Sei sulla pagina 1di 14

islm Aratrmalar Dergisi. Say .

997, 75- 88

Dinler ve Mutlak Hakikat Kavram:


John Hick ve Seyyid Hseyin Nasr'la
BirMlakat
Adnan Aslan

Religions and the Concept of the Ultima te:


An Interview w ith John Hick and Seyyed Hossein Nasr

This paper consists of a conversation between John Hick and Seyyed


Hossein Nasr on 25 October 1994 while Seyyed Hossein Nasr was
delivering the Cadbury Lectures at Birmingham University. Also included
are their answers to a number of questions I asked. It is unique not only
because two leading religious philosophers, a Muslim and a Christian, are
discussing religious pluralism, but also because their conversation touches
ona number of sensitive issues. Both are responding to today's circumstances
in which persons of different faiths do interact and listen to each others
distinctive religious language, or in other words, they are respondingto the
new realities of religious pluralism. In general, Hick considers modifying
some religious claims while Nasr supports each religion maintaining its
own terms and language while reinterpreting them. When discussing God
they use such terms as "the Real" and "the Ultimate." Hick seeks a more
abstract and less "divine person" notion of God while Nasr points out that
the Ultima te or the Real manifests itself in a variety of ways which means
that different conceptions of God by the different religions are to be
expected. Both agree that the claims of different religions to be the one and
only truth need to be gotten rid of and that not all of their views would be
accepted by other members of their own faiths. Finally, the interview ends
with their views on salvation as well as heaven and hell.

Gelecek asrda, dinin dnya siyaseti ve ekonomisine hkmeden en nemli


glerden biri olacana dair iaretler iyice belirmeye balad. Btn abalara ra
men, sosyalizmin yerine paravan bir ideoloji kaim edernemenin getirdii entellektel sabrszlk gz nne alnrsa, bu tez daha da iyi anlalr. Eer yalnzca insan
aklnn rn olan ideolojilerin braktklar boluklar dolduracak yeni fikri bloklar
tesis etmek mmkn olmazsa, slam'n ban ektii byk dnya dinleri gelecek
Dr. Adnan Aslan (Din Felsefesi), TDV slam Aratrmalar Merkezi.
iSAM. istanbul 1997

islm Aratrmalar Dergisi

ve vizyonlarn telkin edebilmenin yepyeni bir frsatn yaGlobal bir ky haline gelen modern dnyada bunu baarabiime
nin art, fikir ve deer alveriini salayacak ve dnyada bar ve huzur iinde
yaamann prensiplerine iaret edecek dinler aras diyalogun gelitirilmesidir. Dini
oulculuk hipotezinin en gl temsilcisi olan John Hick ve bu an nde gelen
mslman dnderinden Seyyid Hseyin Nasr'la yaplan bu mlakat, dinler
aras diyalogun arpc bir rnei olmas bakmndan nemlidir.
nesillere kendi

deer

kalayacaklardr.

ingiltere ve Amerika'da son otuz yldr din felsefesi ve teoloji zerine dersler
veren Hick, Hristiyanln dier dinleri e diyalog balatabilecek bir konuma gelebilmesi iin kendi iinde yeniden bir doktriner yaplanmaya gitmesi gerektiini
teklif eder. Hick'in bu konuda birok almas vardr. Bunlardan en nemlileri
unlardr: An lnterpretation of Religion: Human Response to the Tanscendent (Di-

nsanln Akn Varlkla ilikisi), London 1989; God and the Universe of Faiths, (Tanr ve Dinlerin Dnyas), London 1973; Death and Eternal Life,
(lm ve Ebedi Hayat) London 1976; Eviland the God ofLove, (Ktlk ve Sevgi
Tanrs) London 1966 ve The Metaphor of God Incarnate, (Hull Etmi Tanr

nin Bir Yorumu,

Metaforu), London 1993.


Seyyid Hseyin Nasr, gelenek kavramna istinaden dini (slami) oulculuu
savunan bir dnr olarak, Hick'in sorularna cevap verebilecek mslman entellektellerden biridir. Ayn zamanda Nasr, yaynlad eserleriyle modern dnyada dindar olarnamann getirdii felaketiere ve dinin gelecek ada toplumlar
ynlendirmedeki nemine iaret etmektedir.
Nasr'n temel eseri olan Knowledge and the Sacred (Bilgi ve Kutsal), Albany:
State University of New York Press, 1989, amzn entellektel meselelerine farkl bir yaklam teklif edebilecek gtedir. The Need for Sacred Science (Bir Kutsal
Bilim ihtiyac), London 1993; Man and Nature : The Spiritual Crises of Modern
Man (nsan ve Tabiat) ,2 London 1968; ldeals and Realities of Islam (slam: idealleri
ve Gerekleri), 3 London 1994; Sufi Essays (Sfzm zerine Denemeler), Albany
1991 ve lslamic Art and Spirituality (slam Sanat ve Maneviyat) ,4 London 198 7
gibi eserleri Nasr'n islam mmetinin iinde bulunduu problemlere cevaplar retebilecek bir dnce zenginliine sahip olduunu gstermektedir.

Seyyid Hseyin Nasr, Cadbury Konferanslar (Ekim 1994) vesilesiyle ngilte


re'nin Birmingham ehrine geldii zaman, Nasr ve Hick'le mlakat yapabilmenin
tarihi frsatn deerlendirdik. Hick, mlakata kendisiyle Nasr arasndaki farklar
izah ederek balad. 5
Hick: Sizinle birok hususta ayn fkirde olmamza ramen, ok nemli bir
noktada ayrlyor-uz. Bu r1eseleleri degerlendirmede aramzda bir metot fark var.

2
3
4
5

176

ev. ehabettin Yaln, !nsan Yaynlar, stanbul 1995.


ev. Nabi Avc, Aa Yaynlar, istanbul 1991.
ev. Ahmet zel, Akabe Yaynlar, istanbul 1985.
ev. Ahmet Demirhan, insan Yaynlar, istanbul 1992.
john Hick'e bize bu mlakat Birmingham'daki kendi evinde yapma frsatn tand iin teekkr ederiz.

