklayarak savunan Gkalp, bu dncelerinden elbet


geri dnemezdi. Bu eserinde, slamclk dcyjmini kullanmbkz. Agiil S1rr Levend, 7'Urk Dilinde Gelime ve Sadelemo Evreleri
l'DK yaynlanndrut, Ankara 1960, 382-387.
'
" Tr~lln E...slon, Ankara 1923 (1339).
12
Trkktnuk, lslml4mak, Mut4ul0fmak, 1918, o. 7.
" T~/Un Ealar, 1923, s. U.
14
Ayn eser, s. 25.

171

(Trk Dili, say 193, ekim 1967}

10

" Ayn eser, s. 64.


H Ayn

eser, s. 108.

DL STNE

AIDfET HA.tM
\

Edebi eserler k:r


d b"
, h"
sn a r meraklnn bir elet
.
r c<c yat t "h
'
rmenn
an snn durunu birh d
'
~deb~yat merakls, eline ald~< iir k~~ en h~k ayndx.
br hikayeyi yal
"
a nn, r oman,
'
z onun sanat zevkine v
ak . .
Onda aranan, dikkatli
. . b"
arm . n o.l..-r.
ve y r okur olna.l..-r y
. ili...
k
g onu her zaman ilgi! d"

azarn
.
.
en mnez. Hele

hn olusa, zerinde durma)'l h. d


ya~ar tamadg
":E;
.

c gerekli hulma
'eLrmen de, incelemek istedi"" ki
..
, ..
bir ok gih
ki
g tab, o nce dikkatli
zev ne vannak i i1 lin
1r
ilk ko ud
A .
e e a Bu, tarafszlgn
ur. m, onun ama
kud
kiilii
huln
c, 0
,>u eserde yazarn
nn n;d
. a!a almak, baarsnn ya da baarszlihcrm aratrmak
ili-.
, guze
g ve z nl~
t>
varsa- ortaya karmak h.. 1
.
g
gu - eger
utmaktr.
' oy ece esen gerek deeriyle tah.

Edebiyat tarihisi ise, eliue ald bir e&e .


'd"
sanat aul
. . d .
n, ya?..u g
larndan a 1 " a)'l n e nccleyerck, yazarn ada
, yn ~ noktalan bulmak, genel dze . .. ..
kp kmadg ar:trm k ..
. .
yn ustune
. h. .. ..
. ....,
a ' re yen br ses ya d
ycu r goru getrip getiroedi
h !ir
k
a csere
eserlerini inceleyerek
gln e tmc yazarn t.rl
' sanat yo unda ka d.
ortaya koymak, edebiyat tar"hi
. .
. zan. ~ aanalan
1
ndeki yern gstermek
zamann

y.

173

ister. O da herhangi bir etki altnda kalmamak iin, ilk i


olarak, eser karsnda tarafsz bir okur olmaya alacaktr.
Griilyor ki, eletirmen ilc edebiyat tarihisinin birletii noktalar olduu gibi, ayrld noktalar da vardr.
Ama genel olarak her ikisi de, eserle y~zan birbirinden ayra
maz. Eserde yazann kiiliini bulmaya almak, "inductiou"
yoluyle eserden yazara giderek bu sonuca varmak zorunda(lr.
Okur, bakalarna kar hi bir grev yklenmi deildir;
bir sorumluluk tamaz. Okuduu eseri bcenip becumc
mekte scrbesttir. Kendisinde bir yetenek olup olmad
aratnlnaz. Eer edebiyat merakls, sanattan
anlayan
kltrl bir kii ise, varaca yarg daha yerinde olur. Ama
ynlmsa, kimse kendisini knayamaz.
Oysa, eletirmen de, edebiyat tarihisi de, bir grev
yklenmi, bir iddia ile ortaya atlmtr. Her ikisinin de,
cserle sanat hakkndaki deer yargs gerek bir toroele
dayanmahdr. Eer bunlar tarafszlib.-an uzaklmlar,
yanl ve sakat dncelere saplanmlarsa, "cletireyim"
derken, "cletirilen" durumuna dm olurlar. Bunun iindir ki, giritikleri ite hazrl ve yetkili olmak zorundadrlar.
Yetkili olmak ise o kadar kolay deildir. Uzun hazrlk
larda bulunmak, sanat eserleriyle yorulmak, sanat ve
sanat)'l tanmak, onlar meydana getiren koullan bilmek,
edebiyat tarihi zerinde inceleme ve arat-malarda bulunmak,
eser vermi olmak gerektir.
te yandan, bir airi ya da bir romancnn kiiliini
ortaya koymak, bu konuda kesin bir yargya varmak da
ok gtr. Tannm her byk sanat ayr bir alemdir.
Kendi yaratt hayal dnyas iinde yaar. Ayn bir anla)'l
ikliminden sziilp gclnitir. Bulunduu ~amaya varncaya
dek trl evrelerden gemi, kiiliini bulmak iin eitli
etkilere uram, sonunda o da adalar arasnda sivrilerek,
evresindeki genleri etkileyecek hale gelmitir.
Onun kiiliini meydana getirmekte, dilinin, sanat

DL STNE

174
anlaynn,

ACAR SiliRI LEVBI'o'D

iire

ve edebiyata getirdii yeniliin byk


rol vardr. Ondaki dil, sanat anlay ve yenilik ise zamanna
gredir. Edebiyat tarilisinin urad glk ve eletirmen
den aynldi;'l balca yn, asl burada grlr. Elctirme.
kendi ai;'lnn dil ve sanat anlaylll1 gz nnde tuttuu
halde, edebiyat tarihisi, tarihsel zevkini kullanmak, eseri
ve sanaty kendi a iinde deerlendirmek zorundadr.
Edebiyat merakls da - eer ister ve kendisini yetkili
bulursa - tann:i bir sanat hakknda bir yaz yazabilir;
bir deneme kaleme alabilir. Yazarn, sanatnn kiilii .zerinde varaca yarg, o gne dein beslenen kanlara aykr
da debilir. Salam kantiara dayandka, bu sonu bizi
~ arbnaz. Kendi dncelerimize uymayan bu yeni
g'rnnden tr onu knamaya hakkmz yoktur.
Ama, edebiyat tarihinde nemli bir yer yapm byk
bir sanat hakknda bir yaz kaleme alnr, bu yazda, asl
konu bir yana braklarak, sanatnn kiilii sekiz on satr
iinde kesin bir yarg ile hemen inkir ediliverirse, o zaman
i deiir. Yazann kim olduu, imdiye dek ka eser yazd, bu yetenei nasl edindii merak edilir. Bu kanya hangi belgelere dayanarak vard sorulur.
rnein, lm yldnmnde kendisini andmz Ahmet Haim'i ele alalm. Haim leli tam 35 yl oldu. Bu sre
iinde birka kuak deiti. Zevkler bakalat. Yeni sanat
akmlan birbirini izledi. Hele dil, kkl deimelere urad.
Haim'i inceleyecek bir eletinnen, btn bu koullan
gz nnde tutmakla birli!.:tc, onu kendi a ve sanat
anlay iinde ele alarak, iire neler getirdiini, adalarn
dan nasl ayrldn, nerelere ulatlll1 gstermek zorundadr. Eer byle yapmaz da, li bir kant vermeden, hi bir
rnek gstermeden, Haim'in kiiliini inki\r eder ve onu
knserse, hafiflik yapm olur.
Haim'i, kendi a iinde de eletirecek noktalar bulunabilir. rnein, onun dili, adalannn hepsinin dilinden

175

.
d ki' dil akmna yabanc kalm,
.
Haqm zamann a
k
~- , .
lki de farlana varmadan bu a mm
eskidr.
ancak son rlcrnde, be
A
n bu zelmantr
ma onu
. k
.
aktan alkoyetkisinden kendin urtar~
.. .. 1 . . daha sonrak kuaklara okutm
lig, ur ern
. lihs' li"'dir Sanat hakknda varaduu iin, airin kendi ta
z g
.

. rgy dcitirmez.
dil'
cagnz ya
d b'
t 'hindeki nemi kabul e r,
Bir ailin, hem e c yat an . ? .

c. er edebiyat
ki
'li"'
'nkir
edilebilir
m
.
Br
ar,
g
d'
hem d e g.
. .
. bu kiilii ynnden r

t~hin~c k=d~::a_nki;Zcrm::;nnayan,
Trk r d . Y
air olarak gremez.

edebiyat tarihine
B ka zellikleri varsa, onlar dolaysy
a

le anlr.
H . ,. Trk iir dnyasndaki yeri ve kiilii
Ahmet am n
. .
ildinde bundan
3
d' ? Edebiyat Tarihi Derslen'nn . c . . . . .
ne r . O yl ..
bu konudaki dncelerim bildi~~~m.
tam 3
once, yf 1
d b'yat tarihi creves nde
dg"n ea a ar, e e
. . .
Ona ayr
.
yl bilir' Ama Haim uibi bir ar n
b elki .uzunca bile sa
" ise h9
d cg
. . a Bu nk d\incelerim
bu, h de ok degildir.
~
Trk edebiyat tarihinde
memitir. Hazrlamakta o ugum
. t tarihinde Fuzul''d
daha da kesinleecektir.
1 en
h
d
Bence Haim, Trk e e ya
sonra gelen en byk airdir.

(Tiirk Dili, say 201, haziran 1968)

DL STNE

HSE N RAHMl GRPlNAR


Hseyn Rahm

curpnar8martl944'dear

d Toplum hayatmda 25 y)
..
amzdan ayrlya!an bir gem'" A
. ' daha d un denilebilecek kadar
'
.... r. ma onun yet"1 t'" "
verdii devir ok dah
il
~ g ag ve ilk eserlerini
a ger erdedir O d d ki
hayat ise hugun b
"

evr c
toplum
'
ze, ortaag masallarmd
1
gibi aslsz ve ;;.un
..::
a yaat an hayat
gelir.
H""useyn
. R alun.i, Tanzimat'la
li
T.rk romanma baka h" h
yem ge meye balayan
yem h"r ruh alam
ulusal hr' k akt
kr ava get rm,
ar cr azandr
B

eserleri Trk

mtr.
u hakndan onun
romanclgmda bir a
d
grebilmek iin, Hseyin Rahmi'den am~ r. Bu aamay
gz gczdirmek gerekir O
Tr
' knccki romanlarm"'a bir
" .
nun
romanel daki

ve d eger ancak bylelikle h lir .


gm
yer
T

,
c n olur.
anzunat tan sonra aelisme e
..
ilk rnleri arasnd
., ' Ahy yuz tutan Trk ronannn
a, nce
net Mithat'n
kaydetmeliyiz. Bular edebi d " .
ronalarm
altrmak iin yazm: roma:gc~lnayan, halk okuruaa
bulunmakla birlikte geneliiki h~ . Ara sn gerein pay
Bu devrin edebi r '
e rer masal havas iindedir.
lntibah ve Cezmi o~~ veren de Nank Kemal'dir. Onun
,
ronam, o zamann de
" .
arane bir slupla kale
ah
ymne gore
me nmtr; romantik bir karak-

177

ter tar. Nabizade Nazm ile Sami Paazade Sczai'nin eserleri,


gereki hikayeye bir geitir.
Daha sonralar Servet-i .Fnun edebiyal"tnn romanclar
gelir. Roman tiir, bunlarla Fransz edebiyatnn etkisi
altnda yeni bir hz kazanr. Gerein pay daha da artar,
sanat iddias n planda yer ahr. Fransz dilinin etkisiyle
slup hayli deiir. Dil, yeni kavranlar belirtecek yeni
tamiamalar, bileik isimler ve sfatlarla ssl bir hal alarak
arlar. Toplumda isiz ve zengin bir snf yaratma abas
moda olur. Bu snfm hayat ve servenleri roman ve hikayeler de balca konudur. Bizde olmayan, ama zlemi duyulan yapmack ve zentili bir "sosyete" hayat yaratlmak
istenir.
Bu deVTin romanda balca temsilcisi olan Hat Ziya
Uaklgil'in Ak- Memnu'u en tipik bir rnek olarak gsterilebilir. Romann kahramanlar hidendir, ama bize henzemezler. Bizim altmz evrelerde yaamazlar; baka
bir hayatn zlemi iindedirler. Halit Ziya'nn daha nce
yazd Mai ve Sryah'da tipler daha yerlidir. Bununla birlikte romanda tasvir edilen Ahmet Cemil, bizim yazarlarm
hi birine benzemez. Romancnn hayalinde lkletiril
nitir.

Mehmet Rauf'un Eyll'ndc kahramalar yine ycrlidir.


Olaylar da stanbul'un ok iyi tandmz semtlerinde geer. Ama servenin balca kahramanlar toplumun adan
lar deildir. siz, gsz, gnlerini bo yere ldren insanlardr. Hepsinin ayaklan bu topraklara bast halde, kendiltri havada ve hayal aleminde yaarlar. leri ve gleri,
ihtiraslarmn esiri olarak ak peinde komal-r. Bunlarn
hepsi de romancnn hayalinde yaar ve olgunlar.
Hseyin Cahit'in Hayal !inde romanndaki gen, Tepba halesinde grd tatlsu frengi bir ailenin kzna
utknndur. Kzla bir kelime hile konumad halde, btn
lyaliylc ona baldr. Delikanlnn ii gc, kz grebil-

178

AGAH SIRRI LEVEND

mck iin her akam Tepebll bahcsiyle, Taksim bahesine


uramakttr. Bu gen, yurt sonmiarn dnmekten, halkn
dertleri ve ihtiyalanyle ilgilenmekten yasaklanm olan
o dcvrin zavall genliini temsil eder. Denilebilir ki onlarn eserlerinin kahramanlar biraz da kendileridir. Yoksun,
ili, umutsuz zavall genliktir. Ama bunlar, toplumda henz yaygn olmayan kiilerdi.

Ziya'nn Krk liayatlar'ylc roman tr yeni


bir atl kazanr. Burada bi::im de tamdmz aileler, orta
halli insanlar, memurlar, hizmetiler, amarelar, knk
hayatlarn srkleyen bir sr insanlar yllar. te devrin
llalit

n safta gelen romalan bulardr.

Hseyin Rahni'nin romaiarn, ancak bunlar gzden


geirdikten sonra deerlendirebiliriz. Hseyin Rahmi'nin ilk
romanlan, Servet-i Fnun edebiyatnn kruluundan ncedir. F.a ~rebb~e, Meres, Tesadf gibi olgun romanlar
Servet-i Fn~ devrine rastlar. Hseyin Rahni'yi onlardan
ayran blca~IJik, onun gzlerini hayata, tahiata, topluma cvirni, doruaan doruya onlardan esin alm olma-

sdr.

Toplumda yeni bir tip tiireniti. Buna evrede "zppe"


diyorlard; "Frenk mukallidi" diyorlard. Giyini, kuam,
konumas ve davranyle gze batyor, alay konusu oluyordu. O da evresini yadrgyor, horlaumalara aldrmadau
kendi aleminde yayor, yresindekileri, hatta yurdunu
knsyordu. Bilgisiz, beceriksiz ve lkszd. Beendii
ve taklide zendii yalnz alafranga hayatt. Hseyin Rahni'
nin ilk roman olan k, toplumda belirni olan byle bir
tipi canlandnr.
Hseyin Rahmi, bu ilk romanndan sonra gr asn
geniletti. Tanzimat'tan sonra toplumdaki snflar ve tahakalar daha da kesinlcniti. Zenginler konaklarda, yallarda
yayorlard. HaremJik, selamlk diye ikiye aynlan bu geni
koaklar, ihtiyar paalan, efendileri, nikall haomlan,

DL S'l'NE

179

al yklar kalfalan, kahyalan, kk


h a. bl, eleri uaklan seyisleri,

es em

'
han::_an, amabt heyler
'
.
., d. Bu konaklar
brer aem .
bahvanlanyle al bana
. . . kendine zg davran ve
d k seksenlik
dolduran kiilerden her br_n~
d B alarda htraslanna
u
tutumu var ur
..
. . son denlerini sryorihtiyarlar, krpe cariyelerle murl:r~arcmde kadnlar hep
!ard. Para ile gnl arp~y?r u.
il elamk arasnda
birbirinin rakibi ve dman di. Harem e s
cariyeleri,

odalklan,
d

bin bir dalavere evriliyo~du."


ki
dolduran taze
h riksz a ar, c
Otede gen ve eec
ak . n byucye koan
lin! k alarn elden karmam
ge er, oc
d Zenginler iin netres
1
gen kadlar, hovarda ;e~ ::ee~de asl belirsiz yabanc
tutmak moda olmutu.
malallelerde ise, kafes
malalle delimrebbiyeler grlmekte di. Kenar kr I
k
d ksmetini bekleyen gen
z ar,
ar asn a
l k .. lhanheyleri, tlumbaclar,
kallar, alene kocakar ar, 1 nlu kahveler mahalleleri
dan sonra top a an
yats namazn
.
a an bu semtlere, ara sra
dolduruyordu. Kendi hallen~de Yil ~-'ar baka bir renk veb kn!
sk sk beliren yangllll

as
ar,
abanilere inanan saflar toplumriyordu. Ayrca, cadlara, g y I
lhet kedilerini aviad B nlar yaygn o unca, e
da
yaygn
ukuran akgoz
_ 1er, frkler eksik olmamak iin tuzak

a: .

kan

yacakt.

te

Rahni, toplumdaki bu tipleri birer birer

Hseyin
mak zentisi iinde
<-le alarak, bir yandan alafra~g~~=ayan aileleri gzlegln ve maskar~ oln~1.-an ud
da eitli evrelerde
. .. ..
seryor ote yan an
,
k
rimizn onune
d k. . l n sahneye karara ,
yaayan trl karakter e nsa a ls . lan ocuka
rrk toplumunu ortaaa balayan as zl. man ilk-c' anlayyo aan
dnceleri, toplumsal brer "(adcia"yanlar
iliyor, bylece
hn ve feliiketle sonulanan avra
,d
ani ndnyordu.

ki .
nlarnac a
ski gelenek ve grene ealr ~~~a manlanna birer "moeBu bakmdan Hseyin R m nn ro
rcs" romam denilebilir.

180

DL 'STNE

AGAH SIRRI LEVEND

Hseyin Rahmi
u

'
uerutyet'ten sonra iieyecek y .
on ar, caulandcacak yeni tipler buldu
eru
dalavereciler hur"olarn k dn
1
. engn adaulan,
. .
'
a
av attak i h
gb kullanan ahlak dknl . al
n rer tuzak
uuruma den gen kz!
.~Tl_ afranga hayata zenerek
lar t 1
h
ar, tras1arna .b.-urban olan kadn' op umn alca dedikodu serma .
onun usta kalemi le aln
yes olan rezaletler,
devrinin facialan } . s keye .b.-t. Dala sonra mtarekc
vurgncularn' l ' .. y.yece ekmek bulamayanlar yarunda
canland Eg"nr H~uz. saRvurg~, hep onun kalemiyle

useyn
ahmi h ..
!arna konu olacak
.
ugm yaasayd, romanyen olaylar, yaatlacak hayli tipler
hulurdu.
k

u)

z . .

Onun romanlarnda i ilc k" .. al


zcnninle fakir akll . b y . . otu, datanla aldatlan,
" B nl
1e ecerksz k
yadr.
.
' u.rnaz a saf kar kar1
u ar arasndak ztlama, olaylan daha d
. nl
a can andnr. Ro ancmza ..
gibi gr
. 1 . B .~~~e, nsa ar hi bir zaman olduklan
ez er. utun yaaylar d
ki
yiizliidrle E 1 d
: n a ve 1 'lerinde iki
v ern e entar ile d0

ceket, pan Ion kolal .


ar ar; ama darda
}(aldklar z ma~ r 11 gmlek ve k-avatla gezerler. Yalnz
'
u 1 ann soymakta bir k
ama insani .
k
sa nca grmezler;
a a
a:lanca hemen .. t..
k
kiilie hnder
.
or unere baka bir
b

Cnsel duygular, nefse dknlk]


ayag~.aa~ bencillikler n planda yer alr.
er,
Huscyn Rahmi, insanolunn hu zayf yerle . .
umda oyna
nl
rn, topizli
n~n oyu ar, bu oyunlarn arkasnda yatan
g
gcrcklcr, b gereklerin tada
kl .. .. ..
.
b.. .. k b
., ac
uorunuler
r ustalkla gos
.. t erm,

"
uyu
okuyucuya gldr
.. k
aglatman yolunu bulmutur. Bu bakndan
ur en,
gz yasl birer ld" "d"
onun romanlan
.
'
.,
g.. uru ur, Comedie Larmoyante'dc. Hsere:d~~hm ycl gore b.~yat ite budur. Bu salnede herkes
sne ayr an rol u tekrarlayarak aln azsnn
. . .
oynu oynayacaktr. phesiz h
uly
zdig
d k
. .
u oync ar her gk
c or nde, ama fazla makyaJ'la gormece
.. ..
kl,
erdir.

181

Bu sonu bir romanc iin bir baandr. Hseyin Rahmi


bu baary, iinde doup byd evreyi, birlikte yaa
d halk, toplnnu dolduran eitli insanlan iyi tamroakla
elde etmitir. Ama insan bna biraz da amaktan kendini
alamyor. Kalabalktan bolanmadm, evinden her zaman
darya kmadin bildiimiz romancnuz, bu ilikileri
nasl kurahilmitir? Fazla olarak, uzun ve srekli inceleme
ve aratmalar gerektiren grenek ve gelenekleri nasl
toplamtr. Kadnlar arasmda yaam, onlar syleterek
dinlemi olmas, ona bu denli z.engin bilgi hazinesini kazandrabilir mi? Bu, zerinde durulacak bir sorundur.
uras da bir gerektir ki, onda grme, grdn
hetrcn kavrayarak srasnda kullanmak zere belleinin bir
kesine yerletirroe, okurlarn merakm uyandrarak dikkatlerini bir merkezde toplama, hayal kurma gleri
byk bir rol oynar. Bu zellikleriyle Hseyin Rahmi'nin
romanlar gereki bir karakter tar. Ama hayal, hatta
masal eleri de onun romanlannda geni yer tutar.
Sanat bakmndan Hseyin Rahmi'nin olduka kusurlar vardr. Bu kusurlar omm ilk eserlerinde oldu~'ll gibi
son eserlerinde de grlr. Geri tipler ustaca yaratlmt-r;
tasvirler caldr; konumalar, ara sra trl taklitlcrle orta
oyunu tckcrlemclerini andrsa da yerindedir; ancak kimi
kez bu konumalar gereksiz yere uzayp gider. O zaman
konuanlar deil, romaney karnda buluruz; konuan
odur. Eskiden kalma bir alkanlkin ara sra romann akn
durdurr, kendi dncelerini sralamaa, okurlara bilgi
vennee koyulur. Bunlar Hseyin Ralmi'de Ahmet MithaL' tan kalma, bir trl kanamad aksaklklardr.
Eski gelenek ve greneklcrinizi canlandran iki saatmz vardr: Biri Hseyin Ralmi, teki de Msahipzadc
Celal. Biri romanda, teki tiyatroda bunu yapm, her ikisi
l<' h u yolda lmez eserler brakmtr. Zaman getike, bu eski gelenek ve grenekler bsbtn kaybolunca, bu eserler

182

AGAH SlRRI LEVEND

daha da deer kazanacak eski Trk t I


h
.
I ni
. .
'
op um ayatm mceeye cr m ok zengin birer kaynak olacak-tr.

(Trk Dili, say 213, haziran 1969)

MEHMET EMN YURDAKUL


Bir toplumda beliren yeni dnce aklarru, dei
en edebiyat ve sanat hareketlerini, kendilerini meydana
getiren nedenleri incelemedcn, yalnz grnlerine bakarak
aklamaa almak ok yanltc olur. Kiisel bir heves
rn gibi grnen bir eserin bile, sonradan yeni bir dcvrin
balamasma yol at, bir toplum hareketinin mjdecisi
olduu grlr.
Deime ihtiyacn yaratan nedenler citlidir. Toplumun
yaps, anszn gelen bir felaketle, ya da uzun sren ypratc
bir savam dourduu hezginlikler ve bmahlarla sarsntlar
geirir. Bu hal devrimiere ve kkl deimelere yol aar.
Politikada, ynetinde, ekonomide, bilirnde ve tcknikte
beliren bu deiiklik, elbet sanatta da kendini gsterecek,
edebiyat da toplumdaki bu deiiklii adm adm izleyecektir.
Deime istei, bu gibi byk sarsntlar olmakszn
da doabilir: Uzun sre iine dnk, kendi snrlar iinde
kapal yaayan bir toplumda, dandan szan yabanc etkilerle, yenileen zanana uyna ihtiyac belirir. Bu etki altnda
yeni bir devir alr, yeni bir hayat balar. Aydnlar bu yeni
hayatn felsefesini yapnaa koyulurlar. Birtakm kurallar
ortaya atarak, halkn bu yenilii benimsernesinde nayak

184

AGAH SlRRI LEVEND

ol~lar. Edebiyat da bu yeni hayat btn ynleriyle yanst


maga

alr.

. !enilik, deimez bir deer ls deildir. Bir sre begenilip sanat evrelerini ~aplayan bir akm, taklitiler oal
dka_ypranp usan verr. Daha eskiye dnld gibi, eskiyi
temelinden ykan yeni cilveler de gsteebilir. Yeninin her :a
~an eski d~~ -~~a alml ve daha stn olmas gerekmez. Geici
br heves urunu de olabilir. Eski edebiyatta "garabet" diye
ad~drlan bu 2<orlama yenilik sevimsiz grnr. Bir aralk
taklit edenler ksa da, uzun sre tutunamaz, yerini baka
~~!ara brakr. Eskiye sanlp kalmann uyandrd tep
kilern bu konuda byk rol vardr. Batda griii
k 1 hep bu nedenlerle balam, bir sre sanat
m
e"ili a:m,ar
alann kapladktan sonra snp gitmitir.
!rk -~debiyatnda da drum byle olmutur. Divan
edebyat, ummet andaki dini hayat yanstr. Tevhitleri
. ':lar, . ni'raciyeleri, gazelleri, kasideleri, mesnevlleri:
likay .n, gerek ve temelsiz inanlan kapsayan eserleriyle
b~ -~~~r ~yan_~ aynasdr. Bu ada baka bir hayat
d~unlmedig~~, ba.?~a bir edebiyat da sz konusu deil
dir .. Toplum h br degme ve yenileme ihtiyacn duymaz,
hahnden_nennundur. Bu iinekapank hayat da, bunu yans
tan edehyat da yzyllarla bylece srp gitmitir.
!:Uzi:at, gelien ve ilerleyen dnyaya srtn evirip
ke~di alemnde _kapal _yaamann daha ok srp gidemeyeceg anlalan br devr temsil eder. Douyu Batdan ayran
ka'p~ arala_~, dnceler szmaya halan, toplumda
yenile~e htyac helirni, yen,i dncelerle beslenmi
gen br kuak yetimitir. Tanzimat edebiyat, ister istemez
toplu~da ~yan_a bu_yenile~n:-e ve deime ihtiyacn yans
t~cakt~ Boylelikle divan rnden bsbtn ayr yeni bir
~ dogm~,. hi kayeleri, rom anlar, tiyatrolar ve eletirme
leryle yem br ed.~biyat b~lamtr. evre bu yeni edebiyatn
yaylmasna henuz elverli deildir. Ama ruhlan inanla

DL STNE

185

dolu ateli bir avu gen, durmadan alarak topluma nayak olmu, yeni kuaklar hazrlamtr.
Sonralar Servetifnun dergisinde toplanan gen kuak,
bu yenilii daha sistemli yaymaya alt; daha verinli ve
daha etkili oldu. Bu genlerin eserlerinde her ey yeni grnyordu. Yalnz dil, Arapa ve Farsa szlklerden yn yn
tadklan kelinelerle yine ard. Toplumun muhta olduu
yenilikte deildi. Fransz edebiyatnn etkisi altmda yeni
kavranlar belirten tanlamalar ve bileik sfatlaryle eskiye
de benzemiyordu. Genler bu ssl dili sanatlar iin gerekli
buluyorlar, sade yazmay, halkn katma inme sayyor
lard.

Oysa dilde sadeleme istei uyanm, aydnlar arasnda


tartlmaa balanmt. Genlerin en byk kusuru, toplumda heliren bu iste"i grne:neleridir. Onlar yalnz bunu grmcmekle kalmadla, dala sorralar kar kp yeni akm haltalamaa altlar. Byle davranmakta kendilerini zorunlu
saydlar.

Dilde tutucu grnmeyi daha yararl buldular. Batdan


gelen bir sanat cilvesinin kurban oldtlar. Bu yzden dilde
eskilere. de yaranamadlar.
Ama hayat yryordu. Edebiyat deiir, daha canl,
daha gerek olma yolunu tutarken, dil olduu yerde kalamazd.
Nergisi'lerin dili bir yana, Halit Ziya'nn, Cenap 'n, Sleyman Nazif'in etrefil dilini de yadrgayanlar vard. Elbet dil
de deiecek, toplumun ihtiyacna uygn bir sadclie kavuacakt. Halk ylar okunak, renmek, uyanmak, dnyay alamak istiyordu. Yalnz aydnlarca anlalabilen
bu etrefil dille beklenen kalknma salanamazd.
1897 Yunan Harbi ok gzel bir frsat oldu. Trk orduunun esiz kahramanl, oktan: beri boulan erkeke seslerin ykselmesine meydan verdi. Servet- i Fnun airleri
en gzel eserlerini kaleme aldlar. Fikret "Ken'an'n Gazas"m,

187

ACH SIRIU LEVEND

DL STUNE

Halit Ziya "Osman", Cenap "Eytam- heda"y, Hseyin


Cahit "Topal", Ali Ekrem "Vasiyet"i yazd.
Ancak, Mehmetiin bu anl gazasm kendi diliyle kutlayacak bir iir de gerekirdi. Bir iir ki, onun ve kynde
onu bekleyenierin saf ve masum ruhlarmda yanklar uyandrsn. te bunu Mehmet Emin yapt. Yunan Harbinden
biraz nce balayarak, temiz bir dille ve hece vezniyle yazd manzumelcrini, evresinin ne diyeceini dnmeden.
arka arkaya yaynlad. Sonra da ilk dokuz manzumeyi Tiirke
iirler bal altl).da toplayarak, "Trk kardelerime oban
armaau am sakz" diye sundu '. Kitapta, Recaizade
Ekrem, Abdi.ilhak Hamit, Sami 2 , Rza Tevfik, Fazli Necip'in "Takriz"leri vardr.
Bu yazuardan anlyoruz ki, air, kitabn bastrmadan
nce, bu dokuz iiri gvendii kiilere bir mel.."tupla gndermi
ve mektuhunda: "Doru yolda m yryorum? Yoksa uurumlara m decein ?" diye kendilerinden sormu tur.
Bu mektuba cevap gnderenler de, tuttuu yolun doru
olduunu syleyerek airi vmlerdir.
Bu iirler arasnda en ok beenilip sevilen, "Anadolu'dan Bir Ses yahut Cenge Giderken" baln tayandr.
nce 1897'de Selanik'te Asr gazetesinde kan bu iir yle

tenliiyle gnlleri ekmektedir. Geri hu iirler iddiasz


griinyor, ama air hi de iddiasz deildir. Mektuhunda:

186

balar:

Ben bir Trkm dirim, cinsim uludur.


Sinem, zm ate ile doludur.
Insan olan vaannm lmludur.
Trle evlild evde drmaz; giderim!
ddiasz grnen bu manzume, dili, deyii, vezni ve

konusu

hakmndan

o zaman iin

yepyeidir. Safl

ve i-

' Trkf iirlor, stanbul, Ebzziyo Bumcvi, H. 1316 (M. 1898); R ..snm

Zonaro'nun tablolannn klieleriyle.


' O dcvirdc Sami adm ta.,"yan ilti IADllUlllf yaunmz vardr. Biri Sleyman Paazade Snoi, Gtcki de emsettin Sami. Yalnzca Sami ad ilk anda bir
duraksnma uyandnyona da, dikkatli okuyuea aoJalyor lti, mektup em
settin Snmi'uindlr.

"Doru yolda m yryorum? Yoksa uuruma u dccein ?"


derken duraksar griinen air, aslnda kararldr; kendisine

gveni vardr. "Biz Nasl iir steriz" balkl iirinde yolunu izmitir:
Biz o iiri isteriz ki ifte giden babalar,
Ekin bien gen kztarla odun leesen analar,
Y ank sesin dinlerlerlcen gz .yalarn silsinler.
O, ulusunun byklne, yurduna kskanlkla bal
olduuna inanmtr. "Yunan Snru Geerken" balkl
manzumesinde yle diyor:
Hangi Trktr gerdenine urgan, kemend urdurur?
Hangi Trkliir mescidine anh lcule kurdurur?
Milletimiz lciile olnaz; byle gnde kim durur?
Biz Trkleriz; Kzlrmak olur byle aarz!
Acaba Mehmet Emiu'i bu yola gtren etken nedir? Mehmet Emin, ilk edebi zevkini, okuna yazna bilmeyen habasm, dinlemek zere kendisine okuttuu Kerem ile Asl,
Ak Garip, Batal Gazi gibi halk hikayelerinden almtr.
Ayu zamanda ona halka giden yolu bulduran ilk iaret de,
ocukken ol..-uduu bu likayelerin babasnda uyanddn
grdi;r ilgi olmutur.
Daha sonra Namk Kemal'i okuyarak ii yurt ve ulus
sevgisi ile dolan Mehmet Emin, sonradan meclisine devam
ttii eyh Cemalettin-i Efgani'nin etkisiyle yurduna yararl olma lksn henimsemi ve ll..-sne kavumak iin,
Hetii bu alana atlmal..-ta gecikmemitir. Bu yolda yazd
ilk nanzuelerini Cemalettin-i Efgani'nin beenmcsi, onu
cluha da yiireklendirmitir. Mehmet Emin Cemalettin-i

189

ACAR SIRRI LEVEND

DL STNE

Efgani'yi byk bir "mrid" olarak tamr. Genlilt ala


nn anlatrken "beni yuuran odur" der3

balangcdr. Bu aerek ortaya knca, vaktiyle Tiirke


"
h
E . ,. "
iirler'i beenni grnenler, bu kez I\ e met ~ avam
airi" saymakta gecikmcdiler. nk onlarn r anlay

TRKE tlRLERN UYANDIRDICI YANKILAR

buna uymuyordu.
. .
~. . .
Ote yandan, Tevfik Fikret dncelern degtrd.
"Kesildi mi Ellerin" manzumesi Servetifnun'da ktktan
sonra Mehmet Enin'e gnderdii 1901 (25 mart 1317) tarihli
mektuhunda5 bu manzume iin "i'r-i nefis" diyor.
Trke iirler zerindeki tartmalar, Selanik'te kan
(',ocuk Bahesi dergisinde devam etti. Bu tartm:'-' .~er~
1905 (8 eyll 1321) tarilli 32. saysnda Rza Tcvfk n Tur~
e iirler 'i ven bir ya?..s zerine balam oldu. mer Nac,
"Evzan- i'riyinize Dair" balkl yazsyle bunu karlad.
lliza Tevfik'in cevaplan bunu izledi. Raif Necdet'le Ilseyin
Cahit de sze kart. Sonunda mer Naci'nin 1905 (1 kanunuevvel 1321) tarihli 43. sayda kan yazs zerine dergi
6
kapatld, tartma da bylece sona erni oldu

188

Trke

iirler baslp yaymlannca

evrede byk bir


yank uyandrd. Bu rleri, zaferin verdii sevin ve esinle
yazlm geici bir heves rn sanarak becnenler olduu
gibi, dudak bkp kmseyenler, hatta alay edenler de
kt. Ebzziya Tevfik ile Ahmt Rasim beenneycnlerin
banda gelir. Ahmet Mithat ilc emsettin Sami de, bu n
bcenenlcr arasndadr.

Servet-i Fnuncular nceleri ekingen davrannlar,


dncelerini ancak st kapal szlerle belirtmilerdir.
Mehmet Enin, Trke iirler'i yaynladktan sonra at
yolda yiird. nce Servetifnun'da sonra 1904'de znir'dc
Muktebes, 1905'de Scll\nik'te ocuk Bahesi dergilerinde
arka arkaya iirlerini yaymlad 4
Grld ki air, o zamana dek ilenneni, ilennesi
dnilimemi konulara deinmekte, toplumsal dertlerimizi
ve ihtiyalannz dile getirmektedir. Bu iirleri yazmak
iin o, masa bana oturup esin perisini bekleniyor. evre
sine bakyor; yoksulluktan bunalm insanlan, tarlada almaktan beli bklm analan, ks-.deri, bakmsz oeuklan,
isizleri gryor, onlara acyor. Bizi de acndrmaya alaralt
bu dertlerle ilgiJcnneye aryor. te yandan iltiyalanmz
dnyor. iftilii, denircilii, u mbarek yurdun kalknmas iin gereken alma yollarn gsteriyor. Bnlan
bkmadan, usanmadan srarla yapyor.
O zaman anlald ki, bu iider geici birer hevesin rnleri deil, tasarlanm, bilerek ve isteyerek alm bir an

MERUTiYETTEN

Mehmet Emin, Merutiyetten nceki devirde "Rsumnt Emaneti Evrak Mdr Mehmet Enin" imzasyle
Tiirke iirler yazan bir air olarak tannrd. Onun herkes: bilinen ad "Tiirke iirler sahibi Mehmet Emin Bey"dir.
~fat da onu sevenlercc "Trk airi", "milli air"dir. O,
lchi c~elerdcki dedikodulara karmam, hatta kendi
i i rlcri hakknda uz ayp giden tartmalara, yaplan satama
ra da kaytsz kalm, daha dorusu yle grnmtr.

in

Du mektup (A>fuk Bahosi dergisii 1905 (21 tenmuz 1321) tarihli


~

' bkz.

Akurootu

Yusuf; Trk

Yl,

1928, s. 376, 377 vd.


Mehmet Emin'in bu ~iirleri iin bkz. ocuk Bal,ci dergisi. Selfuik
1905 (12 moys 1321- 24 kum 1321), aoy 17-42.

SONRA

t~aysnda "ZavaD.1ar"' triyle birlikte .kntur.

o 1'1lrle iirler zerine nlru olnn tartmalar hakknda bkz. Agill


"'' Levond, Trk Dilinde Gel4rne v Sa<kle~m Evrelori, Ankara 1960, TDK
oynlonndan, 264-271 ve 282-288.

190

191

ACAR SIRBI LEVEND

DL STNE

l'tferutiyetin ilanndan sonra, Mehmet Emin'i toplunda


beliren Trklk akmna nayak olmak iin btn var-

1913'de Musul'dan mebus seilmi, Birinci Dnya Harbi


yllarn eserlerini hazrlamakla geirmi, mta~ekenin ilk
uursuz gnlerini de gmtr. Mehmet Emn, Yunan
7
ordulannn zmir' e kmas zerine hazrlanan mitingdc ,
Sultan Ahmet Camiinde uzw iirini okumu, daha sonra
Trk'n Hukuku'nu yazm ve stanbul'da daha ok kalamayarak, Akuraolu ile birlikte Kurtulu Savana katlmak
zere 1921 (1 nisan 1337)'de nebolu'ya kmtr'. Mehmet
Emin, bu tarihten sonra Anadolu'da Atatrk'n yolunda
ve btn varlyle yurdw ve ulusun li.znetindedir. Kurtulu Sava yllarnda, trl cepheleri dolaarak heyecanl
konumalanyle halk uyarmaa, askerin ruh gcn artrnaa
alm, savatan sonra ise arkikarahisar, Urfa ve}stanbul
milletvekili olarak TBMM almalarna katlmtr. Mustafa
Kemal", "Ankara9 " balkl uzun iirleri bu devrin rnlerindendir.

lyle ortaya atlm gryoruz. airimiz, yllardr zlemini


ektii zgr havaya kavu.~wca politikaya da karmakla
birlikte, kendini daha ok lksne vermi, ona bal kalmtr.
1908 (25 ocak 1324)'de, teden beri Trk olarak tannan birka kii ile Trk kltrne yakn ilgi duyan yazarlar birleerek "Trk. Dernei"ni kurmulard. Mehmet
Emin, o srada Ttahzon'da Rsunat Nazrlnda bulundu iin ilk toplantlarna katlamadb'l. bu dernein yelerindendir.

Mehmet Emin, daha sonra vali vekili olarak Hicaz'da


bir sre de valilikle Svas'ta bulunduktan sonra, 1911 may-
snda stanhul'a dnm, 1911 (18 astos 1327)'de lkc
arkadalaryle birlikte "Trk Yurdu Cemiyeti"ni kurmu,
Trk Yurdu dergisinin de imtiyazn almtr.
Yine bu yl iinde, askeri thbyeliler kendi aralarnda
toplanarak, Trk uluswu kntden kurtarmak iin alna
cak tedbirleri dnmler, genlii kltr alannda birle
tirecek politika d bir dernein kurulmasna ihtiya olduu
nu belirterek, bu konudaki dncelerini l l mays 1911 tarilli mektupla tannm kiilerden sornulardr. Mehmet
Emin de bu mektubu alanlar arasndadr. Bu ar zerine
toplantlar yaplarak, kurulmas gereken dernein esaslar
konuu.lmu, 20 haziran l9ll'de Thbyeden gelen delcgelerle
birlikte yapla son toplantda, "Trk Oca"nn kurulmasna
karar verilnitir.
Mehmet Emin, 1911 austoswda Erzurw valiliine
atanm olduundan, stanbul'dan ayrlmadan nce, Trk
Yurdu dergisinin imtiyazn Akuraolu'na brakmtr.
Erzurw'da 1 yl kaldktan sonra stanhul'a dnen
Mehmet Emin, Balkan Harbi'nin dordu felaketleri
ac ac laykrn, o tarihe dek yazd iirleri Trk Saz
adyle yaymlad kitapta toplamtr.