Dinler ve Mutlak Hakikat Kavramr

Sizin dnya grnze "gelenek" daha dorusu "Perennial Felsefe", benimkine


ise "tmevarmsal akl yrtme" (inductive reasoning) kaynaklk ediyor. Hristi
yanlk'taki dini tecrbenin, Tanr hakknda insanlarn uydurduu muhayyel bir
projeksiyon olmadna ve Mutlak'a mukabele olduu fikrine btn kalbimle
inanyorum. Hatta, dier byk dnya dinlerinin Akn Varl kendi tecrbi formlarnda naklettikleri, ve onun insan hayatna ayn tarzda ahlaki ve dini etkileri
olduu iin, o dinlerin de Mutlak'a sahih cevap olduklarna inanma mecburiyeri
hissediyorum. Mamafh, btn bu insani kavramlar rgsnn tesinde, farkl
biimde idrak edilmi ve dolaysyla farkl tarzda tecrbe edilmi ve bunun sonucu olarak byk dini geleneklerin iinde farkl muhteva kazanm, "Nihai Kutsal
Hakikat'' n varlna iman ediyorum. Dinler, farkl dini tecrbe ekilleri, inanlar,
kutsal kitaplar, riteller ve hayat tarzlaryla ok boyutlu btncl doktrinlerdir.
Fakat btn dinler, Mutlak'n insan hayatna etkisiyle teekkl etmilerdir. Lgavi
tercihimden dolay, "Akn Varla" karlk olarak, "el-Hakk" kelimesine aa
yukar tetabuk eden the Real terimini kullanmaya meyletmekteyim. 6
Nasr: Ben de bazen bu kelimeyi byk harfle balamas kaydyla kullanyo-

rum.
Hick: Evet, byk harfle. Bu terim (the Real) Sanskiritce sat, ince zhen kavramlarnn karldr.

Bu meseleyi hristiyan topluma anlatrken, teizmi ve teslisi


iin Tanr (God) kelimesinden uzak dunnarn gerektiini hissettim. te
bunun iin, Hakk (the Real) terimini kullanmay tercih ediyorum. Sz konusu
Hakk'a farkl yollarla insanikarlklar verilmitir. Dinler arasndaki insani ve tarihi faktrlerden doan bu farkllklar, diniere hususi kimliklerini veren eydir. "Bir
dinin kimliini oluturan retilerine dokunmamak gerekir" dediiniz noktada size
katlmyorum. Eer kendi inan dnyalarmzda yaayp birbirimize karmasay
dk, belki sizinle ayn fkirde olabilirdim. Fakat bu ada birbirimize yakn yayor,
birbirimizin dinilisanlarndan etkileniyoruz. Bu fikri kabul etmemin, (z itibary
la sizin dncenize yakn olan) benim hristiyan inan biimini benimsememde
negatif etkileri oldu. nk geleneksel Hristiyanlk sa'y Tanr kabul etmek suretiyle, kutsal teslisin ikinci ahsiyeri olduuna inanmaktadr. Buradan u sonuca
ulalmaktadr: Dnya dinleri arasnda Hristiyanlk, semadan insanl kurtarmak
iin yeryzne inmi mcessem bir Tanr tarafndan kurulmu yegane dindir. Geleneksel olarak dindar hristiyanlar bu tezin yalnz hristiyan inan dnyas iin
deil, btn bir alem iin doru olduuna inanrlar. ayet, dier insanlar buna
inanmyorlarsa onlar yanlmaktadr. te bu noktada ben dinlerin mutlak hakikat
iddialarnn yeniden formle edilmesi gerektiini dnyorum. Halbuki siz, "Hayr! hayr! Biz dinlerin bu retilerine dokunamayz" diyorsunuz.
artrd

Nasr: Bu rntalaalarda iki noktaya iaret edildi: lkinde a:yn fikirdeyiz; diise farkl dnyoruz. Sizinle ayrldmz nokta sizin dini hakikaterin
farkl dini atmosferlerde mahhaslamasn insann lahi Varla cevab olarak

erinde

Hick'in sk sk kulland the Real kavramnn Trke'de tam


bunu "Hakk" terimiyle karlamaya altk.

karln

bulmak g

olduu

iin biz

177

islm Aratrmalan Dergisi

deerlendirmeniz; benim ise bunlarn insanlarn farkl art ve durumlarn deer


lendiren lahi iradenin neticesi olduuna inanmamdr. Orta yerde birletiimiz bir
alan olmasna ramen, bu noktada aramzda ciddi bir fark sz konusudur. Hristi
yan teolojisi hakknda biraz nce sizin sylediiniz gibi, slami teolojinin her formunun Thnr tarafndan vahyedildiini ben de iddia etmiyorum. Bu noktada
sizinle ayn fikirdeyim. Fakat kutsal ibadet ekilleri, kutsal kitaplar ve teolojinin
temel noktalar, her dinde Tanr tarafndan vazedilmitir. Benim onlarn yalnzca
insanolunun Nihai Varla icabeti olduunu sylemem elbette mmkn deil.
Zannederim bizim bu meselede ayrldmz en ciddi nokta da budur. Fakat u husustasizinle ayn fikirdeyim: Her dinin kendi iinde hissettii mutlaklk iddiasnn
-bu, tarihi olarak her dinin yalnz kendisinin doru veya dorularn iinde en do
ru olduu fikrinin gelimesine sebep olmutur- benim bu, sizin de baka bir a
dan ortaya koyduumuz doktrin nda yeniden ele alnmas gerekmektedir. Bu
husustaki fikrim udur: Mutlak her zaman ve mutlaka mutlaktr, Hak k mutlak ola-

rak

hakikattr.

Bunun

dndaki

her ey,

Mutlak'n

dini dnyadaki tezahrleridir.

Bu tr bir fikri tashihin, ancak ilahiyatlar, hakimler ve arifler tarafndan yap


labileceine inanyorum. Avann birden ok dini dnyada ayn anda yaamas
mmkn deildir. Sradan bir hristiyan, "Hristiyanlk izafidir, ve bunun iin ben
Budizm'in hakikatn kabul ediyorum" bile diyemez. Bunu ancak "dan zirvesine
kadar trmanan biri" syleyebilir. Aksi takdirde byle bir ifade, gerekten hakikatn bir dini dnya iinde mahhaslam formunu (ki onlar bu halleriyle "izaf
mutlak"trlar) zedeler ve dolaysyla dinin bizzat kendisinin tahribine sebep olur.
Vurgulamak istediim nokta ite budur.
Hick: Burada bir tehlike

olduunu

seziyorum. Gerekten ciddi bir tehlike! Bir


kendisinin tek hakikat olmad uuru ile yaa
mann zor olduunu kabul ediyorum. Fakat mesele bu kadar deil ve baka bir
ey daha bu meseleyle alakaldr. Thrihi bir iddiann timsali olan dinlerin deime
yecei tezini kabul etmiyorum. Bildiiniz gibi Hristiyanlk'ta, hudutsuz bir gelime,
mezheplere ayrlarak daHanma ve deime sz konusudur. te bundan dolay siz
gerekten "u veya bu gerek hristiyan inancdr" diyemezsiniz.
hristiyan