' Bu mitingle ilgili bir any buraya kaydetmek isterim: ~1chnct Emin'in
byk o~lu rahmetli Halim, Kobotnt daelisinde benim uuf orknd.omd.
Birbi.rini~lc karde~ gibiydik. Emin Bey, oJluuun arkada oJ.orok ben .arux,
arn sra ziyaretimi kabul eder, bonn iltifntlardn bulunurdu. Mutoreke devrnde,
Yunus N ndi, Yeni Gn gnzetethi tck:rnt karmaya ~~~zr~Aod1~1 . sr.~d~
hen.i de Hnuhabir" olarak nl.nufb. Gazetenin ilk says ~Langm ertes. g_unu
kacakt. Mitigde bulunarak bir yu bazrinmak grevw bonn v~nut. ~
gn caddeler riyah bayrakla.rla donntlmfb. Sultan ~ct ~eydan br male_r
nndnyordu, camiye glkle gi"'bildim, ylencnlen. ~cdi.m...Mehmet ~
tiirini bitirdikten sonra yanna yakinprak okuduu n Yen Cu n adna. ~endi
tindcn rica ettim. lrlehmet Emin elindeki katlan uzatarak: "Al, oma ud~.n
hi bir paray karmadan oldufu gibi gazetcye koyun." dedi. Ben de ~ekkur
ederek aynldun. Akam yazm hoz.rlnyp gazeteye brakban. Erten sabah
gnwtcyi auca grdm ki, benim yaz ok ksaibid gibi, tiirler de lmmam.
Y nzilcri Mdr, bu ilk say mm ok dolgw oldufunu
ye~ kttlm?duu gre
rek ~iiri koynnm. ok zilldi.i.n ve gUnlerce ziyaretne gdcmcdam.
bkz. Ulu ldeni:, Aylk Ariklopedi, 1945, c. 1, say 10.
airimiz, 1939'da uAJ:kra" tiiri knca, bonu bir tnnesini b~n
dn arm.an etmek ltfunda bulunmut, kitabn bandaki ~ .Y~~. "YukKk unat ve fazileti yeni neali ruhundn inkli.p ve cunhur)etnaz qn canl
hayat hamleleri yaratan aziz m.rebbi ve sanatkir Agiib Sm Levend'e
lUtnOt ve fazilet sevgilerimizle" cmleini yazarak, yan sa,.:adak:i ~min al:W~
inaon atmt ve 9. ll. 1939 tarihini koymutur. Bu kitab nz ve degerli

:v

bir

un

olarak saldanm..

192

AGAH Slnl\1 LEVEND

Son yllarda, ei Mzeyyen Hanm'n lm onu ok


sast. Beil-ta'ta Serencebey yok-uu bandaki evi de yanmca, daha ok dayanamad, hastaland. Kaldrld hastanede 14 ocak 1944'de hayata gzlerini kapad .

Manzumelerinin estetik deeri ne olursa olsun, Mehmet


Emin Yurdakul, yurt ve ulus dertlerini dile getirerek edebiyatmzda muhta olduumuz r am, dili ve deyii
sadeletirmi, kmsenen heec veznine srm kazandr
m, yeni kuaklarn bu vezni ilemelerine ortam hazrlam
bir airdir. iirlerinde, Trk olduunu gururla haykrarak.
milliyetilik nlamna nayak olmu nclerimizdendir. Bu
zellikleriyle, Mehmet Emin Yurdakul'un edebiyat tarimizde ayn ve nemli bir yeri vardr.

S ZL t!KLE R-D ERG - B ELLETEN


'

(Trk Dili, say 216, eyll 1969)

t!STt!NE

TRK DL ARATIRMALARI

Trk Dil Kurumu, dilimizin en nemli iltiyalann


gz nnde tutarak kurduu kollarla, balca derleme-tarama, szlk, dilbilgisi ve tcrim zerinde almakta, grevini
baar ile yerine getirmel..-tedir. Kurum'un bugne dek yaym
lad eserlerin says 250'yi amtr. Bunlar arasnda eski
dil antlar, ana kaynaklar, tannmam eski metinler, szlkler, derleme-tarama ve terim szlkleri, dilbilgileri, inlll
klavuzlan ve eitli konulardaki inceleme ve aratrmalarla
tantma yaynlan byk yer tutmaktadr. Aynca, aylk
Tiirk -Dili dergisinden baka, ylhk Trk Dili Aratrmalar
ile de bilimsel almalann bilim alemine tantmaktadr.
Ancak hayat yryor, zamann ihtiyalarna gre hzla
geliiyor. Bilimsel kurumlar da, kendi alma alanlar iinde
bu gelimelere ayak uydurmak zorundadrlar. Dn gereksiz
grnen ve ihtiyalarn ok stnde saylan bir davran,
bugn ge kalm, val..-tinde yerine getirilmemi bir grev
olarak ele almyor.
Dil Kurumu'nu, bu gerein altnda gzden geirecek olursak grrz ki, Kurum, balangta baka leheleri de kucaklayacak lde alma alann geni tuttuu,
"filoloji" ve "Ien,auistik" gibi koliara da yer verdii halde,

196

197

AGAH Sl!lRI LEVEND

DiL STNE

s~-~~lan, a_Jacak uzmanlarm ktl ve btenin darl

basnlar, dil zerinde almalar, Bergamal Kadri'nin eserin


den balayarak meydana getirilen kitaplar, dil hareketleri,
ana izgileriyle dil devrimi, devrimi izleyen almalar).

yuzunden gttikc hu alan daraltm almalann daha


ok Trkiye Trkesi zerinde toplam~tr. Geree uygun
'''"-k
. .. . d
dolan da budur.
. Kurum' elbet nce '''"kiye

w: es uzern e

~~akdi!'. imkanlar

el verdike

almalarn genileterek

aratnnalarma giriece.l-tir.

Bu~ bu aratrmalara sra gelmitir. Trk Dili Kuruu, hcliren sorunlar ve ortaya kan yeni ihtiyalar kar

snda alma alann geniletmek zorundadr:

. a) Yurt_ dndki eitli lkelerde, trkoloji alanmda


kimler }~~g konular zerinde alyor? Ne gibi sonular
elde c~yor ?_ Bunlan dikkatle izlemeliyiz.
h) Kitapl~a yabanc lkelerden her gn yn yn
eserler ve _de_rgile~ gelne.l-tedir. Bu dergilerde Trk dilini
yakndan ilgilendiren eitli incelemeler ve aratnnalar
ye almaktadr. Bunlan filey"p Trk dili e . d
nl
rl"lck . .
z rn e a1a arn
atn ekmek, en nemlilcrini Trkeye evirmek ok.
yararl olur.
c) Tannm trkologlarn biyografyalan ve resimleri
toplanp yaymlanmaldr.
'
) Tannmam, ya da n.shalan az bulundugu" . . ..
d
n uzerm e allnam eski Trke metinler yaymlanmaldr.
(Bunlarn tpkbasmlan da verilebilir. Dil zellikleri zerinde
de durulabilir).
d) Trkolojinin Avrupa'daki ve Trkiye'deki tarihesi
hazrlanmaldr. (Avrupa'nn Trklerle ilk iliki .1...-urmas Orta Asya'ya g"den ilk gczginler ve misyoncrler, bunlarn ' top-

ladkl~ gerc~er,_ sava tutsaklarnn trkolojidc oynad

rol; eliler ve diloglanlar; Avrupa'da Trkede ilk .. ki


ilk Trk
n
orne er,

e dilbilgileri; dil okullan Dogu' kurumlan ilk d


le
' b
.. .
.

erg
r, ya anc unvcrstelerde Trke g"rcnimi trkolo 1
v
I b l
'
gar
s: eser er, a ca eserlerin zetleri; trkolojinin balca
..runl~; .a:uar, buluntular; dergiler, kongreler. Trkiye'de
trkolo: Resimler, buluntular, antlar, eski eserlerden tpk-

e) 'fiirk topluluklan ve leheleri zerinde durulnaldr


(Eski ve yeni btn Trk dnyas, szlk gibi alfabe srasna
gre her birinin ksa tanm, yaz ve metin rnekleri; leheler
haritas).

f) Dil ve dilcilik almalatma nem vcnnelidir (Genel


olarak dilin yaps, gelime yollan, tipleri, dil akrabal,
dil ve dilbilgisi vb. Byle bir eser, vaktiyle hazrlna giritii
miz Tiirkenin Ana Grameri'ne giri olarak, Bauzman A.
Dilaar tarafndan hazrlanntr. Yaknda basllacaktr.
Bu giriin II. blm, Tii.rk Diline Genel Bir Bak. bal
altmda geen yl yaynlanmtr).
g) Lehe szlkleri ele alnmaldr (K. K. Yudali'in
Krgz Szl, H. Paasonen'in uva Szlii, Pekarsskiy'
nin Yakut Dili Szlii va.I...-tiylc baslmtr). Lehe szlklerini, nenierine gre sraya koyarak, yaymn bir plana
balamak geekir. Trkmen, Azeri ve aatay leheleri
szlkleri bu konudaki almalarn banda gelmelidir.
h) Lehe dilbilgileri de szlklerle birli.I...-te ele alnmal
dr (Prof. Ahmet Caferolu'nun hazrlad Uygur Szlii
yeni baslosma bugnlerde baianacaktr. J. Eckman tarafudan da aatayca dilbilgisi hw6rlanmaktadr).
Bunlar dnda, ele alnmas gerekli balca konular
~unlardr.

a) Tiirkiye Trkesinin tarihsel szl (Byle bir szl


meydana getirmenin ok g olduu, belki de 50 yllk bir
zamana, etin ve yorucu almalara bal olduu phesiz
(lir. Byle bir szl ancak Trk Dil Kurumu hazrlaya
lilecei iin, imdiden temelinin atlmas yararl olacaktr) .

b) Kelime yaratma ii (IIenz karl bulurunayan


Arapa ve Farsa kelimelerden baka, dilimize durmadan

198

ACAn Snn LEVEND

szanki;)abanc kelimeler karsnda, bu ii nemle ele almak


gere
.

! Sraladmz bu maddelerin birka phesiz ilerideki

a ma programlannda yer alacaktr. Ama hemen ele aln


s gerekenler zerinde imdiden ilk a dm atmak gerekir.
ma-

(Tiirlc Dili, say 186, mart 1967)

TRK DL: 200


26 eyll 1932'dc, Dolmahahe Saray'nda Atatrk'n
lmzuruyle toplanm olan ilk Dil Kurultay, " Trk Dili Tetkik Cemiycti"nin "Umumi Merkez Heyeti"ne dircktif olmak
zere bir alma program hazrlamtr. Bu programn 6.
naddesinde yle denilmektedir:
"Cemiyet, gerek kendisinin, gerek darda Trk dili
l~leriyle uraanlarn retkikierini bir mecmua ile ncretme
liclir."
"Umumi Merkez Heyeti", kurultayn bu kararn yerine
wtirmek zere, alt ay sonra 1933 nisannda, "Trk Dili
'1\-tkik Ceniyeti Blteni" olarak, Trk Dili adyle hazrlad
lrgiin ilk saysn karmtr. Dergi, Trke ve Fransz
, ... olarak yaymlanacak, "Umumi Merkez Heyeti"nin belli
l>c~l kararlarn, kollarm almalarn, Trk diliyle ilgili bel1-..ri, <liinccleri ve bilimsel yazlar kapsayacaktr.
Derginin 1937 ubatnda kan 21-22. saysnda "hl- " kelimesi yerine "hclleten" kullanlm ve dergide bunun
,,,,Jni aklanmtr. Derginin 1938 aralk aynda kan 33.
'') '"' Atatrk'n lm dolaysyle "Milli Yas Says"
.,,uk yaytmlanm ve bu say ilc derginin I. serisi sona
""'~ ir. 1940 ocak aynda II. seri balam, bilimsel yaz

200

ACAU SIRlll LEVEND

!ara daha ok yer vermi olan bu ser de , 1943 aralnda


kan 18-20. saysyle bitmitir.
yeni itze gre, kurumla ilgili trl haberler' bil iler ve balca kararlar, her yl toplanarak Yllk ad altm~a
yaynlanaeak, Belleen ise bilimsel yazlara ynl ak
Bu k

a
ac tr.
ar:U geregmce, 1945 haziranmda kan 1-3. sa ile
III. sen balam, 195I'de haslan 1950 ocak tarihli .(;_15
say, BeZleten'in son says olmutur.
.

~n cmrettii Yllk ise, 1943, 1944 ve 1945-46'da

ancak u tane yaynlanahilmitir.


Belleten'in I. ve II. serilerinde ge l
..

N .
ne yaym yoncten
o~ce er~ya~ Kolba, sonra da Genel Sekreter olan bra~
him Necm Dln:en, III. serinin 1-3. saysnda Genel Sekr t
Hasan Ret T nk '
e cr
Re i
1
. a
ut tur. 4 saydan ll. sayya dek Hasan
t Tankut ile Yayn Kolba Behet Kemal a~lar- 12-13
sayda Hasan Reit Tankut ilc Kolb~ Kemal Tur". ' ,,~ 1.
Belc

k
-y
an vna ,
en 1 yonetme tedirler. Son 14-15
d .
..

d!
say a se, yonetenorm a :n yok~. !.~te Kurum'un ilk organlar bunlardr.
.. 193.8 de Ataturk un lmnden sonra basnda dil k
su tzene trl yazlar grlneye balar D"I d
.o~u.
ink d ni

evrmuu
ar c e er, devrimin at yoldan sapara' oncel . k
diler d
"'
e r ennn
e
seve
seve
1,..-ullaudklar
yeni
kelimelc
e
Trk ,
r "duzme
e . diyeucr, devrimin durdurulmasu isteyenler, ok
~ kelimelerle devrime ve Dil Kurumu'na sataanlar gr
. Bu. durum ' yen b.r htyac
ve bu ihtiyacn dourd
yen br grevi ortaya krrn ...r: Devrimi
ak ugu
k li I .
-----.
savunm , yen e me erm tuturunasna yardm etmek, kltc ve
yanltc yazlar karlamak.
. Kurum da elbet hu iltiyac duymutur. Ne var ki ..
nelt!cn btn bu sulamalar so!iukkanlhkla k
' yota~t
1

"
arlam
~ ma ara grrnekten ckinmitir.
'
8 ekim 1946'da Vakit. gazetesinde kan "Dil K
,
nun Eksik T af
y
urumu
ar
ve a; Dili ile Konuma Dili" balkl

201

DL STNE

yazmda

ben, bu konuya

deinmekten

kendimi

alamam

tm:

"Yaayan

bir dll zerinde almann doj;'tlrabilccei btn zorluklarla tehlikelere katlanarak, gnn dedikodular
zerinden aan bir ar ballkla bu almalara dorultu
verebilmesi, phe yok ki Kurw'un en kuvvetli tarafdr.
Onun bu kuvvetli cephesine iaret ederken, yine bu kuvvetin iinde gizlenen kk bir noktaya, ar babh ifata
gtren bir vehme temas etmeden geemeyeceiu.
teden beri Kurum'un dil bahsi etrafnda yazlan yaz
larla ile:i srlen dncelere kaytsz grnmek isteyen bir hali
var ki, zayf olmasa bile bence eksik tarafdr. phe yok ki,
her yazlana cevap yetitirmeye ne lzum vardr ne de imkan.
Akademik almalar felce uratacak byle bir fedakarl hi
kimse ondan <isteyemez. Belki de Kurum, bu ekingen hareketiyle kendini byle bir akbetten korumay dnmiitr. Ancak
yaplan tenkitlerle ileri srlen dnceler arasmda yleleri
var ki, doruyu aratrmak endiesinden doan baz hakikatiere temas etmelcte, yahut baz phelere yol amaktadr.
Kurum'un, bunlar cevapsz brakaca yerde, nenle ele
nlarak efkir aydntatmas daha doru olmaz n?"
Satamalar gittike genileyip yaylyordu. 23 ekim
L948'dc toplanan "lstmbul Muallinler Birlii Dil Kongresi"nde, i Atatrk'e saygszlk derecesine vardrlm ve bu
saygszlk, toplanty izleyen devrimcilerce protcsolarla
karlanmtr.
Artk

Kurum'un bir degi karmas ve daruk gleri


lir araya toplayarak kesin bir yn almas zorunlu bir hale
gelmiti. Geri Kurum'un ayda bir kan Belleten'i ile,
ii says km olan Yllk adl dergisi vard. Ancak bunlar
yeni hcliren ihtiyac karlayacak durumda deildi. Belleen
l ilimsel yazlar kapsyordu. Ylda bir kan Yllk ise, her
gn gaute ve dergilerde grlen saysz satamalan karlaya-

202

203

AG.iJ SlRRI LEVEND

DL STNE

mazd. Kurum'un organ olacak aylk ya da haftalk bir der-

birer dileke ile hkmete ba vurdum. Her iki derginin


de imtiyazn aldm. Gereken hazulklardan sorra aylk
Trl Dili dergisinin ilksays 1 ekim 195l'de, Tiirk Dili Ara
rm(llan Yll~Belleten'in ilk says da 1953'de kt.
Her iki derginir gerek yurt iinde, gerek yurt dnda
uyandrd yank ok byk oldu. Aylk dergi, gen ve devrimci evrelerce ok scak ve candan bir ilgi ilc karland
gibi, yllk dergi de bilim alannda byk bir boluu doldurdu. Yurt dnda ise, her iki dergi geni yanlolar uyandrd. Yabanc trkologlar, bu yayrnlarmzdan tr Dil Kurumu'nu
kutlamakta gecikmediler. Aylk dergi, yabanc lkelerdeki
trkoloji rencilerire ders kitab olduu gibi, yllk dcgi de,
inceleme ve aratrmalaryle, Trk dili ve edebiyat zerinde
alan yurt bil.,ainlerini Bat dnyasna tamtm oldu.
Aylk Trk Dili dergisinin, gen imzalar edebiyat dnyasna tamtmaktaki roln de aynca belirtmeliyiz. nl sanatlarmzdan ounun da yaz ve iirleri dergide yer al::utr.
te dergimizin dou yks ksaca budur.

gi ye ihtiya vard.
Bu ihtiyac ilk kez, 1945'dcki V. Kurultay'da Nurullah
Ata ilc Ercment Ekrem Talu ortaya atm, ama bu istek
bir karara balanamayarak ynetim kuruluna braklill!tr.
1949'daki VI. Kurultay'da, Feridun Ankara verdiai bir nerg.~ ile dergi sorununu yeniden canlandrm, ayrc: z Trke
r, roman, hikaye ve tiyatro yazarlar arasmda yarma
alarak kazananlara dl verilmesini istemitir.
Bu nerge zerinde konuan Nurullah Ata'm szlerinden
u cmleleri alyoruz:
"Bu memlekette benin gibi z Trke ile ur~anlar
var. Bunlarn her ortaya athn tuhnamz doru bir ey
deildir. Bunun iin bir szge gerekir. Bu szge de bu
dergi olacakhr. Bu dergiye birtakn adamlar, hikaye, r
ve fkra yazacaklar. Burada birtakm kelineler deneneeektir.
Bu kelinelerin tartmas bu dergide yaplacaktr.
Dil Kurunn'nun devlerinden birisi de bir dergi kar
makm. iik bu genlere deneme imkarn vermek liizndr.
Bunlarn attklar kelinelerin he1si tutar, demiyorllUl. Fakat
bunlarn iinde tutanlar olur." (Altnc Trk Dil Kurultay
Tutanaklan, 1949, s. 87)
ubat 195l'de toplanan Olaanst Kurultay'n setii
ynetin kurulu, ilk i olarak dergi sorununu ele alm, aylk
bir dergi ilc, Tiirk Dili Aratrmalan Yll,li- B elleten ad
altnda yllk bir dergi kanlmas iine girimitir.
Aylk Tiik Dili dergisi, dil devrimini savunarak halka
yaymak, z Tkcyi ustalkla kullanan genlerle sanatlann
iirlerinc, hikayelerine tiyatrolarna ve yazlarna yer vererek
Trkenin geliip zenginlemesini salamak, bylelikle Kurum'un dncelerini yanstmak anacn gdecek; yllk
dergi ise, eski Belleten'ir yerini alarak bilimsel ircelemclcrc
ve aratrmalara yer verecektir.
O tarihlerde Genel Yazman olarak, 28 mays 1951'dc

(Tiirk Dili, say 200, mays 1968)

DIL ST'NE

205

kan da eseri beenerck kendisine "Has Hacip" sann vermi


tir. Eser, adndan da anlalaca gibi, "kutluluk v~. mutluluk veren bilgi" anlamna gelir~ Her iki !llc~de_ (~un!a ve
alirctte) mutlu ve kutlu olmak iin gerekli bilglcr ver
mektcdir.

Kuadg Bilig 6520 beyittir. 85 bllba ayrlmtr. Mesncvi tarzndadr; arada drtlkler de vardr. ef--name'de

KUTADGU BLG

Kuadgu

Bilig, slamln kabulnden sonra, yeni


dinin ortaya koyduu esasiann etkisi altnda gelien Trk
edcbiyatwn ilk rndr. Karahanllar devrinde, Balasagun'lu Yusuf'un, Hakaniye, ya. da Karahanl Trkesiyle
kaleme alarak, H. 462 (=M. 1069/1070)'dc Kagar'da tamamlad bu eser, Bat edebiyatlar arasmda da cskiliiylc n
s afta gelir: Fransz cdebiyatun en eski rnlerinden olan
Clanson de geses'ler XI. yzyln ikinci yansmda, Ronun
du renard ve Roman de la Rose XIII.yzylda yazlmtr.
talyan edebiyatlda Dante, Petrarca, Boccaccio, X IV.
yzyl sonlarmda yctinilerdir. Bunlardan nceki talyan
edebiyat bir nem tamaz. spanyol edebiyatdaki lr
romancero XII. yzyln rndr. Alnan dili, X. yzyh
gelinceye dek Deusch (avam dili) saylarak hor grlmiil'.
Minnesingcr denilen ozanlann atodan atoya dolaaruk
syledikleri arklar X. yzyldadr. ngiliz edchiyatn(ln
"eski ngili: devri" rnleri X I. yzyldan sonra kalcn1
alnmtr.

Kutadgu Bilig'in asl deeri eskiliinde deil, niteli~in


dedir. Yusuf, eserini Karalanllardan Tafka Bura Karul
Ebu Ali Hasan b: Sleyman Arslan Karalan'a sunmu, 1In

v
gibi "fawn fawn fawn faw" vczniyle yazltr.
odugu
"S hn
. T'" ki"
Bundan tr Kutadgu Bilig'e randa ~c ame- ur
adn vermilerdir. Ama her iki eserin vezin birliinden ~~k:
birbiriyle ilgisi yoJ...-tur. eh-name, han'n efsanclet~
tarihi olarak destan niteliini tad halde, Kuadg~ Bilg,
amac ve kapsa bakmndan retici niteliktedir
Eser, drt kii arasnda geen bir "mnazara"dr. Ko~u
cla mutluluun elde edilmesi iin ileri srlen dncelerdir
Es~rin ilk 3 babnda Tanr'ya yalvarma, yalva'a (peygamll!r'c) ve drt ee (drt lalifeye) vg vardr; 4. balda B~hara
kitab Burra
ve B ugra H ana ovgu,
., Han a sunu, kitabn
ul, anla, konusu yer almaktadr. 5. babda, evren, 7 yl~~z,
12 bur ve mevsimler anlatlmaktadr. 6-11. bablarda. bilg,
lil ve iyilik, erdem olarak belirtilm~ktedir. 12. babdan
llayarak mnazara devam etmektedir.
Eserde konuan drt kii unlardr:
- Kntogd (adaleti temsil eden Hakan);
2- Aytold (mutluluu temsil eden ~czir);
,
3- "dlmi (uku'u yani akl tensl eder. Aytold nn
g
.
. )
u~ludtr. Ballas lnce onun yerne vezr .o.ur '
4- Odgur (kanaati temsil eder. Vezrn akrahasn
lunlr. Dnyadan ve insanlardan kaarak da banda top
lulan uzak yaamaktadr).
..
..
Bu drt kiinin hikayesi yle z~tleneb~: Kunto,gd,
.. .,tti seven ve yurduna yararl olmak steyen br Hakan dr
\
yardmcs yoktur. Hakan'n iyiliini duyan Aytold,
11111
l l ve zekasyle kendini Hakan'a tantarak vezir olur,

206

AGAH SIRRI LEVEND

DL STNE

ona hizmet eder. g'tlerde bulunur D I


ev et ve hk"umet

k avram1an zermdeki" d"" ..


.
.
uunce 1enn hiP'-"
S
talanarak lr lm d
..
wnr. onunda has.
e en once Rakan'a "I
Hakan vezirin olu dlmi ,.
v
og unu salk verir.
s~nr~ ~endine vezir ya:ar. !~n:;artr. Onu s~~~t:m
goz onunde tutarak Hakan'a dg ru1 , h~asnn ogutlcnni
0
leriyle onu uyarr H k
ukla hizmet eder. thulm
. a an memnundur Yezirin h"
ak ister. diilmi da v h
e r yardmc
olan Odgurm' salk , . Rgakan a yalnz yaamakta
v
verr.
an onu iki k
ktu
agrr. Odgurn nc a v d
1
ez me pla
Ona birok gerekleri anl
a ge erek Hakan'la konuur.
mi Hakan'la
att an sonra daa dner. v dlyalnz kalnca ona yenid
.. v
g
Dala sonra yaland.gnv il . ..
en ogutler verir.
en surerek Hakan'd
. .
.
an zm ster
ve a yn1arak daa Odgurn 'm
bu geliini dorn-u hulm dy~a gder. Odgurn onun
B
o
az.
ev h ama d

u szlerden utanan dlm.
onmesn syler.
konuur. Bu srada Od
, hsaraya dnerek Hakan'la
.
gum n
astah ih ..

m, arkadam <>mek ze d
"d b
ogrenen dlOd
b
re aga g er onu teselli
l
gurm son szlerini syleyerek .. ""tl
h
ye a r.
saraya dnerek Qd,.,~n '1 k ogu er e ulunur. dlmi
H
- a onutuklann H k ,
a an a anlatr.
akan ona akadan da vda
Ana dlmis evine d"" ~- yalnz hrakmamaslu syler.
'
onunce arkadann ..
h
k d
o um aberini
ar. Alar, yas tuta
H
r, ar a ann meza

akan vezirinc ba sal <7 dil S


nn zyaret eder.
vererek yurdu adaleti b~. ~r, o~unda, her ikisi de elele
bu kalramanlar kendi
ionc:r. k Hikayelerini zetiediimiz
da Hakan'a verilen ta annd a onuurlar. Bu konumalar.. .
ogu er, evlet ve hk
k
uzernde ileri srlen d.. ..
umet avramlan
..
uunce1er ortaya konul
d unya nimetleri zerine s
,
an gerekler,
kcleri hk"" d lk
oylenen szler, bireysel ahlak il'
um ar
vasflar h
h
Kutad"u B 1r 'd h"
' rer rer ele alnr.
o
g e
reysel ahlak]
ilgili"
imernek kumar 0
. . a
olarak, arap
dedikodu' etmemek ynam~:u- ikiyzllerden kannak,
ilkeler sralamr. H~~~:r::ylememek, sabrl olmak gibi
vasf olarak da adalet, merV

'i:

:r

207

lamet, doruluk, eitlii

gzetmek, hogrden aynlmamak


gibi nitelikler zerinde durulur.
YusJJi Has Haeip, eserinde, devlet hizmetinde bulunan
bey, vezir, hacip, yalva gibi grevlileri, bunlarn niteliklerini
birer birer aklayarak zamanndaki toplumun gerek bir
tablosunu iznitir.
Yaz ara gre dnya, gelip gidenler iin bir konak, yer
yzndeki insanlar da bir konul.-ur. lm kanlmaz bir
gerektir. Bu dnyada ne ekilirse, br dnyada o hiilecektir. Yazarn asl zerinde durduu "hilgi"dir. Kii ancak
bilgi ile insan olduunu anlar. Bilgisiz insan hayvandr.
Kutadgu Bilig'in sonlannda hkmdar iin u tler
yer almaktadr: Tann'ya kretmek, halk sevindirmek,
kllfirlerle savamak, tapkclan (memurlar) yaptklan
ilere gre mkafatlandrmak, bilginleri korumak, ktlerden yz evirmek.
Bu niteliiyle Kutadgu Bilig bir siyaset-namcdir. Onun
deerini belirtmek, bu trdeki yerini gstennek iin Arapa
ve Farsa yazlm siyaset-namelerle kyaslamak gerekirL.
Bilindii gibi, slami edebiyat erevesi iinde kaleme
aluan Arapa, Fa:sa ve Trke siyaset-narnelerin ilk kayna, Efiattn ile Aristo'nun devlet kavram zerindeki dn
cclerini yanstan eserlerdir. Bunlar, daha nceleri Arapaya
evrilmi olmakla birlikte, devlet kavramm ele alarak Eflatun ile Aristo'nun bu konudaki dncelerini uzlatrmaya
alan, kendi dncelerini de ekleyerek akil ve mantkt
sonulara balayan ilk filozof, Farabi Ebu Nasr Mehmet b.
Tarhan U:.::luk (.R. 339 =M. 950)'tur Farabi de Eflatun
gihi kusursuz bir devlet kavram Zerinde durur. nsanlar
tiirl ihtiyalarla hirleniler, sonunda birer bakann
ynetimi altnda devlet kurmulardr. Btn yetki bakann
Arapa, Fana ve Trke Siyaset-Nameler iin bkz. Agh Srn Lcvcnd,
"Siya..,t-oameler", Trk Dili Aratnnalar Yll-Belleun, 1962'den ayn1

bnsm.

208

DL STNE

A.Gl SinRI LEVEND

elindedir. Bakan adaletli, efkatli ve merhametli olduka


devlet yrr ve insanlar rahat yaar. Ynetenle ynetilen arasndaki uyum, toplumun mutluluudur. Bylece herkes kendi
iinde alr, grevini baau, toplum da :utlulua kavuur.
Bunun iindir ki, devlet bakannn btn iyi vasflan ve
erdemleri kendinde toplaru olmas gerekir.
Ama grnen her zaman bu deildir. Devlet bakannn
zalim, ahlaksz, nefsine dkn olmas yznden devletin kt
ynetildii, halkn sknt ve znt iinde srndii de
bir gerel-tir.
Devletin esas ahlak olduuna gre, devlet erdemli,
bilgili ve ahlakl kiilerce ynetilmelidir. Devlet bakann
seecek olan da bu yksek ve erdemli snftr.
Gerekirse devleti birka kii de ynetebilir. Bylece bir
~ir ~i de toplanmas g olan vasfl,ar birka kiide bulunmu,
stenilen mutluluk elde edilmi olur.
Farabi'nin bu konudaki eserleri Risiik fl Ara<i Ehli'l
-Medinel'-Fa=.a ile Es Siyiise'l-Medeniyye {Kitab
tedblri Siyaseti'l-'Akm)l.
Farabi'yi baka slam filozoflan izlemi ve Eflatun
ile Aristo'nun diinceleri trl eserlerde incelenmitir. hni
Sinan Ebu Ali Hseyin (. H. 428=M. 1036) bunlardan biridir. hni Sina, Kitiib's-Siyse adl eserinde Tann ilc yaratk
arasndaki iliki, lkmdarm ulusuna, insann nefsine ve
eitimi ile ynetimi altmda olanlara, halkn hkiimdarlara
ve byklere kar grevlerini ve tutunlarn, bunlann ge-

rektirdii koullar anlatr.

Yusuf Has Hacip'in btiin bu eserlerden yararianm olduuna phe yoktur. Bundan tr o hni Sina'nn ren
cisi saylmtr. Kutadgu Bilig'in Nizanlmlk'n (.H.
: A~d'_ t~i'l-md~i't-raillo, Leiden 1895, Alnonca evirisi, Leiden 1900.

S)'04tlu l-ncdemyyo, Haydatabat 1346, Alnnnea evirisi Lei(len 1904


Kiiib Tedbiri Si:liiwi'l-8/em ad altndn, Sleymaniye Ktp. ~fikrofilim arivi.
No. 576 (1 nsha, Diyarbakr Ktp., No. 1970 A/4).
'
'
Kib's-Siyd! .Beynt 1329; yumalan: Sleymaniye Ktp., Bamidiyye No. 1448 (mecmua nde); Nuruoomaniye Ktp., l\o. 4894 (mecmuo iinde).

209

M. 1092) yazdr Siyaset-name'den daha nce kaleme


alnm olmas onun nemini bir kat daha artrakt~~
Yusuf Has Hacip, meydana getirdii bu eserle, devrn~
ileri gelen bilginlerinden olduunu gstermi oluyor. O, br
bilgin olduu kadar da, Trk toplumunun kalknmasn,
mutluluk iinde ilerleyip ykselmesini isteyen ve bunu zamann hakanna en etkili biimde ve en uygun temsiller ve
rneklerle anlatmaya alan bir lkcdr. Eserde ataszleri de yer almaktadr.
Kutadg BiJig'in bu yolda kendisinden s~nra ~a~
eseriere kaynak olduuna da phe yoktur. Ornegn, Ali r Nevai'nin Ma.hbubii'l-Kulub'unda, gerek devlet hizmetinde,
gerek toplumda yer alan kiileri birer birer ele al:U:a~ o~an
iyi ve kt ynleriyle aklamas, Kutadgu Bilg deki bu
konu ile ilgili paralan hatrlatyor. Neval'nin Yusuf'un
bu eserini grm ve yararianm olmashi de uzak eayln~~
Hammer'in stanbul'da grp satn ald Kutadgu Blg
nshasnn Uygur harfleriyle H. 843'de Herat'ta yazlm
olmas, bu ihtimali kuvvetlcndirir.
Kutadgr Bilig'in zelliklerinden bi'i de eserde blunan
Arapa ve Farsa kelimelerin ok az ~ayda ol~udur. ~u~uf
Has Haeip her kavramn Trkesim yamaga ok dkk~t
etmi ve buna byk bir zen gstermitir. S~_nradan e~enn
bana ve sonuna eklenen blmlerde bu Tk~e kclne
lerin birou deitirilmi, zamana uyularak yerlenne Arapa
ve Farsalar konulmutur.
Kutadu Bilig'in Viyana, Fcrgana ve Msr'da nshas
bulunmak:dr. Bunlarn de Trk Dil Kurumu tarafn
dan ayr ciltler halinde bastrlmtr'.

485

Kuod

Bil i , r. eilt, Uygur harlleriyle ya~ olan Viyana


1942): Il. eilt, Azap lorflenyle yazlm!l <>."';'
F ann nslasun tpkbasm> (litonbul 1942); lll. ci lt, Azap ~r eny .c
y~m~ olon ~hsr nslosrun tpkbasm (ston~ul. 1943) .. Escr,, .~e~t
Rab eti Arat tarafndan Trk had'leriyle tespt edahw metu ve ~vrs . ~
2 cil:'olarak aynea baslm"br: I. eill, metin (stanbul 1947) ; II. clt evm
(Ankara 1959), bu ikinci cilt 'ITK taro!ndan yaynln:tr.

nshasnn btsn a.nnhul

210

SIRIU LEVEND
AGAH

Bizde Kuadgu Bilig'i ilk tamtmak isteyen emsettin Sa~i'~r. Sami H. 1317'de, Vambery'nin 1870'de hastrd metn .le . bunun Almanca evirisini ele alarak metni Tr'k eye
e~rm, ama bastramamtr. Bugn bu eviri, msvedde
halinde emsetti Sami'nin torunu Emin Erer'dedir.
Tr~ dili ve edebiyatnn byk antlarndan biri olarak ~debyat ve kltr tarihimizde nemle yer alan bu lmez
eser, yazilinn 900. yldnmnde sayg ile anarken, onun
yaratcs olan Yusuf Has Hacip'in hatras nnde eilm kl
d e, gon
-wb orcumuzu yerine getirmi oluyoruz.
ee
SOZLKLERlMZ

(Trk Dili,

say

211,

nsan

1969)
Szlk, dilin kelime hazinesini derleyip bir arada toplayan temel kitaptr. Bu temel kitapta, yaz ve konuma dilinele geen - zel adlardan baka- btn kelimeler yer alr.
Szlk bir ahlak kitab olmadna gre, hi bir kelime kt
vo irkin diye atlmaz. Kelimelerin tanlan yaplr, okumlar, yallar, belirtilmek istenilen anlama gre syleiteki vurgunlar gsterilir. Uzak ve yakn, gerek ve mecaz
liiLiin anlamlar rnekleriyle anlatlr. Gerekirse kkenieri
u;klan. Dilbilgisiyle ilgili eitli halleri ve treyileri belit ilir.
Szlk, yalnz dilin kelime hazinesini toplamakla kalaz; dili korur, onu bozulup yozlamaktan kurtarr. Bu
tl,.lliklcriyle bir bakma dilbilgisiyle birlikte, dilin anayasa
lnihbilecek stn bir deer tar.
Bu denli nemli olan Trke bir szlkten, yakn zamanl.ra dek yoksun kalmz ok zedr. lk kez T anzimat
,,., .. inde gze arpan bu eksiklik, yazarlar ve dnrler
c anda uzun tartmalara yol at. Dilin kelimelerini kapsa' uc al.. bir szle ve kurallarn toplayacak bir dilbilgisi
1 l uha olan ihtiyacmz uzun uzu belirtildi. Ana byle bir.
c ~inc balayaca,k kimse kmad; btn dilekler szde kald.