olarak

Hristiyanln

Aslan: Zannederim bu daha ok "din diliyle" alakah bir meseledir. Tanr'y


bir, yaratan, her eyi bilen, alim ve her eye gc yeten, kadir biri olarak takdim
eden geleneksel "din dilini" nasl izah ediyorsunuz?
Hick: Bana yle geliyor ve mesele udur ki biz "Nihai Varlk" hakknda konumak

istiyoruz, halbuki biz ancak Nihai Varln belli bir formda bize gelen
tezahrleri hakknda konuabiliriz, bizzat kendisi hakknda deil. Her formun

diii, baka formiara yabancdr. Din dilinin baz unsurlar gerekten Mutlak'a uygulanabilir. Mesela ben, Nihai Varln sonsuz olduunu syleyebildiim halde
form hakknda bunu sylemem mmkn deil. Mamafih, zellikle hristiyan Thnr anlaynn -ki Mutlak' kavramak bakmndan snrl olmak zorundadr- bizzat
kendisinin sonsuz, nihai ve ezeli olduunu syleyemeyiz. Durum byle olunca
biz kark bir durumla kar karyayz: Bir ey hakknda konuurken, ona uygun olmayan baka bir ey hakknda konumu olabiliyoruz.
178

Dinler ve Mutlak Hakikat

Kavram

Aslan: Byle bir din dilinin Mutlak'a uygulanamaz


istiyorsunuz?
Hick:

lyorum.

Bazlarnn

olduunu

mu sylemek

uygulanabilir, bazlarnn ise uygulanamaz olduunu syMutlak'a bir sfat olabileceini syleyebilirim.

Sonsuzluun

Aslan: Fakat "Kadir" ve "Alim"

sfatlar

uygulanamaz diyorsunuz, yle mi?

Hick: Bu g ve kuvvet fikri, ahlaki kavramlar olan iyilik ve sevgi, Tanr'nn


murat ve maksadnn olmas gibi eyler insanlarn rettikleri kavramlardr. Bu kavramlar Mutlak'n bizzat kendisine tlak edilemez.

Aslan: Profesr Nasr, geleneksel din dilinin


sunda siz ne dnyorsunuz?

Tanr'y vasflardrmas

husu-

Nasr: Her ne kadar bizatihi Hakk (the Real in itself) btn dillerin, kategorilerin tesinde ise de, Hakk'n her dinde kendisini bildirmek iin, kendisine verdii sfatlar onu anlamaya bir aratr. Mesela, Kur'an'da Tanr kendisini el-Kadfr
diye tavsif eder. imdi biz, Tanr'nn kadir olmasnn istennedii bir tarihi zamanda yaadmz iin bu sfat ilga edemeyiz. Mutlak'n bu tr sfatlar srf insan
kaprislerinden dolay deitirilemez. Bizim bu husustaki konumumuz ise ancak
ve ancak "kadir"in ne demek olduunu anlayabilmektiL Mesela, benimle Gazzali'nin bu sfat anlamas ayn deildir. Tanr'nn kendini tezahr tarz (slam'da
Tanr'nn isimlerinin tecellisi, Hristiyanlk ve Yahudilik'te dier yollarla tezahr)
o dinin kutsal dnyasnn bir parasdr. nsan artlarna gre deitirilemez; fakat
her zaman yeniden yorumlanabilir.

Bu bizi, aykr dndmz ok nemli bir noktaya getirdi: Deiim ve


dinin kendi iinde transformasyonu meselesi. Her dinin deitii gereini inkar etmiyorum. Fakat ben bu deiimi bir mee aacnn deimesine benzetiyorum. u
mee aac, elli yl nce byle deildi ve bundan elli yl sonra da yine byle kalmayacak. Deiiyor ve fakat her zaman bir m ee aac olarak kalyor. Onun ekli
ve sonraki gelimeleri, mee aacnn "platonik ide"sine, yani kendini mekanda
zuhur ettirdii idesi ve hakikatine veya modern bilim asndan genetik koduna
bal olarak vuku buluyor. Mee aacnn deiik lkelerde deiik boylarda
olmas ve her zaman ayn gzkmemesi, onun mee aac olmad anlamna gelmez. Bundan dolay, ben deimeyi ve din iindeki transformasyonu bu misalin
nda deerlendirmek suretiyle mee aacndaki deiimle bir tutuyorum. Mesela, mee aac hastalanabilir ve baz dallarn kaybedebilir veya sen ona baka
bir aa alayabilirsin bazan tutar bazan da tutmaz. Din de byledir. Baka bir
dinin paras olmaya zorlanan bir din, tekiyle btnlemi bir durum alr. Bazan
bu yrmez ve din tmyle ortadan kalkar. Fakat dinin srekli yaayan bir hakikat vardr. Mamafh, ben btn bu dinlerin kendi ilerinde baz deiim unsurlar
tadn inkar edemem. Mesela, Hz. sa "Benim krallm bu dnyada deildir"
dedii iin Hristiyanlk'ta deimez kanunlarn oluturduu bir eriat yoktur. Dolaysyla, Hristiyanlk Roma hukukunu, daha sonralar ngiliz hukukunu, Alman
ve Amerikan hukukunu benimsernede hibir problemle karlamamtr. Fakat
slam ve Yahudilik'te, ilahi kanunlarn olmas, deimezlie itirak olarak telakki
179

islm Aratrmalar Dergisi

edilmitir. Tanr

Levha'da "ldrmeyin" diye yazd iin bu ilahi ve deimez bir


tekaml etmez. Bu noktai nazardan baklnca, kanunlarn toplumlar nasl idare ettii hususundaki hristiyan anlay, islam ve yahudi
anlayndan farkldr. Hatta bunu bile, Hakk'n kendisini farkl yollarla, farkl dini
dnyalara izhar ettii fikri erevesinde deerlendirmek mmkndr.
kanundur ve

Aslan:

dolaysyla

Sayn

Hick, bu deimezlik fikri hususunda yorum yapmak ister misiniz?

Hick: slam ve Yahudilik' i bir tarafa, Hristiyanl da dier tarafa koyarsak


bunlar arasnda bu adan bir fark olduu aikardr, nk islam her ne kadar yorumlar deise de kendisi deimeyen Kur'an'a dayanmaktadr. Buna kar,
Hristiyanlk, Nasaral isa'ya dayanmaktadr. imdi size u soruyu sormak istiyorum: sa'nn tarihi bir ahsiyet ve birok Yeni Ahid alimlerinin ifade ettii gibi (ki
bu son asrda ortaya km bir gelimedir) kendisini Tanr ve teslisin tecessm etmi
ikinci ahsiyeti olarak grmediini kabul edelim. Aksine, Hristiyanlk sa'y Tanr
ve teslisin ikinci ahs olarak biliyo: imdi, sa kendisini yle bilmedii halde onun
Tanr olduuna inanlmas deimez hakikat m, yoksa ileride terkedilmesi gereken sonradan ilave edilmi bir doktrin mi? Buna kim, nasl karar verecek?

Nasr: Benim bu teolojik meseleye hristiyanlar adna karar verme cretim


elbette olamaz. Bir mslman alim olarak bana sorduunuz iin en azndan unu
syleyebilirim: Son zamanlarn bu tesbitini, yani sa Mesih'in resul olduunu ve
Tanr'nn olu olmadn, Kur'an tasdik etmektedir. Meselenin bu yann bir tarafa
brakrsak, asl soru u olmak durumundadr: Eer bu basit bir hata ise, o sonsuz
hikmet ve adaletiyle Tanr, milyonlarca insann kendisinde kurtuluu arad ve
dnyann byk dinlerinden biri olan Hristiyanln ve ona inananlarnn iki bin
yldr dalalette olmasna nasl msaade edebilir? Bu basit bir hata myd? Bizim
mtalaa etmemiz gereken teolojik mesele ite budur.
Hick:

Haklsnz.

Nasr: Bu doktrini (her ne kadar tarihi dokmanlar desteklemese dahi) Tanr'nn


Fakat hadise

hristiyanlar iin ( mslmanlar iin deil) murad ettiine inanyorum.


udur:

Bana gre vahyin eitli yorum !htimalleri, bu ekilde yorumlanmasna


imkan vermektedir. Kutsal bir sanatn rn olarak Durham Katedrali gibi bir

aheserin yaplabilmesi dahi Hristiyanln hakikatle irtibat olduunu gsterir.


Mamafih, bir mslman olarak bu doktrinin Mesih'in tek ve mutlak yorumu
olmadna iaret ederek -nk Hristiyanlk'tan bamsz olarak mslmanlarn
da bir Mesih anlay var- geleneksel Hristiyanlk iindeki yorumunu savunabilirim. Eer, (Allah korusun) btn hristiyanlar geleneksel hristiyan doktrinlere
inannay braksalar, mslmanlar hala Mesih'e ve Hz. Meryem'e inanmak
durumundadrlar. Fakat, Hz sa'y Tanr 'nn olu olarak temsil eden yorum "Mesfh "in

tek geerli yorumu

deildir.

Bu yorum

Tanr

iradesinin,

yalnz bir cihetini temsil etmektedir. Eer bir kimse,

bir hatadr" derse,

ite

Hakk'n

tezahrierinin

"bu binlerce yl inanlan korkun

ben bunu kabul edemem.

Hick: Pratikte, kendisine btn kiliselerde ibadet edilen Tanr, sa'nn kendi-

sinden
180

szettii

semavi baba olan

Tanr'dr.

Teslis'e gelince, bunu daha sonra

Dinler ve Mutlak Hakikat Kavram

ilahiyatlar gelitirdi.

Fiiliyatta olan eyse,

hristiyanlarn

semavi baba olan Tan-

r'ya inanddr.

Nasr: Bu

aslnda

fiili durum olarak,

hristiyanlar

mslmanlara ok

yakn

demektir.
Hick: Evet.
Nasr: "Hristiyanlar Tanr'ya ibadet ediyor" diyen mslman arkadalar
ma, "bakn kilisede ibadet iin oturduunuzda (ki ben Amerika'da renciyken
defalarca kiliseye gittim), kendinizi bir olan Tanr'nn huzurunda ve O'na ibadet
ediyor hissedersiniz" diyordum.

Hick: Evet sylediiniz

dorudur.

Kutsal inkarnasyon fikrini metafor olarak


var olan bir eyi ortaya karmaktan ba
ka bir ey deildir. Antik dnyada, yani sa'nn zamannda, "Tanr'nn olu" deyimi ok yaygnd ve metaforik olarak kullanlyordu. Bu noktada benim yapmaya
dnmek, aslnda hristiyan uurunda

altm ey, hristiyan din dilinin berraklatrlmas, yoksa bilfiil mevcut hristi
yan inancnn deitirilmesi deil. Fakat, her naslsa, hristiyanlarn hala byk
bir ksm iin, sa 'nn Tanr olduu iddasnn lafzf alnmamas kabul edilemez. Hat-

ta hristiyan fundamentalistler bunun bir hakikat olduuna inanrlar.


Aslan: Tarttmz btn bu meseleler yine her dinin dilini nasl anlamamz
gerektiinde dmleniyor.

Benim sorum u: Dinlerin kendilerine has dilleri yoluyla ortaya koyduklar Tanr tasavvurlar ne kadar sahihtir?
Nasr: Burada

unlar

sylememe izin verin. Siz burada "din dili" terimini kulgibi ben, eserierirnde ayr dilden bahsederim: kutsal
dil, ibadet dili ve herkesin kulland dil. imdi, Arapa, Sanskrite ve branice gibi
Tanr'nn kendileri yoluyla konutuu kutsal diller ve o dillerde vahiy adna sylenen her ey Tanr'nn dilidir. te o dillerde Tanr "ben" demitir. Sizin bu sorunuz
onlar fazla alakadar etmez. Bu diller sz konusu olduunda "Ne kadar sahihtir?"
sorusunu soramazsnz; bunun shhatinden phe ettiiniz zaman aslnda Tanr'
nn vahyinden phe etmi oluyorsunuz. Mamafih, sorun uz kutsal dilin temel bir
rol icra etmedii Hristiyanlk ve Budizm'e tevcih edilebilir. Mesih'in konutuu
dil, nciller iin fazla nemli de olmayan -nk onlar Yunanca yazlmt- Aramfce'dir. Fakat daha sonralar, Yunanca ve Latince Bat Hristiyanlnn, dinin
kurucusu tarafndan kullanlmad ve Tanr bu dillerde vahiy gndermedii halde,
en nemli iki dili haline gelmitir. Hibir hristiyan, Tanr'nn Latince ve Yunanca
konutuunu syleyemez. Zannederim, sorunuzu insan dillerinin rol oynad
diniere hasretmek gerekir.
lanyorsunuz. Bildiiniz

Aslan: Kutsal dildeki Mutlak tasavvurlarnn btnyle sahih olduunu mu


sylemek istiyorsunuz?
Nasr: Elbette ... Fakat birok seviyede anlamlar vardr. Bu anlamlarn nasl
yorumlanaca

ise baka bir meseledir. Mesela, klasik slami kaynaklarda bir ay etin lafzi manasndan baka farkl anlamlar olduu sylenir. Kur'an'n dili sz
konusu olduunda, kontekse zarar vermeden sembolik manalarndan bahsetmek
181

islm Aratrmalar Dergisi

mmkndr. Tanr Kur'an'da el-Kadir diye vasflandrlr.


konusu olduunda anlamszdr.
Aslan: Bu noktai nazardan

Shhat

Kitab- Mukaddes' i nasl

meselesi,

slam

sz

gryorsunuz?