212

AGl Sinlti LEVEND

DL STNE

~~~.' hizi~, ~ke szl';>lnz yok muydu? Yoktu. Eldeki

Trke, Arapa ve Farsadan mekkep" Osma~cann szlkleriydi. Tiirk ve Trkeci olan Vefik Paa hlc, hazrlad szle Le/e-i Osmani adn
k
"ir d
verme
eg mn en kendini kurtaramamt. Sonunda Trkeci
~lan ~msettin Sami, konuma ve yaz dilimizde geen kelmelcr toplayarak, Arapa ve Farsa arn k lim 1
Trk k .
.,
e e er atp,
e elnclere daha ok nem vererek szln hazrlad ve buna hi duraksanadan Kamus- Trl..i adn verdi.
Oysa, Trk dilinin ilk ge~me alarmdan balayarak
ortaya konulan escderimizi gzden geirecek olrsak, dini
eserlerden
sonra szlklerin buyk h"r yer t nttnu

-
..
gorur~. K~g~rl" Mahmut'un Divan Lgti't-Trk' Araplara
Trk dli gretmek zere kaleme alnm Ar
b"
lk
apa r soz. tur; kapsad zellikler ve aklamalarla bugn de deerin_ kor.~maktadr. Harezm blgesinde Mehmet b. Kays'n
T&ylin_ut-_L~gt't-Trk (Ila Lisani'l-Kankl adyle meydan~ ~etrdi szlk, bu konuda atlm bir admdr. Bu da
elimr.~e gcnomitir. Msr ve Suriye blgelerinde, Mcmluklar devrinde kaleme alnm sdkler de byk bir nem
tar. Bu,nlar bir yana braksak hile XIII. yzyldan sonra
Anadolu da kaleme alnm olan sdkler byk bir bir
aharun riindr.
sozlkler,

Bizde ilk szlk, XIII. yzylda, Mehmet b. Mustafa


b. Zekeriyya, b. Hoca Hasan Falrettin Salgurl (d. H. 631
-:-.M. ~~3~- . H. 733 = M. l313)'nin, Seluklular devrinde
Turk dilinn balca kurallarn ve kelimelerini kaside halinde
toplayan eserdir. Byle bir kasidenin bulunduirunu thn
Haceri .A$kalani. (. 852)'nin EnM'l-Gamr fi Ebnai'-Amr
adl Arapa csernden reniyoruz. Bu eserdeki kayda gre
Sa!guri Divriklidir. am'da lmt. Tk dilinin kural:
larn ve szl toplayan bir kaside yazmtr. Gazze'de
suba olmu, Melik Nasr Muhamed h. Klavn'a ihetnen
lik cnnitir (bkz., Ebu '1-Mahasin Yusuf h . Tanariliirdi' el

.,

Menlelii's-Siif

213

ve'l-Mstev-fa Ba'de'- V.f, Nuruosmaniye


Ktp., No. 3428, 3429). Ne yazk ki bu ilk ve nemli eser
ncydanda yoktur.
Szlkler asl XIV-XVI. yzylar arasmda griil.
Ancak bu szlkler "Arapa-Trke", "Farsa-Trke",
ya da bunlarn karmdr. lk zamanlar iin bu ok doaldr.
slam uygarl erevesi iinde dilimize giren yabanc kelimelerin Tke karlklarru gst eren byle szlklerin hazrlan
mas gerekli idi. Ama yine gerekirdi ki, salt Trke kelimeler
de toplanm, unutulup gitmek-ten korunmu olsun. te
gerekli grlmedi i iin bu yaplmad. Yaplmas dnlme
dii iin de ylarla Trke kelimeler ve deyimler unutulup
gitti. Bundan tr de dilimiz ksrlat.
Arapadan Trkeye aktanlan szlklerin son tnleri
arasnda bugn elimiz altnda bulunan Alteri Mustafa'nn
Alte~i Kebir, Mtercim Asm'n Arapadan Trkeye
Kanus evirisi ile, Farsadan Trkeye Burhan- Kaat en
ncnlileridir. 1-Iala ba vurduumuz deerli kayaklardr.
Tanzimattan sonra, Osmanlca deyiminin yayld
ada szHikler, Tke, Arapa ve Farsa kelimeleri kapsad iin "Lgiit- Osmaniyye" adn alnaa balad. Vefi k
Paa'nn bir cildi Trke, teki cildi Osmanlca kelimeleri
kapsayan Lehe-i Osman'si, Muallim Naci'nin Lugat- Naci'
si, Mehmet Salaladdin'in Kamus- Osman'si elde bulunan
szlklerin en yararllandr. Yalnz daha nceleri lazrlannu
olan eyhiiiislam Esat Efendi'nin Lehet'l-Luga' "lisan
Trklde msta'mel mastar ve isimler huruf- heca zre tertip,
sonra Arapa ve Farsa maanisini tef~ir" eder. Bu, teki
szlklerden farkldr. Kapsad Trke kelimeler yetersiz
de olsa, bu alandaki ahay gstermesi balamndan ilgintir.
Bizde ha7;rlanan szlklerin hepsi, dilden ok edebiyat
gz nnde tutularak tertiplenmi, tanm fikri henz geli
memitir. Onun iindir ki, dil bakmndan yetersiz saylr.
Muhta olduumuz eitli szlkle~ balcalar: Konuma

214

ACH SIRRI LEVEND

ve yaz dilimizdeki kelimeleri kapsayan Trke szlk.


dilimizin kelime bazinesini kapsayan tarama ve derleme
szlkleri, terimler szlkleri, deyimler szl, mecazlar
szl, yakn ya da e anlaml kelimeler szl, edebiyat
szl, kafiye szl, argo szl bilim ve sanat dallaruun
slkleri, etimoloji szl yer alr. Bunlardan halk az:n
dan derlenen ve kitaplardan taranan Tanklanyle Tarama
ve Halk Azndan Sz Derleme szlkleri Dil Kurumu Derle
me ve Tarama Kolunca; eitli bilim dallanyle ilgili terim
szlkleri, Terin kolunca, ilgili bilim adamianna smarlamp
bazrlatlmakta ve yaymlanmaktadr. teki szliiklerin ou Dil Kurumunca, ya da Kurum grevlilerince hazrlanmtr ve hazrlanmaktadr.

Bir de Tiirkiye Trkesinin Tarihsel Szlii vardr ki


onun da son zamanlarda Kurumca hazrlna balanmtr.
Bu szl ayr bir yazmzda ele alacaz.

(Trk Dili,

say

235, nisan 1971)

TRKYE TRKESNN TARHSEL SZLG


Dil, toplumun hizmetinde hayatla dolu bir varlk, canl
bir organizma olduundan, zamanla ihtiyaca gre deiip
gdiir, olgunlar ya da eski grln yitirerek ksrlar.
Deimeler ok kez kelimelerde grlr: Kelimeler anlam
1lcitirir ya da yerini baka kelimeye brakarak unutulur. Bir
Kre sonra yeniden kullamlmaa baland da olur. Dei
cler daha scyrek olarak cmlclerin yapsnda, fiilierin eki
rinde, tamlamalann biiminde ba gsterir ki, bu sonular
lilbilgisi kurallaruun deimesine yol aar.
Dildeki bu . deimeleri, btn ayrntlanyle, kronojik
Kmya gre rnekler vererek aklamak grevi dilin tarihsel
ihdne der.

Uzun bir zaman ve srekli bir alma ile byk emek


iKi'ycn bylesine g bir ie Trk Dil Kuru.m u balam
llnuyor. Bu konuda gereken hazrlklara giriiimi ve ilk
da taranacak kitaplar seilerek, taranmak zere uzmanlara
, Nil mitir.
Bu tarihsel slk hakknda bir fikir verebilmek iin,
lr~<rlanp tarayelara 'gnderilen genelgeden kimi blmleri
lrya aktanyorum:
"A'mal": ! anlamna gelen Arapa "amel"in ouludur.
trml "a'ral", XVIII. yzylda Osmanlcada "byk bir

216

DL STNE

AGAH SiaUI LEVEND

ehire bal ola" yerinde kullanlmtr. Mtercim Asm 'n


Kamus .evirisindeki: "iran'da iraz eyaletinde v.ki' Firu.z
-Abad nam belde analinden Kiizerun nam kasaba..."

cmlesinde olduu gibi. Bu szck bu anlamda daha baka


yerlerde geiyor mu? Ne zamandan beri bu anlamda kullanl
naa balanmtr?

"!ttifak": Birlemek, uyumak anlamna gelir. Osnan


lcada da bu anlamdadr. Ancak "itifaki" szc, "rasgele"
yerine kullanlmtr. Bu anlamda la71,<ri tarihten tarihe dek
kullanlmtr?

"Rlle" : Arapa, "bir yerden baka bir yere gmek"


anlamnadr. Osmanlcada XVI. yzyla dek bu anlamda
kullanlmtr: "Padial lazreleri Edirne'ye nhle buyurdular." ciimlesinde olduu gibi. Sonralar bu szck yalnz

"diinyadan alrete gmek" anlamnda kullanlmtr.


"Okumak": Eskiden hem "okumak", hem de "arnak'"
anlamna gelirdi Sonradan "a,lirmak" anlamn braklm,
yalnz teki anlam kalrmtr. Oeki Trk lehelerinde de
byledir. Acaba b, hangi arile dek srmtr?
Bir aralk, Trkiye'ye Trkistan denilmitir. Ali
Savi'nin yazlamda byle geer. Acaba bu anlamda baka
kullananlar da olmu mudur? Yoksa yalnz Ali Suavi mi
kllanmtr?

""
. az" : "Y:azrnak"

g"b., " ova,


oIdgu
anlamna da gelir. Acaba b anlam hangi tarile dek srmtiir?
Bundan baka, eski eserlerimizde, deyim ya da terim
olarak birok szciifcler ve tamlanalar gemektedir. Bnlann
ou bir efsaneye ya da bir syleniye dayanr; birer nazmuna
iaret eder. Ornein:
"Kal" : r
L
de esk"
. em
soz anlamna ger; nem
veh m kimyada "madeni atete erimek" anlamna bir terimdir:
Zerm kal olmad na-puhe kaldn nice kal idiim
msranda olduu gibi. Birincisinde "terim"dir; ikincisinde
"sz" anlamnadr.

" -"

. .
masarnd an sm

"A kula",

217

"deve taban": Bunlar eski edebiyatta


"biiyk kadel" anlamna gelir.
"Miinak.aa": Arapada "bir kiinin hesabna bakarken
.~on incelemelerde bulunmak" anlamna gelir. Bizde "tartnwk"
mlamna kullanlmtr. Acaba la71,<ri tarihte kimin eserinde
l11 szck kullanlmtr?
"Rie-i Meryem": "Meryem'in iplii" demektir. Ama
lm tamlama efsaneye dayanyor: Meryem'in kulland
i[>lik o denli ince imi ki, iki kat edilmeden grnmezmi.
"Selase-i gass.le" : lki Arapa szeikten yaplm
l Farsa tamlama, " ykayc" demektir. Ana eski edebiyata iki meclisinde iilen ilk kadehe denirdi.
"tr-gir": "Arslan tutan" demektir. Diva edebiyatnda
"akr keyf" yerine kullanlr. iink ak-r keyf olan, arslan
tutacak cesareti kendinde bulrmu.
"Kimya".: Eski edebiyatmzda "madenlerden altn
11e giimii elde etmek" anlamna ok geer. Bunun tiirlii terim
leriyle birok mazmunlar yaplmtr. Bu terimler bilinmedik e
~si' i metinlerde geen birok cmleler anlamsz kalr.
"Simya": Bu szck de halk arasnda "velmi T,inya"
bir ad olarak Tcullanyorsa da, asl yle deildir. S imya: "Kelia- ilaliyye ve esm.-- hiisniinn etkisiyle tabiata tasarruf
clerck yok var gstermek iddiasnda olan bilimin ad"dr.
I.J szck ile yaplm birok nazmnlar vardr. .
"Hakayhr eya": "Eyann gerekleri" anlamna gelen
/u tamlama ler szlke bulunabilir. Ana bu tanlamann
wsavvufta ve "kewm"da ayr anlam vardr. !te bunlar b
sziiikle yer alacaktr.
Yine budan baka, Tanzimat'tan sonra dimize Batdan
[li rok yabanc szckler girdii gibi bunlara o zaman karlk
lar da bulurnutur. "Crise'', "politique", "ideal" gibi. Bunlardan "crise", o zaman "bu/ran" ile karlanmtr. "Politika"
.~orradan "siyaset" ile karlanmtr. Oysa "siyase"in eski
lN baka anlam vard. "Idal" ise nceleri "gaye-i hayal",

218

ACl SlRRI LEVEND

DiL STUNE

sonralan "mefkure" ile karlanm-tr. Bu gibi szcklerin


ne zaman dilimize girdiini ve hangi anlamlarda yer aldn~
belirtmek gerekir.
Yine Tanzimat'tan sonra, "efkar- wnumiye" gibi yeni
tamlamalar birer erim olarak dilimizde yer alm.tr. Bunlar
hangi eserle dilimize girip yerlemitir?
Kelimelerin kullandklan cmlelere gre sk sk anlam
deitirdiini de isimlerin sonuna getirilen ekierin cmlelerde baka baka grevler aldn gstermek zere, tarayc
uzmanlara gnderilen II sayl ekten de u paralan alalm:
1. Szckler, kul/anldklan ciimlelere gre anlam dei
tirebilirler. Ornein "grmek" masarn ele alalm:
"Almet'i grdm." (Bu cml,ede "grdm" gerek anla-

myle kullanlm-tr.)

"Bunun yanl oldl;,~nu grdm." (Burada "grdm",


" an ladm .. yerne
. d'r.)
"Sokakta bir adam grdm." (Burada "grdm", "rastladm" yerirde olabilir.)
"l grdiim." {Burada deyim niteliindedir.)
"Grdn m yaptn ii?" (Burada da baka bir anlamdadr.)

2. lsimlerin sonuna getirilen ekler, ayr cmlelerde baka


baka grev alrlar. Ome,liin "den" ekini alalm:
"Evden geldim." (Ayrlma gsteriyor.)
"Kye bu yoldan gidilir." (Izlenecek dorultyu gsteriyor.)
"Hasta olduumdan gidemedim." (Yaplan iin nedenini
bildiriyor.)
"Yumurtalar ellier kuruta r aldm." (Tane lesabr
bildiriyor.)
"Sizden bahsettiler." (Sizin lakknzda denekir.)
"Bizden misiniz, onlardan msnz?" (Nispe bildiriyor.)
te hazrlanmasm gerekli bulduumuz "Trkiye Trkesinin Tarihsel Szl" bu gihi zellikleri kapsayacak nitelikte olacaktr.

219

Elimizde bu konuda rnek bulunuyor: Franszca


Litr6, Almanca Deuscles Wrerbch, ngilizce Tle Oxford
English Dicio,;ary. Bunlardan Littr6, olduka eskimi ve szlkteki anlarular tarihsel sraya gre deil de mantk srasna
gre diziimi olduundan, bunu bir yana brakrsak, asl istediimiz nitelikte Almanca ve ngilizce tarihsel szlkler
bize rnek olur.
Alnanca szle 1854'te balanmtr. Birinci Dnya
Harbine dek 16 cildi km ve 196S'te bitmitir. Kimi cilder
birka blme ayrlmtr. Bu szln 196S'ten beri yeni
basks yaymlanmaktadr. 1884'te balayan ngilizce szlk
ise 1928'de bitirilmitir. imdi "Oxford ngiliz Szl"
diye anlr. Esas szlk 13 ciltdir. Bu ngilizce szln hazrlanmas almalarna 800 bilim adam katlm. 10.000'den
ok eser taranm, 2500 eserden rnek seilni, S milyon
taruk toplanm, bunlardan 3 buuk milyonu szle aln
mtr.

Bizim muhta olduj;rumuz szlklerio en nemlisi, ite


bu tarihsel s~ktr. Trk dilinin filolojik ve ctimolojik
tarihsel szl, keli.melerin tarihi olacaktr. Dolaysyle
Trk dilininin tarihi demektir.
Hazrlklara balamadan nce alma alarum snrlan
drmak gerekir. Lehe aynh gzetmeksizin Trk dilinde
bulunan btn kelimeleri kapsayacak bir szlk meydana
getirmek, gereklemesi kolay olmayan, bundan dolay
da imdilik gcmzn ok stnde bulunan bir lkdiir.
Yalnz Trkiye Trkesinin tarihsel szliin neydana
getirmek dncesi ite bu aresizlikten domutur.
Bu aresizlik karsnda ilk hatra gelen, XIII. yzyldan
balayarak, Cumhuriyet devrinde yeni harflerin kabulne
dek sren devri ele almak oldu. lk giriim byle balad.
Bu bile ok UZUll yllar srecek, yzlerce belki de binlerce
eserin taran.l.asm gerektirecek ve yzlerce umamn tarama

220

221

ACAR SlRRI LEVEND

DL STNE

iinde almasna ihtiya olacaktr. Yeter sayda tarayc


uzman bulunmamas yznden, amaca varmak iin daha

f. Kclimierin anlanlar aklanrken, eer aklamada


yardm olacaksa, Osmanlca karlklar da gsterilmelidir.
g. Asllar gelenek ve grenee bal olan kelimelerde,
bunlar aklanacaktr.
h. Eski metinlerde sk sk geen, hepsi de birer efsaneye
bal bulunan kelime ve deyimlerde bu efsaneler akla

kestirme yoldau gitmek zorunlu grld. Bu gerek karsn


da, ilk almalar daha da srlandrmanm, imdilik XIII
-XV. yzylar arasndaki zaman ncelikle ele alarak, seilecek en nemli cserlerle ie balamann uygun olaca d
nld.
te bu konuda Ynetim Kurulunun son ald karar
budur. Bylece ilk adm atlm, eksik de olsa, taslak halindeki bu ilk rn bir rnek olarak meydana gelmi olacaktr.
Bizden sonra gelenler bu rda yryerek eksikleri tamamlam, XV. yzyldan sonraki devirleri de- belki yine para
para- ele almak olanan elde etmi olacaklardr.
Hazrlamakta olduumuz tarihsel szln nitelii
zerinde, gonolgcdc aklananlara btnleyici birka sz daha
eklemek yerinde olacaktr.
a. Szliiiin amac: Bir kelime ne zaman, nasl, hangi
biimde ve hangi anlamda dile girmitir? O zamandan
beri hiim ve aulam bakmndan ne gibi deiiklikler geiTmitir. Dildeki kelimelerden hangileri hraklp unutulmutur,
hangileri yaamaktadr. Hangi tarihlerde ne gibi yeni anlamlar kazanmtr? B ll nlarn, trl tarihlerde kaleme alnm
metinlerden seilen bir dizi rnekle helirtmektir.
b. Tarihsel slk, bylece kaynaklara ve helgelere
dayanm olacaktr.

c. llas isiuler alnmayacaktr.


. Dilde kullanlan btn kelimelerle hirli1.."te, metinlerde geen bilim, teknik ve sanat terinleri yer alacaktr.
d. Her esas kelimeye- eer anlam ayrl yoksa- szlktc yalnz bir kez yer verilecehir.
e. Bir kelimenin birok anlam vardr. Metindeki cmledc
o kelime hangi anlamda geiyorsa ancak o anlam alnacak,
kankla meydan vermemek iin baka anlamlan yazl
mayacaktr.

nacaktr.

. Tamlamalar zel bir anlam tayorsa, mecazi birer

deyim olarak kllanlmsa, alnp aklanacak"tr. Bu tamlamalarda geen kelimeler ancak baka cnlelcrdc yaln
olarak geince alnacaktr.
i. Kelimelerin szlkteki alfabetik yeri bugnk klla
nl hiimidir.
j. Kelimelerin syleniinde vurgular gsterilmelidir.
k. Tarihsel szlk hazrlanrken elde bulunan klasik
szlkler gz nnde bulundurulmaldr.
Bu ilkelere gre tarayc uzmanlarca hazrlauan filer
Kuruma gnderilecek, merkezde ilk redaksiyonu yaplarak
eksikler tamamlandktan sonra aifabc srasna gre dosyalara
konulacak, bundan sonra da daha byk bir. uzmanlar kurulunca kelimenin etimolojosi eklenerek, son redaksiyonu
yapldktan sonra basmevine verilecektir.
Szlktc kelimeler u sray izlemi olacaktr:
. Kelinelerin kendisi: nlas, sylenii, vurgusu, dilbilgisine gre cinsi, terim niteliinde oluuna ya da bir cfsa
neye bal mazmun bulunuuna gre aklanmas, hraklp
nutulmu ya da arkaik olduuna gre eski unl.asn metinde
geen biiruleri; rnein, "bize" kelimesi eski metinlerde
;,. , j. , l j , P. olarak geer. Bunlar metinden aharlr
kcn olduu .gibi ;hnm olaeak"tr.
2. Etirnolojisi: Gerekli grldke teriulerin etirnolojisi
verilecektir. Ancak etimolojide bilim zorlanmayacak, henz
bilinmeyeniere ya da pheli olanlara iaret edilecektir.

222

Ac;AH SIRIII LEVEND

3. Morfolojisi: Kelimelerin urad fonetik deimeler,


braklm olup olmadklan belirtilecektir.
4. Semantii: Kelimelerin szlkteki anlamndan b .
ve mecaz btn
gsterilecek-tir.
rn ilk anlamlan baa alnacak, sonradan kazandklan anlamlar sralanacaktr. Kelimelerin tarihi byle meydana kar.
.. 5. rnekler: Metinlerden taranan kelimelerin getii
cmleler,
konoloiik
.
.
, sraya gre oldugu~ gib' alnac ak , metincnn
yaprak numaras ve
.. ve .yazarlarnn adlar , metinlenn
cmlelcnn getii satr says ve metnin h
ih
zl
d gsterilecektir.
ang ar te ya

~a, ~zel

anlamlar

Kelime~

T RKE-FARSA SZLK

Bu nitelikleri tayan tarilisel szlk, Tiirk dilinin byk'

br ant olacaktr.

(Trk Dili, say 236, mays 1971)

Arapa ile Farsa, Dou kltrnn iki temelidir. Biri,


yiizyllar boyunca bilim dili olarak slam lkelerinde yaylm,
n yrca, Kur'an dili olduu iin de kutsal saylarak etkisini
~llrliirntiir. teki ise, bin yla yaklaan bir zamandan
l~t ri, Tiirk dilini ve edebiyatn etkileyerek eski airlerimizc
Hitl kayna olmu ve rnek tutulmutur.
lk zamanlarda doal saylabilecek olan bu etkiyi,
ki airlcrimizle bilginlerimiz o denli arlkla srdrm
ltlir ki, yazlanlar artk Trke olmaktan km, aydnlarn
ll1 kolayca anlayamayaca bir hal almtr.
Ite bu durum zerinedir ki, Tanzimattan sonra "sa''" TiiTke" istei belirmi, nce sayl aydnlar arasnda
l~layau bu eilim, sonralan btn engellere karn gittike
, ylarak bir akm niteliini alm ve Cumhuriyet devrinde
l l lvrimiyle gereklemitir. Bugn eski bir metni zlmesi
1lny olmayan bir bilmcce gibi ok g sayyor ve gln
llmktan kendimizi alamyoruz.
Bu bir gerektir. Ana bu gerein yannda, nemle
H ,. iule durulmas gereken bir gerek daha vardr ki, o da,
lbraiUm Olgun ve Cemtid Drab4a. Ferheng-i Trki k Fori, Tah
'"" 1'171, 1350, byk boy, ift stun. 536 s., Byad- Forhong-i Lan
' M) uu.

224

DL STNE

AC.iR SIRRI LEVEND

bunlarn ulusal kltrmzn temeli olmasdr. te bu


nedenl~~r ~ eski . kalntlanmz, m zelerde sakladnz
eya gb degcrlendirmek zorundayz.
Hi kukusuz, bugn eski netiulcrimizin ben:;erlcini
meydana getirmeyi salk vermek kimsenin hatrndan gemez.
Ama bunlarla uramay kendine meslek edinmi uzmanlarn
varln ve bu iin nemini kimse yadsmaz. Bir kez, niversitelerimizin edebiyat faliiltelerinde eski metinler bir ders
olarak okutulmakta ve bunlarn erhleri yaplmaktadr.
Bunun iin de ilk ara, Arapa ve Farsann eitli szlkleridir.
Geri, XII. y:;yldan beri dini eserlerimizden sonra
en ok meydana getirilen rnler szlklerdir (bu konu
iin bkz. Agah Srn Levend, "Szlklcriniz", Trk Dili
dergisi, c. XXIV, say 235, nisan 1971). Bu uzm sre iinde,
bil.,oinlerle airlerimiz mensur ve manzum birok szlkler
meydana getirnilerdir. Ama bunlarn hepsi ya da Arapadan
Trkeye ya da Farsadan Trkeye yaplmtr. imdiye
dek Trke-Arapa olarak Muhammed Ali cl nsl'nin Ka-

musu't-Lugati'J,...()smaniyye (Ed Dertriyy't-Lamiat fi Mntelabati't-Lugat, Beyrut, 1318, orta boy, ift stun, 563 s.,
Mat. Ceride) adl szln biliyoruz. Trkeden Farsaya
ise, herhangi bir szlk hazrlamay kimse dnrnemitir.
Birka yl nce Prof. Dr. Sadettin Bulu ilc Aziz Sami, Trke
-Arapa bir szlk hazrlamlard. Bu szln Trk Dil

Kurumunca bastrlp yayulanmas ok yararl olrdu.


(Bu eser, bugiin stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesince
bastrlmaktadr.)

imdi de TrkeFarsa bir szliie kavumu bulunuyoruz. Bu szlk, deerli arkadamz brahim Olgun'un ranl
bilginlerden Cemid Drahan ile birlikte hazrladklan FerMng-i Trki be Farsi adl eserdir.
Bu iki yazar, bundan nce de, Farsa kelimelerin syleniine gre transkripsiyonlu Farsa-Trke Szlk hazr-

225

lamlardr. (Ankara 1966, orta boy, ift stun, 2_84 s., An:
kara niversitesi Basmevi.) Bu szlk hem yeu hem eski
20.000 kelimeyi kapsamaktadr. Bu szln yayuland
gnlerde, Ankara'y resmi olarak ziyaret cdon ran. ah,
yazarlar Cuulurbakanl Kk'nde kah~l .e~ . ve
Fars diline yaptklar bu hizmetten tr kendilcrne iltifatlarda bulunmulardr. Yazarlarn, bu szln karl
olarak Trkeden Farsaya bir szlk daha hazrladklarn
sylemeleri zerine, ah Hazretleri, bu szln Talran'da
baslmasn uygun bulmulardr. Bu iltifat zerine, Talran'
claki B nyad- Ferhcng- i ran adl bilim kurulu, bu ilk Trke- Farsa Szlk' bastrarak 1971 yl sonunda yayn.la
ntr.

Yazarlar, Trke Szlk' temel kaynak olarak almlar,


bibliyografyada gsterilen szlklerde~ de geni lde
yararlanulardr. 25.000 kelimenin gerek ve mecaz anlamlarn veren ve eitli bilim terinlerini aklayan ve z Trke
kclimclere yeni Farsa karlklar bulan bu szlk, Trkeelen Farsaya yaplacak eviriler iin temel kaynak olacaktr.
Aynca, Trkiye'deki niversitelerle yksekokullarda
bulunan binlerce ranl rencinin de en byk ihtiyacn
karlayacaktr.

Biliyoruz ki, Arapaun Farsa zerinde de biiyk etkisi olmutur. mllar da Arap dilinden yn yn kelimeler almlar, diledikleri ve uygun bulduklan anlamda _..-u
lanmlardr. Ancak Tiirk dilinin Arapadan aldklar kelimelcre verdikleri anlaula, rallarn verdikleri anlam arasnda
ok byk ayrmlar vardr. Bizde herhangi bir anlam belirten
Arapa bir kelime, Farsada bsbtn ters ve baka anlamda kullanlmaktadr.
te, biri Trk biri lranl olan iki arkadan yllarla
ba baa vererek byk emeklerle hazrladklan bu szln
bir nemi de, her iki dilde bulunan Arapa kelimeler arasn
daki anlam deiikliini bize gsteni olmasdr.

226

AG1J SIRRI LEVEND

Bu iki arkada, bilimsel terirolere karlklar bulmak,


yeterli tarnnlar yapabilmek iin de byk aba harcamlar, bu
arada kimi terimierin Latince karlklarm koymay da yararl bulmulardr. Aynca, felsefi akmlarm tammlan, halk
arasmda yaayan argo kelimelerin ve mecazlarn karlklanm
da aramlardr.
Bir noktay iaret etmek istiyoruz: Bizce eserin daha
yararl olabilmesi iin, Trke kelimelerin en nemli kar
lnn Trk larfleriyle, hatta transkripsiyonlu olarak yazlma
s ok uygun olurdu. Bylece Arap harflerini okuyamayanlar bu szlkten yararlanabilirler, okuyanlar da doru
okuma olanan bulurlard.
Yazariann imdi hazrlamakta olduklar nc szliik
DeyimZerk Trke-Farsa ve Ingilizce Szlk'tr Bunun
yaymlana bilmesi elbet kolay deildir. Uluslararas kltr
kurulularnn yakn ilgi gstererek byle nemli bir eserin
yaymn salamalann ok yerinde buluyoruz. Bylece
Ortadou uluslan arasnda kltr ilikilerinin, yalm: szle
kalmayarak uygulamaya geilmesi salmm olur.
Her iki yazar da, Trk ve Fars kltrlerine yaptklar
bu byk hizmetten dolay candan kutlar, hazrlamakta
olduklan nc szl bir an nce bitirip bastrabilme
olanam salamalarn

dileriz.

(Trk Dili,

say

246, mart 1972)

KULTUR- EDEBIYAT- BILIM


USTUNE

BLM VE DEVRM

Bilim, belirli bir yntemle elde edilir. Geree ulamay


ama edinir. Kesin yargya vanr, ya da varmak ister. Gelenekidir, durulmay ngrr.
Devrim ise, bir aksiyon olarak, durulma halindeki gereklerin karsma kar. Yanl, ya da zararl olduklarn
iddia ederek onlar ykar, devirir. Yk.larun yerine yeni gerekler getirmiyorsa, geici ve ksr bir ayaklanma olmaktan
teye geemez. Eer yeni gerekler getiriyor ve yeni ilkeler
ortaya koyuyorsa, devrim olur.
Devrimin de kendine zg yntemleri vardr. Fakat
bunlar soyut dej;>il, somuttur. Bilimin deil, psikolojinin kanunlarna dayarur.
Bilim ile devrim, bu nitelikleriyle birbirine kart gibi
grnr. Baz bilginler devrimi reddeder. Baz devrimciler
i~e bilimi inkllr eder. Halbuki ikisi de birbirini tamamlar;
birbiindcn yararlanu.
Bilim. devrimi reddederken ona muhta olmayacalll
sanr. Halbuki ondan yararlanmak zorundadr. Eer bilim
dallarndan her biri, zaman zaman kendi alarunda yeni bulular
ve yeni atllarla devrimler yaratmasayd, bugn ne kadar

230

AGAH SlRRI LEVEND

clz ve ilkel kalrd. Lavoisier kanunu kimyada bir devrimdir.

A:t~~ bu~ ..fizik~e

devrim yaratt; Yarn yeni bul~lar,


blin:un bugnku verilcrini altst edebilir.
Devrim de, bilimi inkar ederse kendini lme mahktlm
e_tni olur. Bilime dayanmayan ve ondan g almayan devnmler: .olumlu so.nuca varmadan arabuk unutulup gider.
Bilim felsefesyle devrim felsefesi bir noktada birleir:
Y ~pc ve yaratc olmak. Bu, her ikisi iin de, varlklarn
saglayan ve koruyan tek amatr.
.
Bilim, kendi alanndaki devriini nce yadrgar. nk
nanlm ve allm gerekleri sarsmaktadr. Ama sonunda
k~ndi.ni zorla kabul ettiren yeni gerekler karsmda, boyu~
egmek zorunda kalr.
Bilimi ve sanat rkten, kaba ayaklanmadr. Kanl
ayaklanmalar, amac b elli olmayan kr birer vurutr. Kime
rast gelecei, nereye kadar uzayaca, ha:gi deerleri devi
recei hilinemez. Kasd sadeec ykmaktr.
Kabak Mustafa ve Patrona Halil ile ayakdalarnm
istedikleri "eriat", ya da "slahat" deil, "kelle" idi. Bunlar .birka k~lle aldktan ve samur krk giyerek kurulduklan
sedirierde brka ay safa srdkten sonra, yktklan de erlerin ardndan devrilip gittiler.
g

1~08'deki 31 Mart ayaklanmas bu kadar da srmedi.

a~larn hkm kendi taburlanyle evrelerinin


smrlarn aamad. Ane~ be on gn lstanbl'u korku iinde
Hamdi

yaatt.

Tanzimat ve Merutiyet hareketleri birer devrimdir.


Geri her ikisi de cngellerle karlam, sarsntlara uram,
amacna ulaamamtr. Fakat eski geleneklerin karsma

~k~, bir?okl~rn sarsm, bazlarn ykm, hayat dei

tr~, yen deger yarglan getirnitir. Baarszln nedenlen, koruyucu evrelerdeki heceriksizlik ve gszlk, olaylarm akna srklenme, bilimsel destekten yoksun kal-

madr.

DiL STNE

Tanzimatn,

231

Mustafa Reit Paa'nn kaleminden km


"Glhane Hatt- Hmayunu"ndan baka dayana yoktu.
Birka ferman, birka kanun, devrimi 'yrtmek ve gerekletirmek iin yeter grlmt. Fakat ycnileme ihtiyac
o kadar zorunlu bir hal almt ki, direnmelere dayanabildi.
Glhane Hatt'nn hkmleri yrliyebildii kadar yrd.
Merutiyctin ise, gerckeli bir "beyanname"si bile yoktu.
Devrim, "hrriyet" ~klannn saduyusuna emanet edilmi
ti. Kamuoyu hazr deildi. Hatta zgrlk ak dcdiini
aydlar bile, kavram yeteri kadar hazmcdemediklcri iin,
lgnlklan nne gemek mmlii olamamt.
, Siyasal ve sosyal kargaa iinde dil ve edebiyat konular1I11
ele alanlar, kadn hakk, kadn kyafeti, serbest hayat, dnce
zgrl gibi toplumsal sorunlara deinenler oldu. Fakat
devrimin felsefesini yapmak, bilimsel ynden onu sistemle
savunmak, evrelere yaymak, halka mal etnek iin gereken
tedbirleri almak kimsenin hatrna gelmedi.
Bunlar yapabilecek kalemler eksik deildi. Fakat devrimciler, bencillikleri yznden sekin kalemleri kaybctniler,
muhalifler ise, azgn politika ekimelerine kendilerini kaptr
mlard. Devrimci kalemler, btn abularn, bunlan kar
layabilmek yolunda harcamlardr.
Ancak Ziya Gkalp, Balkan Ilarbi'ndcn sonra stanbul'a
geldii zaman, daha nce Sel~nik'tc yazd "Altn dcstan"larn, "Yeni hayat" zlenlcrinin stne kmuk gereini duydu. Parti iinde yaymlad;'l kk bltenleri ve Trk Oca'
ndaki konferanslaryle canl konulun ele ald. Daha sonra
Trk toplumunun, Trk uygarlnn esaslarn aratrarak
Trk sosyolojisini kurmaa alt. "Trklk, lsl~mclk,
Garplk" akmlann inceledi. Bu yzden arasra elimelere
dt de oldu. Fakat eitli akmlara kar iktidan tutma
abas, bouna da olsa, 1908 devrimini savunma yolunda
kmsenmcyecek bir savatr. ktidann, bu abalan deer
lendirdiini de kaydctmcliyiz. Birinci Dnya Harbi patlak

SIRRI LEVEND
AGAH

232

vermeseydi, Gkalp'n bu konudaki almalan daha verimli


'
daha kkl olacakt.
Cumhuriyet devrimi bunlarn hi birine henzemez. D
mann ana topraklara saldrmasyle balayan ulusal tepki
toptan yok olma tehlikesi karsnda btn aydnlan b' :
'diE
re
t: ~ r~ ve Svas kongrelerinde alman kararlar, yeni
br alenn ufuklarn gsteriyor, krtulu yolunu ayordu.
.
~ara'da Byk Millet Meclisi kurulduktan sonra,
ilk ekimeler hayli sert ve etin oldu. Duruma hakim olan
~ta~~k. Byk Zafer'den sonra, tasarlad cumhuriyet
fikrn ortaya atmadan nce, ileri fikirlere engel olahilecek
kaplar kapamt. Bunun iindir ki, cumhuriyet kimseyi
artmad.

. Sra sosyal devriniere gelniti. Cumhuriyet devrimi


~ncak bununla halka mal olacakt. Bu anlayla hazrlanan
M~d.eni Kanun" yiirrliie girdi. Kadn toplum hayatnda
y.erm ald. Klk deiti. Yeni Trk harfleri kabul edildi, tarih ve dil anlay geliti.
~~tn .~u d~v~imlcr iki temele dayanyordu: Uygarlk
v~ m~yetilik.

Bm Batdan esin alyor, teki kendi varl,na


guvenyordu. Uygarll<, Tanzimat devrindeki taklititikt en u~aklamt. Milliyetilik ise, saldrganl deil, korunma ve yapc olma amacm gdyordu.
Atatrk bata oldu halde, devrime gnl vermi
olaular n safta grev aldlar. Halkevleri, devrimleri halk
yayma,
yolunda en bereketli bir evr:
oldu. Bu mutlu gelime 1950'ye kadar srer.

genlii yetitirme

19~0'd~ bl duraklama grld. Atatrk devrimlerine


kar br

direnme balad. nce Atatrk dumaul!h


..
., denenw.
oster en ~balar tepki ile karlanmea, bir geri dnle
onun_ eserlernc s~drld. nk vuruta Halkevleri kapatld.
Devrmler

. toptan ink!ir edildi Bundan cesaret al an geneer, yemden salneye frladlar.

G"

DL STNE

233

Yeni hl devir aln ak isteniyordu. Bu, kaba bencillie


h\yanan, manevi deerleri sfra indiren bir devir olacak"t.
llLn didin:rnelcr, abalanmalar fayda vermedi. nk hi
hi r fikrc dayan:rnyordu. Ykmak istedii deerlerin yerine
yenisini koyamyor, tarafllanndan baka kimseye umut ve
~iiven vermiyordu.

Bu devir de, 27 Mays devrimiyle kapand. Bu sonu


hizc iki gerei retiyor: Biri, fikre ve biline srtn eviren
l i bir davran baan kazanamaz. kincisi, Atatrk ilkeleri,
ha7.larnn sand gibi, yiizeyde kal:rn deildir. Yklama
yacak kadar kklemi, dal budak salmtr. Koruyucular.
gnden gne artmaktadr.
Bilim ilc devrim arasndaki ilikide, bir nol--aya daha
likkat etmek gerekir. Devrim k endi kendini yaratr. Anszu,
1ep eden inme gelir; kendini zorla kabul ettirl. Bilim yntcmleriyle devrim olmaz. Devrim nden gider; bilim onu izler.
Atatrk, yeni harfleri bir kanunla hemen ortaya att. Eer
hiroklannm szne uyup da, yeni alfabeyi 10 yllk bir sre
iinde uygulamaya kalksayd, devrim olmazd. Giriilen
tcebbs domadan hid.

Dil devrimi de, byle bir atlla gelime yoluna girdi.


Balangta Dil seferbcrlif,>ine giriilmeseydi, dava yrr
myd? nce bir temizleme ile yol ald. Yabanc kelimeler
awld. Karlklar yanl da olsa ileri srld. Sonra yava
yava durulma devrine glildi. Bilim devrimi izledi. Yntem
fikri hakim oldu. Devrim de yiird. Kltr alannda devrimden rkmemcli, fakat bilimi de bir yana hrakrnamaldr.
(Trk Dili, say 157, ekin 1964)

DL STNE

235

Bilim ahliikmn kapsarm iine giren eylemler , tekiler


gibi elle tutulacak, gzle grlecek ~~d~r _ak d~~ildir. Hem
rnanevidir, hem de uzun sre kendism gzleyeblir. B~~u~a
birlikte, aka ilenmi olanlar maddi su ereves me
girelcr

KLTR IJAYATIMIZDA BLM AHLAKI

Ahlak, toplum hayatnda sk sk kullandmz bir deer


lsdr. "Ahlak sahibi adam" dediimiz zaman, szn
ettiimiz kiiyi ykseltmi "ahlaksz adam" hkmyle de
kltm, damgainm oluruz.
ahliik, politika ahliik, bilim ahliik derken de, i,
politika ve bilim alalanm allak kaydyle crevcleyerek,
b lnlar kt grenelderin etkisinden syrlm gmek iste
diimizi bcltiriz.
Gerel-tc i, politika, bilim ahliik demek; i adamlanmn,
politikaclar, bilgilcrin ahliik demektir. Oruarn kendi
alma alanlacndaki tutular, olumlll, ya da olunsuz
sonu verecektir.
Grlyor ki, sounda i yine birey ahlakna dayanyor.
Kiiilin ahilki tutumu, karakteri, bu alada bal bana et
kcdir. evrcni etkisi bundan sonra gelir.
Kendisinde meslek ahliik olmayan ii, alaca gnde
likten baka bir ey diinmeycrck akama kadar oyalanr;
kususuz, dzgn i yerine, kusurlu ve bozuk i kanr. Bir
yeri onanrken, baka bir yeri bozmaktan ekinmcz. Politika
ahlak tannayalan zaran ise yurt lsndedir. Bu zarar
alabildiine genileyebilir.

de vardr.
,
Grnte bir bilim adamm meslek alaronda ah~~k
d davram ne olabilir? diye bir soru hatra . gelcblir.
Konuya yabanc olanlar bunu pek kestiremcseler bile,_ ger~k
bilim adamlar, bu yoksunluur acsm ok ekmilerdir.
Kalp aka piyasada sa aka iin nasl zararl olursa, sahte
bilimci de, gerek bilginierin o derece diimamdr. ?~u
meru olmayan trl yollardan kovmaya alarak, kendis~e
meydan amak ister. Bylelikle bilimin de itibam du
rr.

.
.
"ilmi I
Ye
Gerek bilgin alak gnlldr. Eski deyinle
amil" olan kiidir. Bencil ve kskan deildir. Kendini ~e!e
kalkmaz gen kuaklara faydal olmaktan, onlan yet~
rnekten zevk duyar. Meslek alaronda drsttr. Bilime
itibar eder. Bilim adamna sayg gsterir. Bilgisiili kt~
ilerde kullanmaz. Hazrlad eserlerde kimler~en ve hang
eserlerden yararlanmsa onlar aka gsterr. _Tartma~
larda ar bal davramr. Karsndakinin erefne kendi
eref.i kada sayg gsterir.
Sahte bilimcilerde bu erdenierin hi biri yokttr. Bun
lar bilim adam olmak yle dursun, doru dzgiin bir yaz
kaeme almak gcnden hile yoksundurlar. Bu ~szlkle~ni
irrctlikle yltSekten atp tutmalda rtrock stedcr. Bra;
sk~ca hemen yaygaray basarak ort~ grltii!e
boarlar. Uluorta konumaktan, elimclerc dumekten, giil
ln olmaktan bir trl kurtulamazlar.
. . ..
.
nkar, bu gibilerin balca silaludr. Yazlarnda ki ozellik
gze arpar. Biri saldrma, teki de vnme. Akllannca
neydanda kendilerinden baka sz sahibi yoktur; tek oto
rite kendilcridir.

DL USTNE

236

ACAu SlRRI LEVENll

Bilgi daarcklar yufka old~au ii, bakalannn srtn


dan geini-ler. N aslsa ele geirdikleri baslnam eserleri,
kimsenin bilmediini sanarak, el ahukluuyle deitirip
kendilerine nal ederler.
Bunun en tipik rneini, 65 yl nce Ali Kemal verniti.
O zamanlar Paris'te bulunan Ali Kemal, lkdam gazetesine
yazlar gnderme1.-e idi. Bu yazlarn birinde, Fransa Cumhurbakan'nn Elize saraynda verdii bir baloyu tasvir
ediyor, Cumhurbakanyle seUnlalun, saray gezip salonlar dolatn, Bakann alma odasn grdn uzun
uzun anlatyordu. Yazy lkdan'da okuyanlar, yazara kimbilir ne kadar imrenmilerdir.
Halbuki baloya giden Ali Kemal deil, bir Fransz yazar ini, yaz da Paris'te Figaro ga:;etcsinde km. Hseyin
Cahit, Ali Kemal'in bu yazy kendine mal ettiini ortaya
koyunca, cdcbl' evreler bu gln arma (intihal) karsn
da amp kalmlard.
Bu el abukluunu yapanlar bu gn de eksik deildir.
phesiz daha ustalkla, daha st kapal yapmaktadrlar.
Bu kurnazlar o kadar dalgndrlar ki, bu el abukluundan
hakalanun haberi olmadi;,'llll sanrlar. Bununla birlikte
olduka pikindiler. Arma ortaya konulsa, davranlar
yzlerine vurul.Sa da, ii yine evirmcye, rthas etmeye
kalkarlar.
Sade bu kadar deil, ahlak d davranlarndan tr
"zabta sicili"ne kayd geen szde bilim adamlan hile
vardr.

Kltr hayatmzdaki densizlik ve dengcsizlik, hep


bunlarn kltr piyasasna srdideri kalp, sahte eserler
yzndendir. Geri bunlar, gii getike kimlikleri ortaya
karak, bulunduklar evreden saf d ediliyor. Fakat yayn alan bu kalemorlardan bir trl kurtulam
yor.

237

yerlcmesini, drst
bili.m all'--.............,.
.
. . kurulmasm drt gzle bekliyoruz.
artma gclenegnn
dk
b 1"Ji:n kltr ve sanat
'
zledi!!iniz gelenek kurul:na a,
"
b ilk 1 durumdan kurtulamayac.al..-r.
layatmrz
u
e

Kltr

hayatnd a

(Tiirk Dili, say 160, ocak 1965)

OL STNE

239

Merutiyet devrinde "Yeni lisan"clar da, dilde sadcle

ncyi savunduklan halde, "!isan" kelimesitti bile atamamlar,


hccyi kmscmilerdi. "Heyet-i tahririye yerine yaz
lycti diyemeyiz; ancak tahrir heyeti diyebiliriz. nk
)'a7. kelimesi avam dilinde, tahrir ise edebiyat dilinde kulla
mlr ." diyen de, mer Seyfettin'den bakas deildi.
N asl ki, onlardau sonra gelenler de imdi daha ilciye
;idcmiyorlar. Yeni i iri dinlemeye katlanamyorlar. Hele
Hz Trke, onlar iin bsbtn anlamsz, sama bir sz y
KEND DEVRLERlNlN HAVASI NDE

m dr.

YAAYANLAR

Ya yaam !!n

ler vardr ki, he , kendt::;~ ~l~ylara karm nice kiiBenliklerini sar! "k "vrlerm havas iinde yaarlar.
Bunlar kabukianna :;os. u paralayp kamanlardr.
-

f~:a!:'~;c~~a~~- ~-s:. ~iler deil

dir. Tersine, her


de
varhklarm duyurma
l ki . u~unc erm ne srerek
.
.
ya a an lcrdr. Am
ki d
cndirrken hep kend deva
.1 . .
a gere en egererrun lsn .. kull
olay o 'adan gorur
er.
u
anrlar; her

Bu eit insanlar, meslekleri


ve sanatlar erevesi
iinde en ufak bir de!!is'kli<~ k tl
.
.
" , ,e a namazlar R
dr
:1crumci resimden tes'n. tanmazlar y . aknl
essam n lar,
onlar iin !!.zelin dum dr S
em
arn hepsi,
"
an
anat a al
birer "hid'at"tr Halbuki k .
emru tst eden

va ty1c kendileri de dal .. ki


resme kar kmlar, zaferlerini on!
.
a o nce .
!ardr.
ar inkar etmek-te aram.

air midirler, aruz'a ve Osmanl

y ve sade dili yadrgarlar. Sadele m _ca _ya hagl seler, hecevazgemeyi edehiya:tta ..
cy dlde kargaa, aruz'da
y"-'m sayalar Rah
tli Sl

. .
a:f
le
Ccnap
ahabettl
b
)
d

me
eyman
N
Ali Ekr
u ,onu a a m dvndl' d' ?
em son yllarnda "li san- Osmani"
er .
.

yalump durmad nu d?
y

ye agt syleyerek

Halbuki, kendileri de vaktiyle yine bu gereke ilc eski


kuan karsna kmlar, kelimelere ve zincirleme tamlamalara dayanan eski edebiyat dilini yknaya almlar, ancak
bu sayede ycrlecbilnilcrdir. Ama yenilil-eu anladklar
i~te bu kadardr. Ucrlemc burada durmal, kendi devirleri
yeniliin son evresi olmal, ancak kendi eserleri yaamal,
yeni gelenler onlarn at n izlemelidir.
Bugnn dilini beenmeyenleri dinleyin, size yle
yak..nacaklardr: Hi "ay " "nehtab"n yerini tutar m?
"Asr' varken "yzyl" demek sama olamaz m? Hem bu
.-ski kelimelerin hepsinin uzun bir gemii vardr. Hepsi de
ayn birer hayal alemi yaratr. Bu kelimeleri atp yerleri
ne bakalarn aramaya neden kalknal?
Vaktiyle "gk" var diye "sema" ve "asuman" kelimelerini feda etmeye bir trl raz olmayan Halit Ziya ve arkada
larnn yaptklar da bundan baka bir ey deildi.
te davann dm nok-tas burada toplaruyor. Hepsinde de bu dnce hakimdir. Harahat airleri edebiyat- ecdide
airlerine, onlarda da yeni lisanclarla hececere kar hep bu
dnce ile direnmilcrdir. Bugiin de yeni kuaa gsterilen
ask yzn gerek nedeni budur.
Halbuki, o gnlerden bugne gk kubbeni altnda
nice devrimler olmu, sanat dnyas ne byk sarsntlar
gcinnitir. Her dcvrindc anlay deimi, ye~ akmlar

240

belirni, bu akmlara uyan uyrnu, uyamayan unutulup


gitmitir. Kalanlar her dcvide sayl birka kiidir. Bunlar
edebiyat tarihinde kendilerine ayrlan yerle yetinmeli, soylu
ve olgun bir davrawla yenilere de yaama hakk taumaldr.
Yeni, elbet her zaman gzel ve yararl deildir. Onun da
rk, sakat, yanl, hatta zararl ynleri olabilir. Ama evre
bu yeniyi beeniyor, seviyor ve tuuyorsa, elbet bir hikmci
vardr. Sosyolojik ve psikolojik trili etkenler bir araya gelmi, giinn dnya anlay bu ortam yaratm, ekonomik
koulann arl da buna eklenince, honutsuzluk belirmi,
deime ve bakalama ihtiyac devrimi yaratmtr.
Sanat ve kltr alanlanndaki devrimler de byledir.
Baka lkelerde beliren yeni fikir ve sanat aknlan, zorlayc
bir etki ilc kendini kabul ettirmeye alacaktr. Ayrca,
evrenin de dilde, edcbiyatta ve fikir aleminde kendine zg
sorunlan ve davalar olacaktr. Bunlan inkar etmek neye
yarar?

Bugn eaz mziinden holananlar arasnda, bizim


kuaktan pek az kii gsterilebilir sanrm. Ama bu m;iin
genleri eotur<!-nunu inkar edebili miyiz? Etsek de ne
faydas olur? Bunu susturmak, ortadan kaldrmak ne kadar
mmkn deilse, gerek mziin bu olduunu iddia etmek
de o derece sama olur. in dorusu, bunun bir gerek olduu
nu kabul etmek, sosyolojik ve psikolojik nedenleri zerinde
durmaktr. Yaadmz, ancak bnlarn da var oldu[,.unu
kabul etmekle anlayahiliriz.
Dilde, cdebiyatta, ya da herhangi bir alanda ortaya
kan yeni aknlarm zararl ynleri varsa, buna kar eskiler
kollann kavuturup seyirci mi kalaeaklardr? Hayr, onlar
da kendi grlerini savunacaklardr, sakat bulduklan
ynleri gsterecekier, eletirerek, . savaarak grevlerini
yapacaklardr. Eer btn bu abalara kar evre yine
yeniyi hccniyorsa, dnyawn deitiini aniayarak gerei
olduu gibi grmeye katlanacaklardr.

241

DL STNE

AGAH SIRRI LEVENO

yapmad ki ar yapamadklan
1 ud:tete:: kuaa ate pskrenleri dinleyin; kbunla;,
J

dikl yenilerden tek eser o uma h


i de vaktiyle grdkbin bir kusur bulup yer Hen
larn grp aacaksnz.
emen cps . .
ar a
.
d . "tt"klcri birka msran etks altnda y g)'
saplawp kalarak,
eserller
de

duymam are r.
i]..._.._,k "in
asln ince1ernek gercm
g
cg me n1
k "in tekrarladklan rnekler, hep o
dialanna ta { verme
anl
' riks"
- z, kekrcmsi heytler acemice kullanlm_ y
h cce

"lie kar knlarn

~:::..~~~ar ab:~a~gya

baka

lzerln

kclinelerdir.

v
var olan yok, yok
Dnya dnyor, gerekler dcgyor,
olan var ouyor. B cIki hi bir ey yok olmuyor
r da, top1u
.. kli bir zaman ak iinde bize yle ge yor.
ve sure
' ki . . h" "var olu~" diye kabul etmekten
Gnn -.ere erru r
'
.
k
"ktur Bu elbet miskince bir tcvekkl olmayaca k
ba a are y~ a; mak gerekecektir. Ama gccnecck, sinir:nt:r ederek, kmscyip alay
uyarmaya :alarak, glerinizi katarak, yapc olarak ...

::::.~: ~

ederek deil,

(Tiirk Dili, say 163, isan 1965)

DL STNE

TRK KLTRNE HZMET EDENLER


nsan emeine deer vermemek, yurda hizmet edenleri

unutmak, balca 1--usurlarmzdan biridir. Hazineler dolduracak kadar zengin eserlerimiz var. Her biri emek harcanarak
gz nuru dklerek meydana getirilmitir. ou, kiilerin'
elinde kalm olan bu milli servetleri toplamak hatrrnza
gelmez. Salibi liince, bu deerli eserler terekesiyle birlikte
sata karlr. Bylelikle elden ele geelek dalp gider.
Ya da bir yabancnn dikkati mckelck baka iilkelere tanr;
kitaphklara, uiizelere girer. Dou eserleriyle ilgili koleksiyonlar Batda byle meydana getirilmitir .
Sanat deeri tayan eserlerin toplanmas, dalp kaybolmaktan kurtulmas, iin sadeec bir yndr. Bir de bu
eserlerin sahiplerinin adn ve sann unutulmu olmaktan
korumak ii vardr ki, bu da teki yndr.
Kitaplklarrnzda yle nshalar vardr ki, yazs gzel,
sayfa balan tezhiplidir; cildi de usta bir sanatnn elinden
kmtr. Eser ise, dini, ahlakl, tasavvfr, ya da edebi konulardan birini kapsad iin, kiiltr tarihimiz bakmndan nemlidi. Fakat iinde yazarn adl bile gemez. Sadece satrlar
arasnda "bu abd-i hakir" diye bir iact griil ki, yazar
bununla kendili belirtmek istemi, fakat adn vermemitir.
stedii de ok urlardan yalnz bir "fatila"dr.

243

Bu gibi eserleri inceleyerek, kadndan, yazsndan,


mrekkebinden hkm karnaa alarak, nce nshann
yazld devri tesbit etmek, sonra da o devrin tarili zerine
~ilerek, bizi eser sahibine gtrecek yolu aratrmak, yap
lacak ilk itir.
Baz kere de, mzclerdeki koleksiyonlar arasnda
Btnat deeri yksek, eine a:; rastlanr resimlere ve ninyatr
lcre rastlanr. Bunlarn kenarlarnda da "anel-i Ali Usta",
ya da "kar- Mehmet Aa" gibi bir kayt bulunur. Ama
hu Ali Usta, bu Mehmet Aa kimdir? Birkan bilsek bile,
tekileri tanmayz. nk fikir ve sanat tarihimiz gerei
gibi ineelerup ilenmi deildir.
Bunlar tarihe karm, u:t:ak devirlerden kalma, bilinmeyen de~lerimizdir. Ya bildiklerimiz ve tandklarnz
acaba ne durumdadr?
Eski airlerden Fuzuli, Baki, Nef'i, Nabi, Nedin ile,
yenilerden Namk Kemal, Ziya Paa, Ekrem, Hamit, haklarnda en ok yaz yazlm kiiler olduklan halde, hala bilinme
yen ynleri oktur.
Hele baz kiileimiz vadr ki, gerek fikir ve edebiyat,
gerek politika hayatmzda byk roller oynadklar halde,
lunlar hakkndaki bilgimiz yzeydedir. rnein, cdebiyatta
Mebani't-ina, Trk dilinde Sarf- Tr/d, tarihte Tarih-i
.-flem ve daha baka eserleriyle kolda Trk kltrne
lizmet etmi, bir kalraman olarak pka zaferini yaratm,
Ab dlaziz'in istibdad ma son verenler arasnda yer alm,
Mcktep-i Harbiycde ders nazr olarak binlerce gen yetitirmi,
askeri rtiyelerin kurulmasnda emei gemi, sonunda Abliillamit'in gazabna urayarak stanbul'dan srlm olan
Sleyman Paa'y acaba ka aydnmz biliyor? Olu Sami
Bey'in (Sleyman Nesip imzasyle edebiyat- ecdide airleri
arasna katlan), babas iin yazd Sleyman Paa Mla
kenesi adndaki eseri olmasayd, Paa'nn son durumundan
haberimiz bile olmayacakt.

244

DL STNE

ACAU snru LEVEND

Bunu, hemen hatra gelen bir misal olarak veriyorum.


Yoksa sava meydanlarnda olaanst kahramanlklar
yaratm, kltr alaunda lne:: eserler brakm nice kalra
manlannz var ki, bugn adlarndan baka hi bir belirtileri
kalmamtr.

Yurt ve ulus hizmetinde mrlerini tketmi, ynlada


eser brakm milli deederimizi bizden sonraki l..oaklara
aniatmakla yknlyz. Milli eitimin balca yollarndan
biri budur.
Atalannn hangi koullar altnda nasl yetitiini, btn
engellere giis gererek ne gihi fedakarlklarin baanya
ulatklarru renen gen, onlann erefle dolu hayatna
imrenecek, meslcini gerel..-tirdii baany elde etmek
iin, daha ar hizmetlere girip, daha etin savalara atlmak
cesaretini kendinde bulacaktr.
Sevinle gryoruz ki, milli vnce (mefahir) !erimize
kar toplmnda uyanan ilgi, son yllarda daha da artmtr.
Genler, biiyklerini yakndan tanmak istiyor. Yazarlar ve
bilginler, kendilerini yetitiren nli~ ustalarn hayatn ve
eserlerini aralrp incelemeye alyor. Bilim kurumlanmz
bnlara ortam hazrlamak iin hi bir frsat karmyor.
Bylelikle yn yi;'ln belgeler toplanyor. Trl grler
altnda eit eit eserler hazrlanyor.
Bu yoldaki sistemli almalar arasnda, Trk Dil Kurumu'nun tcebbsn gsterebiliriz. Dil Kurumu, Trk
diline emek veren taunm byk yazarlar iin ayn bir seri
yaynlamaktadr. yldr bu seride kan eserler: Mtercim
Asm, K{igarl Mahm, Ahm~ Mithat, Ziya Glulp, Mehmet
Emin Yurdakul, Tl.omsen, Omer SeyfeUin, Hseyin Rahmi
Grpnar, Miiftiiol Ahmet Hikme'tir.
Bu yoldaki baka bir teebbs de burada bildirmekle
ayn bir kvan duyuyon::. Milli Eitim Bakanl. geen
yl Hseyin Ralrni Grpnar ile Ahmet Rasim'in doumlannn
100. yl dnmndc, bu yazarlar genlere tantmak amacylt

245

lir kurul meydana getirmitir. Kurulca hazrlanan programa

gre, bu yazlarn eitli yleri uzmanlarea .incele~ecek,


meydana getirilen inceleme ve aratrmalar brer kitapta
oplanacaktr. Aynen, trl dereecdeki ol..ollarmzda bu yl
iinde yaplacak toplantlar, verilecek konferanslarla bu yazarlar anlacal..-tr.
,
Dil Kurumu da bu harekete katlm, geen yl Hseyin
Rahmi Grpnar hakknda bir eser yaymladl gihi, bu yl
da Ahmet Rasim iin ayn bir eser harlamal..-adr.
Bu teebbs ok hayrl bir balangtr. ngili 1..orulun,
Trk kltrne emek vermi belli bal deerleri iine alacak
ekilde almalarm geniletmesi ok yerinde olacaktr.

(Trk Dili, say 164, mays 1965)

DL STNE

SANATSEVER, SANATI VE ELETRl':IEN

Ara sra sanata dn, o eski sayrla yeniden yakalanmak


gibidir. Sahibini bir sre kvrandrr, yorar, terletir; tedirgin,
stelik huysuz eder. Bu, onun iin geici bir saynlk durumuna benzer. Eserle birlikte sanc da biter; sayralk geer ve
rahatlk geri gelir.
Sanat kendilerine meslek edinmi olanlar ise, bu zntden hi bir zaman kurtulamazlar. Her an yaratc olmann
tokunluu iindedirler. Doum sancs ekerler. Hem de
biri bitmeden tekinin arE balar. Sonunda, eserle birlikle an da, ilgi de sona erer. Geri eser, sakat da dosa, kuKurlu da olsa, yazar iin sevimli bir ocu1.-ur; fakat artk
onun deildir. Tarumad ve de tammayaca yabancalann
mal

Sanat eserlerini ilgiyle iderneye aln olanlar, kolayca


yattnlamayan bir sanat zlemi iindedirler. Bu durum,
zaman zaman uraya ara verdileri iin deil, ruhu bir anda
sarp kavrayan eseriere sk sk rastlayamadklan iindir. Bu
yle bir zleyitir ki, areen bir hastalk gibi, kiiyi gittike
daha umutsuz, cseler arasnda dolatka daha titiz ve daha
luysuz yapar.
Ara sra gzel bir esere rastlamak, bu gibiler iin bir dirlik dnemine ermek demektir. Gnn birinde ellerine geen
bir eser, kendilerini yakan sanat susuzluunu giderecek
deerde ise, uzun bir hastalktan sonra yeniden sala
kavumann verchilecei tatl bir zevk iinde, ruhlarnn
dinlendiini duyarlar.
Ara sra byl bir elin sunduu bir tas arap "elest
bezmi"nde mcst olmu kiiyi kandrahilir mi? Zaman getike yine zntl bir zlem dnemi balar; onu bir kavuma
nn zevki izler. Sonra yeniden saynla dn... Byler
dirliksizlikten scssizl.ic, salktan sayrla gee gee sanat
zlemi srcen bir durum alr.
Nasl ki, kalemini ya da frasn zaman zaman cliu
alan sanat merakls da, baka ynden bir sayrilin arguul.

247

olmutur.

Okuyucu, sanatrun ek"tii skntnn farknda olma.Iarl, sosuz bir denizin gidi ve geli gibi, tutkunun ve co
kutluun dalgalar arasnda hir triii karann bulamayan
rh cnginlij;rini sczmedcn, onu ya kaytsz gzlerle szp
rttacak, ya insafsz yaglarla hrpalayacak, ya da becnip
n l klayacaktr. Belki de bunlann hi biri olmayacaktr.
SHlccc bir iki dost1m vgs, birka yarnn kulaktan
k l aa szan fsltsl te hepsi bu kadar...
Tamnm sanatalann her eseri, sanat dnyas iin
hir olaydr. Sanatsevcrlerce ilgiyle beklenir. Sonunda eser
r;ka; bir an nce zevkine varmak iin aranr. Sra elctirmene
.;litir. O da, kendini eserin zevkine brakarak, dikkatli
Iri r okuyucu sabryle kitab satr satr gzden geirerek notl.ru alr; sonra, her trl kiisel dncelerin stnde,
t u lir yan tutmazlkla eletirerek eseri tantnaa alr.
Saulr ki sanat, yaratc gcyle her zaman yalnz ba
. hann salayan, eletirmen ise, sadece sanaty smren
l J.irine kart iki kiidir. Tersine, eletirmen iin sanat
r k:clnr gerekli ise, sanat iin de eletirmen o lde yararllr. ller ikisi de birbirini tamamlar.

248

ACln Siltlll LEVEND

Fakat, ka clctirmen, elindeki sanat cserini, n yargdan,


her trl art dnceden uzak bir ak gnlllklc sona
kadar okumak sabrn gstermi, bir meslek ball iinde
onu eletirmeyc zcnnitir.
Boboazdan ve asalaktan fark olmayan kt eletirmeni
bir yana brakalm; fakat, sanat eserleri stne kapanarak
byk bir titizlikle iyiyi ve gzeli aratrmaya koyulan, sora
tek eserden eserler topluluna, bir sanat um btn eserlerine geerek, onun kiiliini trl ynleriyle ortaya karan, daha
sora da, belirli bir dnemi, aheserieric onlarn yaratclann
kucaklayacak bir genilikle ele alarak, edebi olaylan meydana
getiren kotillan toplumbilimin altmda inceleyen ka
eletirmen gsterebiliriz?
(Trk Dili,

say

166, temmuz 1965)

KA K KALDI?

ller devirde, kendi ann politika, fikir, edebiyat ve


aanat hayatmda sz salibi olmu gl ve usta kiiler salnede
grnrler. Bunlar bir sre evrelerini etkiledikten sonra
ekilip giderler. Yerlerine gelen yeniler, ayn gte olmasalar
hile, ayn yetkiyle szlerini ve hkmlerini yriitrler. Ne
eskilerinin buna zlmcsine, ne de yeniterin bundan gururlanmasm yer vardr. Hepsi de olaandr ve olaan grlmesi
gerekir.
Hatta seviniise bile yeridir. Dman karsnda savaan
birlikler, nasl yorulup yprandktan sora ekilir, yerine
yeni kuvvetler speriere girer, bylece sava taze kuvvetlerin
katlmasyle dala da hzlanrsa, bilim ve sanat alannda
eskilerin ekilip yenilerin almalara katlmas, yryen hayat hesabna kvan verecek bir olaydr.
Yalnz bir noktada bu genel kuraldan ayrlmak gerekiyor. Eski aiara ait geride braktmz birok fikir ve edebiyat kalntlar vardr. Bnlar kltr tarihimizin balca
bclgeleridir. Bu belgeleri okuyup anlayanlar gittike aramz
dan cksilmekte olduna gre, ksa bir sre sonra bunlar
bsbtn unutulup gidecek, okuyan da, anlayan da kalmayacaktr.

250

DL STN.&

ACAB SRRI LEYEND

Hemen unu syleyelim ki, eski eserlerimizden bir


bl iin hi de zlneye yer yoktur. Bunlar kapsam bakmndan an geirmi, edebiyat tarihi ynnden nemini
yitirmitir. Bir bl de vardr ki, bir sanat arut olarak
hal~ yaamal.."ta ve deerlerini saklamaktadr. te bunlar
yem kuaklara tawtnak zorundayz.
Fakat, hu ii kim yapacak? Denilcbilir ki, niversitelerin belili fakltelerinin her yl verdii mezunlardan bir
ka, faklte evresinde kabp uzman olarak yetimektedir.
Bunlar peka bu incelemeleri yapabilirler. Doihudur ancak
o bilgi yi, ilkol.."lll sralarndan .balayarak, ;illarca' sren
r~nim hay~t iinde aralksz alm, eski an kendine
zgu evrelernde yeticrek, o hayatm havas iinde yaam
ustalarn, hu iteki rol ve pay inkar edilemez.
Bundan baka, eski alarm dil ve edebiyat ka]mtla
nyle meydana getirecek yle yeni sentezler vardr ki, ite
bunlan ancak o kalplarla yorulmu olanlar yapabilir.
rnein, Trk dilinin tarihi bir szlne ihtiyacmz
vardr. Daha ncelerini ve baka leheleri bir yana brakoak
bi~e, .XIII. __ yz~!d~ Cumhuriyet devrine dein sregelen
Turkiye Turkes nn her devirdeki kelimeleriyle bunlarn
geirdii deiiklikleri gsterecek, metinlerde geen btn
kavramlarla mazmunlan rnekleriyle birlikte iine alacak
bir szlkten yoksun hulunnaktayz.
Tiirk Dil Kurumu, hu nemli boluu doldurmak iin
b~ k~nu zc~~~e dtrmaktadr. Ancak her geen gn kaybedlm sayabilirz. D~. ~urumu byle bir teebbse giritii
zaman, acaba ka kiy hazr bulacaktr?
Bunun gibi, eski cdebiyatmzn balca rnleri Trk
harfle~iyle has~ahdr. Bugn bu edebiyada ilgili olarak,
F~z~li ve Nedim gibi nl birka airin divandan baka
elimzde ka eser vardr? Oysa divan edebiyat usuz bucaksz bir denizdir. Hi olmazsa belli bal rnlerini ortaya koyup genlere tantmak zorundayz.

251

Yine bu arada sylemek gerekir ki, bir divan edebiyat


msiklopedisine ihtiyacm:; vardr. Bu edebiyatn tr~
iirnlerinde geen yle kelimeler vardr ki, anlamlarn hilliimiz, bilmediklerimizi kamuslarda bulduumuz halde,
kavramlarn, bu kelimelerle meydana getirilni maznun
lan szlklerde bulmak imkruu yoktur. Bunlar bilen ve
hu 'konuyu kendine meslek edinen kiilerin says, bir elin
parmaklarn pek gemez. Bunlar ortadan ekilince de, hu
bilgiler bir daha gn na kmamak zere unutulup gider.
Bu alanda yaplacak daha hayli iler vardr. Eer btn
bu huineleri kaybolmaktan kurtarnak milli kltiirnz
halaromdan gerekli ise - ki bizce milli kltrn kendisidir vakit geirmeden bu gibi teehbslere girimeliyiz.
(Trk Dili, say 177, haziran 1966)

DL STNE

ZEVK, SANAT VE MODA


Ze~~ kesin bir kural ve belirli bir lsii yoktur.
z_ev~ kye, topluma, rka ve lkeye gre deiir. evrenin,
a~le.~n, m~_danm, okulun, eitim ve retimin bu <leimede
buyk rolu vardr. Grgsz bir adamla aydn bir ki
b.A
r vrupalyle bir Senagallinin, l hallayle ehirlinin zevkleri
elbet bir olamaz.

Zevkin deimesinde en byk etken zamandr. Her


an kendine zg yaay, anlay, inan ve zevki
vardr. ala~n deimesi iin byk olaylarn helirmesi
ve yeni. hulularn meydana kmas ile dnya gidiinin
ha~a br do~~ltu;ru izl~mes.i gerekir. Bylelikle, anlay
ve naular. dcgm, yeu dcgerler belirmi, zevkler baka
l~nu, yeu zevklere uygun lolklar ortaya km, yeni
br yaay balam olur.
Zevklerin deimesi iin alarn deinmesini beklemek
gerekni.!or. Daha ksa zamanlar iinde d~ zevkler deiiyor.
XIX. yuzyldan sonra bimde, felsefede, sanatta ve teknikte
grlen de~imcler, eski deerleri unutturan yeni bulular,
a_nlay ve manla birlikte zevkin ve yaayn da deine
sme yol amtr.
Mimarlkta grlen gotik, rnesans, harok, rokoko
tar:dar; edebiyattaki klasisizm, romantizm, realizm, natr-

253

lizm, seml>olizm akmlar; resimde klasiklerle empresyonistlcr,


.anat alannda hep bu koullarla meydana km, . srasyle
birbirini izleyerek gclinitir.
XX. yzylda bu deimeler aknlk verici, ba dndrc bir hz kazanmtr. Birinci Dnya harbinden biraz
nce ortaya kan kbizm, sanatta ilk sarsny yapt. D:t
buuk yl sren Birinci Dnya Harbi ise, daha geni sarsn
tlara yol at. :Maddi varlklarn yklp bir ok ailenin snmesi yannda, savatan sa dnenierin korku ve ylgmlk iinde
a ve yoksun ehirlerin ortasnda yapayalnz kalmas, lm
., ., ruhlara kmesi, insanlar bir andan
kanksatan bezainlirin
deitinni, derin bir umursamazlk iinde btn deerleri
inkara gtnntr.
Birinci Dnya Harbinden . sonra beliren dadaizm, ite
bu koullar altnda, btn sanat kurallarm ykc, altst
edici bir iddia ile ortaya kt. Sonra srrealizm bunu izledi.
Srrealistler, akl ve mantn denetiminden kurtulmu,
estetik ve ahlak kurallarndan uzaklam dncelerin,
bilin alt beliren eitli ruh isteklerinin, ryada imi gibi,
hi bir bask altnda kalmadan k11(;da dklmesi gerektiini
iddia ediyorlard. Bu sayklamadan baka bir ey deildi.
Son zamanlarda bunun yerine egzistansiyalizm akun geti.
Sanat dallan arasnda bu akmlardan kurtulabilen mimarlk olmutur. D grn ne olursa olsun, minarlkta
esas, yapbtaki amaca uygun olarak yapy kolayca ve rahata kullanabilmcktir. Bu ama, mimarlkta her dnce
nin stnde saylmtr.
Edebiyatta, resimde ve mzikte ise, bu akmlarn etkisi
ok byk olnutr. Usta sanatlar, hangi akuna bal
olurlarsa olsunlar, kiiliklerinin stnlyle dncelerine
ve duygularna ayr lir renk verebilniler, yeni bir hayal
alemi yaratmay beccrmilerdir. Ama her yeni sanat akm
ortaya knca hemen bir sr takliti tremitir. Bunlar
usta airlarin eserlerine erek bulduklar z smrmcye

254

AGAH Slii.JU LEVEND

koyulmular, bylece sanat alann yn yn taklitle~le doldurmulardr. Geri bu taklitler, asim daha canl olarak
belirmesine imkan hazrlam, ama yeni akm da bu yzden
usan vermeye balayarak deerden dmtr. Bunlarn
hepsinde grlen zellik, iin kolayna kaarak zahmetsizce
baar salamak istei, bakalarna benzememek abas
dr.

B~ b~ar gnn yaama felsefesine uygundur. n


sanlar surekli almalardan, yorulup terlemelerden karu
yor. Kolay ve zahmetsiz kazan~ay istiyor. Amaca bir an
nce varmak tela iinde ne. yapacan hileniyor. Ayn
evrelerde yaayan sanatrun baka trl davr
k
anmasna
m an var m?
. Giyim kuam, ss ve tuvaJet modas daha sk deiiyor;
brok evrelerde hemen yaygn bir hal alyor. phesiz
moda ak~ar da gnn yaama felsefesine uygundur. Sanat eserlernde olduu gibi, bunda da dikkati ekmek eskiye
henzememek esastr.
Her yeni kuak, henimsediine henz almadan zevklerin deitii~i, yeni modalarn ortaya ktn gryor.
Bunlarn hep s acaba yeni bir ihtiyacn belirtisi midir?
Toplumda yaygn hale gelen hi bir tutumun nedensiz olmad dnlrse, sonucu ihtiyaca balamak gerekecektir.
Ancak bunlardan hepsinin gerek ihtiya olmadn, ba
kalk meydana getirmek hevesiyle 2;orla yaratldn sylemek yanl olmaz.
Baka bir soru daha hatra gelebilir. Zevklerin bir anda
dcim:s~e yo~ aan yeni akmlarm ve yeni modalarn ger~k dc:_ger nedir? Hepsi de yeni olmak hakmndan estetik
br deger tayor mu? Yoksa bunlar zevklerin bir eit soysuzlamas mdr? kmasyle snmesi bir olan yeni modaI~, eer akln ve mantn snrlarn zorlar ve aarsa, eskiler e~et bunlar ho karlamazlar, hatta grmeye ve iit
meye hile katlanamazlar. Eskilerin bu yarglannt tutucu ol-

DiL STNE

255

nalarna vererek bir yana brakrsak her yeni zevkin seviyeli


oldu elbet sylenemez.
Moda akmlarndau hepsinin de yeni oldunu sylemeye imkan yok-tur. Bunlann ou, eskinin baka hiimler
altnda tckrandr. Her kuak varln yeni bir ey ortaya
koymakla gstermek hevesindedir. Eskilere henzemek, onlar gibi olmak, kendilerini kahna smaz hale getiriyor.
Her devirde, toplumu temsil eden ne ocuklardr, ne
de yallar; olgu.n luk ana gelmi genlerle i bandaki
yetikinlcrdir. Oysa imdi, henz ocukluk an aman
olanlar, toplumu arkalarndan s\i.rklemek niyetindedirler . Bu aba ile, yeni yaama felsefesini alabildiine uygulamaya alyorlar. Henz ortaretimini yapan gen biraz
palaziand m, aile evresini dar ve skntl buluyor. Ana
baba basksndan kurtulmak iin evden kamaya ca,n at
yor. Bir an nce hayata atlmak hevesiyle serveniere giriiyor. Kolayca kazanmak, keyfine gre yaamak ihtirasn
tayor. Ayr cinsten arkada edinmek isteini vaktinden ok
nce duyuyor. Birlikte gezmek, yan yana oturup akala
mak iip elenmek ve yorulmadan dans etmeyi dnyor.
Bu yolda hi bir l tammyor. Aile otoritesindeki gevek
liin, zentinin, bakalarna uymann, dnyann gidii ile
birlikte toplumdaki kararszln bunda byk etkisi vardr.
Yurdumuzda seyrek grlen bu dumm, baka toplumlarda aka g?.c arpmaktadr. ngiltere'deki Beatles
ve benzerlerine baknz. Bunlarn arasnda baar sala
yanlar, becnilip tutulanlar eksik deil. Ancak topladklar
alkta, klkiarna verdikleri tulafln, zlflcri gzlerinin
zerine sarkan danuk sa tuvaledcrinin etkisi yok mu?
Demek asl sanatta kazanmalar gereken baary, klkianna
ve yaaylarna tuhaflk vermekle salamaya alyorlar.
Giyim kuam, ss ve tuvaletic dikkati ekmek modas mcmleketinizdc de tredi. Tannm birtakm okuyucular, sanatlarnn snrn aarak, gsterile ve yapma-

256

AGAH SIRRI LEVEND

ca dayanan gln cdalarla baarlarn artrmaya ah

yorl~r; ~-~ ~~--~opluyorlar. Bunlar

grp de toplumdaki
zevk duuklugune acmamak m"umk"un o1muyor.
Gerekten ortada acnlacak bir durum var A
? s
. ma kime
~~yo~~.' anat bir yana brakp kendilerini bccndirmek
n glun olm~ktan ekinmeycnlere mi? Neyi ve niin
a~~-~la~-~arm _bilmeyc_nlere mi? Yoksa toplum zevkinin
duuklugunc n? Belki hepsine daha dogr"us d"
'd'

u
unyann
g ne.

d':

Bununla birlikte hi bir eye amamaly~ Ba


d" .... h d
~on. :rucu_ r .egi_iklik, bu deiikliin yaratt bir bunahm
ndeyz. H br deer snp gitmekten kendisini kurt ramyor. Her trl glnl ge alarak dikkati ekme~
hav~dan kazanmak, kcyfe gre yaam.ak! te yaama:
yen felsefesi bul
(Trk Dili, say 188, mays 196?)

'

KLTRNN GELMESNDE
DERNEKLER N VE KURUi\'ILARIN ROL

TRK

Dernekler ve kulpler toplumlarn aynasdr. Bunlarn


kurulu amalar, ahma yntemleri, evredeki etki dereceleri, tutunup tutunmamalar, toplumun o gnk durumunu yanstr. Eer toplum, bunlarn ouna kaytsz
kalyorsa, henz olgunlamam demektir. Eer gerek bir
yarg ilc bunlar deerlendirebiliyor, yararl olanlar koruyup zararl grleniere kar tepki gsteriyorsa, istenilen
kata erimi saylr.
Meslek adamlann bir araya toplamak gibi eitli amalarla kurulan dernekler; spor, dinlenme, oyun ve elence
kulpleri bunlarn arasndadr. Bunlarn hepsi de, toplumda kklcen, ya da yeni yeni filizlenip gelien eitli eilimleri
aka gsterir. Bunlarn uyandrdklan ilgi ve yarattk
lar tepkinin ayr anlam vardr. Bu anlamlar deerlendir
mek toplumbilimin grevidir.
Kltr dernekleriyle bilim kurumlan ise, toplumdaki
dnce seviyesini, kiiltr hayatrun durumunu ve gelii
mini gstermesi bakmndan ok nenlidir. Biz burada,
toplumsal derncklerle kulpleri bir yana brakarak, yaluz
kltr dernekleri ve bilim kurumlan zerinde durmak
istiyoruz.

258

ACAB snn LEVEND

Derncklel'le kurumlarn meydana gelmesi, tutunup


gelimesi, uzun sre yaayp verimli olabilmesi, ayn koul
lara baldr. Bu koullann ilki, topluroda sczilen, ya da ak
a beliren ihtiyatr. Oncc sayl aydnlarca benimsenen bu
ihtiya, trl ynleriyle ilenerek tart.lr. Dnceler bir
noktada birleince, konuyu ele alacak bir dernein, ya da bir
kurumun meydana gelmesi kolaylar. Ortam huzulanr
ve olanaklar da salanrsa, giriim gereklemi olur.
Bu, kuruluun ilk evresidir. Ancak i bununla bitmez.
Dcrnegin ya da kurumun yaamas, ihtiyaca cevap verecek
yolda gelimesi ayn bir sorundur. Daha baka koullarm
bir araya gelmesini gerektirir.
Yakn tarihimiz bunun eitli rnekleriyle doludur.
II. Malmut zamauroda, Bat kltr Trk toplumuna sz
maya balaynca, bu kltr henimsernek isteyenler bclirmi, bunlar gizli ve ak toplanarak, belirli konular zerinde konuup tartarak, dnce zgrln hi olmazsa
kendi aralarnda uygulamaya almlardr.
lk "cem'iyet-i ilmiye"lcr byle domutur. Ortaky'de
smail Ferrul Efendi'nin yalsnda toplunan aydnlarm
kurduu "Cem'iyet-i lmiye" bunlann ilkidir. Bu dernein
amac, iir, edebiyat ve gerek bilimler zerinde uramakt.
phesiz o devirde bu gibi kurulular elbet yaamaz, hatta
barnamazd.

Encmen-i

Dani:

Trkiye'de bu alandaki ilk res:ul kurulu Encmen-i


Dani'tir. Ahdlmecit zamannda, 18 temmuz 1851 (19
ramazan 1267) cuma gn, Bezmia.Iem Valide Sultan'n
Sultan Mahmut Trbesi yannda yaptrd "Dar'l Maarif"
okulunda ayrlm olan daucnin salonunda bir al treni
hazrlanm, Padialla hulikte devlet adamlan da toplantya katlm, Sadrazam Koca Reit Paa'nn bir sylcviylc
trone balanm, bylece encmen kurulmutur.

DL STNE

259

Fransz Akademisi rnek ttttlarak kurulmu olan


Encmen-i Dai, 40 asli yeden meydana gelmiti. Yabanc
bilginlerle lkedeki Rum ve Ermenilerden "harici'_' 30 da
iiyesi vard .. Encmcnin amac, yksek okullara kitap hazrlamaktan baka, yararl eserleri yazma!<, ya da ya~d~r:
mak, yabanc dillerden eser evirtmek, Osmanl t~nh
hazrlamak, dilbilgisi ve szlk gibi en ok m11chta oldugumuz
konularda eserler meydana getirmekti.
Encmen devlete korunduu, yeleri arasnda Ray
nillah Efendi, Ahmet Vefik Paa, Cevdet Paa gibi aydn
bilginler bulunduu halde, ancak ll yl yaayabildi. ' n~~
ada bilim anlay henz yurda gi'memiti. yele~.belr~
bir ama uruna birlikte alacak yaradhta degllerdi.
Ayrca, bilimle uraacak vakitleri olmayan devlet ad~~ar
da yeler arasna katlmt. Encmen-i Dai, bu yuzden
mrl ve yararl olamad.
Bu kurulutan kalan tek eser, Ahmet Cevdet Paa'nn
Osmanl Tarihi'dir. yelere Osmanl tarihinin trl deviilerini yazhak grev olarak verilmiti. Cevdet Paa'nn grevi de 1774-1827 arasndaki blm hazrlamakt. Cevdet Paa teki yelerin kendilerine verilen grevi yapmadk