Nasr: Kitab- Mukaddes meselesi farkl bir meseledir. Yahudiler Eski Ahid'in
bin yl gibi, uzun bir tarih srecinde farkl peygamberlere vahyedildiine inanr
lar. Yeni Ah id' e gelince, o, havariler tarafndan Hz. sa'nn lmnden krk veya
elli yl sonra, sa'nn szlerinin topland bir klliyattr. Bunun havariler tarafndan uydurulduunu sylemek yanltr. Eer, Yeni Ahid'in ne kadar Tanr'
nn vahyidir diye bir soru sanyorsanz bu bizi tamamen farkl bir konuya gtrr. Ben ayn zamanda unu da ifade edebilirim ki, Mesih, Kelam'n (Logos) bir
tezahr olduu iin, onun sarfettii szler Tanr tarafndan ilham edilmitir.
Bundan dolay Kur' an, ncil'den Tanr'nn kitab olarak bahseder. Mamafih, Yeni
Ahid'in drt farkl versiyonu olan Matta ve Markos, Luka, Yuhanna, drt farkl
"kuran" veya drt farkl "tevrat" olarak grlemez. Onlar Kelam'n (Logos) bu
mucizevi hayatnn drt farkl versiyonudur.
Aslan: Profesr Hick, bu vahiy ve kutsal dil hususunu siz
riyorsunuz?

nasl deerlendi

Hick: "Tanr insan artlarn gz nnde bulundurarak ilahi kelamn vahyeder" ifadesi Tanr'y tarihte, farkl zamanlarda faal olan ve kastn gerekletiren
bir ahsiyet olarak telakki etmemizi gerektirmektedir. Byle bir dili Mutlak'a uygulamamz mmkn m?

Nasr: Mutlak sadece sz konusu edilen din dilinin manasnn gereine inhisar edilemez. Fakat bundan tamamen hali de deildir. Mesela Mutlak, dnyamza
k veren bir gne gibi anlalabilecei gibi, kendisini izhar eden Tao veya ilah!
prensiplerden tezahr ettii eyann tabiatn teekkl ettiren kanunlar ve prensipler olarak da anlalabilir. Buradan hareketle, mesela Taoizm gibi bir dinde, fiziki
dnyann zaman ve mekan tarzndaki formlarnn tezahr ettii ilahi prensipler
fikrinin olmadn syleyemeyiz.
Hick: imdi bana unu syleyiniz. Mutlak' bir ahsiyet, vahyeden, kasd
olan ve tarih! olarak faal bir ahs eklinde tavsif etmek sizce gerekten doru
mudur?
Nasr: Hayr. Her zaman deil. Burada iki farkl husus var! Hakk'n kendisini
yalnzca sizin sz konusu ettiiniz sfatara mnhasr klacana inanmyorum.
Ayn zamanda, bu sfatarn srfHakk'n bir veehesini gstermek iin insanlar
tarafndan uydurulduunu da iddia etmiyorum. imdi, Hakk sonsuzdur ve dolay
syla kendisini, gayri ahsi (non-personal) tarzda tezahr de dahil olmak zere,
farkl formlarda izhar etme imkanna sahiptir. Bu ayn zamanda O'nun kendisini
sizin bahsettiiniz kategorilerle de izhar etmesinin mmkn olduunu kabul etmektir.
Hick: Bu kategorileri
Hakk'n

182

Hakk'n

bizzat kendisine deil?

tezahrlerine uygulamak mmkn, yoksa

Dinler ve Mutlak Hakikat Kavram

Nasr: Evet haklsnz. Mutlak Hakikat btn bu kategorilerin tesindedir.

Hick: ite benim de sylemek istediim budur. Emin deilim ama u noktada
zannederim aramzda byk bir fark var. Hakk'n her tezalrn insan dnce
sinin ve artlarn nisbeten etkilediine inanyorum.
Nasr: Evet, aramzdaki byk fark ite burada! .. Bense, insan, ancak Tanr'nn
vahiy iin farkl havzalar, ilahi nektar dkt deiik kap ekillerini dikkate ald
lde, Tanr'nn kendisini izhar etmesine katkda bulunur diye dnyorum.

Hick: "Dikkate ald" diye bahsetmeniz, bana hala sizin tezahr eden ve bir
olan Tanr'y arm yaptryor, Mutlak' deil.

ahs

Nasr: Budizm'de ve dier baz dinlerde olduu gibi, Hakk Sonsuz Hakikat'n
daha aa bir seviyedeki tezahr eklinde vuku bulabilir. Kendisini tezahr seviyesinde bu unsurlar ortaya kmaktadr! ..

Hick: Fakat zat olan Thnr anlayn Mutlak'n alanna tayabilir misiniz?
var m? Eer durum byleyse, siz "ahs" ve "irade" yi esas
alan din dilini, Mutlak'n baz tezahrlerine deil de Mutlak'n bizzat kendisine
uyguluyorsunuz demektir.
Mutlak'n ahsiyeti

her zaman deil. Akladm zere, ben "Tanr'nn kelam"


iradesi" derken, insanolunun bu tr kavramlar uydurduu iin
deil de, bilakis ilahi dzen'in yani Hakk'n o belli din alan erevesinde sz
konusu ettiimiz kategorilerin anlam olacak ekilde kendisini izhar ettii iin, bu
ifadelerin baz dinlerde bir anlam olduunu sylyorum.
Nasr:

veya

Hayr,

"Tanr'nn

Aslan: ada dini dncenin en nemli meselelerinden biri dinlerin birbirleriyle elien hakikat iddialardr. Bu noktada, islam ve Hristiyanln Hz. sa'nn
konumu hakknda birbirleriyle elien hakikat iddialarn uzlatrmak nasl mmkn olur?
Nasr: u ana kadarki mtalaalarmz sizin sorunuza ksmen cevap vermektedir. Her din Mutlak'n kendisini o dinde izhar ettij tarza -ki bu dier dinlerden
farkl olma durumundadr- bal olarak bir hakikat iddiasnda bulunur. Hakikat
iddiasnn her dinde ayn olmas iin hi bir sebeb yoktur. Fakat iki ayr din ayn
ilahi hakikatten bahsettii zaman problem zuhur etmektedir. Mesela, bu tr bir
problemi Budizm 'le Yahudilik arasnda grmek mmkn deil. Mesel e slam ve
Yahudilik veya islam ve Hristiyanlk ayn hakikate iaret ettiklerini savunduklar
zaman ortaya kmaktadr. Musa, Sina dandan nasl indi? Veya Mesih'in ahsi
yeti meselesi? Bu meseleleri rasyonalist bak asndan anlamak gerekten zordur.
Mesih'in bu dnyadaki (tarihi, tarih tesi) hakikatn anlamay, onun yalnz bir
tarzda anlalnasna mnhasr klamayz. Dolaysyla Mesih'in slam ve Hristi
yanlk'taki iki deiik tasvirinin ikisi de dorudur.
Aslan: Bunlarn birbirleriyle eliik grnmelerine ramen de mi?
Nasr: Evet, birbirleriyle eliik olmalarna ramen de. Bu meseleyi ok basit
bir seviyede dahi anlamak mmkndr. Modern dncede yle denilir: Mesela

183

islm Aratirmalari Dergisi

masann zerinde A denen bir objenin ve B denen bir sjenin olduunu dne
lim. A'y B'ye balayan yalnz bir izgidir, veya yalnz bir tip bilgi vardr ki onun
yoluyla B, A.'y anlayabilir. Fakat bu zorunlu olarak doru deildir. Bu tezin mzik
gibi bir insan tecrbesi eidine uyguland zaman daha iyi anlalaca kanaatindeyim. Eer buraya bir ahs gelse de bir Bach Partita's alsa bizlerin onu
anlamas, bir ses sistemi duymamza ramen, gerekten farkl olur. Mamafih,
Mes!h'in hayat gibi istisnai zenginlii olan tarih! hakikat ve hakikatler dizisinin,
iki farkl vahiy dnyasnda iki farkl tarzda ve ikisinin de doru anlalaca ekil
de ifade edilmesi mmkndr diyebiliriz.

Aslan: Bu iki ayr vahiy dnyasnn doktrinlerinin anlaml gelebilecei farkl


bir epistemoloji mi teklif ediyorsunuz?
Nasr: Elbette! Hem farkl bir epistemoloji, hem de farkl bir metafizik. Mesela, urada grdnz aa, fziin ve botaniin tarif ettii aa olmann tesinde
o hakikatn daha yksek tabakatanna itirak eden bir aatr. Evet, bilen sujenin
de bilme dereceleri ve bilme usulleri vardr. Mamafih, farkl bilme yollar, bilen
kimsede sz konusu olan varln eitli derecelerini temsil eder. Bu, gnlk yaantmzda her zaman tezahr etmeyebilir. Mesela, sizin kendi einizi bilmenizle,
komunuzun sizin einizi bilmesi arasnda byk bir derece fark vardr. Bu fark,
yatay dzeyde bir bilgiden deil, daha ok dikey dzeyde bir bilgiden kaynaklanmaktadr. Daha derin bir bilgiyi kastediyorum. Bu tr bilgiler gnlk hayatta pek
fazla vuku bulmaz. Vahiy gibi byk bir hadise sz konusu olduunda, zellikle
Mesih gibi kendisi Tanr Kelamnn (Logos) bir tezahr olan bir ahsiyet sz konusu olduunda, bu olgunun iki dini illernde iki ayr tarzda grlmesinin btn
imkanlan mevcuttur. Mamafih, gerek rasyonel ve gerekse entellektel olarak ben
sa'nn son durumu hakknda hem slam'n hem de Hristiyanln bu husustaki
beyann kabul etmekte hibir mahzur grmyorum.
Aslan: Anlamada bu tr bir derece farkll bahis mevzuu ise, bu seviyeye
bir kesime mahsus tur. nsanlardan ok az bir ksm gnlk anlay
n tesine ulaabilir.

ulamak snrl

Nasr: Evet, ite ben bunu iddia ediyorum. Ciddi ve dzeyli bir kmenizm
ve bu tr doktrinlerin anlald alan olan sahih 'Batnilik' (Esoterism) ancak pek
az kimseye hitap eder. Hatta bu hakikatn daha aa katmanlan da mmkndr.
Mesela, basit seviyedeki bir astronomi bilgisiyle bile sabahleyin kalkp caddede
yrJrken, saniyede binlerce mil hzla havada dndmze uurlu ve mahhas
olarak inanmamz neredeyse mmkn deildir. Ancak bir ka astronom byle bir
dnyada yaadna inanr. Evet hakisnz ancak birka insan Batni kmenizmi
anlayabilir; fakat bunlar ayn zamanda dier insanlar iin meseleyi vuzuha kavutururlar.

Aslan: Bu noktada yle bir soru akla gelmektedir. Tanr neden Mesih'i iki
dinde iki ayr hatta eliik ahsiyette takdim etti ve dolaysyla mslman ve
hristiyanlar farkl inanmak zorunda kaldlar?
ayr

184

Dinler ve Mutlak Hakikat Kavrami

Hick: ... Dolaysyla bu iki toplumun

savamasna

bu

farkllklar

sebep oldu.

Nasr: Aslnda bu soru, dier bir deyile bize, neden birden fazla dinin mevcut olduunu sorar. Evet, bir kere siz dinlerin okluunu kabul ederseniz, bu okluk ancak dinler arasnda bir farklln olmasyla mmkn olur. Eer btn dinler
birbirleriyle ayn olsalar, bu durumda dinlerin okluu elbette sz konusu olamaz.
Bir dini dierinden farkl klan bir ayracn olmas gerekir. Bu Hristiyanla ve islam'a uyguland zaman, u husus akla kavumaktadr ki, bu da dinlerin dei
ik fonksiyonlar icra etmek iin gelmi olmalardr. Hristiyanlk rasyonalizm ve
naturalizmden strap eken bir dnyaya gnderildi. Dolaysyla, kendisini yzlerce yl Tanr'nn na engel olan sofist ve pheci felsefeye kar bir sevgi ve
kurban olarak takdim etmek durumunda idi. islam'a gelince, o tamamen baka
bir dnyada dodu. Mekke'de sofistle ve rasyonalistle karlamad. O aslndaken
disinde Mesih'in de nemli bir rol oynad ibrahimi din fikrini yeniden ikame
etmek iin geldi. Bu demektir ki, Mesih bu iki din dnyasnda iki ayr rol oynamaktadr. Birinci rol, islam Peygamberi'nden nce brahimi peygamberler ailesinin son peygamberi, dieri ise baka bir yolla kurtulamayacak bir dnyann yegane
kurtarcs!