lann g~ee, Osmanl taribinin 1774'e dek sren blnn~
zetlemi, 1827'ye dek sren blm de hazrlayarak ta~
hini bitirmitir. Eser ilk basksndan sonra 189l'de 12 cilt
zerW:e yeniden bastnlmtr. I. eilt zettir, teki l l cilt
de 52 yllk olaylardr.

Cem'iyet-i lmiye'i Osmaniye:


Bu zel bilim dernei de, Mnif Efendi (Paa) tarafndan
186l'de kurulmutur. Kurumun amac, yararl eserler yaz
mak, yabanc dillerden eviriler yapmak, halka dersler vermek konferanslar dzenlemek, ada bilimlerin yayl
mas:na almaktr. Asl nemli olan, dernein din ve politika
ile uramayacann tzkte belirtilmi olmasdr.

260

DiL STNE

ACAR SII\RI LEVEND

Mnif Paa, dernein organ olaak 1862 (1279)' de


Mecmza-i Fiinun adnda bir dergi karmtr. Derginin ilk
saysnda, yazlarn herkesin anlayaca bir dille kaleme al
naca belirtilmitir. Ancak IV cildi kabilen dergide ada
bilimler ele alnm, en etin konular ak bir dille ilenmitir.
Dernek, alfabe konusu zerinde tarihsel bir grev de
yklenmitir. yle ki: Azerbaycanl Mirza Fethali Ahundolu, 1863 (1280)'te stanbul'a gelmi, alfabe zerine hazrlad tasary sadarete sunmu, sadarc de, dncesini
bildirmek zere tasany demee gndermitir. Dernek,
toplantda bulunmak zere tasan sahibini arm, Alun
dolu toplantya katlarak aklamada bulunmu, bir hafta
sonra yeniden toplanan dernek de kararn vermitir: Ahundolu'nun hazrlad tasar yararl ve naksada elverilidir
Ancak uygnlanmas gtlir ve sakncalar da vardr.
Cem'iyct-i lniye-i Osmaniye, dernek merkezinde ayrca kitaplk meydana getirdii gibi, herkesin gazete okuyabilmesi iin bir de "kraathane" amtr. Trkiye'de kltr
hareketleri bakmndan ok nemli olan hu dernek de uzun
mrl olmall'Utr. Mnif Paa'nn bu ite hemen hemen
tek bana kalmas, bunun balca nedenidir.
Yine 1862 (1279)'de, "Cem'iyet-i Kitabet" adyle bir
dernek daha kurulmu ve bir dergi de kanlmsa da, dernek hi bir i grmemi, "Mccmua-i ber-i ntihah", ya da
"Meemua-i her-ntibah" olarak okunabilecek tuhaf bir ad
tayan derginin arkas da gelmemitir.
Aynca, "Ccm'iyet-i Tedrisiye-i ls!imiye" ad altnda
zel bir dernek daha kurulmu, bu dernein en hayrl eseri
de "Darafaka"y kurmak olmutur.
Merutiyet'ten sonra dnce zgrl belirincc, sosyal ve kltrel eitli dernekler kurulmu, bunlar gerek
bir temele daynd ve ihtiyac karlad oranda tutunmu,
salt istekten doanlar kapaup tarihe karmtr. B~nlardan
konumuzia ilgili olanlara bir gz gezdirelim:

Tiirk

Dernei

261

Merutiyet'in ilanndan hemen birka ay sonra 1908


(12 aralk l324)'de krulan bu dernein balca amac:
''Osmanl Trkesini btn Osmanllar arasnda konuulan
milli bir dil" haline getirmek zere sadelctimcyc. ~l~a~
L. y anb temellere dayand iin, kurucularn ~ nyct,
dernei yaatmaya yetmedi. yeler ar~.snd~ . ~ilc amac
trl ynlerden ele alanlar vard. evre, Trk dili_n sadele
Lirilmesi yolunda herhangi bir toplu almay benmseyccek
durumda deildi. Demek hemen "tasfiyecilik"lc damgala~~.
Oysa btn Tanzimat boyunca, tannru yazarlar, dilin
sadelcmesi gereini trl ynlerden savunnulard. Demek ki ortam henz hazrlannant.
Sonradan "Trk Dernein ilyas"na giriildi. "Trk
Dernei Umumi Katibi Celal Sahi:" imzasyle 1913 (19
mays 1329)'de yaymlanan bildiride: "Dernei zaman .z~
man zaman dald derin uykusundan uyundrmak n
olan teebbsler {ayda vermemiti." denildikten sonra,

tziin deitirildii bildirilnckte, dernee katlanlara,


"uk mahabbeti gstermekten ziyade, bir ~ubcde. alara~
dernein ilmi tetkiklerine yardm ~~zifesin ta~_mil etmek
gerektii kaydedilmektedir. Bu dcgme, derncgn t~plumda
uyandrd tepkiden ileri gelni, dernek, sadelc~rm~d~.n
vaz cerek, salt "Trk nedeniycti" ile urancak br kl~ur
kur:mu niteliini almtr. Oysa, iki yl nce kurulan T urk
Oca ayn amala almaya ~o~mutu. Bylece dernek,
hi bir ihtiyac karlayamadg n kapand.
Yeni Muhitii'l-Maarif:
1900 ylnda Mulut'l-Maarif adyle bir ansi~lo~e~i
hazrlihna airiilni ve ancak bir cildi karlabilmt.
Bu a:siklo;ediyi hazrlayan kurulun bad~ Emrullah
Efendi vard. Emrullah Efendi, Trk Derne kurucular

262

DL STNE

ACAH Silini LEVEND

arasnda

da bulunmakta idi. 19ll'de Maarif Nazr olunca,


eski Muhit'l-Maarif'i yeniden kurma iine giriti. Yeni
Muli'l-Maarif'i bir dernek yrtecek, dernek de memleketin tannm kiileriyle bilim adamlanndan kurulmu
olacakt. Veliaht Yusuf zzettin Efendi, demei koruyuculuu altna ald. Tannm bilim adamlar arlarak, 1911
(21 ocak 1327)'de Bayezit Kitapl'nda toplanld. Dernek,
bilim adamlarna gre ubelerc ayrlarak, yeler bu ube
lerden birine seildi. Bylece bilim adamlan alp ansiklopedi maddelerini hazrlayacaklard. Ama "menafi-i s
lamiyye ve Osmaniyyeye hiznet"ti. Ansiklopedinin dili ise,
"Trke, Arabi ve Farisi lisanlanndan mrekkep Osmanlca" olacakt. Bu ie hazrlk olmak zere bir de dergi
karld.

Bu giriim de yrmedi. nk bilim adamlar belirli


bir konuda birleip topluca alabilecek bir duruma henz
gelmemilerdi. Esasta, hepsinin kabul edip birleecei bir
lk de belirmi deildi. Eski cilt, yeni birka madde eklenerek yeniden bastrld. Dernek de hi bir i grmeden
dalm oldu.
Trk Ocaklan:
Trk Oca'nn kuruluu da yine ayn ylda, 1911 (ll
mays 1327)'dedir. Bu kurum, hemen tutunup hzla yayld.
nk Trk ulusunun varl sz konusu olmaktayd.
Dava kuru ve soyut bir sorun deildi. Ac gereklerden doan
canl ve zorlayc bir iltiyat. Genler nayak oldu. Bu
lky besleyen tannm kiiler baa geti. ttihat ve Terakki hkmeti de destekleyince, hzla geliti. Ocaklar,
kltr hayatmzda, toplantlar, konumalar ve konferanslanyle byk bir boluu doldurdu. Trkln yayl
masnda byk bir rol oynad. htiya devam ettii srece
yaad.

263

Halkevl,:ri :
Halkevleri byk bir ihtiyac karlamak zere Cunlu
riyet devrinde 1932'de kuruldu. Halk ve genlii bir at
altnda toplayarak, onlarn bo saatlarn deerlendirmek,
Atatk devrimlerini halk tabakaianna yaymak, halkevlerinin balca amac idi. Halkevlerinin bu yoldaki hizmeti
ve rol byk oldu. Sk sk yaplan toplantlar ve trenlcr;
verilen konferanslar, konserler ve temsiller, bir yandan
memlekctte sosyal ve kltrel hayatn gelimesine nayak
olurken, te yandan, trl kollarda alan genler diledikleri
alanda yetiiyorlar, vcutlaru ve kafalarn ileterek yeteneklerini artnyorlard.
Btn halkevlerini beklenen yolda alt elbet sylenemez. Ancak inanm ve davay benimsemi kiilerin i
bana geldii halkcvleri, zengin kitaplklar ve evreyi inceleleyip tantan dergileriyle, hemen birer kltr merkezi halini
alyordu. Halkevlerinde alan genler arasnda mzi1.-e,
sporda ve temsilde birer uzman olarak yetienler oktur.
Kltr tarihimiz lalkevlerini de bir aama olarak kaydedecektir.
Tarih Kurumu:
Bu kurumun meydana gelii, tutumu, almas, geli
mesi ve bu gkii durumu, iddiamzn en canl bir rneidir.
Kurum, Merutiyet'in ikinci ylnda "Tarih-i Osmani Encmeni" adyle kuruldu. Giriime katlanlar, 1909 (14 ekim
1325)'da padiahn iradesini de alarak devletin ilgisini sa
ladlar. Abdurrahman eref bakan olarak seildi. Tarihin bizde en yaygm bir konu oluu, tarihle uraanlarn -kii
sel dceleri ve inanlar ne olursa olsun- kolayca aulalp birlemeleri iin yrmesini salad. Kurumun ad,
elbet - hem de Farsa tamlama ile- "Tarih-i Osmani Encmeni" olacakt. O tarihlerde kimse "Trk Tarihi Enc-

264

265

ACAR SIRRI LEVEND

DL USTNE

meni" adn hatrlayamazd. Ancak Cumhuriyet kurulduktan ve Trkiilk akm bilin kazandktan sonradr ki,
Encmen, l924'te "Trk Tarihi Enemeni", l931'de ise
Atatrk'n nderliiyle "Trk Tarihi Tetkik Cemiyeti",
daha sonralar ksaca "Trk Tarih Kurumu" adn ald.
Aratrmalar ve incelemeler, yeni bir tarih grnn
altmda hzland. Gittike gelierek, vlecek bir bilim
kurumu niteliini kazand. nk Taril Kurumn, zamann
gereklerini ve ihtiyalarm adm adm izlemeyi bilmitir.

niyeti" ite bu ihtiyatan dodu, 1936'daki nc K~:W


ayda, Cemiyet "Trk Dil Kurumu" a~. ald. Atat\lrk:
lllneeye dek T arih ve Dil Kurumlaryle ilglenmekten gcr
<lurmad. V asiyetq.amesine bu kuruniarn yaamalann sa
layacak hkmler koyarak, yararl olnalann salad.
Daha yeni olarak, "Hukuk Kurumu" ile "Corafya
Kurumu"nu, ayrca "Tp Akdemisi"ni kaydetmeliyiz.
Huk-uk ve Corafya Kuruniar kendi meslekleri alannda
almakta, Tp Akademisi ise, son zamanlarda "Hekinlik
Terinieri Szl" ve "Tp Ansiklopcdisi" hazrlklaryle
ug"ramaktadr.
. k kltr
Sraladmz bu demeklerle k urunlar, Tr
tariliinde birer aama olarak nemle yer alacaktr.

Dil Kurumu:

Trk dilinin doal ve ulusal bir dil olmaktan kt,


Arapa ve Farsadan devirme Osmanlcann halk evrelerinde anlalnad gerei oktan belli olmutu. Uyam
devri olan Tanzimat'ta, aydnlar var gleriyle bunu ak
lamaya altlar. Konu aydnlar arasnda tartlmaya
balaynca, ylesine ar bir tepki ile karland ki, davay
benimseyenler "tasfiyeci" damgasn yiyince, duraksamak
zorunda kaldlar. htiya henz topluma mal olmam,
yalz sayl aydnlar arasnda bclirniti.

Merutiyet'in ilanndan hemen sonra kurulan Trk


Demci bu yzden tutunamamt ama, bu giriimden iki

buuk yl soma stanbul'da Trk Oca, Selanik'te de Gen


Kalemler dergisi kurulunca, Trklk ve Trkecilik bilinci
uyanm dil zerinde almalar balam oldu.
Balkan Harbi felaketi, davaya kar olan genlerden
ounu uyandrd. nananlarn says artt. Ama, eski kuak hala direniyordu. Her eyden nce, Trk diliyle Trk
tarihini karanlktan kurtarmak gerekli idi. Bu uyan ancak
Cumhuriyet'ten sonra oldu.
te Atatrk bu inanindr ki, ilk i olarak bu iki konuyu
ele ald. Trk tarihini yeni bir grle incelemeye ve inceletmeye koyuldu. 1'rk dili ise, yeni harflerin kabulnden
sonra, ayr bir dava haline gelmiti. "Trk Dili Tetkik Ce-

(Trk Dili, say 198, mart 1968)

D!. STNE

267

pal arlar, bedestenler kurularak alveri artn~, ~rk

cl sanatlar incelii ve gzelliiyle her yerde aranlr br deger


kazanmtr.

Ilcrat merkezi, XV. yzyln ikinci yansmda Hseyin


Baykara-Nevll devrinde olgunluk ~~~~ erit~ten so:~
nce Ncvai'nin sonra da Sultanr olumuyle sonmeye yuz

HALK VE TASAVVUF HALK EDEBYATI

lk alarda halk, hkmdalarla ona bal evreler


dnda

kalan, henz snflara ve tabakalara ayrlmam


geni ymlardr. Hkmdar, Tanr'nn yeryzndeki vekili,
halk ise onun kulu saylmtr. Bylece, yneten ve ynetilen ayrm iinde hkmdal' oban, halk da onun sfus
hkmndedir.
Tklerin, Mslmnh kabul ettikten sonra byk
devletler kurduklar XI. yzyldan XIV. yzyl sonlarna
dek, Gaznclilcr ve Seluldularla Osmanllarn ilk zamanlarmda bu anlay srp gider. Seluklularn Anadolu'da
Trk-silim uygarl kurduklar alarda da smflama ve
tabakalamalar henz kesinlememitir.
XV. yzylda, Trk illerinde birbirinden ayr, ama birbirine e iki uygarlk merkezinin pariayp ykseldii grlr. Bunlardan biri Trkistan'da Horasan'n merkezi olan
Herat, teki de Fatih'in yeniden kurduu stanhul'dur.
Herat'ta, grkemli saraylar, canileri, medreseleri, tekkeleri,
tfubeleri, zaviyeleri, inaretleri, kervansaraylar, hanlan
ve hamamlanylc, Trk-slam mimarisi en parlak devrine
ulam; Trk edebiyat, Fars edebiyat yannda kiiliini
kazanmaya balam, ticaret gelimi, byk ehirlerde ka-

tutar.
Fatih'in kurduu stanbul merkezi ise, Kanuni d~vrin.~e
olguulaarak en parlak devrine eriir. Medrese, Fath ~~
liyelcrinden sonra Sleymaniye klliyele~yle ~~ en ~
sek niversitesi haline gelir. Bilim alennde ulu ki~~c~
yetiir. Tarikatlarn topland tekkclerde hal~n se~~~~
kazanm byk eyhlerin "post-niin" oldugu gor.lur.
"Ulcma-i rsum" ile "ariiler" kendi yerlerini alrlar. Ordu,
iklimleri aarak Trk topraklarna yeni lkeler katar. Devlet rgtleri geniler. Trk edebiyat, .d~vanla~, .. ha~sc
lcri, tarihleri, tezkireleri ve ehr-cngiz gb yerli -urlerylc
kiiliini bulur. Ticaret hayat geniler. Trl. mesleklc.r,
esnaf yoncalaryle sk rgdere balanr. Her yer genlk
ve bolluk iindedir.
Bylece i blm meydana gelmi, toplumsal smflar
kesinlikle belirmi, tahakalar ayrlmtr. Her evre ken~
kal'akterine uygun, kendi hayatn yaamaktadr. len,
kazanlar ve yaama dzeyleri birbirinden ayr o~~n. bu
suflarla, her sruftaki tabakalan yle sralayabilirz:
. Mdcrrisi, muidi, mlazm, kads, imam, mczzini,
kayyumu, hocas ve kalfasyle her dereceden bilim ve din
adamlar;

2. eyli ve derviiyle tarikatlan temsil edenler;


3. Devlet hizmetlerinde grevli byk kk memurlar ve kendi kendilerini yetitirmi aydnlar;
4. Trl. snftan asker ocaldarda yaayan kara ve
deniz erieriyle subaylar;

268

5 Tccar, byk esnaf, kk esnaf, satc, gezici,


aylk ve gndelikisiyle i aleminde yer alanlar;
6 leri gleri olmayp ehirlerde bakalannn sr
tndan geinen serseri ve ayaktakm; dinle ve bilimle hi
bir ilgileri olmad halde, halkn din ve bilim adamlarna
gsterdii saygdan yararlanmak zere, dervi ya da hoca
klna girip, banda ince bir tlbent, srtnda eski bir cbbe,
ky ky dolaan asalaklar;
7. Kylerde toprak ve hayvanla urap rn yeti
tiren tanmclar, aalar, kyller, yanclar, rgatlar.
Toplumsal i blm bylece aynlm olmakla birlikte,
sarayla evresi {yksek aamalara erienler) dndaki btn
bu snflarda yer alanlar, ileri ve yaama dzeyleri ne olursa
olsun, ayn "kader birlii" iindedirler. Taralarda derebeyleri ve merkezi temsil eden paalarla merkeze kar ayaklannu olanlar, bakentteki imtiyazl snfn ve devletlilerin
rolndedirier.
HAVAS AVAM

Geree dayanan bu toplumsal aynma kar, mmet


anda geerli olan u ikili aymmdr: Havas-avam. Havas,
medresede okumu, ya da enderunda yetimi olanlarla
bu.nlar dnda, "mukaddimat- ulum" denilen n bilgiler~
evndc, babasmn yardnyle renerek Arapa ve Farsa'y
da elde eden, cami derslerine devam ederek iskolastik bilimleri edinen, Hafz' ve Sadi'yi okuyup kendi kendini yeti
tirenlerdir.

Avam ise, okuma yazma renmemi, konutuu Trkeden baka dil, dini devlerinden baka bilgi edinmemi
olanlardr. Havas, avan hep hor grp kmsemi, kendisini her bakmdan avamdan ayrmtr. Hatta okuyup yazmas kt olanlar bile, divan efendisinin yazdklann anlayamayacak katta blunduklan halde, avam saylmaktan
kanmlardr.

DL STNE

AGAU SlRRI LEVEND

269

Avam da, havas hep kuku ile karlayarak yadrga


m, ondan ekinmitir. Okumular arsnda ancak din adamlaryle gerek bilginiere sayg gstermitir.
. .
Havas ile avam deyimi kcsilikle tanmlanm degildr.
Ancak havas denilince okumularn sckini, avam denilince
de, bugnk halk deyiminden ok ayn olarak, anadan do
ma bilgisiz, anlaysz, kaba kiiler anlalm, hatta ava~:
ayaktakm karl olarak bile kllanmnr. Her ik
. " orta s nf"n
u arasnda, anlay ve yaay bakrnndan b r
varl hesaba katlmam, havas-avam aynm, toplumda
tek l olarak kabl edilmitir.
.. ..
Halk deyimi iinde birletirdiimiz bu insanlar, gnlk
i hayatnda yan yana yaadklar halde, her bakmdan
birbirinden ayndrlar.
KtlMELER VE EVRELER

Bu zorlama aynm bir yana brakrsak, bu snflarda


yer alan insanlan, bu kez bilgi, grg ve anlay bak
mndan u kmelerde toplayabiliriz:
. Din ve bilim adamlanyle okumu kiiler ve devlctliler;
2. Halk ynlar ve esnaf tabakalaryle kk memurlar ve trl snftan askerlerle gemiciler;
3. Balandklar tarikatn "'d
a a b ve erk'an" n eyh lerinden renen derviler ve tarikat adamlar.
Bu kmeler u evrelerde yer alr:
. Medreselerle enderun ve bunlan koruyan saray:
Medrese: K ltr hayannn balca kaynadr Din
adamlanyle bilginler burada yetiir. Medreseden "m~l~
zm" olarak kanlar, belirli sreyi birtirince snava grp
. e "devr-.
"rus" aldktan sonra mderris olur ar. Srasy
medari>" ederek, yani trl derecedeki medreselerde hocalk
ederek bilimsel "payc"lere eriirler. Ya da kad olarak mesleklerinde ykselirler.

270

AGAH SIRRI LEVBND

Son basamak "fetva" nakamdr. Fetva makam dini


hayatn merkezidir. Manevi yetki eyhlislamda toplanm
tr. Mderrislerle kadlar onun emrindedir. Fetva nnde
her kuvvet durur.
Medresede renim Arap adr. Buradan yetien tannm
bilginler, eserlerini Arapa kaleme almlardr. i\fedresenin
Farsay aforoz etmesine ve bu dili renmenin dine zarar
verecei inancn yaymasna kar, edebiyata merakl bilginler Farsay da renmilerdir. Medresede eriat esaslan
hakimdir.
E:dcrun: Saray hizmetinde grev alacak kiileri yeti

tirmek amacyle kurulan saray okuludur. Enderun, bir aralk medrese dnda "sahib-i seyf kalem" aydnlar yetiti
ren tamamlayc bir kiiltr oca olmu, devlet hizmetlerinde grev alan birok vezirler yetitirmitir.
Endcrunun dili Osmanlcadr. Medrese ile enderunda
yetien edebiyat merakllar, eserlerini Arap ve Fars dillerinin etkisi altnda gittike arlap anlalmaz hale gelen
Osmanlca ilc yazularclr. airler arasnda Trke, Arapa, Farsa "elsine-i sellse" zere ayr divanlar tertip edenler
vardr.

Saray: Ynetimi elinde tutan, nenleketin alnyazsna


hakim tck merkezdir. Btn yetki padiahta toplanmtr. Sava illln eden, sefer aan, bara karar veren, yasalar koyan
odur. Padiahn hir fermanla kleyi vezir yapt, yine bir
szle de yararl veziri bodurdu olmutur.
Padiah saraynn bulundu bakent, Trk uygarl
nn merkezidir. airler, bilginler ve sanatlar bu merkezde toplanmlardr. ou iire ve musikiye merakl olan
eski padiahlar, bunlar ilsanlarla karlayarak korumular,
vezirlcr de bu yolu izlcmilerdir. Saraya sunulan eserler, yaz,
tezhip, cilt ve minyatr bakmndan birer aheserdir.

2 . Halk evreleriyle trl snftan asker ocaklar:

DL STNE

271

Halk evreleri: Gnlk ileri dnda halkn toplam~


vakit geirdii kabvelerlc, dn ve elence dolaysyle br
araya geldii yerlcrdir.
. .
Byk kahvcler, ramazan aylanyle laftarun bclirl
gecelerinde karagzle ortaoyu.nlarua sahn_e ol~. Osm_anl
l'itimi grm elehiyi temsil cde~ Hacvat il~, .~alkt~n
sal<duyu sahibi anlayl yurtta temsil eden Karagoz un nktcll konumalar, kalveyi dolduran trl s~~n ~~ t.~ba~a
dan halk gldrr. Ortaoyununda ise, kendine ozgu goster
siz dekoru iinde, Osmanl mparatorluunda yaaya~
triii topluluklarn azlanyle konuup taklitler yapa~, re~
klklnrla ortada dolaan oyuncularn tekerlemeler halkn
zevkini okar.
"
,
Bu kahveler, nceleri "kssa-han", sonralar nedda~.
denilen halk sanatlarnn da uradr. Bunlar,. etl
hikayeleri trl taklitler ve kendilerine z~~ deym~.erlc
anlatrlar. Ayrca, aklar sazlarn alarak gunleree suren
J.ildl.yclerini sylerler. Uzun k gecelerinde, Ha~z~-nam~
"ibi efsanelerle kark ciltler tutan kahramanlk hkayeler
~kunur sessizlik iinde byk bir heyecanla dinlenir
.
Asiter ocaklarmda yetien krclerin byk nen
vardr. Bunlar sava sralarnda cenk trklerini, bap zananlarda ise, kialarnda komalar ve destanlar sazlarylc alp syleyerek arkadalarn cotururlar.
3. Trl tarikatiara bal olanlarn topland tekkelcr:
Tckkc: Medreseler dnda, bsbtn baka koullar
altnda kurulmu dini evrelcrdir. Seluklular zamannda
siyasal olaylara karrak zaman zaman saltanata kar
durmus olan tekkcler, sonradan yalnz "tarikat"larn toplanma m:rkezleri olmutur. l\1edreselerin yetitirdii "ulema-i
rsum" ilc, tekkelerin yetitirdii "irfan" salipleri kar
karyadr. "Ulema-i rsum"un, eriatn izd~~i.. esas.la~a
sk skya bal olmasna kar, bunlar serbest duuncelidir
lcr. Tekkclerde en byk makam eyhlerindir. eyhlerden

272

el alnr. "Mrit"lerin eyhlere ball, softalarn mderrislere ballndan daha skdr.


.
Mevlevilik, Kadirilik, Nakbendilik, Rfailik gibi tannm tarikatlardan her birinin ayr tekkesi vardr. Tarikattan olanlar, belirli gecelerde eyhlerinin bakalnda
toplanrlar, tarikatn "adab ve erkan"na uyarak "zikir"
ederler. "Evrad" okurlar, ilahiler sylerler, trenlerde bulunurlar. Mevlev!:-hanelerde raks ve musiki n planda yer
tutar. Burada en byk zevk "mesnevi-han"lar dinlemek,
ney ve kudmn eliindeki "sema"larda bulunmaktr.
Bek~ai tekkelcri, hogrrl, esrara brnm grnmes, toplantlannn zellii ve ayinleriyle tekilerden ok
dikkati eker. Bektai tekkclerinde mrider arasnda kadnlar da bnlunur. Bu tekkeler eriata bal "ehl-i snnet"e
ho grlez.

Durumlarn ve zelliklerini belirttiimiz bu evrelerde


yetiip yaayan kmeden her birinin kendine are ayr
yaa::, z~."ki, e~lencesi, ihtiyac, dnya gr," gelenei
ve greneg olduguna gre, elbet hepsinin kendi hayatn
yanstan edebiyat olacaktr.
BLEK

DL

ACAH SDUU LEVEND

ESASLAR

Bu evredeki birletirici zellik, mmet andaki


Mslmanlar arasnda rk aynlnn gzctilmemesidir. m~et_ ann balca karakteri ise, dinin her ynden topluma
hakim - olmasdr. Tann birlii inanlarn esasdr. Hz.
Muhammet peygamberlerin sonuncusudur. Kr'an ve hadis
tkenmez iki kaynaktr. Ahlak, hukuk ve felsefe bu kaynaklardan esin alr. Kii, eriat hkmlerine uyduu ve dint
devler~ yerine getirdii oranda evresinde saygnlk grr.
enat ve tasavvuf, iirnmet a edebiyatnn iki temelidir. eriat Tann'nn kclarnyle Peygamber'in hadisine dayanr. eriatn bu esaslara gre koyduu hkmlere inanp
uyanlara "ebi-i snnet" denir. Tasavvuf ise btn tarikat-

STNE

273

)ann esas olan bir felsefe sistemidir. Bu felsefedeki inanc


benimseyenler de "ehl-i tasavvuf" adn alrlar. Gerek ve
"batl'' btn mezhepler ve tarikatlar, bu felsefenin geni
yorumlara elverili olan derinliine snmlardr.
""yaratan"ve"yara
t l an
"
"Ehl-i snnet"in, var g
" h'r
diye ikiye ayrmasna kark , " ehl. tasavvuf", var g
btn olarak grr. Bu tek varlk Tanr'nn varldr. Tabiatta grdmz varlklar, Tann'nn birer tecellisinden
baka bir ey deildir. Hepsi de Tann'nn varlyle vardr.
Bu inanla ikilik ortadan kalkn, yaratan ile yaratlan
birlemi olur. Bunun iindir ki, "kamil insan", Tanr'nn
dndaki her eyden yz evirip aslna kavumak, onun
varlnda yok olmak ister. Bu lk ile her cefaya katlanr.
te tasavvuf inancnn esas budur.
mmet anda yetien airler, ya eriata uymular,
ya da tasavvuftan esinlenmilerdir. eriat hkrnleiyle
tasavvuf inanlarn uzlatrmaya alanlar da grlr.
Tasavvuf nevesi, btn mmet a edebiyatnda hakim bir zelliktir. Buna gnlden inanp balanan mutasav
vf airler bulunduu gibi, mutasavvf olmadklar halde,
an eilimine uyarak tasavvuf inancn mazmunlarna esas
olarak alanlar da vardr.
KUME EOEBYATLARI

Birletirici bu esaslar dnda, bu evreyi asl birbi-

rinden ayran, grii ve anlaytr. Birinci evrede yetien


aydnlar, kendilerini halktan ayrmlar, tekkclerde yetien
tarikat eyhleri ise, dncelerini ve inanlarn yaymak
iin halka yaklamaya almlardr. Bunun iindir ki,
iskolastik medrese eitiminin ve Fars edebiyatnn etkisi
altnda, dil, deyi, sanat, nh ve karakter bakmndan ayn
olarak gelien birinci kme edebiyatn "divan edebiyat",
tekileri ise "halk edebiyat" ve "tasavvufi halk edebiyat"
deyimiyle birbirinden aynyoruz.

275

AGAH SIRRI LEVEND

DL STNE

Bu edebiyat, kendilerini meydana getiren koullar


ve evreler iinde, birbirleriyle olan karlkl etkilerini gz
nnde tutarak inceleroeden, slam uygarl iinde gelien
edebiyat btnyle anlayamayz. Bu a incelerken divan
edebiyatyle birlikte, halk evrelerinin ve tarikatiann
yaratt edebiyat da ele almak zorundayz.

ibi. Bu iir gitgide divan ve tckke iirinin etkisi altnda kal!u, zamanla evresini geuilctmi, ak tarz adyle ayr-

274

Halk

Edebiyat

HALK EDEBYATI VE FOLKLOR

Halk edebiyat deyince, nce hatra gelen, ilk alarda


syleyeni bilinmeyen efsanelemi eski destanla:, ataszlcri, hikayeler, masallar, bilmeceler, tckcrlemclcr, trkler,
maniler, atlar ve ilahilerle, Karagz ve ortaoyunu gibi
halk temsilleridir. Bunlar birer folklor rndr. Folklor
kelimesi, nceleri "halkyat" ve "halk bilgisi" deyimleriyle karlanm, son zamanlarda ise, bu kavram belirten bir
terin olarak yerlemitir.
nk alarda meydana gelen bu folklor rnleri dnda,
bir de, sonralm halk evrelerince beslenip deerlendirilen
rnler vardr ki, bunlar da halk edebiyatdr. Szl halk
edebiyat dediimiz folklor ile bu halk edebiyatnn snrlarn
izmek, birinin nerede bitip tekinin ne zaman baladn
kesinlikle belirtmek kolay deildir.
Folklorla daha sonraki halk edebiyatnn balca temsilcisi olan air tipiti alalm: nk alarn ozam, toplumdaki
grevi ve nemi ilc kutsal saylan bil' kiiydi. Ancak henz
yaratt dere kiiliinin damgasm vurmamt. Sonralar i blm balayp toplumsal snflar meydana gelince,
ozan da bireysel duygularn dile getirerek kiiliini kazanm, iirlerini yine elindeki sazyle syleyip ald iin "saz
airi" ya da "kr airi" adn almtr.
. XVI. yzylda yetien saz airleri, tckke iirinin etkisiyle "ak" adm bcnimsenilerdir. Ak mer, Ak Cevheri

larak geliip olgunlarotr


.
,
,
XIX. yzyln ikinci yarsnda se, stanbul da bu tarza
oalroasylc,
h eves e den trl meslekten saz airlerinin
ilmi G" "l"yo
aklara aynen "meydan airi" ad da ver . -~r. oru u r
ki, ilk alarn ozan zamanla gelierek ~~ ve. canllk
kazannca, devri eilimine gre, saz air, ak ar, meydan airi adlarn almtr.
,
.
Deien, airin elindeki sazn ve kullandg" ekl~. ad
dr: lk ozalarn ald "kopuz", sonradan l<~;ad.zen,
bozuk kr, tanbura,balama, cura" adn aln; c~~g, de" " .yerne
d c "koma

t"' k'. trknani kayaba varsag


y, ur u,
'

ld ,
n!k
destan, senai, trk, divan, kalcnder, y z yayg
kazaunutr.

Asl aynm iirin niteliindedir. nk alarda ~oplum,

abanc etkilerden uzak ve kendi iine dnk oldugund~n:


Ybiiyk
"lklenn
oz
lemn
olaylarn izleini ve eriilmesi g u

yanstan eski destanlar katkszdr. Toplumun karakter


zelliini tar.

Saz airlerinin iirlerinde ise, bireysel duygular lakmdir. Ancak yleleri de vardr ki, foklor riin mdr, yoksa
adn koymayan bir airin eski bir destan kalntsndan
ileyerek meydana getirdii bir eser nidir, bu kolayca ayrt
edilemez.
.
Saz airlerinin iirle-iylc ak tarz arasndaki ~yrm~
gelince, bunu belirtmek daha giitr. Trl etkenlern rolu
asl burada kendini gsterir: alar uzadka toplu~da
gelirocler olmu, evreler yeni. zc~er ~~~anrak gen:.e:
ni kmclenmcler kesinlem, dvan rylc tekke r
ol;ruamtr. Gittike kiiliini bnlan saz airi, bunlara
yabanc kalamazd. O da bunlardan ~~vk _alp yararlanacak
kata gelmiti. Ald. etkileri elbet r.le~nde_ yans.tacak~ .
te bu zelliiyle halk iiri de evresn genletm, vezr

276

AGAH SlRRI LEVENO

konaklanndan mahalle kahvelerine dek yaylm ve srmn artnrutr. Ak tarznn ayr bir nitelik kazanmas
bundandr.

Byle olmakla birlikte, bu iiri, kendinden nceki iir


den bsbtn ekip koparamayz. Ak tarz ile ondan nceki iirler ayn kkenc baldr; ayru mhu tar ve aym
gelenei srdrmiitr.

Folklor rnleriyle, belirli saz airlerinin iirleri arasnda,


karakter ve yntem bakmndan dikkate alnmas gereken
ayrmlar vardr. Folklor kamusal (ma'ed) dr; yani szl
olduu ve syleyeni bilinmedi i iin halkn mal olarak kalmtr. Saz airlerinin iirleri ise bireyscldir. Birincisi folklorcuyu, ikincisi daha ok edebiyat tarihisini ilgilendirir. Ara
trc, folklorda gcnellii, olaylarn izlerini, toplumsal eleri,
inanlar, gelenek ve grenekieri arar. Edebiyat tarilisi
ise, genellii atarak zgn (orijinal) ynleri, bireysel eleri,
kiisel grleri bulup karmak ister, gzellii aratrr.
Halk edebiyatyle, eski halk edebiyat diyebileceimiz
folklor rnleri arasnda, genellik ve zellik aynru grlyor. Geni anlamyle alrsak, halk edebiyat kavram iine
folklor da saz airlerinin edebiyat tarihisini ilgilendiren
bireysel eserleri de girer. zel anlamyle alnca, birincilere
folklor, tekilere halk edebiyat demek daha dom olur.
HALK

llRl

VE OZELLtCt

Halk iirinin divan iirinden ilk gze arpan aynl


dilidir. Medresenin dili Arapa, cndcrunun Osmanlca
olmasna karlk, bu iirin dili Trkedir.
Divan sanatnda ama, "hsn-i mcerred" denilen soyuL
gzeli yaratmaktr. Sanat bu gzelin hayatta bulunup
bulnmadn dnmcz. lk rnekler (msl-i evvelin)
deki kusursuz gzeli yaratmak, hi deilse ona yaklamaya
almak ister. Bu yzden en iten anlarda bile "tasannu"
denilen yapmacktan kurtulamaz. Halk airi, zellikle onun

DL STNE

277

en olgunlam tipi olan ak air ise, gerek gzeli-arar.


Bunun iin her gn gzleri nnde dolaan sevgilisini
dnr. Onu soyut tasvirlcrle b ezerneye kalkmadan olduu
gibi canlandrmak ister.
Divan iiri, ruh ve karakter bakmndan "kitabi"dir.
skolastik bilimlerden, gerek ve aslsz bilgilerden csinleir.
Kalplam kavramlara, bu kavramlarla yaplan mazmunlara dayanr. air her eyden nce, nl byk airlerin
nasl sylediine, tamnm kitaplam ne dediine bakar ve
onlar taklit etmeye zenir. Kiiliini ancak yeni bir na
mun bulmakla gstermeye al. Hayat bu ereveden grp decrlendirir. Bu y:.dcn tabinttan uzak kalmtr,
hayatla ilgisi azdr. Halk iirinin karakteri ise tabiilik ve
caullktr. air zentiye ve yapmaca kaplmadan hayatta
ve tabiatta grdklerini, bakalanyle yaam olmaktan
duyduu sevinleri ve aclar, toplumdaki olayiann kendi
zerindeki etkisini belirtmek ister. tenlik, kolay ve hazr
lksz syleyi, halk airinin en stn niteliidir. zgn
olmas ve .Trk ruhunu yanstmas bakmndn, ulusal
karakter tayan asl bu canl iirdir.
Divan iirindeki Arap ve Fars edebiyatnn nazm e
killeri olan kaside, gazel, mesnevi ve ruha1'ye karlk, lalk
iirinde nazm ekilleri, mani, koma, destan, semai, divan,
kalendcri ve yldzdr. Bunlar besteleriyle birbirinden
ayrlr. Yalz kalenderi bir deil, birka kii tarafndan hep
bir azdan sylenir. Nazm ekli drtlklere dayanr.
Maniler didaktik, destanlar epik, tekiler ise liriktir. Ko
malar, ak, ac, ayrlk, gurbet gibi iten gelen ince duygular
kapsamas ve bireysel zellii tamas bakmndan hepsinden almldr.
Vezne gelince, divan rindeki amza karlk, halk iirin
de esas lccedir. Ancak sematler aruzun iki "mefailn" ya
da drt "mefailn" lsyle, divanlar "fll.ilatn failatn

278

AG.iH SIRRI LEVEND

failat.n fail.n" vezniyle, kalenderiler de hem heee, hem aruz


la yazlr.
Eski folklor rnlerinden elimizde pek az ey kalmnr.
Asl yok olan, ilk saz airlerinin eserleridir. Bu saz airlerinin
kiilik kazanmaya baladktan sonra, bireysel ve toplumsal
duygularn dile getirerek kopuzlaryle alp syledikleri ilk
varsalar, kayabalar, deyiler bugne dek elimize gemcmi, nemsenmemesi yznden unuttlup gitmitir. Bundan sonrakiler ise ancak zel mecnualarda yer almaktadr.
mnet anlay iinde ulusal benliklerini yitirmi olan
ve avam iin edebiyat olamayacana inanan divan air
leri yle tezkirecilerin, halk iin yazanlar air saymamas,
onlarn eserlerini kmseyerek hor grmesi, bu sonucu dourmutur.

Saz airlerinin eserlerine ancak XVI. yzyla doru


rasthyoruz. Bal ve Ozan'dan sonra Kul Mehmet, ksz
Dcde, Kl'Olu eserleri elimizde bulunan ilk airlerdir. XVII.
yzyl, Kulolu, Cevheri, Ak mer, Karncaolan gibi
nl llklarn iideriyle bu tarzu gelime devridir. XVIII.
yzylda bunlar izleyen birok airler yetimi, XIX.
yzylda ise Bayburtlu Zihni, Seyrani, Erzurunlu Emrah
ve Dertli gibi airlerle ak tarz olgunluk kazanmtr.
nceleri btn safl ve zelliiyle halk ruhunu yans
tan, hece veznine bal olarak koma ve destanlar erkeke
bir deyile kaleme alan bu airlcr, sonradan divan edebiyat
mn etkisi altmda dildeki safl yitirmiler, aruz vezniyle
divanlar, mstezatlar ve gazeller yazdklar gibi, Arapa
ve Farsa kelimeleri, bu dillerin kurallaryle yaplm tamlamalar daha ok kullanmlar, kalplam kavrarnlara ve
mazmunlara yer vermilerdir.
rnein Cevheri ve Ak mer'in komalarnda "bezm-i
CllCI, dil-i cyda, hak-i pay, gam- firak, dcrd-i derun, bad-
saha, diyar- gurbet, tfl- ncvrcstc, am- zulmet, crh-
sitcmkar" gibi tanlamalara, divan eklindeki manzune-

DL ST'NE

279

ltrinde ise "sun' - stad- ezel, cemal- hur- yn, andelib-i


l.ag- hsn, esir-i knc-i hasret, eh-i mlk-i srur" gibi
ikili tanlamalara rastlanr.
n1.'ii bu airler az ok okumu, klasik airlerin Trke
cl ivanlanndan baka ran airlerinden Hafz'n Divan',
Sudi'nin Glisan'n okuyarak, byklerin de hizmetlerinde
ve meclislerinde bulunarak kendilerini yetitirmi kiilerdir.
ehir hayatyle divan cdebiyatmn, halk iiri zerindeki
In etkisini olaan saymak gerekir. Nasl ki, XVI. yzylda
ttivan edebiyatnda balayan "yerlilcme, yerli hayattan
<'sin alma" eilimi ilc birlikte, halk edebiyatnn da yksek
tabakalar arasmda srm kazand, vezir konaklarn
da saz airlerinin saygnlk grd, byklerden onun
kaplarnda saz airlerinin bulunduu grlr. Yine bu etki
ilc, divan airlerinin lece vezniyle trkler syledii de olmutur. Divan edebiyatyle halk edebiyatnn bu karlkl
etkisi, yan yana yaayan bu evrelerin sonuna dek hirbirinc
yabanc kalmadn gsterir.