Hick: Kendisini farkl yollarla izhar eden Mutlak, tezahrlerine


birleriyle savamalarna sebep olacak unsurlar dahil edebilir mi?

insanlar

bir-

Nasr: Evet edebilir. Fakat bu yle bir eydir ki, arifler, hakimler kendi tasavvurlarn

insanlara sunarak buna engel olabilirler. nsanlar arasndaki savalarn


dinlerden daha ok insanlarn doal yapsndan kaynaklanan blnmelerin sonucu olduunu zannediyorum. Bu tr blnmelerde din ciddi bir unsurdur ve o sebepden dolay savalar dini bir zellik kazanmlardr. te bunun iin biz yirminci
yzylda dinin herhangi bir rol oynamad savalara ahit olduk. Mesela, Hitler
Birmingham' Hristiyanlk'tan dolay bombalamad. Ruslar inliler'le dini sebeplerden dolay savamadlar. Bu asrda birok sekler sava oldu. Araplar, Filistinliler ve rlanda meselesi istisnadr. Bakan Bush yzbinlerce Irakl'nn lmesine
sebep olan savaa dini sebeplerden dolay emir vermedi. Btn bunlar, insann
ayrlk ve isyankar yapsndan domaktadr.
Ayn fikirdeyim. Fakat bu ayrlk unsur dinlerin mutlak
geerlilik kazanmaktadr deil mi?

Hick:
alaryla

doru

iddi-

Nasr: u temel bir hakikattir ki, insanl kurtarma fikri hemen hemen btn
dinlerin temel konularndan biridir. Eer tek bir insanlik olsaydi, tek bir dinden
baka bir dine ihtiya olmazd. Dinler deiik diller kullanarak kendilerini ifade
ederler. Bu farkl dil hadisesinin bizzat kendisi, farkl kltrel havzalarn ve millederin olmas gerektiini tasdik etmektedir. inliler, Hintliler ve Kuzey Avrupal
lar Akdeniziiler'den farkldrlar. imdi belki de siz, "Tanr tek bir millet yaratacak
gte deil mi?" diye bir soru soracaksnz. Bunun cevab da var, fakat ben o meseleye girmeyeceim. Farkl dinlerin farkl insan birlikteliklerini teyit ettiine inan
yorum. Mamafih, Hindular mslmanlar ldrrken, Hinduizm' e dayandklarn
dnyorlar. slami alan ve mslmanlarn hayatn tahrip ederek, Hindu Raj'n

185

islm Arot1rmalar1 Dergisi

tesis etme teebbsnn trajik sonular slam'dan ve Hinduizm'den dolay deil,


birlikteliklerine ait olma duygularnn istismar edilmesinden kaynaklanmaktadr. Evrensel bar mesaj btn dinlerde mevcut olmasna
ramen, bu tr farkllklar dinlerin farkl olmasyla da teyit edilmektedir. Bu ie
ehil olanlar tarafndan u dnyada dinler ve toplumlar aras kpr kurmak, ite
bu sebepten dolay fevkalade nemlidir.
insanlarn deiik insan

Aslan: Profesr Hick, siz dinlerin mutlak hakikat temsil ettikleri


terketmeleri gerektiini mi sylemek istiyorsunuz?

iddalarn

Hayr, onlarn mutlak hakikat iddialarn deil de hakikat yalnz ve


kendilerinin temsil ettii iddialarn brakmalar gerektiini sylyorum.

Hick:
yalnz

Nasr: Bu noktada size yzde yz

katlyorum.

Hick: Drdnc ncil'de sa "Kimse Baba'ya benim yolumun dndaki bir


yolla ulaamaz" der. Resullerin leri'nde Saint Peter yle diyor: "Gk altnda damlar arasnda verilmi sa'nn isminden baka bir isim yoktur ki onunla kurtulabilelim." Modern almalar gstermitir ki (ispat etmitir diyemeyiz nk bu alanlarda
hibir ey ispat edilemez) sa, tarihi ahsiyet olarak bu szleri sarf etmemitir. Bu
szler elli veya altm yl sonra, yani birinci yzyln sonuna doru o zamanki
kilisenin teolojisini ifade etmek zere sylenmi ncil yazarlarndan birinin szdr. imdi eer biz isa.'nn sylemedii bu sz isa syledi diye alrsak ve hatta
bunu Hakk'n bir tezahr kabul edersek bu durumda Hristiyanln tek mkemmel din olduunu iddia etmi oluruz.

Nasr: Hayr! Bizde yle bir hadis rivayet edilir: men re'anf fekad re'al-Hakk
(Beni gren Hakk' grm olur). Byle bir hakikat iddiasn nasl izah edeceiz?
Gerekten, bu tr szler yalnz o millete hitap eder ki o din iin yalnzca o millet
vardr. te ben meseleye byle bakyorum. Mesih'in bu szleri hristiyanlara mnhasrdr. Aslnda bu szn gayesi, bir hristiyann Mesih'i inkar ederek Tanr'ya
ulanaya almasn veya modern dnyada insanlarn kendi dinlerini kendileri
icat ederek ve Hz. sa'dan bir yardm dilemeden Tanr'ya ulanaya almalarn
engellemektiL slam iin de ayns dorudur. slam'da Hz. Peygamber'in klavuz
luu olmadan kimse Tanr'ya ulaamaz.
Aslan: Bugn global bir ky olarak tarif edilen dnyada dini

oulculuu

nasl alglyorsunuz?

Nasr: Global ky! .. Bu metafora inanmyorum ama yine de unu sylemek


isterim: Mutlak'n her tezahr, bir insani kltrel havzada zuhur etti ki onun iin
bu havza btn bir insanl temsil etmekteydi. Konfys iin in, var olan tek
dnya ve tek insanlk idi. Hind'inmaharishilerinin teblide bulunduklar zamanlarda Hindistan onlar iin tek dnya idi. Ben imdi bir mslman olarak, hi bir
hristiyann Tanr 'ya sa 'nn yolundan baka bir yolla ulaabileceine inanmyo

rum. Bu ifadeyi kimin yazd benim iin nemli deil. imdi, Yeni Ahid alimi olmadm

iin bunun shhati hakknda bir tartmaya girmek istemiyorum. Fakat,


Hz. Peygamber'in hadisinin mslmanlariin

hristiyanlarn yukarda zikrettiim

186

Dinler ve Mutlak Hakikat Kavram

doruolduunu kabul etmeleri gerektiine inanyorum. islam'da imdi baz modernist mslmanlarn dedii gibi "Ben Peygamber'i dinlemem ve Timr'ya dorudan
doruya ularm" diyemezsiniz. Byle bir sapklk hibir zaman ie yaramaz.