XIX. yzyldaki Bayburtlu Zihni ile Erzumlu Emrab'da
divan edebiyatnn etkisi daha ok grlr. Bunlar, btn
gleriyle divan airlerini taklit etmilerdir. Divan iirinin
etkisi altndaki bu gelimeyi, halk iirinin aslndan u~aklap
bozulmas olarak saymak gerekir.
Bununla birlikte, divan airlerinin etkisinden kendisini
koruyabilmi olan Karacaolan' izleyenler de olmutur.
Bunlar byk ehirlerin hayatndan uzak, gebe airetler
arasnda yetimi ve halk ruhuntn safln koruyahilmi
Dadalolu gibi kiilerdir.
XIX. yzylda saz airlerinin byk ehirlerde oal
dn, stanbul'da ise rgte balandn grmekteyiz.
'tstanbul'un belirli semtlerindeki kahvelerde, zellikle Tavuk
Pazar'ndaki akln kahvesinde toplanan aklarn, hkmcte airler arasndan seilen bir kahyas bulunur, bu kahya rgt ynetirdi. Bu kahvclcre devam eden aklar arasmda

280

AGII SlaiU LEVEND

DL srNE

Dertli brahim, son devrin en nl airi olarak tannmtr.


Bu aklara, sonradan trl meslekten hevesli, ou tulum"
hac birok saz airi de katlm, bylece eski gelenek srdrlmeye allmsa da, ak tarz, artk eski zelliini yi.
tirerek yozlamtr.
Ak airler arasnda, kahvenin tavannda asl duran
bilnceeli iiri zcn, hem dl kazanr, hem de saz airlerinin
ba olurdu. Sonradan senat kahveleri adn da alan bu ak
kahveleri, Bcikta'ta, ememcydan'nda, Tophane'de,
Boazkesen'de, Eyp Deftenlar'nda, Halcolu'nda alan
algl kahvelerc yerini brakm, 1908 Merutiyetinden sonra
yava yava snp gitmitir.

Halk hikllyelerinin en canl yaratcs olan Nasrettin


lloca, basit bir halk adamdr. evresinde iiyle gcyle
uraan, kendi halinde, alak gnll bir yurtta olaak
~iirnr. Ancak bu saf grn iinde keskin zekas,
uiikteli ve alayl szleriyle halkn sevgisini ve saygsn
k~anmtr. Bu zelliiyle fkralar en canl birer halk
l ikayesidir.
Ak hikayeleri arasnda da Ak Garip, Kerem ile Asl,
'l'tlir ile Zlre ve bezerleri, en yaygn olanlanndandr.
llu likayclere, kalplam bir balangla girili. Gzeller
it..-1 bir deyile tasvir edilir. Arada manzum paralar yer
lr. Kahramaniann karlkl konumas byk bir yer
ular. Bu hikayelede yiitlik, erdem, vefa, sadakat ba
lu : zelliklerdir. Hikayelerde erkein rol nemlidir. Kah"""an gurbet acsna katlanacak, glklerlc arpaeak,
ugdlcri ykarak dmanlar yenccck, bin bir tehlikeden
ra ok kez sevgilisine kavuacak, ya da yanp kl ola-

llALK HIKAYELER

Halk hikayeleri, kaynaklanna, konulanna ve olulan


daki zelliklerine gre snfiara ayrlr. Bu yolda ayr ay-
esaslara gre trl denemeler yaplmtr.
Folklor rn olan hikayeleri, sonradan yazlm lalk
hikayelerinden ayrmak ok daha gtr. slamlktu
sonraki hikayelcrin ounda, ilk alardaki destanlur
izleri grlr. Eski geleneklerin henz unutulnad~'"' hill
gelerde Ouz destannn kalnlan nemle yaar. X\
yzyldaki Dedc Korkut hikayclci, daha nceki alun
yaayn, inancn, safln, yiitliini yanstr ve ()~,.,
destaruna balanahilir. Bu hikayelerdeki konumalar ~u.
zgndr. N azrola nesir arasnda zel bir d eyi, bu l
callk vermektedir.
siaDl etkiler altnda meydana gelmi olan di l ,
dini-kahramanlk hikayeleri, bunlann arasnda ok >"'
gn olan Battal- name, Daimend-rame gibi efsaw ..,
rilni hikllyeler de byledir.
XVII. yzyl bamda Krolu hikayeleri ve hul
dan treyenler de, olular daha baka nedenlec tl, u
makla birlikte, yine eski geleneklerin izlerini tar.

281

ul..tr.

Yabanc asll

hikayeler de byk yer tutar. Arap


ull olauardan Leyla ve Mecnun hicctin ilk yzylnda
\ ap airi Kays'bn Mlevvab ile sevgilisi Leylll arasnda
;t"U ak likayesidir. nce ranllara sonra da bize gemi,
llk likllyelerine olduu gibi divan edebiyatma "anonim"
1unu olarak yerlemitir.
flam:::a- name'nin kahraman P eygamber'in aneas
llunza'dr. lk Mslmanlardan biri olarak mriklcre
1 ~ alan savalara katlm, gazalarda ola'anst ya' lklar gsterdikten sonra ehit olmutur. Ahmedi'nin
1 lci Hamza'ya mal edilen bu efsanelemi hikayeler
yKz cilder tutar.
Anere-name: Yemen'deki Beni 'As kabilesinin baa
~1' dnan kabileleriyle savaan eddat b. Antere'nin
u vcnlcridir.
Seyf Zi'l- Yezen Hikayesi: M. VI. yzylda Habelcrin

282
saldrsna

DL STNE

AGAH SIRRI LEVEND

urayan

Hmyeriler'in bana geip dman

yurdundan karan Scyf'bn Zi'l-Yezen'in servenidir.


Ahmet Nazif tarafndan Trkeye evrilerek bastrlmtr.
Arapas X. yzylda kaleme alnmtr.
Sultan Baybars Hikayesi: M. XIII. yzylda Hal
Seferlerinde dman bozguna urattndan, Araplar arasnda El-1\'Ielik'z-Zalir adyle n kazanan Msr'daki
Klemen Trk hkmdarlarndan Sultan Baybars'n
cfsaneletirilmi servenidir. Bunlarn hepsi Trkeye
evrilmitir.

Fars asll olanlardan Ebu Mslim hikayesi en yaygn


olandr, cilller tutar. lfaver-name ya da Billur- A'zam,
Halife Ali'nin Haveran ah Kuhat ile cengini anlatr.
Ferlad ile irin: Asl Nizam.i'nin, Husrev' irin'ine
dayanan bu hikaye, divan edebiyatnda balca mesnevi
konusu olduu gibi, halk iin de ayrca kaleme alnmtr.
Birbir Gece: Farsa Hezar Efsane'den alnmtr.
nce Elfii Leyle, sonralan Elf Leyleti'n ve'[,..Leyle adyle
Arapaya gemitir. Asl Fa-sa olan bu hikayelere sonradan Arap ve Hint asll hikayeler de kartrlmtr. Birbirine eklenmi olan bu hikayelerden birou sonralar
ayr birer hikaye konusu ohnutur. On Vezir Hikayesi,
Krk Vezir Hikayesi gili. Binbir Gece Hikayeleri Ahmet
Nazif tarafdan Trkeye evrilerek 185l'de 6 cilt, 1870'de
4 cilt olarak bastrlmtr.
Binbir Giin Hikayeleri: Bu da Binbir Gece'ye nazire
olarak meydana getirilmitir. Ali Rait'in evirdii bu hikalerin I. cildi 1867'dc, 2. cildi 1870'de bastrlmtr. Sonradan Mustafa Hami Paa ile Ahmet kr ve Sait Fehni,
bu hikayeleri tamanlayarak yeniden 1873'de bastrm
lardr.

MulwyyelaH Aziz Efendi: Giritli Aziz Efendi, Binbir


Giin hikayelerinin sekizini, 1796-1797'de yeniden kaleme
alarak 1867-1870'de bu ad altnda bastrntr.

283

Tu-.rame gibi daha, baka hikayeler de vardr. Bu


Honuncular evirenler {,>Tenim grm kiilerdir. Kullanlklan dil de divan edebiyatnn dilidir.Bunun iindir ki, okumu evreler de bu likayelerle ilgilennilerdir. Ancak
sanat kaygs tamamas bunlarn balca niteliidir.

Tasavvufi Halk

Edebiyat

Tasavvuf fesefesine dayand, halk ama tuttuu


ve airleri halktan ya da halka yakn olduu iin, bu edebiyata tasavvufi halk edebiyat demek dala doru olur.
Bu edebiyatn rnlerinden bir bl uyarc ve retici
dir. Bir bl ise, tasavvuf uevesi iinde iHihl bir inancn
heyeoauyle yazlm, zellii ve itenlii btn halkn zevkini okayagelni tekke iirlerdir.
Tarikatlarn eyhleri ve tannm bykleri tarafndan
kaleme alnan uyanc ve retici eserlerde "zht ve takva"
byk yer tutar. "Varlk", "birlik", "Tanr'nn sfatlar",
"yaratl", "tecelli", "nefy is bat", "seyr sluk", "meratib" gibi konular ele alnr.
Daha XII. yiizylda Orta Asya'da gebe Tkler
arasnda sufilii yaymaya alan Ahmet Y esevi ile balefIerinin yazdklar "liknct"ler, bu tarzn en basit ilk rnleridir. Henz trl snflar meydana gelip evreler kesinlikle belirmedii iin, edebiyatn da kmelere ayrlnad
X III. yzylda ve daha sonralar, Sultan Veled'in, Glchi'nin, Ak Paa'nn ve Nesirol'nin eserleri de bu reti
ci kneye girer. Sadrettin-i Konevi, Fahrettin-i lakl,
Necmettin Dliye gili Anadolu'da yetien byk eyhlerin
eserleri, hele Mevlana Celalettin-i Rumi'nin Mesnei'si,
bu airlerin ve bundan sonrakilerin zerinde en byk
rol oynamtr.
Dala sonra, dill-tasavvufi nitel.i1.1:eki Enarii'l-Akin,
Mulamrrediyye, Almediyye ve benzeri eserlerden baka,
lhralim Tennuri (.H.887 =.M:.l482)'nin Gl--zar- Manevi,

285

AGAH SlRRI Lli:VIi:I'ID

DL 'STNJi:

Saruhani'nin H. 864( = M.1459)'de yazd MakaUit- Giilent, Davud- Hal ve tt (. H. 913 =M.l507)'nin
Glen-i Tevlid, ArifMehmet'in II.947( =M.l540)'de yazd
Ravzau't-Tevlid, ahidi brahim (.H.957 =l\USSO)'in
Glen-i Valde adl eserleri ilc, Olan eyh brahim (.H.
1066 =M.1655)'in Mfid ve Mulasar adnda btn tarikatlan anlatan eseri bu arada kaydcdilcbilir. Bunlar daha ok
halkn okumu bl iin kaleme alnm ve divan edebiyatunu etkisine de uram olmakla birlikte, "tasavvufi halk
edebiyat"nn geni tutacamz kapsan iine girer.
Bu tannm eyhler, eriat hkmleriyle tarikatlarnn
inanlarn olduka sade bir dille ve aruz vezniyle mesnevi
tarznda kaleme almlar, "salik"lerin dereceleri amak
iin renmeleri gereken gerekleri anlatmaya alnlar
dr. Kur'an'n ayetleriyle Peygamber'in hadislerini yorum
layarak dini, tasavvufi ve ahlaki iitler veren bu eylltr
air deillerdi. Kendilerinde sanat kaygs da yoktur. Ancak kltr sahibi olduklarndan, aruzu olduka dzg
kullanabilmiler ve eserlerini "makale, hikaye, nasihat V4
fk-a" balkl kk manzumelcde sslemilerdir.
"Evliya Menkabeleri"ni anlatan tezkireler' ve tarik

lanndan syrlnak", "varlk defterini drmek", "mride


balanmak" gibi temalar ilenir. Camilerde ve mevlitlerde
okunan ilahilerde ise, daha ok "tevhid", "zhd ve takva"
esas olur.
Nefesler: Bektai tckkclcrinde ayin srasnda makamla
ijylenmek zere yazlp bestelenon manzumelerdir. Bunlnn en belirli nitelii, serbeste ve kaytsz bir eda ile
kaleme alnm olmasdr. Nefesler aslnda hecc vczniylc
drtlklerle yazlr. Aruz veznindc kaleme alnm nefesler
4lc vardr.
Nutuk: Tarikat byklerince mride t olmak
ii zere kaleme alnan manumelerdir. Bestesiz olarak okunmak
iin yazldndan bunlara nutuk ad verilir. Aruz vezniylc
\'C gazel eklinde yazlr.
Devriyeler: Tasavvufi halk rinin asl felsefi' inanca
duyanan bir eklidir. Devriyelerde esas konu, yaratln
hlangc ve sonu, varln nereden gelip nereye gittiidir.
;iu inanca dayanr: "Alem-i gayb"dan "alem- i uhud"a
inen varlk nce cemat, sonra nebat, sonra hayvan, en sonra
lt insan eklinde tecelli eder. Kudretin srr, bylece "un dar" dan geerek insan mertebesine knca, kii gerek
IH'uliini anlar ve aslna kavumak ihtiyacm duyar. Ondan
wnra derece dcreec yksekierek Hukka criir. Varln
"ilfl,m-i gayb"dan "alem-i uhud"a inmesi "seyr-i nzul",
ll~ lerden geip ykselerek aslna erimesi "seyr-i uru"lr ki, buna "devir" derler. "Seyr-i nzul" ilc "seyr-i
ruc"a "feriyye" ve "ariyye" de denilir. Devriycler,
lo hece vezniylc ve drtlklerlc, hem de arzuyla mesnevi

284
Glen-i

kuruculannn efsaneletirilmi hayatlaryle olaanst kcr

mederini anlatan eserler de, bu kmede yer

alr.

TEKKE llRl

Tasavvufi halk edebiyatnn en canl rnleri, l


bunlarn dnda, tekkclerde okunmak zere yazlm ll
h iler ve nefeslerle, nutuklar ve devriyelerdir.
lihilcr: Asl heee vezniyle ve drtlklerle yzl
Trl makamlarda eitli usullerle bestelenip tekk4 l l
okunan ilahilerde tasavvuf ncvcsi hakimdir. "Yce varJ J, ,
. .,, "b'rl'k
" yarat l" , " rah metkaps" , "kercm d enz

n .
"okluk alemi", "gnl hazinesi", "cemal evki", " IAI
atei", "ak cilvesi", "pimanlk gzya", "dnya ku)l

:nda yazlr.

Tasavvufi halk iirinin ilk ve en byk temsilcisi XIII.


>lizylda Yunus Emre'dir. Sonra srasyla XIV. yzylda Sait
:m ..c, Kaygusuz Abdal, XV. yzylda Hatayi, Hac Bayram-
Vlt, Erefolu Rumi, XVI. yzylda Sarhan Ahmet, m"" Sinan, ftade, Pir Sultan Abdal, XVII. yzylda H-

286

dayi Aziz Mahmut, Msrl Niyazi, XVIII. yzylda Sezai


gibi eyhleri, bu tarzn tarunm airleri olarak grmekteyiz.
Bektailer, alevller ve kzlbalar, tasavvufu kendi
anlayiarna gre, yerlemi dini inanlan ve toplumsal
balan wnursamayacak genilikte yorumlam olduklannda.n , Kaygusuz Abdal, Hatayi ve Hac Bayram- Veli gibi
airlerine rlerinde, tasavvufi neve, laubalilik derecesini
bulur.
XIX. yzyldan sonra byle gl eyhler grlmez
olur. Artk tekkclerde okunan, daha ok eski ve nl eyh
Ierin rleridir.
Trk toplum hayatmda tekkelerin rol ve etkisi
medreselerden ok byk olmu ve geni halk ynlarna'
yaylmtr. Bunun nedeni aktr. eriat hkmlerini
savunan mcdreselerin tek kurulu olmasna kar, dinde
ve tasavvufta daha serbest dncenin merkezi olan tekkeler, trl tarikatlar temsil eden yerlerdir. Eski kaynaklarn bildirdiine gre, byk ve kk 70 tarikat vardr.
Her birinin ayr tekkesi, saysz mridi bulunmaktadr:
Eht-i snnet ise ancak drt mezhep kabul etni sonra
... t'h ad" k aps k apanmtr. Yalnz medreseiller dnda,
hemen hemen btn halk, hatta saray adamlanyle enderunda yetienlerin oi;'ll, tarikatlarn birine baldr.
Bu yzden tasavvuf1 halk edebiyat, divan edebiyatma
gre ok daha yaygndr. renim derecesi ne olursa olsun,
memur, asker, taeir, esnaf, ii, trl snftan ve tabakadan
say_sz iusanJara seslenmekte, bunlann zevkine, anlayna
ve nanena uygun dmektedir.
SONU

Bu kmenin edebiyat bileik esaslara dayanmaktadr. Bu esaslar ayn kaynaktan km, ayu koullar
altmda geliip toplum hayatna hakim olmutur. Tanzimat-

287

DL STNE

SlRRI LEVEND
ACAH

l balayan

yeni anlay ve yerleen yeni hayat, bunlann


yerine baka esaslar getirni, saray, medrese ve enderun
ski nemini yitirince, bunlann besleyip yetitirdii divan
Nlebiyat tarihe kart gibi, tekkelerin kapanmas
, .c dervilerin ortadan ekilmesiyle de, tasavvufi halk edeyatnn kayna kurumutur.

Halk edebiyatnn en son ve en canl rn olan ak


tarz ise, halk oyalayan yeni zevklerin oalmas yznden semai kahvelerinin ortadan kalkmasyle deerini yitirmitir. Bugn llklara tek tk rastlanmakta, aklardan
baka, ellerindeki balamalarla kahvelerde dnlerde
ve toplantlarda halk trkleri syleyip alanlar grlmektedir.

(Tiirk Dili,

say

207,

aralk

1968)

DiL STNE

289

Atalardan kalna san ve zenginlii temsil eden soyluluk, zamanla soysuzla,abilir; yklp yok olabilir. Ama bilim
ve sanattaki soyluluk, her ada ve her yerde stn bir
saygnlkla karlanr.

BlLlMDE VE SANATTA SOYLULUK


Eflatun ile Aristo, devlet sistemleriyle ilgili dn
celerini aklamaya alrken, ortaya attklan aristokras
kelinesiyle, en iyi hkmeti, en akll ve anlayl kiilerin
ynettii rejimi belirtmek istemiierdi Sonradan bu deyim
genilemi, halktan uzaklaarak zentili ve atafatl bir
hayat srne anlamn alm, aristokrat sfat da, varlk
lar ve mevkileriyle imtiyazl geinen bir snf gsterir
olmutur.

Soyluluk kelimesiyle karladmz aristokrasi, halk


egemenlii anlamna gelen demokrasinin kartdr. Demokrasi, bugn politikada ve toplumsal hayatta ne denli
srmde ise, aristokrasi de ylesine yadrganmal..;;a, aristokrat geinenler toplumda gze hatmaktadr.
Aristokrasi, yalnz bilirnde ve sanatta tam yerinde bir
anlam tar. nk bilgi, dnce ve ruh zenginlii, ancak
gerek bilim ve sanat eserlerinde bulunur. Bu anlay Mslmanlkta aka grliir. Demokrasi temeli zerine kurulmu olan Mslmanlk, hukukta insanlar eit sayar. lk
halifeler ynetimde, yaayta ve davTauta demokrasiyi
temsil ederler. Byle olduu halde, Kur'on'daki : "Bilcnlc
bilmeyen bir olamaz," ayctiyle, bilirnde aristokras kab u 1
edilmi demektir.

Hi bir meslcktc hi bir aama, bilimin ve sanatn


yerini tutamaz. ok tutucu saylan ngiltere'de bile "lord,
. kont" gibi sanlar, artk eski deerini yitirdii halde, "profesr" ad her zaman sayg uyandrmaktadr. Bizde de
byledir. "Aslzade, Paazade, Beyzade, Aazade" gibi
deyimler buan alay olarak sylendii halde, gerek anlamyle kullar:;lan "stat, hoca, profesr, doent" gibi suatlar, deer gsteren bir nitelik tar.
ok iyi hatrlanm: 1940 yllannda idi. Ralmetli Prof.
Dr. Fahire Battalgil, kariyerden yetien ilk kadn profesr
olarak bu aamaya ykseldiinde, zamann Cumhurbakan
Sayn smet nnii: "Kazandnz profesrlk rtbcsi,
nazanmda btn rtbclcrin en ykseidir," diye kendisini
t elgrafla kutlamt. Bu davran, deerbilir bir devlet
adamnn inceliini gsterdii kadar, bilimin devlete
de yce grnd\inn bir kant saylr.
Bugn her lke, bilim ve sanata verdii deerle vnyor. yle lkeler var ki, bu lkelerde en rahat ve en
kaygsz yaayanlar, bilim adamlanyle gerek sanatlardtr.
Her trl geirn skntsndan uzak olduklan iindir ki,
yaratc olmakta, arka arkaya bulularla ortaya kmakta
ve deerli eserler verncktedirler. 1958 yl sonlarnda,
Fuzuli iin hazrlanan trende bulunmak zere Bakt'ya
anlmtm. Azerbaycan Bilimler Akademisi'ni ziyaretimde, Bakan, bilime verdikleri deerden sz ederken:
"Benim aldm para en yksek mevkilerde bulunanlal'ln
eline gemez." diye vnm\itr.
Byk uygarlk merkezlerinin en dikkati eken yap
lar, nivesitelcr, enstitler, kitaplklar, mzelerdir. Eer
yksek mimari eserleri, otelleri ve her trl elence ycrlcriy-

290

DL STNE

AGAH SlRRI LEVEND

le bir cennete evrilen byiik kentlerde bunlar yoksa,


oralar uygarlk merkezi saylmaz.
Orta Asya'da, XV. yzylda Herat ve Semerkant'n
dou uygarlun en byk merkezi olmas, saraylan, tr. beleri, camilcri, imaretleri, kervansaraylar yannda medreselcrinin, hankahlarun byk bir yer ttmasmdandr.
Anadolu'da da yer yer kurulan saraylar, trbeler,
camilerle birlikte, medreseler nem tar. Osmanllar devrinde, Bursa, Edirne ve Manisa'da yaplan ilk medreselerden sonra, Fatih zamanmda stanbul'da kurulan Fatih
klliyeleri, Kanuni devrindeki Siileymaniye klliyeleri
bilime kar devletin verdii neni gsterir. Zamann en
byk niversitesi olan bu klliyeler l bilginler yeti
tirmitir. Eserleriyle kendilerini arabnk topluma kabul
ettiren bu bilginler, padialm her isteine boyun emeye
cek karakter salaml gsterebilnilerdir. Bu gerek bilimin gcnden doan bir ruh soyluluudur.
Padiah saraylaryle byk vezir konaklannda kurulan
kitaplklar, bilimin ve sanatn canl kalmasna hizmet
etmitir. airlerle bilginler, bu tevikle hazrladklar eserlerinni deerli hattatlara yazdrmlar, nl ustalara ciltlettikten sonra byklere armaan etmilerdir. Bu kitaplar
arasnda, balklar tezhipli, iieri minyatrlerle ssl olanlar oktur. Bu lcitaplar geni odalara yerletiriliDi "kitabdar" adu tayan kitaplk memurunun koruyuculuna
braklrutr. Bu tutum, devlet adamlannn sanata verdikleri deeri gsterir.
Genel kitaplklar da ilkin camilerde kurulmutur. Camilerin yanndaki zel odalar bu amala hazrlanm, gmme
dolaplarn raflarna yerletirilen kitaplar, okumak isteyenlerin yararlaunasna sunulmutur. Bu kk dolaplara sra
lanan kitaplarm says, hayr sahibi kiilerin arnaan ettikleri kitaplarla artnca, camilerde dala geni yerler ayrlm,
Beyazt, Siileymaniye, Fatih, Ayasofya vb. canilerindeki

291

kitaplklar bylece meydana gelmitir. Hayrsever aydnla

nu bu tutumu da, kitap sevgisiyle ve halk dnmeleriyle


yorunlanabilir.

Bilime ve sanata verilen deer, phesiz her devirde


bir deildir. Bu deer bata bulunanlam tutumuna gre
deimi, bilginlerle sanatlar ya el zerinde tutulmu
ya da birer kede kendi hallerine hraklntr. Ama bilim
ve sanat, soylulundan hi bir ey yitirmemitir. Toplumca
kalknmak isteyen uluslar, niversiteler kurmak, enstitiiler
amak, kitaplklar meydana getirmek, bylece bilim ve sanattalci soyiniuu korumak zorundadrlar.
Bilim ve sanatn soyluluunu kabul etmekle, nce
bilginlcrlc sanatlarn, sonra da bunlar deerlendirmesini
bilen kiiltrl kiilerin soyluluunu da tannn oluyoruz
demektir. Evet yledir. Ancak bu soylulnk, babadan oula
kalan nal ve nlke dayanan yapma ortaa soyluluu
deil, Eflatun ile Aristo'nun belirtmek istedii akl ve zeka
stnlnden doan bir soyluluktur. Y alm: k\Utrl
kiilerin, bilim ve sanattan anlayanlarn eriebilecei bir
ruh zenginliidir ..
Bilime ve sanata soyluluk tanmak, acaba amzn
kabul ettii demokrasinin ruhuna aykr deil midir? Hayr deildir! Tersine, bu aristokrasi, demokrasinin kklenip
yaylmasna yol at gibi, demokrasi de, bilim ve sanattaki
aristokrasiyi besler; onun glenip hzlanmasm salar.
eliiklik gibi grnen bu zellik, onlann yapsnda
ve ruhunda vardr. Bir kez bilim ve sanat, ne denli snrl
ve creveli olursa olsun, kendisi;.i tamtnak ihtiyacnda
dr. Servet- i Fnu airlcrinin, okurlarn aZll11 ve zn
aradklan devir genitir. Onlar sanatn gcn kavramlar, ama topluma srt evirmekle yanlmlardr. Bugnk sanat anlay, ynlara sesleuneyi, halka dayanp
gcn artrnay ama biliyor. Bilim ve sanat bylelikle buyruk altna girni olmuyor. Kendisini besleme.l-te olan

292

AGAH
SlRRI LEVEND

g kaynana zaman zaman hizmet elini uzatm oluyor;


ona yararl olmak istiyor. Bu onun balca grevidir.
Bilim ve sanat emri altnda tutan rejimler de vardr.
Bu rejimlerde bilim ve sanat, ne denli verimli olursa olsun,
her eyi aka syleyememekten doan bir darlk, bir s
knt iindedir. Bilgin ve sanat, kafasyle ruhundakinin
hepsini vermedii iin hunah.naktadr. Bu durumda bile
zaman zaman lmez eserlerin ortaya kmas, bilim ve sanann gcndendir. Ama demokraside, balayc ve kstla
yc hi bir kayt olmadna gre, eer bilgin ve sanat
beklenen rn veremezse, su kendisinindir.
Grn ve sonu ne olursa olsun, bilim ve sanat,
kendiliinden soyludur. Zaman zaman halka inmesi de
kutsal devinin gereidir.
(Trk Dili,

'

'

say

209,

ubat

1969)

ESKl ESERLERiMiZDEN HANGiLERN


GENLERE TANITABlLlRlZ?
Dnya klasiklerin.i, asllarmdan okuyup renemeyen
Trk genlerine tantmak yolunda, otuz yl akn bir
zamandan beri byk aba harcanma.J..-adr. Bu arada,
"Trk-slam klasikleri" ad altnda yaymlanan eviriler
de b~ bir yer tutar. Firdevsl, Mevlana, Eflaki, Nizami,
Cami, Attar, bn Haldun, Hariri evirileri gibi, Trl
yaynevlerinin bu alanda lazdadklan eitli eserler de
bunlara kanlabilir. Asllar Fars ve Arap dilleriyle yazlm
olan bu eserlerin hepsi de eski kltrmzn temel tadr.
Bu bakmdan ok yararldr.
Bunlann yan sra, Trk diliyle kaleme alnm eski
eserlerimiz arasnda da, genlere tantahileceimiz hayli
rnler vardr. Ancak, bu ie girineden nce ama aka
helirtilmeli, izlenecek yol ortaya konulmaldr. Hangi
eserleri genlere tan tabiliriz? lik sorun budur. Bu soruna
aklk verebilmek iin nce eski kltrmzn balca
rnlerini gzden gcirelim. Bunlan yle kmclcndirebiliriz:
a- Sanat deeri tayanlar;
h- Belirli olaylar karsnda, toplumun karolarn
yastan ve Trk aydnnn dncelerini belirten tarih-

294

DL 0STUNE

AAE SIIUII LEVEND

ler ve sefaretnamelerle, son bululara gre kaleme alnm


corafya ve gezi eserleri;
c- slam dininin csaslann, iman ve itikada dayanan
kurallarn, eriat hkmlerini kapsayanlar;
- Yine dinle ilgili olarak, felsefe ve hukuk alanmda
ileri srlen trl dnceleri toplayp yorumlayan kelam
fkh ve tasavvuf kitaplar;
d- Toplumda geerli ve yaygn balca ilkeleri kapsa
yan ahlak kitaplar ve siyasetnamelcr;
c- Aslsz inanlara dayanan, toplumu zararl ynde
etkileyerek ortaaa balamaya alan escrlcr;
f- Riyaziye, hendcsc, tp, hikmet, kimya ve hey'ct
gibi eitli konularda kaleme alnm fen kitaplar;
g- Vehmi kimya, simya, tenci, cifr, tlsm gibi "bat!''
bilimleri aklayanlar;
- Tezkire ve menakp kitaplar;
h- "Hecv ve mzah" ad altnda kaleme alnan glnece
ve yerne eserleri.
Sraladumz bu kmelerden bir
bl
yararsz
olmak yle dursun, zararldr da. rnein, eski toplum
hayatnda ok srmde olan yerne eserlerinin hepsini
genlere verebili miyiz?
Bunlar ancak bir inceleme
konusu olabili. Bu yolda aratrma yapanlara rnek olarak gsterilcbilir.
teki kmelerde de genlere tantlmas gereksiz
olanlar vardr : "Batl" bilimlerle aslsz inanlar kapsayanlar gibi.
Geri kalanlar iinde, en deerli olanlar iki yolda genlere ve merakllara tantabiliiz:
1- Metni olduu gibi, eski imiann zelliini belirtccek, transkripsiyon iaretleri kullanarak Trk harflerine
evirmek; bu metinleri gerekli notlar ve aklamalarla
daha yararl bir hale getirmek. phesiz bu, yetimi ve
meslek yoluna girmi genler iindir.

295

2- Metni bugnk dile evirerek yaymlamak. Bu


yol da, bilgi edinmek ve bu konular yeterince renmek
isteyen genler ve merakllar iindir.
Burada ayn soru karmza kar. Bunlardan han
gerini bugnk dile evirebiliriz? rnein, Fuzuli'nin
Leyla v Mecnu>l ya da eyh Galip'in Hiisn Ak mesnevi
lerini bugnk dile evirebilir miyiz? evirsek ne kazanrz?
Bu edebi rnler, balca dil zelliine, kelime ve sz sanatna dayanyor. Ancak yazld~'l zamann diliyle deerini
korumaktadr. Dil zellii ortadan kalknca, geriye ne kalr? O halde seilecek eserlerde yalz airin kiiliini ve eserlerinin sanat deerini aramak yetniyor demektir. Daha
baka elerin de bulunmas gerekiyor ki, bu da ancak
dnce zl ve zellii olabilir. rnein, bir tarihte,
bir siyasetnamcde, bir tezkiredc, bir allak kitabnda, Trk
dncesini ve Trk grn bulahiliiz. Ama hemen
sylemek gerekir ki, en deerli eserlerimizde hile, bugn
iin faydasz hatta zararl dnceler eksik deildir. rnein,
tarih kitaplarmzn hemen hepsinde, yenilgi, bulak
hastalk, zelzcle gibi olaylar, hep "takdir-i ililhi" ile ak
aklanr. Kul su ilemi, Tanr da onu cezalatdrmak
istemitir. Olaylarn asl nedeni budur. Bundan baka,
bir ok tarihlcrinizde -hatta Naima da bile - "Etrak- i
biidark" gibi deyimiere rastlanr. Bu gibi eserlerin tmn
genlere tantmaktahibir fayda yoktur. teki eserlerimizde
de, yer yer uygunsuz ve yanl dncelere rastlamak
olaandr.

O halde, herhangi bir daldan olursa olsun, genlere


tantacaruz eserlerin tmn deil, ancak gerekli blmlerini verebiliriz. Bu sonuca varnca, i olduka aklk
kazanm olur. Trl kmelerden seeceimiz eserlerde
ileri srlen dncelerin ou, iskolastik nitelikte olduu
iin eski deerini yitirmitir. Ancak bunlar Trk dnce
sinin tarih boyunca geirdii evrcleri, urad durgunluklar,

296

AGAH SIRRI L:EVEND

ya da gelime ve gerilemeleri yansttklar, Trk toplumunun


eitli ihtiyalarn ve dertlerini dile getirdikleri iin nemlidirler. Bunlar dikkatle setikten sonra bugnk dile evirerek genlere tantabiliriz. rnein, bir Naima, bir
Peevt tarihinde ibretle okunacak hayli paralar vardr.
Leyla vii Mecnun'da, ve Hiisn Ak'ta da, hayal zenginlii,
duygu incelii ve anlatm canll bakmndan deerini
yitirmeyen paralar eksik deildir. Bir Ak elebi tezkiresinde, herhangi bir airin portresi izilirken, devrio. toplum
hayatn canlandran ok gzel paralara rastlanr. Hatta
Allk- AIM, Nasilat-1-Mluk, Yirmisekiz elebi Sefaretnamesi ve Evliya elebi Seyalanamesi gibi eserlerden
edineceimiz yararl bilgiler oktur. Bunlarn hepsinde
de gnlk olaylar lakknda devrio dnceleri, inanlar,
eitli rgtler, nemli kiilerin portresi canllkla yer alr.
Genel kltriinzn geliimini izlernee yarayacak bu
eserlerden alnacak paralar setikten sonra, baka bir sorun
karmza kar: Salam metinleri bulmak ve bunlar do
rulukla bugnk dile aktarmak. Aktarma iinde de, balca
iki zellik aranacaktr. Biri, bu metinleri iyice anlayabilmek,
teki de asliarm bozmadan bugnk dile evirebilmek.
Sonu olarak diyebiliriz ki, edebiyat ve kltr tarihimizde lmez (nuhalled) diyebileceimiz eserleri bulup genlere tantmalyz. Ancak bunlar, genel kltrmzle ilgili
olmal ve usta bir yazarn kaleminden km bulunmaldr.
Eserleri bu gerein altnda dikkatle setikten sonradr
ki, bunlar olduu gibi bugnk dilimize aktaracak kiileri
arayp bulmalyz. Ancak bylelikle genlere yararl olabilecek kitaplar ortaya koymu oluruz.
(Tiirk Dili, say 217, ekim 1969)

'
'

lNKA:RCILAR

lnkiirclar

ilk alardan beri her yerde ve her zaman


grlcgclmitir. Bugn de, herhangi bir sorunda, olumsuz
dncenin temsilcisi olarak kar safta yer alrlar.
Felsefede sofistler, eyamn varln ileri srenlere
kar karak inkara sapnlardr ... tsam aleminde de "kelanclar" dan inkllra sap anlar, "indiyye, inadiyye, Iaedriyye"
adlaryle kmeye ayrlrlar. Mezhepler ve tarikatlar da,
esastan bsbiitii.n ayrlnanakla birlikte, kimi noktalarda
uyumazla yol aan birer inkihdan domutur.
Bunlara bakarak denilebilir ki, inkar kar tez niteliinde olduu iin, insan dncesinin geliip olgunlama
sn salar; bu bakmdan yararl da olur. Ama gerekte,
olumsuz dnceyi temsil eden inkarrn, birok hayrl davranlan engellemekteki rol byktr.
nkar, ok kez gen kuaklar, kendilerinden nceki
kuaklara kar yaparlar. Bu, daha ok edebiyat meslekleriyle sanat aknlarnda grlr. Romantikler klasikleri,
realist ve natralistler romantikleri, sembolisler de kendilerinden ncekileri inkar ederler.
Bizim edcbiyatnzda da byle olnutur. Divan edebiyat erevesi iinde, bir Bak1'nin, bir Nef'i'nin ya da

298

AGAH SIRIII LEVEND

bir Nabi ile eyh Galip'in, kendilerinden ncekileri inkar


ettikleri grlmemitir. Hepsi de eski airleri birer usta
olarak anar. Ama, Tanzimatlarla Servetifnuncula:
divan airlerini, Fecriaticiler Servetifnuncular, hcceciler
kendilerinden nce gelenleri hrpalamlar, inkara kalkmlardr. Bunlar iin inkar, kendilerine yol aacak en kestirme bir yntemdir.
Kini kez inkar, zorlama olur. Bir yazar, salt adn
duyurmak iin, kamuoyunun beeuip sevdii bir airi
inkara kalkar. rnein, Fecriaticilerden ahalettin Sleyman, vaktiyle Namk Kemal iin yazd bir yazmn sonunda:
"Namk bir vatansever, evet, fakat bir air, bir sanatkar
asla!" demitC Bu saldr gcreksizdi. nk ahalettin
Sleyman. Namk Kemal'in eserlerini kendi devri iinde
deil, o gnn sanat lsyle deerlendirmeye kalkm,
hi de iyi karlanmamt.
nkar, kimi kiilerde bir karakt er halindedir. Bu gibiler olumsuz bir ruh tarlar; her eyi kusurlu, eksik, yanl
bulurlar. Bunlarn, bir eseri ya da herhangi bir airi been
dikleri grlmemitir. nkar kskanlktan da gelebilir.
Bu gibilcr, kendilerine gvenmcdikleri iin olunlu bir eser
ortaya koyamazlar. oktan beri tasarladklar halde bir
trl baaramadklar bir eserin bakalarnca hazrlandn
grr grmez, kskanlk ve aalk duygusu iinde, onu
hemen mahkum etmeye kalkarlar.
Kendi kendini irkar edenler de grlr. Bu irkarda
bir ruh soyluluu bir gurur belirtisi vardr. Yetkilerine
ve yeteneklerine gvenen kiilerin bir eit alak gnllldr bu. Kendilerini venlere kar: "Canm ne yapabildik
ki" derken, sizden: "Hayr, ok eyler yaptnz" cevabn
beklerler.
nkar, byk deiimleri ama tutan devrimlerde
bir zorunluk halini alr. nk devrim, deerlerini yitiren
eski varlklar ykmak, yerine yenilerini getirmekle olur.

DL STNE

299

Bunu yapabildii oranda devrim baarlm saylr. Bunun


iin de, nce eskinin kusurlarn birer birer gsterip onu
deerden drmek gerekir. Bu bir irkardu, ama zorunludur.
Yeni edebiyatn ortaya kabilmesi iin, nce 900 yllk
bir gemii olan divan edebiyatnn yklmas gerekiyordu.
Namk Kemal, bunu Tasvir-i Efkar gazetesinde yazd
yazlarla, lrfar Paa'ya Mehup'la Tahrib-i Harabat ve
Takib-i Harahat'la yapt. Ancak ondan sonradr ki, Ekrem
Talim-i Edebiyat' ile yeni edebiyatn yolunu aabildi,
Toplumsal devrirolerin bir zellii de, tepeden inme
oluudur. Atatrk devrinleri, "tedrici tekaml" yoluyle
devrim olamayacana, eskiyi bir anda ykp yerine yenisini,
daha iyisini koymakla devrimin baanya ulaabileceinc
en canl bir rnektir. Atatrk, Kastamonu'da kendisini
karlayanlara, banda apkasn karp: "Efendiler, buna
apka derler." demeseydi, kyafet devrimi baarlabilir
miydi? Bu iaret zerinedir ki, daha birka gn nce, byle
bir davrann ayaklanmaya yol aacan dnenler,
kukuyu atp hemen balarna birer apka geirdiler.
Harf ve dil devrimlerini ele alalm : Her ikisinin de,
hi deilse yzer yllk genii var. Bu konularda yllardr
sylendi, yazld, areler gsterildi, tartld. Sonu ne
oldu? Hi! Yalnz bir yarar oldu ki, o da ortamn yava
yava lazrlanmasdr. Ama hi biri gerekleme evresine
eriemedi. Son devrimden birka yl nce, Saraolu, krsden Latin harflerini sz konusu edince, yobazlarn saldr
sna urad. nk dnceler henz olgunlamamt.
Birka yl sonra Atatrk, Sarayburnu'nda halka bunu
anlatnca, daha yasa kmadan denemelere giriildi. "On
ylda gerekleebilir." diyenlere o: "Hayr" dedi, "ya hemen
olur, ya hi!"
Dil devriininde de, Tanzimat ve Merutiyet devirlerin
de olduu gibi, eer "nce kurallar atalm, daha sonra da
yabanc kelimeleri yava yava ayklayalm, yerlerine

300

AG SIRRI LEVEND

uygun karlklarm arayalm" diye ie balansayd, dil


devrimi olmazd. Bugn dil davas gerekletiyse, bu baar
devrime borludur. lkelerde birletikten sonra kelimeler
zerinde her zaman tartlabilir. lnkarclar, bunca alma
lar ve zahmetlerle elde edilen bu hayrl sonucu, Atatrk'n
lmnden sonra baltalamaa kalktlar. lU!& da lu
abada olanlar vardr.
nk&rlarn en soysuzu, Atatrk'c ve Trk ulusunu
ortaa yaayndan karp ada uygarlk dzeyine
ulatran devrimiere kar yaplm olandr.
Devrim tarihimizi kitaplardan okuyup renen genler,
son 75 yllk tarihimizi btn canllyle elbet hayallerinde
canlandramazlar. II. Abdlhamit'in son yllanndan ba
layarak istibdat ye Merutiyet devirlerini, Birinci Dnya
Harbi'nin korkun sonucunu, ordunun dalp elinden