Hick: Ben teolojinin deitirilmesi veya dzeltilmesi derken, bir hristiyan


olarak hristiyan dncesinin deimesi noktasnda bir sorumluluumun olabileceini kastediyorum. Benim hristiyan dncesinde yapmak istediim tashih,
"Kimse Tanr'ya benim yolumun haricinde bir yolla ulaamaz" ifadesinin sadece
hristiyanlar iin doru olduunu ve fakat btn bir alem iin doru olmadn
sylemektir.

Nasr: Ben bunun aynsn slam iin syleyebilirim.


Hick: Evet bu birok mslman iin bir tashihdir deil mi?

Nasr: slam kendisinden nceki btn peygamberleri kabul eder. Mslmanlar, kurtuluun evrensel olduuna inanrlar. Fakat uras da dorudur ki, eer ben
Birmingham Camii'ne gider, mslmanlar gibi hristiyan ve yahudilerin de kurtulacan sylersem, baz mslmanlar bundan pek memmun kalmayacaklardr. Fakat
tarih boyunca, benim yukanda savunduum tezi birok kelamc ve sf savunmutur. Bu noktada baz kimselerin anlaylar biraz kttr. Anlayamazlar. Anlad
m kadaryla, bu hususta hristiyanlarn daha byk admlar atmalar gerekmektedir.
Aslan: Dini noktai nazardan kurtuluu (salvation)
Hick: Bir cmleyle izah edilecek olursa, o,
Tanr'ya, Mutlak'a almas

nasl

izah ediyorsunuz?

insann kendi netsinden kurtulup,

demektir.

Aslan: Bu yalnzca dnyada vuku bulan bir kurtulu mudur?


Hick: Burada balar, fakat burayla snrl deildir. Gelecek hayatta da devam

eder.
Aslan: Profesr Nasr, dini adan kurtuluu

nasl anlyorsunuz?

Nasr: Klasik slamianlaytan hareketle yle denilebilir: Kendi iimizde lmsz olan ve lmle yok olmayan ruh denen bir z var. Tesadfi olmayan bu dnya
hayat ruh iin ok nemlidir. Buradaki hayat onun geleceini de etkiler. Kurtulu
demek, insann Tanr'ya, dier insanlara ve doaya kar sorumluluklarn yerine
getirerek yaayp lm annda da ruhunun ceza yeri olan cehenneme deil de
cennet yurduna gitmesidir. te bu anlamda ben kurtuluun yalnz mslmanlar
iin deil, baka dinlerin mrninleri iin de mmkn olacan dnyorum.
Aslan: Bu durumda hangi dinin
daha don sayacaksmz?

kurtulu,

cennet veya cehennem tasavvu-

nnu

Nasr: ok gzel bir soru. lmden sonra ruhun bana gelecek eyler sz
konusu olan dini dnyann bir parasdr. Eskatolojiyle alakah btn sylemler
ite o alem iinde anlamldr. slam'n ve Hristiyanln bahsettii cennet sz
konusu olunca, bir kere sen o makama ulatn zaman zaten kurtuldun demektir.
187

islm Aratrmalar Dergisi

Hinduizm'de ise senin iyi Karma' n sona erdii zaman cennetten karlrsn. Bizimki doru, onlarnki yanl veya onlarnki doru bizimki yanl demek mmkn deil. Tanr'yla bir olma annda -ki ona moksha, kurtulu derler- btn inananlar bir araya gelirler. Bu iki dnya arasnda, yani bu orta dnyada neler olaca
daha ok kutsal ayinlere ve lnn gmlme biimine baldr. Dolaysyla ben, bu
geleneklerden bazlannn eskatolojik tasavvurlarnn doru, bazlannn iseyanl olduUnu syleyernern. Bilakis onlar kendi ruh! alemleri iinde dorudur.

Aslan: Bu tarz bir kurtulu fikrini kabul ediyor musunuz?


Hick: z itibariyle evet. Ne olmasn bekliyorsak bu dnyada olacaktr, bu
tesinde olacak eyler bizim tasavvurlanrnzn tesindedir.

dnyann

Aslan:

Aka

sorrnam gerekirse, cennet ve cehenneme inanyor musunuz?

Hick: Efendim bundan ne kastettiinize bal. Nihai halimizin ferdi ahsiye


timizin tamamen tesinde olduUna inanyorum. Bir yok olma sz konusu olabilir, fakat sonsuz bir cezann olacana da inanmyorum.

Aslan: Profesr Nasr, siz cennete ve cehenneme inanyor musunuz?


Nasr: Evet cennet ve cehenneme inanyorum. Fakat bu konu btn tasvirlerin lafzi yorumunu ve kendisi sebebiyle insanlarn gnah ilemesine engel olan
insan ruhu zerindeki gcn tahrip etmeden sembolik olarak deerlendirilme
lidir. Cennet ve cehennemingc Kur'an'daki muhteem tasvirlerden gelmektedir.
John Hick ve baz mslman kelamclar ce hennemin ateini sndrmek istiyorlar! ..
Kendi adma bu tr bir cezalandrma, sonsuz (eternal) deil, srekli (perpetual)dir.
Bunlar ok deiik eylerdir ve Tanr, merhametiyle bunlar balayabilir. Cennete gelince, onun da birok dereceleri vardr; en yksek derecesi cennet'z-zatgerekten btn kavramlarn ve tasavvurlann tesindedir. ite bu sebepten ben
Kur'an ve dier kutsal kitaplardaki cennet ve cehennem tasvirlerini ok ciddiye
alnm.

Aslan: Size gre bilim hangi noktadan teolojiye klavuz olabilir?


Nasr: Bilimin Tanr ve hakikat hakknda hi birey retebileceini kabul
etmiyorum. Son birka asrdan beri bilirnde ok nemli gelimeler oldu. Bu doru.
Bundan ksa zaman nce, Amerika'da baz bilim adamlan ve ilahiyatlar bu
soruyu gndeme getirdiler. Fakat hi kimse bir bilimsel icadn Tanr'nn yani
Mutlak'n tabiat hakknda pozitifbir ey syleyebilecei hakknda msbet cevap
veremedi. Mamafih, modern bilim, kainat ve insan grmze getirdii katk
larla teolojiye ok nemli sorular sormaya balamtr. kinci olarak, bilim teolojik
dnce iin yillarca, (yalnz modern dnyada deil), gndemi tesbit etmitir~
islam ve hristiyan kelarn o alarn felsefesinin tabiat ilimleri, kozmoloji ve matematik gibi bilimlerin tesbit ettii gndeme cevap vermek suretiyle gelimitir.
Fakat bilirnin teolojiye klavuzluk yapabileceine inanmyorum.
Hick: Ben de

188

ayn fkirdeyirn.

Potrebbero piacerti anche