silahnn alndn, ac mtareke yllarn, dman srlerinin zmir'e karak Anadolu'nun barnda ilerlemesini,
Kurtulu Savan, dmanla birleen padiahn ihanetini,
mparatorluun kn, sonunda yurdun kurtuluunu,
yeni Trkiye'nin kuruluunu, bir ykntya dnm olan
Anadolu'da yaplan bayndrlk ilerini, yoksullnk iinde,
b aanlan kalknma a tllarn, birbirini izleyen toplumsal
devrimleri grm, bunca tehlikeler ve felaketlerden sonra
Cumluriyetle balayan altn devrini yaam olanlar bile,
ne yazk ki, zaman zaman bunlar unutabiliyorlar.
Ama genler, dnden bugne nasl ve hangi evrelerden
ne gibi koullar altnda geerek ulatmz bilmelidirler.
Bu da ancak kyaslamalar yapmakla olur: Kl1'.mz, harflerimiz, yaznz, yaaymz, evren ve yurt soruclar zerindeki anlaymz, dncelerimiz, kadn haklar, halk kavram, ulus hizmeti gibi konularda dnle bugn karla
trmak gerekir. Ancak bunu yaptktan sonradr ki, devrin
leri inkar etmenin ne olduu, bunu yapalarn nasl bir
duruma dtkleri kolayca anlalr.
(Trk Dili, say 226, temmuz 1970)

EDEBYATIMIZDA DNDEN BUGNE

Eski

edebiyatmizdan

bugne kalan nedir? Bu soruyu


cevaplandrabilmck iin, nce dil, deyi, iislup, dnce,
duygu ve hayal gibi edebiyatn balca elerini gz nne
getirmek, sonra da, eski airterimizin yurt ve dnya grn, dinin etkisi altnda gelien sanat alaym, ak
kavramn, birka izgi ilc belirtmek gerekir. Bu adan
baknca, eski divan edebiyatmda u nitelikleri grrz:
Dil, Arap ve Fars dillerinin basks altnda aslndan
uzaklaaral< Tiirke olmaktan km, yapma, zentili
bir hale gelnitir. Deyi, uzun ve zincirleme cmleciklerle
arlar, asl amac olan aniatma niteliini yitirmitir.
Dnce, didaktik eserler dnda ok clzdr.
slup dnceyi deil, dnce sluhu izler. Duygu,
taklide kamad zaman cokundur, itenlik tar, ama
birinden tekine srp giden aktarmaclk, bu itenlii
ortadan kaldrr. Hayal engindir, ama hayale snayacak
kadar ocukadr. Yurt ve dnya gr ok dardr. air
evresindeki emberi kranaz. Din duygusu her deerin
stndedir.

Sanat, "hsn-i mcerrcd" denilen soyut gzellii


yaratmaktr. K elime oyularna, "istiare, mecaz, cinas,

302

OL i:STNE

AGAH Slll.RI LEVEND

tevriye, tenasp" gibi sz sanatianna dayanr. Ahartma


akln snrlarn aar. Ovme, hele vnme, gln olmaktan
teye geemez. Yergi, edebi olma niteliini aarak svme
halini alr.
Ak, cfsaneletirilmitir. Ak tipi gilliintr. Bir
Mecnun'u, bir Ferhad' insanlk erevesi iinde bir ak
kahraman olarak hayalimizde calandramayz . Leyla,
gzleri, kirpikleri, kalan, salan ve "servi gibi endam"
ile bir korkuluu andrr. Buna karlk, bir kocakan, irkin bir adam, bugnn gerekilerini kskandracak kadar
ustaca ilennitir. nk air, birineide asl bulunmayan
gzeli yaratmak isterken, kalplam mazmular iinde,
gznn nndeki gzelden uzaklam, tekinde ise, yine
abartmalada kendini zorlad halde, "hsn-i mcerred"e
esir olmad iin, h u tipi baaryla canland;ahilmitir.
Daha sonra, eski edebiyattaki ak ya "gerek ak" denilen
ve kiiyi Tann'un varlnda yok eden tasavvufl aktr,
ya da "mccazt ak" denilen insan gzelliine tutkudur.
Bu ak ise "tabiat d"dr. Btn airler kadndan kanma y
salk vermilerdir. Kadn ak ancak birka hikayede yer
alr.

Hikayelerde "zaman ve yer" kavram yoktur. "Rav~yan- albar ve naklan- ruzgar" size kestiremediiniz
br zamanda, tanmadtuz bir lkenin padiahndan
sz aar. Onun, ya da olunun olaanst servenlerini
bir masal havas iinde anlatr. Ancak bu lke nasl bir
yerdir? Evrenin eresindedir? Bu insanlar kimdir? Yurtlan ile baka ilgileri yok mudur? Bunlar anlayamazsnz.
Topluula ilgisini kesmeyen, halkn zntlerini ve
dertlerini dile getiren eserler de yok deildir. Ancak bunlar
birer yaknma, ya da talamadr. Ayrca, eski toplum
hayatnn trl ynlerini yanstan eserler <le vardr. Ama
bunlar da ok azdr. Denilebilir ki, eski airlerimizin balca
kaygs, bu dar ereve iinde, o gne dek sylennemi

303

bir mazmun bulabilmektir. air okuyucunun ounu deil,


zn arar. evresinden deil, kitaptan esin alr.
Bugnk Edebiyatmz:
Bugnk edebiyatn dili Tiirke<lir. air ve yazar,
eserini geni bir evreye yaymak, okutup becndirmck
ister. Bunu yapmakla sanatndau hi bir ey yitirmi olmaz.
Bugn aruz deerden dm, hiimler bozulmu, lnazmunlar eskimi; buna karlk dnceler olgunlam,
duygular incelenmi, hayaller gln olmaktan kurtulmu,
gerekler deerini bulnu, yurtla ilgili konular oalm,
tckik ilerlemitir.

Bugn, kelime oyunlarn hner sayan bir sanat yoktur.


"lstiarclcr, mecazlar, cinaslar", okuyucunun zevkine bir
ine gibi hatmaz. vg bayahk, vnme gln, "mstehcen" olan yergi ayp saylr.
Bugnn romancs, eserinin konusunu toplum hayatn
dan seer. Kiileri, yaayan birer insan olarak ele alr.
Onlan, belirli bir zaman iinde, tandl;rmz bir yerin adam
olarak okuyucuya sunar. Ele ald kahramann evresini,
aile durumunu, yaayu, davran.u, sevgilerini, tutkulann, servenlerini btn zellikleriyle bize tautr. yle ki,
roman okuyunca, bunlan daha nce grm ve taum
gibi oluruz. Daha dorusu romanda kendinizi buluruz.
Romancdan, olaanst halleri deil, gerekleri olduu
gibi yanstmasun isteriz. Bugnk romanda cfsanelc
tirilmi ak yoktur, insan sevgisi vardr. Ak tipi, btn
tutkularyle canl olarak yaar.
Eski edebiyattan bugne kalan hi bir deer yok
mudur? Bunun cevahu, belieimizi yoklayarak verebiliriz.
Sevinli ve tasal zamanlarda belleimiz bizim imdadmza
yetiir. Fuzull'den Nedim'den Nabi'dcn birer beyit, ya da
birer msra hemen dilimizin ucuna gelir ve onu tekrarlamaktan bir zevk duyan?<. Bugn, edebiyat kendilerine
meslek edinni olanlardan baka hi kimse, bir gazeli,

304

ACAB SIRRI X.EVEND

~ide parasn okumak zahmetine katlananaz. Ama


ed~hyat ~erakhs herkes, hu heyiderden ve nsralardan
bir

ogunu bilir.

Demek ki, eski edebiyatn:.zdan hugun"e kal


h
para ar
.. llikl .
an, u
..
p a guzc . erdir. Biz, eski edehiyatnz bir b"tun olarak el e tirebiJi'nz,
urasna burasna dokunahiliriz
u
kusurlarn kolayca gsterebiliriz. Ama eski ed h'
,
il

e
yatnzn

b u mc crm unutamayz.

(Tiirk Dili, say 229, ekim 1970)


T RK EDEBYATINDA FIKRA

Fkra

deyince, ilk hatra gelen nkteli, gldrc ok


ksa hikayeciklcrdir. Bunlar, nktelicii ve akacl ile
tannm, anlayl ve uyank kiilerce vaktiyle sylenmitir: Nasrettin Hoca fkralar gibi; ya da uydurulup
yaktrlarak belirli bir kmeye mal edilmitir: Bektai
nkteleri gibi. Yine uydurnlmu, ama hi bir kmeye mal
edilmeyerek, tad ince nktclerle toplumun beenisini
kazanm fkralarm says ise hayli kabanktr. Bu gibi
fkralar, sz arasnda her frsatta tekrarlanr. Bunlarn
ou, "Letaif" bal altmda yazma mecnualarda toplanmtr : XVI. yzyl airlerinden Lamii elebi'nin bala
yp olunun bitirdii Letaif gibi. Sonradan bastrlm
olanlar da vardr.
Eskilerin "mir- i kelam", "ho-sohbet" dedikleri nkteci, akac kiilerin beenilen fkralar da eski mccmualarda
bulunur. nl divan airlerinin fkralar ise tezkirelerdc,
zellikle Ak elebi Tezkiresi'nde vardr.
XIX. yzyln, nkteleriyle n kazanm kiilerini de
tanyoruz: Sleyman Faik Efendi, Keeci-zade zzet Molla,
Kanlcal Nilat Bey, Ka-an Paa, Eref gibi.

306

307

AGA!l SlRRI LEVEND

DL STNE

belirli bir dnceyi topluca ve ksaca yanstr.


Dinleyenleri ve okuyanlar gldrr, ya da rahatsz eder,
ineler, kzdrr, yaralar. Bu niteli.kleriyle, fiske, ine, a
mar, yumruk etkisi yapar. Btn bu zelliklerinden tr,
fkralar divan edebiyatmda glmece (mizah) trnn bir dal olarak yer alr ve "Iatife" adn tar. Tanzimattan sonra
yayn alanna kan glmcce dergilcri, ok tekrarlanm bu
gibi latifelerle doludur.
1908'de Merutiyelin ilanndan sonra "fkra" deyimi
biraz geniler. Gazete stunlaryle dergi sayfalarnda, nkteye dayanan alayla kark fkralar yine srp gitmekle
birlikte, politika ve toplum hayatmzn sakat, sivri, ya da
ukur ynlerini eletirip ineleyen fk-ralar da grlmeye
balar. Ama fkraelk henz bir meslek haline gelmemitir.
Cumhuriyet devrinde fkraclk bsbtn anlam deitirir. Geri yine okurlarda glmseme yaratmay,
hoa gitmeyi ama tttan nktcli fkralar eksik olmaz,
ama fkraclk belirgin bir nitelik kazanr . Fkra yazarlru i g edinen imzalar ortaya kar. rnein, rahmetli
Nurettin Artam, "Toplu ne" imzasyle nce Vaki'te,
sonra Ulus'ta her konuya degin, kendine zg fkralarn
yazar. Rahmetli Hakk Sha, nceleri "Seyyah", Gezgin
soyadn. aldktan sonra da Gezgin imzasyle fkralarn
kaleme alr. Burhan Felek, uzun yllar Cumlriye'te "Hadiseler Arasnda" stnunu baaryla si.isler. (imdi de Milliyet'te fkralarn yazmaktadr). Bu imzalara daha baka
lar da katlr.
Bunlar, fkracl meslek edinen tannm deerli
imzalardr. Hakk Sha Gezgin, her sabah gz gezdirdii
gazete ve dergi stnlarnda geziye karak, iziemnlerini
edebi bir slupla belirtmeye almtr. Artam, gnlk olaylara dokunarak, bu olaylara adlar kananlan inelenitir.
Fclek de, toplum hayatmda sk sk grlen olaylardan
ald esinle, fkralarn derli toplu kaleme almaktadr.

Bu gibi fkralarda ama, politika dedikodular, ~eim


skntlar, toplum dertleriyle bunalan okurlar.:, br~a~
dakika iin dertlerini unutarak hoa bir an germelern
salamak, ara sra bilgi vermek ve ~onu ~e il~ili anlarru
tekrarlamaktr. Bu arada, olaylara brer fske le dokunan,
bir solukta okunacak ok ksa fkralar da grlyor. Bu
aan Cumhuriyet'te "Bir Dakika!' balkl fkralaryle
!hr
.,
,
rahmetli
Doan
Nadi'dir. inas Berker de "Dlm
o u"b
. alkl ksa fkralaryle Ulus'ta bu n izlemektedir.
Son zamanlarda ftkra deyimi ok deimi, eski niteliini bsbtn yitirmitir. On be, yirmi yl var ki, fkralar
yurt ve ulus dertleri zerinde nenle duruyor. nceleme ve
aratrmaya dayaruyor. Eski tlkralar, bellee day~arak
masa banda bir rpda kaleme alnr, nktelerle sislene
rek okurlara sunulurdu. Bugn, fkra yine masa banda
yazlyor ama, ondan nce aratrmak, birer toplu~ labo~a:
tuvar niteliinde olan devlet dairelerini, zel yerlern
dolaarak bilgi edinmek, eitli kiilerle tanarak belge toplamak dosya meyd~na getirmek, ok okumak, gele~ mektuplar da dikkatle inceleyip deerlendirme~ gerckyor ..
Fkra yazarlarnn, bugn btn gnluk gazctelern
belirli kelerinde, eitli balklar tayan fkralar grlyor. Bunlarn hepsi, elbet ayn deerde de~~~~: F~a
eski karakterini deitirmi, yalnz glmece turunun brer
rn olmaktan karak, bsbtn baka bir nitelik kazanntr. Bugn gazete stunlarn ereveleyen fkralar,
yazarlarnn eilimleriyle orantldr. Yazar, sac, solcu,
eriat, tutucu, gerici, devrimci, ilerici olduuna gre, fk
ra da bu zelliklerden birini tamaktadr.
Yazarn zel karakteri, bilgisi ve eitimi de bunda ayrca rol oynar: Fkralarda nahza gre erbet verme, kafa
tutma, saldrma, dalkavuklua sapma, gerekleri olduu
gibi yanstma, abartmalara kayna, olaylar tek adan
grme gibi eitli zelliklerin bulunmas bundandr.

Fkra,

308

ACAH SIIlRI LEVEND

Bugnn sekin fkra yazannda aranan balca zellikler: Kltr zenginlii, zek& keskinlii, olgunluk, gr,
kavray ve aniat gc, skmadan ve bktrmadan okutabilmek niteliidir. Bellein zengin, dosyann ikin, helgelerin salam olmas fkra yazarnn baarsn salayan en
byk etkendir. Yazar, olaylar deerlendirehildii, dnya
basnn, dnce akmlarn yakndan ileyebildii oranda
herkese aranr, okunur, tutunarak kendisini tantm
olur.
Sraladmz bu nitelikleri gznnde tutarak, bugn
gnlk gazetelerin belirli kelerini ereveleyen eitli fk
ralan u kmelerde toplayahiliriz:
a. Toplum hayatmzn nemli bir sorunu zerinde durarak onu ksaca eletiren, ya da ulusal kltrmz yakndan ilgilendiren bir olay inceleyen, ar bir dille ustaca
kaleme alnm olgun, doyurucu fkralar;
h. Yine ayn nitelikleri tayan glmece fkralar;
c. slup kaygsn ikinci plana alarak, olaylar salt
dnce asndan ele alan fkralar.
Hi kukusuz, dil bakmndan zensiz, aniat hak
mndan dzensiz, dnce bakmndan damk, hi bir deer tamayan yazlar szmzn dndadr. Yukarda
bclirLLiimiz nitelikleri ve zellikleri tayan fkralar elbet
edebi birer rndr. Bunlarn yazarlar ise, edebiyat tarihimizde fkralaryle yerlerini alacaklardr.
(Tiirk Dili,

say

231,

aralk

1970)

ULUSAL KLTRlMZDE BUNALIM


Genel kltr dnda, her ulusun kendine zg bir
kltr vardr. Bwu: "renimle edindiiniz bilgiyi
unutun; geriye kalan ulusal kltrdr." diye tammlarlar.
Bu tanmdan anlalaca gibi, bir toplumun dili, edebiyat, musikisi, teki gzel sanatlan, eski alardan srp
gelen tresi, gelenei ve grenei, ulusal kltr meydana
getirir. Toplumdaki din duygusunu, ahlak anlayn, yurt
ve dnya grn de buna eklemek gerekir. Bunlar, yalmz okuruakla renilmcz; gz, kulak ve gnl yoluyle, yaa
nlan evrelerden elde edilir. Eskiler, medresede rcni
lene "ilim", gz, kulak ve gnl yoluyle elde edilene de
"irfan" dernilerdir. Ziya Gkalp buna "lars" diyordu.
Bu kltre, dar anlanyle zel uygarlk denilebilir.
Nitekim ilk alarda Trk, in, Msr, Yunan ve Roma
uygarlklan vardr. Bu uygarlklar, kendi kltrlerinin
damgasn tadklar iin h'u adla anlmlardr.
Ortaada, uygarln iki byk merkezde topland
grlr: Dou, Bat. Dou ve Bat uygarlklarnn her ikisi
de din esasna dayand, ondan esin ve g aldi;tt iin,
birine slam, tekine de Hristiyan uygarl da denilir.
Avrupa, Hiristiyanl merkezi sayld iin, bu ikincisi,
Avrupa uygarl adyle tamn ntr.

310

AGAB SlRRI LEVEND

Mslmanlkta, Tanr'nn birliiyle

Muhammed'in son
peygamber olduu inanc esastr. Kur'an ve hadis iki
byk kaynaktr. Camiler bu ianla yaplm, mnacatlar, tevhitler, na'tlar, ilahiler vb. bu esinle kaleme
alnmtr. Yasa, tre, ahlak, gelenek ve grenek, eitim
ve retim bu temele oturtulmutur.
Ilristiyarlkta ise, Allah, sa ve Meryem lemesi
(teslisi) vardr. i ncil tek kaynaktr. Kiliseler bu inanla
yaplm, dini eserler bu esinle kaleme alnntr. Trc,
ahlak, gelenek ve grenek, eitim ve retim bu temele oturtulmutur.

boyunca birbiriyle arpt.


Hristiyanlktan alt yz ksur yl yeni olan slam uygarl,
XVI. yzylda ktaya yaylarak alan geniletti. Ama
ondan sonra yava yava geriledi. Buna karlk, Avrupa
uygarl hzla gelimeye balad. Bunun balca nedeni,
Mslman uygarln koruma, gelitirme ve yayma grevinin yaluz Trklere braklm, Trklerin ise, eski glerini
yiticrek ekilmek zorunda kalnn olmalardr. Oysa Avrupa
uygarl, Hristiyan dinine bal olarak Avrupa topluluun
da yer alan uluslarn birlemesi ve aralarndaki dayarumay
sklatrarak, bilim, sanat ve tekriktc ilerlemeleriyle hzla
np gclimitir. Byle olduu halde bu uluslarn hi biri
kendi kltrn brakmamtr. nk din, latta milliyet,
bugiin uygarln esas olmaktan kmtr. Artk ama,
yeni bulular yardmyle kolaylk, rahatlk salamak, bu
uurda cl birliiyle almaktr. Avrupal, Hristiyan olduu
iin deil, salt bilimde, sanatta ve teknikte stn baar
salad iin ileri saylmaktadr. Ili kukusuz, her yeni
bulu, onu bulan kiinin bal b'ulunduu ulusun damgasn
tayacaktr. Sanat da, onu yetitiren ulus da bununla yetinmoktedir.
Trk toplumu, Tanzimattan sora kltr deitirme
ihtiyacn duymu, yllar sren bir hocalamadan sonra,
Bu iki

uygarlk, yzyllar

DIL STNE

311

Cu:nhuriyet devrinde Bat uygarl izgisinde yer almtr.


Uygarlk bir btn olduuna gre, bu deime srasnda,
inan, gr ve anlayla birlikte, Dou kltrn meydana getiren elerin hepsi de elbet bir sarsnt geirceekti.

nce edebiyat bu sarsntya urad. Divan edebiyat


nn deerlendirdii kaside ve gazel lma bir direnmeden
sonra tarihe kart. Bu durgun edebiyat yerine Batnn
hayat ve istek dolu canl edebiyat, iirleri, romanlar, li
kayeleri, tiyatrolar ve eletirileriyle gelip yerleti. Ba
langta, bunlarn birou acemice taklit olmaktan ileri
geemedi. lk rnlerini bu nitelikte veren ada Trk
edebiyat, arabuk dili, deyii ve kapsamyle ulusal bir
deer

kazand.

Resim sanat, Dou uygarlnda minyatrden ve sslemede kullanlan "ornement" ile iek ve eya gibi cansz
"d'apres nature"den teye geemiyordu. Minyatr oktan
nemini yitirmiti. "Cilt ve tezhip" sanat da snmekte gecikmedi. Yeni yetien ressamlanmz, Batrun resim teknii
ni h.enimsediler. Ulusal zellii, ancak yerli konular ilemektc
aradlar. Yurdun trl kelerini dolaarak grdklerini
ustaca ilemeye koyuldular. Trk ressamlar, Batda grlen
sanat akmlarn dikkatle izliyorlar ve baarl eserler ortaya koyuyorlar. Ancak yeni bir atl beklemek hi de yersiz
saylmaz.

Eski mimarlk escrlcrimiz, cami, medrese, sebil, saray,


trbe, hamam, imaret, kervansaray gibi Dou uygarlrun
ok deerli rnleridir. Herat'ta, Semerkant'ta, Anadolu'da,
sonra da Rumeli'de kurulan saysz mimarlk eserleri buna
kanttr. ada mimarlarnz, Bat mimarln kopya
etmekle ie balad. nceleri "roeoco" tarz moda oldu.
Bir aralk i hanlan gibi byk yaplarda eski Trk tarz
saaklar, pencecler ve kemerler denennise de, sonralan
bundan vazgeilmi, yaplarda grnten ok kullana
gre rahatlk ve kolaylk esas aranmtr. Ama grnen

312

ACAR
SIRIU LEVEND

DL STNE

313

udur ki, Trk mimarlnda, Trk tipi denilebilecek bir

rlsal, toplunsal,

yap

sa, su edebiyatn deildir.


Dile gelince, yaama hakkn oktan y-itirmi olan Osmanlca krmas bir dilin savunulmas artk kayg yaratm
yor. nk Dou kltrnn kalns olmas onu mahkil.m
etmek iin yeterken, Trk dilini hala eski kltre balama
abas, bu abann zorla yaratlan bir hava iinde srdriiirnek ist enmesi, ulusal kltr dilde kornnaa alaniann
saflarn daha da sklatuaeaktr.
Eski dile balanp kalma houna bir abaclr. Hi kimse
bu direnmede haan salayamayacak, akma engel olamayacaktr. Bu, ak bir gerektir. Dil bilincine ermi gnlller,
usta yazarlar ve sanatlar bu davada birlemilerdir.

henz ortaya kmamtu.


Musikiye gelince, eski toplum hayatnn yaratt zincir hesteler, ar semiller, kilr- natklar, perevler ve saz
sematleri tarihe mal olmutur. Bunlar yeniden diriltilemez.
Artk ne bunlar yapacak ustalar, ne de ke minderlerinde
bada kurup dinieyecek kiiler kalmtr. Ancak bunlar,
tarihsel Trk masikisinin lmez rnleri olarak sanatseverlel'i ilgilendirmektedir. Bunda alacak bir yn de
yoktur. Divan edebiyat, nasl kasideleri ve gazelleriyle
gp gittiyse, ayn devrin "adap ve erkan" gzetilerek
sylenen besteleri ve arklan da kalmayacaktr. Ac olan,
bu eski nusikinin yerini alacak bir Trk masikisinin
henz kendini gsterernemi olmasclr. Btn sanat kollar
Batlat halde yalnz musikimizi olduu gibi kalmas
elbet daha uzun sremez. Ne var ki, ada Trk musikisi toplumca benimserup yaylncaya dek caz mzii yerlenektc, bu da geulerimizi bir hastalk gibi sarmaktadu.
Musiki bir ruh ihtiya olduuna gre, genleri zrl saymak zorundayz. Piyasay kaplayan yeni arklar ise,
ruh ihtiyan karlamaktan ok uzaktr. ada Trk
musikisinin esas motiflerini halk ve tckke masikisinde
aramak, Bat musikisinin tekniiyle bilim yntemini kullanarak kompozisyonlar yapmaktan baka yol yoktur.
Bu yol da denenmi ve baar da salanmtr.
Durm bu olduuna gre, aka syleyelim ki, ulusal
kltrmz bunalm iindedir. Trk ulusunun, dili ve edebiyatyle tarihi clnda, manevi varl yeterince belirtilmi deildir. Tarih, bereket versin ki inkar edilemeyecek
kadar zengin ve dolgundur. Edebiyat ise, usta sanatlanmz
elinde her trden deerli rnlc: vermekte, bunlar yabanc
dillere evrilip filimlere ekilmektedir. Sanatlarmzn
her biri, kiisel duygulada birlikte, Trk toplumunu btn
evreleriyle yanstmaktaclr. Eer bugnk edehiyatmz,

siyasal ve ekonomik bunalm yanstyor

(Trk Dili,

say

232, ocak 1971)

DL STNE

TRK EDEBlYATI TARH


NASIL HAZIRLANABlLlR ?
I

Edebiyat tarihi, bir bakma hem bilimdir, hem de


sanada ilgilidir. Bilimdir, nk edebiyat ve tarih belgeleini toplayp deerlendirerek onlardan zgn bir sentez
meydana getirir. Sanala ilgilidir, nk\i edebiyat metinleri
zerinde alr. Ancak bilim olarak, pozitif bilimler gibi
gzleme ve deneye dayanmaz. etici bir nitelik tad
iin de sanat eseri deildir.
Byle olunca, edebiyat tarihine pozitif bilim enisi
vermek iin, ona zorla arlatrlm gereksiz bilgi ynlann
katmak nasl bilgie (mutasallfanc) bir davran say
lrsa, onu birtakm kelime oyunlan ve deyi cambazlklany
le sslemee almak da o denli gln olur. Edebiyat
tarihi, toplumsal bilimlerin bir kolu olarak kendine zg
tarihsel yntenle kaleme alnr. Bn bilimsel yntem gzetilnczse, edebiyat tarihi gerek deerini yitirir. lsz
biyografyalar dergisi ya da amac belli olmayan bir taslak
halini alr.
Yazarn 8 mays l97l'de Tiirk Dil Kurumunda yapt konumann ze
tidir.

315

Bundan baka, edebiyat tarihisi yalnz yaratc kii


leri ele almakla, onlarn belli bal eserlerini ineelemekle
gerek bir yargya varamaz. Edebiyat tarihi, yaratc air
ler ve aheserler sergisi deildir. kinci plandaki airler
de elbet edebiyat tarihinde yer alacaktr. nk ortanu
hazrlayan, toplum hayatn btn aynntlaryle eserlerinde yanstan asl onlardr. Onlann eserleriyle karlatrma
sonundadr ki, byk yaratclarm ortan ne denli at,
hangi oranda adalarndan ykseldii anlalm olur.
Elimizde kyaslamadan baka l yoktur.
Edebiyat tarihi, tarihsel tabana dayanr. Siyasal
olaylar, toplumsal dcvrinler, bu devrimler sonunda meydana gelen gelimeler, bilim alanndaki yeni bulular, beliren
yeni dnce akmlar, kltr deineleri, nedenleri ve
sonularyle zetlenmczse, herhangi bir devrin edebiyat
aklanamaz. Byle bir giriim, dayanal.."tan yoksun olaca
iin askda kalr. Hele edebiyat tarihinin byk devirlerini
incelerken, tarihin akn deitiren byk olaylar, btn
ynleriyle belirtmek zorundayz.
Edebiyat tarihimizi ana blme ayryou7.:
1) slamdan nceki Trk edebiyat,
2) slamdan sonra Dou kltrnn etkisi altnda
gelien Trk edebiyat,
3) Tanzimat'tan sonra Bat kltrnn etkisi altnda
gelien Trk edebiyat.
lk nce Fuat Kprl'nn yapt bu aynm ok yerindedir; tarihsel olulara, kltr deimeleriyle sonulanan
gerekiere uygndur.
1) slamdan nceki szl destan edebiyatnz, elimizde
bulunan kalntlara gre, ok zengin ve eitlidir. Ancak,
bu szl edebiyat izleyon yazl edebiyattan, elimizde ok
az metin bulunmaktadr. Bu edebiyat anlatmak iin daha
ok tarihsel bilgilere dayanmak zorundayz. Bu dcvin
tarihi, Bat bilginlerince trl ynlerden hayli ilenmi

316

317

AGAH SIR!\1 LEVEND

DL STNE

bulunmakla birlikte, henz yeter derecede aydnlanm


saylmaz. Karanlkta kalan daha birok noktalar vardr.
2) slamdan sonraki cdcbiyatmz, tad din karakteri
bakmndan nmet a edcbiyatdr. Gnlk hayatn btn evrelerinde dinin etkisi grlr. Bu edebiyat, tad
eler dolaysyle geni ve kkl hazrlklar, derin ve srekli almalan gerektirir. Geri bu devrin edebiyat hayli
ilenmitir. eitli biyografyalar, birok metinler elimizdedir. Ama esasl bir incelemeye, aydnlanmas pek de kolay olmayan eitli bilgilere, etin ve yorucu aratrmalara
ihtiya gsterir. Bu etinlii belirtebilmek iin., din karakteri tayan mmet a edebiyatnn dayand esaslara,
iinde bulunan eitli clcre ksaca deinelim:
Dnce yn: mmct anda Tann, btn dnce
leri bir merkezde toplayan ilk kavramdr. Muhammet'in,
Tanr'nn kulu ve "mrik"lcri dine armak iin grevlendirdii peygamberi olduu inanc da bu ilk kavram
izler. Tann'nn kelim olan Kur'an ile, Peygamber'in szlerinden toplanm olan ladis, slam dininin esaslarn
bildirir. Kur'an'la hadisin gsterdii yola "eriat", eriatn
hkmlerine uyanlara da "ehl-i snet" derler.
Kur'an'la hadisin hkmlerini kendi dncelerine
gre yorumlayanlara "chl- i bid'at" derler. Bu da Batni
birok frkalara ayrlr. Varla baka adan bakarak
"varlkta birlik" ilkesine balananlar "ehl-i tasavvuf"tur.
Bu inanc esas olarak benimseelikleri halde geree trl
yollardan erimek isteyenler de "chl-i tarikat"tr. eriatn ve
tasavvufun esaslan, tarikatlarn "adah ve erkiin", "ed'ye
ve evrad", trenlcri, aamalan, bunlarla ilgili terimler
yoluyle divan edebiyatma gemitir. iirlerde ayetlere
ve hadisiere telmihler yaplr.
Bilim yn: Kur'an ve hadise dayanan tesfir, keliim,
fkh gibi yksek ve gerek bilimler, eski kimya (altn
ve gm elde etmeyi ama tutan vehnl kimya), siroya

(yoku var gsterme), tencim (yldzlardan ahkam karma),


sihir ve tlsm (by yapma ve by bozma iin), remil
(fala bakmann bir eidi) gibi "bat!" bilimler; rya tabiri
(d yorumu), layafet (yzn ve organiann biiminden
karakter zelliini karmak), ihtila (siirme, sinirlerin
oynamas), ed'ye ve evrad (dualar ve Kuran'dan okunan
paralar) gihi makbul ve muhal olan bilimler divan edebiyatnda geer. Bunlarn terimleriyle trl mazmunlar
meydana getirilir, srasnda kavramlar aklanr, bu kavramiara telmililer yaplr.
Tarihsel olaylar : Enbiya tarihlerinde geen efsanelerle kank olaylar, peygamberlerin adlar ve mucizeleri, eski ran ve Trk tarihlerinde yer alan efsane kahramanlar, bunlarn olaanst servenleri sk sk msralarda
ve beyitlerde yer alr. Bunlarla kelime oynlan, sz sanatlar, eitli mazmunlar yaplr.
Efsaneler: Bu saydklanmz dnda kalan eitli efsaneler.
Aslsz inanlar: Toplumca inanlp deerlendirilen
hurafeler, cadlar, gulyabaniler, periler, bu konuda uydurulmu masallar, bunlarn errinden korunmak iin yaklan
ttsler, dzenlenen toplantlar, byleri bozmak ya da
balamak iin hazrlanan muskalar, yaplan tlsmlar, hep
birer mazmuna esas olur.
evreler: Saray, enderun, vezir daireleri,"paa konaklar,
mcdresclcr, camiler, tckkcler, dergahlar, zaviyeler, mahalle
ve meydan kahvclcri.
Tipler: eyhler, dcrviler, mritler, mollalar, hocalar,
imamlar, softalar, mezler, birbirine kart iki inancn
temsilci olan rint ve zahit; birbirine kart iki tip olan cani
vaz ile dergiihtaki mcsneviban.
Hayal iilemi: Halk hikayeterindeki masallarda ve divan
edebiyatndaki mesnevilerde yer alan olaanst kahramanIann servenlcri.

318

DL STNE

AGH SlRRI LEVEND

Toplum hayat: Ramazanlar, bayranlar, kandiller,


mevlitler; ktlklar, yangnlar, hastalklar.
Elenceler: Evlenme ve snnet dnleri, kna geceleri, hamam alenleri, helva sohbetleri, mcsirler, iki ve saz
meclisleri.
Sanat yn: Klasik edehiyatta sanat, airin erimek
istedii tek amatr. Dil, deyi, dlince, duygu ve hayal
gibi edebiyatn balca eleri sanatn enrindedir. Sanat
ise eksiksiz ve kusursuz olan yaratmak "mutlak gzel"e
varmaktr. Oysa evrende grdmz varlklarn hepsi
eksik ve kusurludur. Bunlarn tam rnekleri, bilnediimiz
ve tanmadmz baka bir alcnde vardr.
Eflatn'un "ide", sofilcrin "a'yan- sabite", "msiil-i
evvelin", "nmune-i nuhustin" dedikleri
rnekler,
Eflatn'a gre "akl alemi" (le monde intelligible)nde
sofilere gie de "gayh alcmi"ndc bulunur. Yeryznde
grdmz varlklar, bu ilk rneklerin taklidinden baka
bir ey deildir. nsan, eyay ve gerekleri kendine bildiren
aklyle Tanr'ya benzer. Dnerek, dncenin aama
larn geip "tasavvurat" llleminde zihnini dolatrarak,
gereklerin bulunduu "akl alemi" (ilm-i ilahl)ne ykselir.
Tasavvufa gre de, "gerek varlk" bir ayna hkmnde
olan "mutlak yokluk" ile karla~nca, varlk olarak tecelli
etmitir. Gerekte bu varlklar bir grnten baka bir
ey deildir. Bir glge, bir hayaldir. "Gayb alemi"ndeki
ilk rneklerin birer kopyasdr. lusan, btn abasyle asl
kayna olan "mutlak varlk"a ulanaa alr.
Bunun iindir ki, slllm airi tabiatta kabataslak
bulnan varlklar, olduu gibi rnek diye alamaz. airin
h~~a_ alemi, gz~li yeniden yaratacak ve ona zendii
bm verecektir. Ite sanat, tabiatta ei bulunsun bulunmasn, kusursuz gzeli yaratmaktr. Byle olunca airin yarataca g:;elde boy, gz, ka, az, burun, sa, yanak, ene

319

en kusursuz biimini alacaktr. airin zentili tasvirlcrle


yaratt gzel, hayalimizin gzleri nnde bir an canlansa,
belirecek insan hiimi her halde ok korkun olacaktr.
Sanatta esas, hncr ve marifct gstermektir. Bunun
da balcalar, benzetme, istiare, mecaz, cinas, tcvriye,
t enasp gibi sz ve anlanla ilgili kelime oyunlaryle yapl
m olanlardr.

II
Edebiyat tarihisi eitli glklerle kar karyadr:
1) Elde yeterince monografya ve bibliyografya yoktur. Edebiyat tarihisi, biyografyalarn yardmndan yoksn
olduu iin, birok airleri yeniden ele almak, edebiyat
tarihiyle ilgili konular yeniden incelemek zorundadr.
2) Kitaplklarmzn eski kataloglan yanltr. Kitap
lklanmz yeni yeni dzeltilnektedir. Deerli bir ok escrlerin
varln biliyoruz ama bunlar meydanda yoktur. Eldeki
kataloglara gre bir eseri ararken, ok kez baka bir csere
rastladmz olur. Bu konuda birka rnek vermek isterim.
a. Eski edebiyat tarihimizde Hamse-i Aayt ad geer.
Kimi eserlerde be mesnevtnin ad da verilir.Ben ilk ara
trmalara baladm zamanlar bu eseri aramaa koyulmu
tum. Hamse-i Auy nslalannda drt mesnevi vardr: Sakt-name, Sohbet'l-Ebkr, Tulfe'l-Ezhar, Hefhan. Beincisi
yoktur. Birok hamselerin ba10da airin divan varsa da,
bu haruseden saylmaz. Rahmetli brahim Necmi Dilmen,
Tarih-i Edebiyat Dersleri adl kitabnda, beinci eser olarak
Alem-niima'y kaydeder. nceleme sonunda anladm ki,
Skt-name ile Alem-niima ayn eserin iki parasdr. bra
him Necmi'deki nshay yazan, kitabn bandaki Stk-na
me'yi ayr bir eser gibi blm, sonunda "Alem-nma"
kelimesini grnce, ikinci blm de ayr bir kitap sanarak
bu balk altnda hamseye eklemitir.

320

321

AGAH SlRRI LEVEND

DL STNE

O halde beinci mesnevi olarak kimi eserlerde ad geen


Hlyet'l-Ej'Mr nerede? Bunu bulmak iin 40 kadar hamse

ve hemen istinsah ettirerek Nabi'nin Sur-namesi bal

nshasm kartrdm, bulamadm. Ragp Paa kitaplnda


alan "Tasnif Komisyonu" yelerine rica ettim. Somnda

g. Ak Paa'nn Falcr-name ile Vasf- Hal mcsncv:tleri yine byle bir rastlant ilc elimize geti. Daha byle
.
nice rastlantlar kaydedilebilir.
Bu yanllar yalnz bizim kitaplklara zg deildir.
Batdaki nl kitaplklarda da vardr. rnein :
. Paris'teki Bihliothequc Nationale katalounda,
Kadri elebi adna kaytl Viimk u Azra grlmektedir.
Bunu merak ederek fotokopisini getirttiu. Bir de grdm
ki, eser bizim Lamii elebi'nin Vimk u Azra'sdr. Paris'
teki kitaplk mdrlne bir mektupla durumu bildirdim,
yani dzelttim.
h. Hollanda'daki Lciden kentine gittiim zaman orann niversite kitaplna uradm. Kitaplk mdr
olan Prof. Dr. P. Voorhove yazmalar bana birer birer
gstermek ltfunda bulundu. Benim bunlar merakla
incelediimi grnce: "Size I. Murat zamanndan kalma
bir kitap gstereyim." dedi . .ok sevindim. Profesrn
getirdii yazmay dikkatle inccledim. Bir de baktm ki,
kitapta Badat'n alnmasndan sz ediliyor. Hemen profesre dnerek: "Bu kitap I. Murat deil, IV. Murat zaman
na degin." dedim. 0: "Nereden anladn;?" diye kuku
ile sorunca, Badat'n alnmas blmn gsterdim. Profesr bu dzeltmeye ok sevindi ve hemen Do~y'nin 6 ciltlik
kataloundaki yani kendi eliyle dzeltti. Kitap Mllimi'
nin ehname-i Muradi'siydi.
. Leiden kitaplnda AU adna kaytl Mi/r i.i. Mal
nshas gzme iliti. Ben stanbul'da, o zamanlar Eyp'
teki Husrev Paa kitaplnda .Al.i'nin Mihr i.i. Mal'n grmtm. Elimdeki eseri ona benzetemedim. Hemen gereken
notlar aldm. stanbul'a dnp de notlarm Ali'nin eseriyle
karlatnnca grdm ki, Lcidcn'deki baka eserdir. Hemen
kitaplk mdrne yazarak kitabn fotokopisini rica ettim.

komisyon yelerinden. rahmetli Tahirlmevlevi araclyle


eser elimize geti. Bunu Atayi'nin Hlyeii'l-Efkar' bal
altnda yaymladm. Sorun da bylece zlm oldu.
h. Elimize Nahi adna hasln Tuhfe-i Ernsil-i Nabt
adnda bir eser vardr. Bu eseri incelerken kukuya dtm.
Gerek slup, gerek kapsam bakmndan bu Nabi'nin eseri
olamaz. O zaman eserin yazma nshalarm inceleyince
grdm ki, kitap Nahi'nin deil, ada olan Nali'nindir.
Bu da bylece ortaya km oldu.
c. Sleymaniye'de Esat Ef. kitapl katalounda
Kudsi adna kaytl bir 1skender-name vardr. Merak ettim.
Kitab anca daha ilk heytinden anladm ki, bu Ahmedi'
nin !skender-name'sidir. Hemen kataloun yanlm dzelttim.
. Yine Sleymaniye'deki Esat Ef. kitaplnda 3629
numarada kaytl bir kitab grmek iin kitapla gittim.
Bu numaradaki kitab getirttim. Bir de grdm ki, bu
benim aradm kitap deil, ama daha nemli bir eser.
O ana dek ad bilindii halde kendi bulunamayan bir eser:
Gazali Deli Birader'in Dafiu'....Gumum ve Rafiul-Hi.i.mum'.
Hemen birini gnderip nshay istinsah ettirdim. (O
zamanlar daha mikrofilm aldrmak grenei yaylmamt.)
d. Tutmac 'nn, tek nsha olan Gl i.i. Husrev'i, bir
gn sahaflarda bir terikeden uvalla sam aldm kitaplar
arasnda kt.

e. Bursal Hairrrl'nin bilinmeyen Mihr i.i. Vefa'sm


dostum kitap Raif Y elkenci'nin araclyle buldum.
f. Nabi'nin o zamana dek tamnman olan Sur-name'
sini niversite Kitaplnda ok nemli bir mecmuay
tararken "Sur-name-i Nabi Efendi" bal!;'~ altnda grdm

altnda yaymladm.

323

ACAB SllUI.I LEVEND

DL ST1'iE

Profesr fotokopiyi gndermek ltfunda bulundu. Kitab


batan sonuna dek inceleyince grdm ki, kitap Zarifi'nin
Mihr ii Mah mesnevtsidir. Leiden katalounu hazrlayan
Dozy, yazmann sonundaki bir msrada "yksek" atlam
na gelen "Ali" kelimesini grnce, bunu Gelibolulu Ali
sanarak kataloa geirmi. Bunlan ve Zarifi adnn getii
heyideri yazarak profesre bildirdim. Bylece bu yanllk
da dzelmi oldu.
3) Eski eserlerimizde bihliyografyaya nem verilmez.
rnein, Osmanl Miiellifleri'nde, Bursal Tahir bir eserden
sz etmek isterken "Nur- Osmaniye kitaplmdadr."; ya
da "Manisa'da manzur- aciz1 olmutur." demekle yetinir.
Hatta yeni eserlcrimizde de buna benzer aksaklklar grlr; yazar kitapln syler de numarasn bildirmez. Oysa
hibliyografya, bilimsel almalarn temclidir. Asl i, hangi eserin nerede olduunu, hangi yazar ya da hangi konu
zerinde ne gibi aratrma ve incelemelerin yaplm olduu
nu bilmektir.
4) Eski kaynaklarda verilen bilgilerin birou yanl
ya da eksiktir. teden beri kitaptan kitaba geerek sregelen birok yanllar vardr.
Btn bunlardan kan sonu udur ki, herhangi
bir konuyn ele alrken, verilen bilgiyi kuku ilc karlamak,
hemen buna kaplp olduu gibi aktarmaa kalkmadan
tekrar aratrmalara girimek, her eye yeniden balamak
gerektir.
5) Her zaman ka:latmz bir glk de tarihlerdir.
Eski kaynaklardaki tarihler, arattcy ok yorar, yanl
tr. Eski hayatmda hicri, emsi, celiilt, kamer!, mail,
tarihler yer alr. Eski eserlerimizde hep hicrt tarih kullanlmtr. Ancak Tanzimat'tan sonra mali taril de kullanlmaya balanmtr. rnein, resmi daircler, bte
yl dolaysyle mali tarihi kullanrlar. Buna karlk hasm
evleri hicri tarihi kullamr. Byle olduu iin de durumu

saptamak gleir. rnein emsettin Sami'nin vaktiyle


kard Sabah gazetesinin ilk saylannda, stte 1253
tarili grlr. Bu, hi gerekli olmad halde rasgele kullanlm emsi tarihtir. Birka nsha sonra Sami de bunu
fark etmi olacak ki, bu tarihi kaldrmtr. Tahran'da baslan kitaplar zerinde emsi tarih vardr.
Bu glkleri akladktan sonra, edebiyat tarihini
yazmak iin gereken hazrlklara geebiliriz.
I) Yalnz edebiyat tarihinde deil btn bilimsel almalarda hazrlkiann temeli fitir. Edebiyat tarihisi
iki trl fi tutmak zorundadr:
a. airler ve yazarlada ilgili filer. Her fite airin ad
ve soyad baba ad, doup ld yer ve tarih, eserlerinin
adlar ve yazarla ilgili kaynaklar sralanmtr. Bunlar
alfabetik sraya konmu oldklan iin, aradmz kolayca
bulur, ilk bilgileri edinir, gsterilen kaynaklara ba vurmak
olanan elde edersiniz. Bende divan airi olarak aa
yukar 5.000 kiinin fii vardr.
b. Eserle ilgili filer: Bu filerde, edebiyat tarihine
girmeye hak kazanm escrlerin adlar, yazarlar, yazldklan
tarih ve yer, bulunduklar kitaplklarn adlaryle, numaralar kaytldr. Bu filerden, herhangi bir eser hakknda
ilk bilgiyi aldktan sonra kitaplklarda bunu grp incelemek
olanan bulursunuz. Bende 10.000 kadar eser fii bulun-

322

maktadr.

Bir de hibliyografya fileri vardr. Bunlar da, yazarn


adyle kitabn ad, basld yer ve tarih; eer bu inceleme,
dergi ve gazetelerde kmsa, o gazete ve deginin tarihi,
cildi ve says kaytldr.
Yazar ve eser filerini hazrlamak iin uzun emek ve
srekli alma ister. Btn kaynaklar taranacak, kitaplklarn kataloglar gzden geirilecek, kitaplklar dola
hp eserler grlecek, notlar alnacak, bunlar konularna
gre aynlacaktr.

324

Bibliyografya filerine gelince, bunlar da gazete ve dergileri gzden geirirken ya da herhangi bir konuda kaleme
alnm eserleri okurken hemen fie geirile_cektir.
II) Bundan sonra, eserleri okumaa, metinleri incelemee ya da yazarlan aratrnaa sra gelir. Eser eer eski
ve yazma bir metin ise, filolojiin yardmna ihtiya olacaktr. Her metine gvenilmez. Mstensihin kendiliinden
ekiedii paralar da olabilir. Metnin yazld tarih belli
deilse, onun belirtilmesine allr. Metinde okunamayan
yerler tamir edilir. Bylece doru bir metin elde edilmi
olur.
Edebiyat tarihi iin gereken ilk hazrlklan bylece
zetlemi olduk. Artk sra eseri yazmaa gelmitir. tk yaplacak i, hangi a ya da hangi devri yazacaksak onun
siyasal, toplumsal ve ekonomik durumunu belirtmektir.
Edebiyat tarili bu taban zerine oturtulur.
Daha sonra, edebiyat tarihisi ele alaca airlerin
hangi koullar altnda yctitiini, eserlerin nasl meydana
geldiini, hangi dncelerin ve hangi sanat akmlarnn
izlerini tadn aklayacaktr.
Bundan baka, edebiyat tarihinin balca grevlerinden
biri, edebiyat trlerinin geliimini gstermektir. Bundan
trdr ki, eitli trlerin douunu, hangi etkenlerle
nasl gelitiini, bu gelimelerin nasl bir yol izlediini,
dil ve t eknikteki zellii belirtmek, edebiyat tarihinde
balca eksen olmaldr. Geri bu tutumun biraz eskimi
oldu sylenebilir. Ama kestirme baka bir yol da yoktur.
Edebiyat tarili, ok geni bir alaru kapsar. Y almz
edebiyat erevesi iinde kalan bir edebiyat tarihisinin
almalan ksr kalmaya mahkfundur. Tarih, filoloji, felsefe, bibliyografya, gzel sanatlarn btn dallar, onun
bilgisi alam iindedir. Geri edebiyat tarihi bir ki.iltr
tarihi deildir. Ama, uygarlk tarilinin bir paras olduna
gre, edebiyat tarihisi bunlann li birinden doygun (mus-

325

DL STNE

ACAH SlRRI LEVEND

tani) kalamaz. ereveyi amadan,

orany

bozmadan

bunlarn
te

hepsinden yararlanacaktr.
Trk edebiyat tarihi bu almalar sonunda meydana gelmi olur.

(Trk Dili,

say

237 - 38, haziran, temmuz 1971)

DiL STNE

Nazm,

tulumhac

koulann

dolaarak

327
tulumbaclarla

arkadalk etmi, gnlerce kahvelerine urayp onlarn


kullandklan terimleri renmi, yaaylann inccleyip

ondan sonra ya:mtr.


amzm romancs yalnz bu kadarla yetinmiyor. Romanmn yalnz bir sal1nesini canlandrmak iin deil, tm
iin katianmad zahmet, ekmedii eziyet kalmyor.
Romann yine masa banda yazyor. Ancak bu, iin en
son evresidir. Romancnn, bu evreye ulamcaya dein
yapaca hazrlklar sayszdr. nce, doup byd yerin brakt anlardan, yaad evrelerde gezip grdklerinden, rastind olaylardan, tanp konutuu kiilerin
szlerinden ald;;.
esinle romannn konusunu tasarlyor.
o
Sonra, romannn balca kalramanlann yazabiirock
iin, onlarn yaadklar ve altklar yerleri birer birer
dolayor. Gerekirse gnlerce o evrelerde kalarak birouyle ayr ayr konuuyor. Onlarn dncelerini, duygularn, dertlerini, kayglann renerek notlarn alyor.
Btn bu yerler, evlcr, dkkanlar, fabrikalar, arlar, pazarlar, resmi dairelcr, zel i brolar romanc iin birer
toplumsal laboratuvarlardr.
Daha sonra, ele ald konu ile ilgili eserleri gzden
geirip belgeler topluyor. statistikleri inceleyerek deer
lendiriyor. Btn bu hazrlklar bittikten sonradr ki, masasnn bana geip eserini yazmaa koyuluyor.
Sanatnn kiiliini belirten asl bu son evredir. ncele
mc ve aratrmalarla geen evre, sanat kaygs iinde ve
aylarca sren yaratclk evresine hazrW..-r. Sanat ura
acak didinecck, hazrlad notlar, belgeleri kullanrken
zaman zaman bunalmlar geirecek, baardn grdke
sevinip gururlanacak, sona yaklaka titizlcnecek, ancak
eserini bitirince doum sancsmdan kurtnlacaktr. Elbet her
roman bu denli sk bir yorgunluun rn deildir. Ama
sanatta baarnn balca koulu bu kayg ve titizliktir.
notlar

BlLlM VE SANAT ADAMININ LESl


Bilim ya da sanat escrlerinden birini eline alan bir
okur, onun nasl hazrlandn, hangi evrelerden geerek
ne gibi emeklerle meydana geldiini bilmez; byle bir
dnceyi hatrndan bile geirmcz. Okurun amac, yalnzca
yararlanmak ya da zevk almaktr. Bunu salayabildi mi,
isteini elde etmi olur. st yann dnmez. Olsa olsa,
eer okuduktan sonra eseri bccnmisc, onun deeri kar
snda duygusunu belirtir; "Gzel eser, yazar byk emek
harcam." gibi szlerle bu beenisini aklar. Yaz arn, rasgele bir okurdan bekledii de bundan baka bir ey deildir.
st yan eletiriciin grevidir.
Oysa, bir bilim ya da sanat eserinin nasl meydana
geldiini, eletiriciden ok, o eseri yazan ya da bu gibi
eserleri hazrlayanlar bilir.
Bir sanat escrini, rnein bir roman ele alalm: Biroklar, romancnn, tasarlad konuyu, kafasn ileterek,
hayal gcn kullanarak masa banda rahata ve kolayca
kaleme alverdiini sanr. Gerekten, ok nceleri romanc
eserini aa yukar byle yazard. Ama gerekilik akm
bizde de balayal, roman inceleme ve aratrmaya dayan
yor. Gereki romann bizde ilk mjdecisi saylan Zelra'
daki yangn sahnesini canlandrabilmek iin, Nablzade

alm,

romann

328

329

AGAH SIRRI LEVEND

DiL STNE

Bilim eserine gelince: Bilim adamnn kaygs, sanat


nn zntsnden az deildir. Bir bakma ondan da oktur.
Bilim adam, nce bu yetkiyi elde edebilmek iin renirnin
en yksek aamasna eriecck, bilim yntenlerini edinecek,
laboratuvarlarda ve kitaplklarda dirsek rtecek, denemelerde bulunacak, uzmanlarn ynetimi altnda tezler hazr
layacak, okuyacak, notlar alacak, filer hazrlayacak,
kaynaklar tarayacak, aratrmalar ve incelemeler yapacak,
yeni akmlan, yeni bulular izleyecek; ancak kendisini
yetitirdikten sonradr ki, bilimsel eser meydana getirmek

ynleriyle tantmak iin eseri eline alm olsun. Sevinerek syleyelim ki, kt niyetli eski "mnekkit" tipi hemen
kalmam gibidir. imdi bu alanda yetienierin ou
bu gerei kavram kaleminin haysiyetini bilen kiilerdir.
Gerek bir eletirici, yeni yetien bir gencin tannmasna
yardm edebilir. Yeni bir yetenein ortaya kmasna hizmet
eder. Bylece kendini bilim ve sanat evrelerine, dolaysyle
topluma tantan gen, sonraki eserlerini hastrmak iiu
daha kolay olanak elde etmi olur.
Bilim ve sanat adam kolay yetimez. Sanat her eyden
nce doutan bir yetenek iidir. Sanat hayatna yeni
atlan gen, genel kltr edindikten sonra, okumak, ara
trmak, yazlanlan izleyerek denemelerde bulunmakla kendini yetitirehilir. Ama bilim alanna atlan bir gen iin
yetiip olgunlamak daha g ve daha etin bir itir. "niversiteyi bitirdikten sonra asistan olarak fakltede kalan gen,
evresinde daha kolay yetirock olanan bulabilir. Gerei
yanstmak iin hemen syleyelim ki, bu da kolay bir i
deildir. Birtakm kskanlklar, ekememezlikler, sadan
soldan gelen tutkular genci ok kez hezdirir, ilerlemesine,
hatta almalarna engel olur. Ama ne de olsa elinden tutacak
bir ustas, yol gsterecek bir klavuzu vardr. Glkle de
olsa, er ge amacna ericbilir. Hazrlad eseri bastrabilir.
Ama niversite dmda kalanlar iin bu yol kapaldr. Bunlar, glkler ve yoksunluklar iinde kendilerini yetitir
mek zorundadrlar. Hele bilim ve sanat evrelerinin kayt
szl, koruyucu ortamn henz yaratlmam olmas, yaluz
yeni yetien genlerin deil, yetikin bilim ve sanat adamlannn da en byk ilesidir.
Yetimi bilim adamlannn da kendilerine gre dertleri ve zntleri vardr: Bir bilim adam, mesleiylc ilgili
yeni kan bir eseri gzden geirirken bir de grr ki, elindeki
kitabn yazar, vaktiyle kendisinin o konudaki yeni' bulu
larndan geni lde yararlanm, hatta kimi yerlerini,

yeteneine kavuacaktr.

uzman olarak yetitii dalda bir eser


hazrlayabilmek iin, o alanda yazlm balca rnleri
gzden geirmek, kendinden nce gelenlerin almalarn
yakndan izlemek zorundadr. Vaktiyle hazrlanm eitli
filer, konulara gre aynlm dosyalar, bilim adamnn
ilk yardmcsdr. Zengin bibliyografya bilgisi ise, onun
zilnini genileten, bilim daarcm dolduran en ykl ve
deerli hazinedir.
Gerek sanatnn, gerek bilim adamnn eserlerini
hazrlamak iin geirmek zorunda bulunduu bu alma
evreleri, ne denli etin ve yorucu olursa olsun, kendisi
iin bir zevktir. Bu zevki elde etnck iin eb.--tii zalmetten
li yksnmez. Ama asl ile bundan sonra balar.
Bilim ve sanat alanna yeni atlan bir gencin ilk amac,
bunca emeklerle hazrlad escrini baslm grmek, sonra,
da onu bilim ve sanat evrelerine tantmaktr. Bunun iin,
nce bir hasc bularak onunla anlaamak gerekir. Bu
da sanld kadar kolay deildir. Bu uurda katlanlacak
zahmet ok kez genci usandmr, umutlarn krar. Tutalm
ki eser baslp ortaya kt. Nasl karlanacak? Bu da gencin ikinci kaygsdr. O, bu konuda gerek bir eletiricinin
yardmna ~uhtatr. yle bir clctirici ki, vmek ya da
yermek iin deil, hi bir art dneeye kaplmadan btn
Bilim

adam,

330

331

Ac;lu SIRRI LEv:END

DL STNE

cmlclerin biimini deitirerek kitabna aktarm, ama


kendisinin ve eserinin adn annay gerekli bulmam.
Bu yzden mahkemeye denler bile olmutur. Ama bu
gibi sahtecilikleri her za'l?an ispatlamak kolay olmaz.
Sanatnn bana gelen dertlerden biri de, trl nedenlerle eserinin yasalara aykr ya da "mstehcen" saylmas,
bundan tr malkemeye dmesidir. Bu yzden hkm giyerek hapsedilen, trl cezalara arptrlan yazarlar
oktur.
Bilim adamlannn bir derdi de yardmcdan yoksun
olmalandr. niversite profcsrleri, asistanlarndan, hatta
yetenekli rencilerde yararlanabilir. Geri bu yardm
ktye kullaanlar, asistanlan kendi eserlerini hazrlamak
ta altranlar grlmtr. Ama asistanlan yetimesini
salayacak lde snrl bir yardm, her zaman hakl sa-

mesi, bankalar ve ilgili kurunlarca yardm grmesi, hemen


hatra gelebilen olanaklar arasndadr.
Bir bilim ve sanat adam dnn ki, 50 hatta 60 yl
kalemini ya da frasn ustalkla kullanm, kendi meslein
de yurduna hizmet etmi, ciltlerle eserler brakmtr. Birer jlile dzenlenerek birer kk armaanla gnllerii
alnmas, onlar iin son bir mkafattr. Nitekin vaktiyle
Hakk Tark Us byle bir giriinde buhnmu, ama sonu
gelmemiti. Bugn Kltr Bakanlnn kurnlup, bana
meslekten yetimi deerli bir kltr adamnn getirilmesi,
bilim ve sanat evrelerinde umut yakmtr. Devletin
bu konuda gsterecei ilgi, geni yanklar yaparak Trk
kltrnn gelimesine hizmet edecek, herhalde ok hayrl
sonular verecektir.

ylabilir.

niversite dnda kala bilim adam ise her trl


yardmcdan yoksundur. Oysa bilimsel almalarda yle
kk ayrntlar vardr ki, bilim adamnn bunlan hepsine
yetiecek vakti yoktur. rnein, bir yazmann kitaphl:larda numarasn denetiemek ya da bir yazmann her. hangi bir sayfasndaki bir cmleyi karlatrmak kk ve
kolay bir itir. Ama bu kk i, bilim adamnn yarm
gnn alr.
Yetimi, toplumca deer kazanm bilim ve sanat adam da- her zaman maddi alanda olmasa hile- manevi alanda deerlendirilmeye muhtatr. Yakn zamanlara gelinceye
dek bilim ve sanat alannda tannm ustalar, hatta yeni
yetien genler, salt geinlerini salayabilmeleri iin geliigzel grevlere atanrlar ya da mebuslukla kayrlrlard.
phesiz bu devir gemitir. imdi kimse byle bir ey
dnmez. Ancak bugn de, eserlerinin devlete bastrl
mas, kendi hastrd eserlerin kitaplklara ve okullara
gnderilmek zere satn alnmas, dllerle deerlendiril-

(Trk Dili,

say

243, aralk 1971)

DL STNE

BLG VE BLM

Bilgi, hi kukusuz kiinin deerini artnr. Ancak


herkesin her eyi bilmesi olana bulunmadma gre,
insann gerekten bilmediini itenlikle sylemesi kadar
doal bir ey olama>:. Bunuula birlikte "bilmiyorum" demek,
kendilerini kk drecekmi gibi biroklarna g gelir.
Bundan baka, ok kez bilginin aamas da birbirine
kartrlr. Rasgele kulaa arpan bir haberi, bilgi grnmek
hevesiyle, olay kendi grm gibi anlatanlar vardr. Oysa
iitmekle grmek, bilmekle iiterek bilgi edinmek ayn
eylerdir. Birinden tekine gemek iin birok duraklar
amak gerekir.
Bilginin bu denli dalbudak sald, saygnl, herhangi bir bilii ve fen dalnda elde edilecek u:z;manlkla
kazanld bir ada, her konuda sz sahibi olmak kolay
mdr? Yarm yamalak elde edilen bilgi ile sze kanmak
gln olmaz ? Bugn h ner, bildiini iyi bilmek, bilmediini de aka sylcmcktir. Bu hi bir zaman ayp saylmaz.
Tersine, asl erdem budur. Ayp olan, bilmediini bilmemektir. Bilmiyorum dernei bir kusur sayan, baaramayaca
ii stne alan kii gibi, farknda olmayarak aalk duygusu
iindedir; kendisini tawmyor demektir.

333

Bilginin birok aamas vardr. lki kulaktan dolmadr.


Dcdikodulara kulak vermek, gazete ve dergileri izlemekle
elde edilir. Temelli bir dayana yoktur. arlatann balca
sermayesi olan bu bilgi, derinlere inmekten, asln aratr
maktan kand iin yalm kattr.
Bunun bir basamak yksei, okul renimi ile elde
edilir. Ancak bu basamak-ta dzenli ve tm bir renim
gerekli deildir. Bir ortarenim de yetebilir. Bunu elde ettikten geliigzel biraz kitap okumak, biraz da alt
evrelerde grg edinmek, beccrikli bir kiiye sze kan
mak yrekliliini verir. Yan aydn dediimiz kiini ba
lca sermayesi de ite budur.
Bunun da bir basamak yksei, dzenli bir klasik
renimle salanabilir." Edinilccek bir yi da birka yabanc
dil, bu bilgiyi geniletip glendirir. Bu ka~an henz bilim
deildir. Ama bilimin ve genel kltrn temelidir. Bilim bunun
zerine krulur. Byle bir renim, sahibini yksek katiara
ulatrabilir. Ama uzman yapmaz. Geri bulunduu grcvlerde belili bir daln zerinde almak, onun birok deneyler edinnesine yardm etmi, okuduu kitaplar da, yeni
bilgiler kazanmasn salamtr. Ama bu kadar bilimsel
alanda bir uzmanlk saylmaz. Kiiyi ancak aydn yapar
ki, bu da uygarlk aleminde nemli bir aamadr.
Bilginin son basama bilimdir. Bu da yksekre
nimden sonra belirli bir u:manlk daln seerek, bu dalla
ilgili konular zerinde srekli almalarda bulunmak, etin ve yorucu aratrmalara girimekle elde edilir.
Bilgi ilc bilim arasndaki aynm, asl niccliktedeil
niteliktedir. Bilimin balca kayna niversitelerdir. Fakltelerde kariyeri izleyerek, bilimdc en yksek aamaya
eriilebilir. Ama herkes niversite evresinde kalamaz.
Hayat koullan kiiyi niversiteden uzak brakabilir. Ama
bu, bilim adam olmaa engel deildir. Kii, herhangi bilim
dalnda almak isteyince, aratrma ve incelemelerde bu-

334
'

SIRRI LEVEND
AGAH

lunmak olana:u her zaman elde edebilir. Kitaplklar en


zengin bilim evreleridir. Bir kez yntem elde edildikten
sonra, okuyarak, alarak, aratrarak her zaman bu amaca varlahilir.
Buna karlk, niversitelerde profesrlk aamasna
eritikten sonra srekli almalar brakan, kitaplklarn
yolunu unutanlar da eksik deildir. Srekli ve titiz al
mak, bilime gnlden balanmann ilk kouludur. allan
hili~ dal zerinde yazlanlan dikkatle okumak, yeni bulu. lan zlcyerek belge toplamak; dosyalar ve filer hazrla
mak bu almalarda esastr.
Eskiden bilimin kayna medreselerdi. Bilgin olmak
iin oraya girip yllarca dirsek rtmek gerekirdi. Buradan kaulara "ulema-y rsum" denilirdi. Sonradan "Enderun" kurulunca, buras da adam ye~tircn ikinci bir
evre oldu. Ama her iki evreye de uzak kald b halde kendi
kendini yetitirenler ok grlmtr. Bu gi'biler, evlerde
babalarndan ya da zel hocalardan Arapay ve Farsay
renerek nhilgiler edindikten sonra cami derslerine katlrlar, mdenisleri dinleyerek, kitaplar okuyarak yetiirlerdi.

Tanzimat devrinin nl kiilerinden Namk Kemal


Ziya Paa, Ali Suavi, Ahmet Mithat, Muall:im Naci he~
kendi kendilerini yetitirerek sivrilm.ilerdir. Belki bunlar bilgin olma:ulardr. Ama olanlan da ok grlmtr.
Bilgiulikle bilgilik arasnda byk ayrm vardr.
Bilgi, bilgin grnmek demektir ki, doktorla yalanc
doktor (mutatahhib) gibidir. Gerek bilgin, hi bir vakit
hilgi grnmek hevesine kaplmaz. Buna ihtiya da yoktur.
.
Bir noktaya daha iaret etmek yerinde olur. Bilgin
ile aydn ayr sfatiardr. Her aydn bilain olmad gibi
her bilginin de aydn olmas gerekmez. Bir mhendis, bi;
doktor, bir mimar, bir avukat, kendi mesleinde uzman

335

DiL STNE

olabilir. Bu nitelii ile mesleindc bilgin saylarak baar


da salayabilir. Ama tutumu ve davra:u "kltrl adam"
sfat:u tanaa hk kazan:u olmaz. yleleri vardr ki
kendi mesleinde okur, yeni bulular dikkatle izler; ama
ne bir roman okur, ne de bir tiyatroya gittii grlr. i
irle uramay oukluk sayar. Sanaty kmser. Fen
ve teknik dnda herhangi bir konu zerinde almay
gereksiz bulur. Byle bir kii kendi meslcinde ne denli
usta olursa olsun, elbet gerek anlamyle aydn saylmaz .
Oysa gerek aydn tatil zamanlar da olsa, saatlarn deer
lendirmenin yolunu bulur.
Geriye bir nokta daha kalyor. Bilgi kavra:u ilc ret
menlik meslei arasnda ok yakn ilgi vardr. Acaba buna
bakarak her retmeni bilgin sayabilir miyiz? Ne yazk
ki buna da olumlu bir cevap vermek kolay deildir. yle
retmen olur ki hem bilgi hak:undan derin ve kkl,
hem de karakter hakmndan salamdr; "bilim adam"
sfatna hk kaza:ur. Yine yleleri vardr ki bilgi daarc
yufkadr. Ama genleri yetitirip evresini uyarnada kendi
payna deni yapabiliyorsa, bt\in meslekler arasnda
retmenlii seip kendini buna balad iin yine eli plecek kiidir.
Dtn bu sylediklerimiz bilgi ile bilimi helirt~ek ve
aradaki ayr:u gstermek iindir. Yoksa bu, kiinin bilgin
olnakla olgun insan saylaca:u sylemek deildir. Eskiden
"ilmiyle amil olmak" deyimi vard. Bu deyim, "bildiini
hazmetmek, bildiklerini nce kendisi uygulamak" anlanina
gelirdi. "lniyle amil" olaulara da olmayanlara da ler zaman rastlanahilir. Olanlar, eskilerin, tasavvuf anlam dn
da "insan- kamil" dedikleri tm olgun kiilerdir.

(Trk Dili,

say

245, ub at 1972)

DL STNE

DEVRMLER VE NDERLER

337

genleri yetitirdii iin Atina'da zehir imee mahkum


edilen Sokrat'n suu neydi?
X. yzylda tasavvuf inancnn verdii "cezbc" ile
"ene'l-Hak" demektc saknca grmeyen, sonunda "fakih"lerin fetvasyle Badat'ta para para edilen, ba kesilerek
vcudu yaklan Hallac- Mansur'un suu var myd?
XV. yzyln banda, Huruf*i yanstan iirleri
eriata aykr grld iin Halep'te dcrisi yzilierek
ldrlen Seyyit Nesin hangi suu ilemiti?
Bunlar gibi daha niceleri, szleri ve davranlanyle
topluma aykr dtkleri iin bu korkun cezalara arp
trlmlardr.

Kurduklan felsefe eistenleriylc dnce alemine k


tutan filozoflar, yeni bulularyle insanla hizmet eden
bilginler, kalenieri ve fu:alaryle byk akmlar yaratan
sanatlar dnya tarihinde oktur. Hepsi de, iinde bulunduklan aj;rn koullanna gre, kendi aplannda yaratc
ve uyanc hizmetleriyle insanlk uruna mrlerini balam
lardr. Yeni devirler aan, inaulmaz devrinler meydana
getiren dahiler de vardr. Bunlarn arasnda, karanlkta
kalm uluslanna k tutarak kurtulu yollarn aanlar, davranlanyle toplumun alnyazsn deitircnler, zulm altnda ezilen baka uluslara da rnek olanlar grlmtr.
Buular, ilk aularda ok sknt ekmi olsalar da, sonunda
kazandklan baanyle uluslarnn batac olmular, dnyamn da hayranln kazannlardr.
Bunun tam tersine, szleri ve davr~nlanyle toplutnun
geleneksel inanlarn yknaa altklar iin ikence altn
da can verenler, ortaya attklar yeni dnceler zararl
grld ii yok edilenler, sapk saylan szleri ve tutumlar dolaysyle halkn lanetine urayanlar da vardr. Acaba
buul~ hepsi de yanl yolda nuyd?
M. O. 400. ylda, serbest dnceleri ve bu dnceleric

Ortaya atlan her yeni dnceyi topluma kabul ettirmek her zaman kolay olmaz. Yeni akmlarn tutunabilmcsi, doj;>Tu ya da yararl olmalarna deil, dnyann gidii
ne ve evrenin eilimine uygun dmesine baldr. Eer
yeni akm, dnce, sanat ya da moda alannda kalyorsa,
evrenin eilimine uyduu oranda abuk tutunur; ksa
ya da uzun sre yaar. Eer toplumun gidiini deitirecek,
inancn sarsacak nitelikte olursa, byk direnmelerle
karlanr. Hele rejim deiiklii sz konusu olunca, kanl
ayaklanmalara bile yol aabilir.
Kkl devrimlerle, bu devrinierin getirdii yeni sistenierin tutunabilmesinde, ortam m elverili olmas kadar,
kiiliin de byk rol vardr. Devrimi baanp yeni sistemi kuran, eer elik iradeli dei lse, kabaran selin takn
lnda kaybolur, silinip gider. elik irade, en kank anlarda bile duruma egemen olur. Kar kan engelleri birer birer ortadan kaldrarak yolunu aar. Elverili olmayan orta
n bile hazrlar, devrimi yaratr. Bu baan onun gl
kiiliini herkese tantr. evresine, yeni sisteme uyanlar
toplanr. Buulann hepsi ayn inanla davaya bal olmayabilir. Ama hepsi de davay elbirliiyle yrtmeye, evreyi

genilctmcyc,

sine

DiL STNE

AG~H SIRRI LEVEND

338

alr.

eskiyi

ykmaya,

yeninin tutunup

yerleme-

.
Yakn tarihimizde bunun birok rneklerini bulabiliriz.
Birinci Dnya Sava'ndan sonra ordulanmz yenilip
cepheler zlnce, dman srlerinin zmir'e kmas
zerine Anadolu'da balayan Kurtulu Sava'm, i ve d
dmanlarla arparak, yoksuuluk iinde engellerle ura
arak kazanan kimdir? Bu mucizeyi yaratan, hakszla
boyun emeyen yce Trk ulusuyle onun ylnaz ve yenilmez ordulanmn, bu ordulann kahraman komutanlanyle
fedakar subay ve erlerinin ve hepsinin banda, byk dahi
Bakomutamil elikten iradesi deil midir?
Daha sonra, zararl hale gelen padiahlkla halifelii
kaldran, Cumhuriyeti ilan ederek yeni Trkiye devletini
kuran, Trk ulusunu ortaa hayatndan kurtanp ada
uygarlk dzeyine karacak toplumsal devrimleri birer
atlla gerekletiren hangi iradedir?
Srasyle kadn haklar, kyafct, harf ve dil devrimleri
nasl bir anda kanunlat? Cumhuriyet sz Mutlakyet
ve Merutiyet devirlerinde aza alnabilir miydi? Kadmn
siyasal hayatta yer almas yle dursun, yalmz yzndeki
pecyi kaldrmasnn dine aykr olup olmad, ancak
Merutiyet devrinde "sUm'da Tesettr" bal altnda
gazetelerde tartlabildi.
Fesi atp apkay giyrnek atlganlm kim gsterebilirdi? Mutlakiyetic Merutiyet devirlerinde buna kalk
anlar, sorguya ekilmeden halk tarafndan lin edilebilirdi.
Cumhuriyet devrinde bile, byle bir davramn uyanduabilecei tepkiden rkenler ok oldu. Ancak Atatrk, Kastamonu gezisinde bandaki apkay kararak: "Efendiler
buna apka derler." dedikten sonradr ki yasalan beklemeden herkes apka edinmeye koyuldu.
Okuyup yazmay gletiren Arap harflerini braka
rak Latin asll Trk harflerinin kabul, Mutlakyet ve

339

Merutiyet devirlerinde gerekleebilir miydi? Cumhuriyet


devrinde bile, uzun tartmalardan ve etin direnmelerden
sonra, ancak Atatrk'n Sarayburnu'ndaki syleviyle
gereklcebildi. Yeni harflerin 10 yllk bir deneme devr~
si geirmesini salk verenler oldu. Ama Atatrk bu devr
min ancak bir atlla baarabileceine inanmt.
Dil devrimine gelince, bunun hayli uzun bir genii
vardr. II. Abdlhanit, siyasal nitelikte olmayan tartmalara gz yumard. Yurt sorunlarna dokunmayan
yazarlar, basnda dil ve edebiyat zerine sk sk. tartma:
!ara girimekle kendilerini avuturlard. Bu devrde, yem
edebiyat akm da dilde sadeleme davas da bu hogr
'
iinde geniledi. Tanzimat'n
ilk yllannda balayan " dilde
sadeleme" istei Abdlhamit zamannda kzt. Yazariann
diledii salt sadeleni bir Trke idi. Dil, Ykletilmi
olan ar yklerden kurtulmal, halk okuduunu anlamaly
d. Byle olduu halde, dava bir karara balanmak yle
dursun, buna n ayak olanlar eitli saldralara ura~.
Tk diline giren yabanc kelimelerle tamlamalar alahldiine srp gitti.
.
Merutiyet devrinde sadeleme eilimi olduka genlcdi. Ama yine bir ilkeye balanamad. Her yazar diledi~i
gibi yazmakta, istedii kelimeleri hatta tamlamalan, kliclcmitir diye kullanmakta kendini serbest sayyordu.
Cumhuriyet devrirdedir ki, devrimi izleyen "dil seferberlii" ile dava ulusa mal edildi. Herkes yabanc kelimelere karlk bulmakta birbiriyle yara girdi. Dil devrimi,
kyafet devrimi gibi elbet yasa ile bir anda gerekleemezdi.
Bu ite zamann pay bykt. Yazarlar, ortaya atlan
karlklra alacaklar, gen kuaklar da bu akm altnda
yctieceklerdi. Bylece dil de kararn bulacakt.
yle de oldu. Osmanlea krmas Trkeyi savunmakta direncnlere kar, davay benimseyen, z Trkeyi ustalkla kullanan gen sanatlar yetiti, edebiyat evrele-

340

AG1R SlRRI LEVEND

ai kaplad. Bu mutlu sonu, ilk adnnm zamannda ve yerinde atlm olmasndan, doruyu gren ve davann hakl
olduuna inanan iradenin salamlndadr.
Grlyor ki, byk davalarda ve kkl devrimlerde
baann; ilk koulu, bayra aann irade gc, ikinci
koulu da ortamn hazr olmasdr. Yine grlmtr ki,
ortam bsbtn hazr olmasa hile, elik irade, halkn
sk sk nabzn y oklayarak, onun ihtiyalarn ve eilim
lerini yakndan izleyerek yolu aar ve ortam bulur.
1972 ylndayz. 1932'de balayan dil devrimi zerinden 40 yl gemi bulunuyor. Bu mutlu yldnmn eyllde kutlayacaz. Atatrk'n Birinci Dil Kurultay'ndan
2 yl nce 2 eyll 1930'da Sadri Maksudi Arsal'n hazrla
d'l Tiirk Dili 1in adl eserine yazd u satrlar bizim
iin gerek bir klavuzdur:
1\lilli his ile dil arasmda ki ba ok kuvvetlidir. Dilin
milli ve zengin olmas nilli hissin inkiafuda balca messirdir. Trk dili, dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu
dil, uurla ilensin.
tlkesini, yksek is tikliilini korumasn bilen Trk
nilleti, dilini de yabanc diller boyuduruj;'lllldan kurtarmaldr.

(Tiirk Dili,

say

247.

nsan

1972)

N D E KLER
Sayfa
NSOZ

. . . . . . ... . . .................. .. ... .. .........

Dil SORUN LARI STNE


"Dile Mdahele" ve "Tabii Tekaml" .... . ..... .. ... .. . ..
Uydurma Nedir! Uydurmaclk Neye Derler! . ............
Yabanc Kelimeler Salgn .................. . .. .. ..
Hangisini Kullanalm! ..................... .. ..
Gazete Dilindeki Gelimelere Bir Bak ... .... ... ..
Baba Olu Neden Anlamaz! ........... . .. ... . .......... ... ..
Dil zerine Trl Sorunlar ...... . .. .... ..... . .
Trk Dil Kurumu'nu n Suu ........ . . ... . ... . . .. .
z Tr keyi Onlar d a Kullanyor . .. . .. . .. . ... ... .. . .... ..
YeniLisan - Yeni Dil ........... .. . . ....... .. .. . ......
Toplumu n Hizmetinde Dil ....... . . . .. . .. . .. . . . .

10
14
17
24

27
32
36

40
46

Anadiline Sayg .............. . ......... . . ..... ... . . . so


ss
Akademi zerine ........... . .... . . . . . . .
S9
Dilbilgisi Gereksiz midir! .............. .. .... ..
63
z Trke Nedir! .............. ..... ..
68
Trkeyi Bozanlar ........... . .......... . ....
73
z Trkeyi Yadrgayanlar
.............. ..
78
Trk Dilinin Bana Gelenler .............. . ..
z Trke - Osmanlca Krmas Trke ... . ..... 85
92
Havas Dili - Avam Dili ............... . ..... ... .
95
Trk Dil inde Her Kavramn Karl Vardr . . . ..
98
Dili mizi Zengi nletl rmck Iin ...... ... .... .. .
Trkl Ho r Gr enler ve Trk Dili ne ihanet Edenler .. . 101
106
A nadilim izin Kayna .. . ..... . .. . .
110
Osmanlca M erak n n Glnl . .... .. . .. ..
11 5
Trk Dili ve Gen Kuaklar ......... ..

342

ACAB SDUU LEVEND


Sayfa

EDEBiYATILAR YE EDEBI ESERLER STNE


Hseyin Rahmi Grpnar'n Yeni Yaymlanan Iki Roman . . . . . . . . .
Trl Ynleriyle Tevfik Flkret . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

123
140

Ali ir Neva1 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 145


Refik Halit Karay ........... .. o o o . . . . . . . . . . . .
Ziya Gkalp ve Trk Dili ... o o o o
Ahmet H"'! m ................... o o o o o o . . . . . . . . . . . .
Hseyin Rahmi Grpnar . o o o . . . . .
Mehmet Emin Yurdakul . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
SZLKLER - DERGI - SELLETEN STNE
Trk Dili Aratrmalar .... . ........... ..... . ... o
Trk Dili: 200 ............ o o o
Kutadgu Billg

Slklerimiz

Trkiye Trkesinin Tarihsel Szl


.
Trke - Farsa Szlk . o o o . o o
o o

155
160
172
176
183

195
199
204
211
215
223

KLTR - EDEBIYAT - BILIM STNE


Bilim ve Devrim ..................................... o.....
Kltr Hayatmda Bilim AhiSk ....... ........... . ... o o..
Kendi Devirlerinin Havas Iinde Y"'ayanlar .... o..... . ..... o....
Trk Kltrne Hizmet Edenler ..... .. . ....... o o o o .
Sanatsever, Sanot ve Eletirmen .... o o o o
Ka Kii Kald1 ....... .. . ........ ..
Zevk, Sanat ve Moda ....
Trk Kltrnn GeliJmesinde Derneklerin ve Kurumlarn Rol
Halk ve Tasavvufi Halk Edebiyat . ......................
Bilirnde ve Sanatta Soylulu k . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
Eski Eserlerlmlden Hangilcrini Genlere Tantablllrl 1 . . . . . . . . .
Inkarclar ... ............ ............. ............ . .. . oo. .. .
Edebiyatmda DU nden Bugne . ........ . ... ..... o . o o . .
Trk Edebiyatnda Fkra .............. . ....... o o o o . . . . .
Ulusal Kltrmzde Bunalm ...... ........... o o o
Trk Edebiyat Tarihi Nasl Hurlanabilir! ...... o........ o.....
Bilim ve Sanat Adamnn ilesi ................ o. . . . . . . . . . . . . .
Bilgi ve Bilim . o o o o . . . . .
. .. . .. .
Devrimler ve nderler . . . . . . . . . . . . . .
o o.

o o

o.

. ...............

229
234
238
242
2.46
249
252
257
266
288
293
297
301
305
309
314
326
332
336

Potrebbero piacerti anche